Uzun yıllar (45.yıl) çeşitli görevlerde (Sporcu,Antrenör Yrd.Antrenör,Genel Menajer,Kulüp Müdürü,Sicil Lisans Müdürü ve Tesis Müdürü) bulunduğum Amatör Spor Kulüplerinde yaşanan sorunlara çözüm bulunması için bir yazı yazmaya karar verdim.
SORUNLAR,SORUNLAR,SORUNLAR…
Sorunları başlıklar altında yazmayı daha uygun buldum.Amatör Spor Kulüplerinin yaşamlarını sürdürebilmelerini için birinci kural “KURUMSALLAŞMA”olarak görüyorum.
TESİS
Amatör Spor Kulüplerinin en önemli sorunlarından biri tesis eksikliği olup,Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerine ait tesislerin temiz ve bakımlı olduğunu söylemek imkansız ve antrenmanlardan para alınması da sorun.Ayrıca,Amatör Spor Kulüplerinin sporcu kaynağı olan Okullarda spor salonlarının verimli olarak kullanılamaması nedeni ile öğrenci sporculara yeterli eğitim verilemiyor.Bu Okul salonları Amatör Spor Kulüplerine antrenmana verilmiyor.
ANTRENÖRLER
Amatör Spor Külüplerinin altyapılarında görev yapan ve Kulüplerin başarısının en kritik yerinde bulunan antrenörlerin ise yeterli donanımı bulunmadığı acı bir gerçek Kulüplerin alt yapılarında bulunan birçok antrenör yeterli eğitimi almadan görev yapıyor. Antrenörlere yeterli eğitimin verilmediğinden Altyapı Sporcularının en önemli çağında verilecek eğitim başarıyı doğrudan etkiliyor. Bu nedenle bu önemli noktalarda görev yapan antrenörlerin eğitimli ve bilgili olması gerekiyor…
ALT YAPILAR
Alt yapıların gerektiği gibi gelişmemesi en önemli problemlerden bir tanesi Amatör Spor Kulüpleri maddi olanaklar nedeniyle altyapılarına gerektiği gibi eğilemiyor.Bu nedenle de birçok kulüp alt yapısından feda etmek zorunda kalıyor.
SPONSORLUK
Amatör Spor Kulüplerinin olmazsa olmazı olan “SPONSOR”bulunamaması nedeni ile Kulüp Başkanı veya yöneticilerinin omuzları altında yaşamlarını sürdürüyor olmaları.
Ayrıca,Sponsorluk yapacak firmaların Sponsorluk yasasında belirtildiği gibi yapmış oldukları ödemelerinin tamamının vergiden düşülmesini bilmelerine rağmen amatör spor kulüplerine bu yardımı yapmıyorlar.
KULÜPLERİN BAĞLI OLDUKLARI BELEDİYELER
Amatör Spor Kulüplerinin bulunduğu bölge belediyelerin bazıları Amatör Spor Kulüplerine yardım etmekteler.Bu yardımlar yeterli olamıyor.Malzeme konusunda çekilen sıkıntıların bir kısmı söz konusu belediyelerce karşılanmakta olup,bu yeterli gelmiyor ve Spor denilince sadece futbol düşünülmekte.Diğer branşlar ise üvey evlat muamelesi görmekte.Bireysel sporlara destek hiç verilmemekte.Belediyelerin Amatör Spor Kulüplerine daha fazla spor imkanı sağlaması gerekmektedir.
ŞEHİRİÇİ ULAŞIM
Amatör Spor Kulüpleri için Ulaşım da ayrı bir dert olarak gözüküyor. Amatör Spor Kulüp takımları hangi branşta olursa olsun idmanlarına ve resmi müsabakalarına gitmekte büyük sıkıntı çekiyor. Ulaşım maliyeti en az haftada iki idman ve bir maç düşünülse bile büyük bir bedel ödenmekte. Ama hiçbir geliri olmayan kulüpler araçlarla ulaşım ücretlerini Başkan veya yöneticiler ceplerinden karşılamaktalar.
TRANSFER
Amatör Spor Kulüpleri sezon başında lisans ve vize işlemlerini maddi olanaklar nedeniyle yapamıyor. Bu nedenle yeterince sporcuya lisans çıkartamıyor.
Sporun en kritik yerinde bulunan antrenörlerin ise yeterli donanımı bulunmadığı acı bir gerçek… Kulüplerin alt yapılarında bulunan birçok antrenör yeterli eğitimi almadan görev yapıyor. Antrenörlere yeteli eğitimin verilmediğinden de şikayet ediliyor. Sporcunun en önemli çağında verilecek eğitim başarıyı doğrudan etkiliyor. Bu nedenle bu önemli noktalarda görev yapan antrenörlerin eğitimli ve bilhassa BESYO mezunu olması gerekiyor…
HAKEMLER DE EĞİTİMSİZ
Spor branşlarında hakemlerin de eğitimsizliğinden yakınılıyor. Özellikle futbol branşında amatör karşılaşmalarda hakemlere tepkiler haddinden fazla oluyor. Bunun nedeni ise hakemlerin yeterince eğitim görmemesi… Bunun yanında genç hakemlerin ‘ben oldum’ havasına girip amatör maçlara yeterli önemi göstermemesi en büyük tehlikelerden birisi olarak gösteriliyor...
İL MÜDÜRLÜĞÜ HEP ELEŞTİRİLİYOR
Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü eleştiri oklarından nasibini alıyor. Süleyman Arduç’tan sonra Hüseyin Aksoy’un gelişi ile radikal kararların alınması beklendi… Ancak bir yıl geride kalırken hiçbiri olmadı.
Hüseyin Aksoy, sporun içinden gelmediği için hep eleştirildi her zaman da eleştirilecek gibi gözüküyor. Salonlara akşam saatlerinden sonra kilit vurulduğu düşünülüyor. Bazı kulüplerin şikayeti ise amatör kulüplere aynı mesafede yaklaşmaması…
Yüzme kulvarlarının kulüplere kiralanmasında büyük endişeler yaşanıyor. Kulvarların eşit şekilde dağıtılmadığı iddia ediliyor. Futbol sahalarında idman yapan mahalle takımlarından para alınması sıkıntı oluşturuyor.
Yaz okullarında ise bütün branşlar açılmaması sporcuların istediği spora gidememesini doğuruyor…
Kısaca amatör kulüplerin içinde bulunduğu sıkıntıları başlıklar halinde topladık. Amatör sporun içinde olan birçok kişiden görüşlerini aldık. Onları dinledik. Bu başlıkları ve çekilen sıkıntıları detaylı bir şekilde yazı dizisinde bulacaksınız… Ortaya atılan iddiaları da bu yazı dizisinde yer alacak... Yarın en önemli sıkıntı olan tesisleşmeyi gündeme getireceğiz… Bu konuda çekilen sıkıntıları ve neler yapılması gerektiğini ve önerileri değerlendireceğiz...
ESKİŞEHİRSPOR KAYITSIZ KALIYOR
Kulüp başkanlarına göre bir marka değeri olan Eskişehirspor’un amatörlere zerre kadar faydası bulunmuyor. Sadece futbol branşında faaliyet gösteren Kırmızı Siyahlı takımın yönetimi amatör takımlara destek vermiyor. Onlarla hiçbir şekilde işbirliği içinde bulunmuyor. Futbol dışında basketbol branşı açması beklenen Eskişehirspor’un bu düşüncesi de şimdilik yalan oldu… Birçok şehrin ilçelerinde 1. Lig’de mücadele eden basketbol takımı bulunurken Eskişehir’de bulunmuyor. Eskişehirsor’un sporun her branşına yeterli ilgiyi artık göstermesi gerekiyor. Amatör kulüp yöneticilerinin en büyük şikayetlerinden birisi Eskişehirspor…
İL TEMSİLCİLERİ ÇALIŞIYOR MU?
Bazı il temsilcileri görevlerini en iyi şekilde yerine getirirken bazı il temsilcilerinin ise yeteri kadar çalışmadığı söyleniyor. Sporun önemli noktasında yer alan il temsilcilerinin bir kısmının bilmedikleri spor branşının başın getirilmesi ise büyük bir gaf olarak göze batıyor… Bundan sonra il temsilcilerinin seçimine daha çok dikkat edilmesi bekleniyor. Bilmediği bir sporun başına il temsilcisi olarak getirilen kişinin o branşa ne kadar faydalı olabileceğini konuşmaya bile gerek yok…
AMATÖRDEN SPORCU YETİŞMİYOR
Amatör futbol karşılaşmalarında eski kaliteden eser yok. Eskiden büyük çekişmeye sahne olan maçlara şimdi amatör futbol severler izlemeye gitmiyor. Çoğu karşılaşma taraftarsız oynanıyor. Amatör takımlardan Eskişehirspor’a yıllardır futbolcu geçişi sağlanmıyor… Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi yeterli idman yapılmaması ve aktarma ve transfer ücretlerinin çok yüksek olması gösteriliyor…
**
Amatör sporun futbol olduğu yanlışına düşenler arasında belediyeler de var… Son yıllarda kulüplere malzeme yardımı yapılıyor. Ancak bu durum sadece futbol branşları ile sınırlı kalıyor. Ya diğerleri…
**
ÜNİVERSİTELERE KIZGINLAR
Eskişehir’de iki üniversite bulunmasına rağmen amatör kulüp yöneticileri bu durumdan faydalanamadıklarını söylüyor. Üniversitenin spor salonlarını kulüplere açmadığı ifade ediliyor. 19 branşta faaliyet gösteren Anadolu Üniversitesi’nin kendi salonunu amatörlere açmadığı gibi şehirde bulunan salonlara da el atarak spor yapacak diğer amatör kulüplere engel olduğu sorun teşkil ediyor. Bazılarına göre Anadolu Üniversitesi sporu baltalıyor. BESYO gibi bir bölüm bulunmasına rağmen bu durumun şehre bir katkısının olmadığı düşünülüyor… Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ise hentbol, basketbol ve voleybol gibi branşlarını kapattı. Böylelikle belli bir süre spor için öğrencilere ve bu işi profesyonel anlamda yapan sporculara kapılar kapandı…
ASKF’DEN KİMİSİ MEMNUN KİMİSİ DEĞİL
Eskişehir Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu yönetimi tam anlamıyla memnuniyeti yakalamış değil. Amatör Kümede sponsorluk anlaşmaları kulüpleri biraz rahatlatacak gibi gözüküyor. Bunun yanında bir grup amatör kulüp ise EASKF yönetiminin daha çok reklam ve şov peşinde olduğunu düşünüyor. Bazıları ise bundan önceki yönetim ile yeni yönetim arasında bir fark bulunmadığını ifade ediyor…
Dünyanın en popüler sporu olan futbol, seyirciyi sıkmaya başladı. Trilyonlar harcanarak yapılan stadyumlar, çok az maçta doluyor artık. Bu durumdan ciddi ciddi endişelenen FIFA ve UEFA, futbolu daha cazip hale getirerek seyirciyi tekrar tribüne çekebilmenin yollarını arıyor. Geçtiğimiz günlerde UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Avrupa'nın elli büyük kulübünü Cenevre'de toplayarak 'Seyircinin tribünden uzaklaşması' konulu bir konferans düzenledi. Şenes Erzik, 'Seyirciyi tekrar tribüne nasıl çekebiliriz?' sorusunun cevabının arandığı konferanstan sonra 'Son yıllarda herkes para derdine düştü ama futbolu tehdit eden esas önemli unsur, bu sporu popüler kılan seyircinin hızla statlardan uzaklaşması. UEFA olarak bu konunun önüne geçebilmenin ve seyirciyi yeniden statlara çekebilmenin çarelerini arıyoruz' dedi.
Amaç gol atmak değil, gol yememek
Futbolun cazibesini yavaş yavaş yitirmeye başlamasının çeşitli sebepleri var. En önemli sebep ise doğallığından uzaklaşması. Tabiatında gol atmak olan futbol, günümüzde gol yememek için oynanıyor artık. Gol attıkça zevkli hale gelen bu popüler spor, gol olmadıkça da zevksizleşiyor, cazibesini kaybediyor ve seyirciyi tribünden uzaklaştırıyor.
Futbol, neden gol yememek için oynanır hale geldi peki? Televizyonların ve sponsorların devreye girmesiyle birlikte amatörlüğün yerini profesyonellik, yani para aldı. Televizyonlar ve sponsorlar başarılı takımları tercih edince, her takım başarılı olabilmek için maçlara kazanmaktan çok kaybetmemeyi düşünerek çıkmaya başladı. 'Gol yemeyeyim, nasıl olsa bir gol atar maçı kazanırım' mantığı, defansif ve kollektif futbolu beraberinde getirdi, gol ortalamasını düşürdü, yıldız futbolcuların çıkmasını engelledi ve seyirci sayısını azalttı.
Istatistikler, televizyonların ve ticaretin hakim olmaya başladığı 1980'li yıllarla birlikte dünya genelinde maç başına düşen gol ortalamasının azalmaya başladığını gösteriyor. 1930 Dünya Kupası'nda maç başına düşen gol ortalaması 3.9, 1990 Dünya Kupası'nda ise 2.3. Avrupa ülkelerinin liglerindeki gol ortalaması da her geçen yıl azalıyor. Şampiyonlar Ligi'nde de durum pek farklı değil. Son yıllarda galip gelen takımlara daha çok para verilmesi, gol ortalamasını 0.3 oranında artırsa da seyirci sayısının azalmasını önleyemedi.
Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarının gollü, zevkli ve çekişmeli geçmesini isteyen UEFA, önümüzdeki sezon takımlara vereceği ödüllere zam yaptı. Takımlara katılım payı olarak 1.5 milyon, her galibiyet için 500 bin ve her beraberlik için 250 bin Isviçre Frangı para ödülü verilecek. Çeyrek finale kalanlar 4, yarı finale kalanlar 5, finalde kaybeden 8 ve şampiyon olan takım da 10 milyon Isviçre Frangı kazanacak. Kısacası UEFA, önümüzdeki sezon şampiyon olacak takıma 70 milyon Isviçre Frangı (17 trilyon TL) vaad ediyor. Bakalım gol ve seyirci ortalamasında bir artış olacak mı?
Seyirci Türkiye'de de azalıyor
Türkiye'de de futbol takımları seyirci kaybediyor. Bunda takımların seyirciyi tatmin edecek oyunu oynayamamalarının büyük rolü var. Trabzonspor ve Beşiktaş'ın seyirci kaybetmesinin esas sebebi kötü futbol oynamaları. Hücum futbolu oynamalarına ve bol gol atmalarına rağmen Galatasaray ve Fenerbahçe seyircisinde de bir azalma olması ise stat konforu ve naklen yayınla ilgili.
199899 sezonunun ilk yarısında maddi sıkıntı çeken dört büyük kulübümüzden Trabzonspor 39 milyar, Galatasaray 133 milyar, Beşiktaş 96 milyar, Fenerbahçe de 144 milyar gibi çok komik bir seyirci hasılatı elde edebildi. Galatasaray, seyirci sayısını ve gelirini artırabilmek için Ali Sami Yen Stadı'nı yıkıp 40 bin kişilik yeni bir stat yapmayı düşünürken; Fenerbahçe de Şükrü Saracoğlu Stadı'nı büyütüp konforlu hale getirmek için çalışmalara başladı. Trabzonspor ve Beşiktaş'ın seyirci sayısını artırıp artıramamaları ise güzel futbol oynayıp oynayamamalarına bağlı.
Futbol artık zappingleniyor
Seyirciyi tribünden uzaklaştıran sebeplerden biri de, televizyonların insanları futbol maçı bombardımanına tutması. Dünyanın en ücra köşesindeki insanların bile futbol maçı izlemesini sağlayarak para kazanan televizyonlar, reyting uğruna her karşılaşmayı naklen yayınlamaya kalkışınca zappinglenmeye başladılar. Hemen her kanalda yayınlanan futbol maçları eskisi gibi insanları cezbetmiyor artık. Golsüz ve heyecansız geçtiği için zappinglenen futbol maçlarının sayısı hiç de az değil. Televizyonlar, seyircisiz bir maçı izleyicilerin de izlemeyeceğini düşünerek tribünleri fazla göstermemeye dikkat ediyorlar. Futbolu da zappinglenen televizyon programları arasına sokabiliriz artık.
Stat konforu yok, terör var
Televizyonların isteği doğrultusunda futbol maçları gece oynanınca, stadyumların konforu daha da önem kazanmaya başladı. Konforsuz statlarda gece soğuğunda oynanan ve geç saatlerde biten maçlara seyirci rağbet etmiyor, evinde oturmayı tercih ediyor. FIFA'nın statlara koltuk döşenmesi talimatı ise seyirci sayısını olumlu yönde etkilemedi.
Stat anarşizmi ve şiddet olayları da seyirciyi tribünlerden uzaklaştıran sebeplerden. Fanatiklerin birbirini öldürmeye kadar varan saldırganlıkları, stada gelmek isteyen insanları korkutuyor. Geçen hafta Galatasaray Fenerbahçe maçında Ali Sami Yen Stadı'nın koltuklarının sökülerek sahaya fırlatılması da insanların statlardan neden uzak durduğuna bir örnek.
Değişen kurallar fayda etmedi
FIFA, azalan gol sayısını artırmak için kurallarda birçok değişiklik yaptı. Penaltıya sebebiyet veren kusurlu hareket sayısı dokuzdan ona yükseltildi, rakiple aynı hizada bulunan forvet oyuncusunun pozisyonu ofsayt olmaktan çıktı, gole giden oyuncuyu düşürene kırmızı kart cezası getirildi, kalecilerin ayakla verilen geri pasları elle tutmaları yasaklandı, topun oyunda kaldığı süreyi uzatmak ve oyunun durmasını engellemek için sahanın çeşitli yerlerine yedek toplar kondu... Kalelerin büyütülmesi ve ofsaytın kaldırılması ise düşünülen yeniliklerin başında geliyor. UEFA da futbolun cazibesini artırmak için Şampiyonlar Ligi'ni uygulamaya koydu. 1992 yılında 8 takımla başlayan Şampiyonlar Ligi, daha fazla insanın ilgisini çekebilmek için önümüzdeki sezondan itibaren 36 takımla oynanacak.
FIFA ve UEFA, seyirci kaybına neden olduğu için, her takımın istediği kanalla anlaşmasını da yasaklayarak Havuz Sistemi ve şifreli kanal şartını koydu. Haftada iki veya üç maçın yayınlanmasına müsaade eden bu sistem de bekleneni veremedi. Bundan sonra ne gibi yenilik ve değişikliğin yapılacağı ise merak konusu.