Maçın ilk iki setini iş güç, yollarda koşuşturma, toplantı filan, seyredemedim… Daha önce dediğim gibi bende yalan yok… Apar topar eve geldik… Tuşa bastık… O da ne…? İş bitmiş… Sunucu ve yorumcu fit sarışın kardeşimizin sesi hafif düşmüş… “oldu işte ya” tadında konuşulmakta… Baktık ki ortada aaa..acaip bir durum var… Kimse önce inanamamış ama, olmuş işte… Kenarda bir baktım, sahaya sırt kısmının oturmak için kullanılan bölümünü dönmüş bir antrenör var…
Küstüm show
Hala devam ediyor mu bilmiyorum, sabah, akşam göbek atılan kanalın birinde, gece saatlerinde bir program vardı… Hoop türkü, hoop inceden nağmeler, adı yukarda yazıldığı gibi de… Sahada ne oluyor acaba… derken, durum anlaşıldı… Adam oyunculara küsmüş, “ bu saatten sonra, ne siz oynayın, ne ben konuşayım” tadında, el belde, pozisyon tahtası avuç içinde takılmakta… Özet ben oynamıyorum, siz oynayın durumu… Oldu mu şimdi… Koskoca dünya şampiyonu milli damadımızı çok üzgün ve süzgün gördüm… Yalan yok üzüldüm… İşin eğlencesini tadında bırakarak, haydi “ baba “ diyorum… Kulübün emeklerini de iyi bilirim ve “ Voleybolun arkasındaki güç “ yolculuğuna tanıklık edenlerdenim… Şampiyonlar liginde başarılar dilerim… Ama Türkiye Ligi’nde 3.’lük maçı oynayacak olmalarını da tebrik ederim… Demek ki neymişşşş…
Yine ayıp etti
Maça traş olmadan çıkmıştı.. Ensesinde hafif saçları belirmişti… Yorgundu ama umudunu kaybetmemişti… Üstelik daha yeni bir meydan muharebesinden çıkmış, düşmanı yerle bir etmişti,, ancak şartlar artık daha da zordu… Bir an düşündü… Yanındakilere “saat kaç” diye sordu… İstatistikçiler 16.15 dediler… Kararını vermişti… Bıraksalar, Üsküdar tepesinden, salona bir kurt gibi atlayacak ve savaşacaktı… Ama yapmadı… Maç sonunda canlı yayındaki mikrofona, tarihe geçecek şu açıklamayı yaptı; “Voleybol oynamamaya çalıştık”… Zafer heyecanına verip, bir kez daha büyüğüne ayıp ettin diyor, milli takım kampında en üçten (doğru yazılmıştır, ltf. düzeltme yapılmasın) başarılar diliyorum ve argoya bulaşmadan,” helallll olsun be yaaa”, diyorum… Maç sonunda, kenardan kadraja ve yayına giren efsane İzmirli abimizin soyadının da “Yengil” olduğunu hatırlatmak istiyorum… Karşılıklı oynadık, çok hızlı bir solaktı… Smaç sonrası ters ters bakardı… Bu maçta da aynısı oldu…
Neyse devam edelim mi?, Neye mi ? Oooo nerdesiniz , ne düşünüyorsunuz dostlar, hadi daha ikinci maç var…
İlk maç bitti, evde, çay çorba falan derken, sohbet ederken, ikinci maç başladı…
Güzide sporumuzun, en anlamlı, en değerli, en zorlu ve kaliteli mücadelelerinden birini görmek, ekrandan da olsa, bu yaşta, bana ve sahadaki kardeşlerimize duygulu anlar yaşattı…
Kartlar havada uçuştu ( Sonrasında başka şeyler de… daha sonra anlatacağım)
Baş referee ve yan referee bence güzel maç yönettiler… “Hocam ne alakası vaar” diyene.. Ne dedin, anladım “diyerek…”. ” hocam video video” diyor diyene, “bırak kızım o desin,” şeklinde yaklaşım göstererek… Ama en önemlisi hep “ GÜLÜMSEYEREK” maçı yönettiler… Özellikle baş refereee kardeşimiz, bu çok gürültülü, heyecan dozu yüksek maçı iyi idare etti… Zamanında renkli kağıtlara başvurdu…da, kimse uğultudan, ne olduğunu, nasıl olduğunu pek anlamadı ama, kenarda o renklere nail olanlar, işi anladı… (Bknz: Nail olmak;Erişmek, kavuşmak)
Bir anı…
Rahmetli Şakir bey, antremanlara gelir, uzaktan havalı gözlerle seyreder ve her şeyi aslında duyar, ama bir gün bile tek söz söylemezdi… Aslında yoğun iş temposunda kısa bir ara vermek, belki de ona terapi gibi gelir, kurduğu ve emek verdiği spor kulübünün başarılarıyla hep övünürdü… Bir gün aramızda maç yaparken, boyna“pardon” demiştik… Patron duydu tabii… Ama pardon katsayısı artmaya başlayınca, sonunda dayanamadı…”Beyler burada pardon, oynamıyoruz…” dedi ve gitti… O günlerde heavy metal head, saç modası da yoktu… ne haber? Aldığın maç gitti…
Çok neşeliyiz..!
Evet, hep böyle olun, neşeniz çok olsun… Fonda kahkahalar… “Ay çok eğlendik..” tadında bir yayın oldu…”Maçın arka planına değindik, şu bunu dedi, aslında onun bu hali şöyledir”… Güzel de... Maç sonunda çatallaşan sesler, gözyaşları, çığlıklar, güzide sporumuzun ne hale geldiğinin anlatımları biraz duygu istedi… Sakın yanlış anlamayın gençler… Yayın genelinde güzeldi de… Sonunda gözyaşlarımız tutamadık…
Birdeee...
Tribünde kim kime ne yaptı, ne diye heyecanlandı bilmem… (sadece duydum) Aaammmaa, TVF’de üst düzey, değerli bir kardeşime ve ailesine yapılan bir yanlış varsa, gelecek maçta, salonda olacağımızı, aynen olayın iade olacağını belirtir, saygılar sunarım… Nokta…
Akıllı olun
Gelecek final maçlarında 52. yıl sonra oynanacak ezeli rekabet ve ebedi dostluğu bekliyoruz. Mucizelere inanın, size de çıkabilir…
(Not: Geçen yazımda bahsettiğim fıkrayı, finalde anlatacağım…)
Hepinize sevgilerimle
Eski Voleybolcu