Şiiişşşt orda mısınız..? Yazmadık diye sevindiniz mi?
N’aber..? Nasılsınız...? Tatilde neler yaptınız..? Ne olacak bu işler..? “ Liglerden erkek-kadın toplam 5 takım çekildi, neden acaba..?” diye soranlardan mısınız..? Yoksa “böyle gelmiş böyle gider takma kafana”, tadındaki goygoyculardan mısınız..? Dikkatttt size soruyorum... Uyanın ve iki satır (yorumlara) yazın da hal-i pür melalinizi, anlayalım... ( Hal- i pürmelal; "hüzünlü, acıklı durum" anlamına gelen tamlama. )
Epeydir görüşmedik te bir allahın kulu - buna menejerim Korhanım’da dahil - ne oldu niye yazmadın abi, nerdesin falan diye sormazken, - bozulmadım dersem yeridir ya, neyse..- olayı sineye çekip devam edelim dedim.
Bunun hesabını yakında hepinize soracağım haberiniz olsun :-/
Gelelim şimdi ne anlatacağıma...
Son zamanlarda milletin başına bela olan, ancak kimseciklerin daha henüz neler olup bittiğine uyanmadığı ( facebook uyandı da sizi satıyor bile haberiniz olsun) “ ben-kendim-öz çekimim-ben bi tanecikim- biricik selfim” yaklaşımının altında yatan “ teşhircilik” hastalığına kapılmamış bizim gibi “eski” lerin ve de mazbut “yeni” lerin bazıları bazı kitapları yazdılar..Farkında mısınız..?
Mesela; “ NUMARASI İKİ”
261 kez milli takımda oynamış olan, bir dönem rakipdaşım, sonra da arkadaşım, şimdilerde açık denizlerin fatihi, tangoman, Kenan Bengü’nün kitabını aldınız mı...? Ya da web’den indirdiniz mi..?
Okuyalım;
“Bizim de Altınyurt A takımında hayranlıkla izlediğimiz pasör Selim Ağabey 3 numara giyerdi. O zamanki en iyi arkadaşım Ünsal, 3 numarayı benden önce almıştı. 4 numaralı beğeniyle izlediğim pasör ağabeylerim de vardı. Ancak benim kalbim 2 ile 3 numara arasında gidip geliyordu.
Bir gün babam ( Memet Fuat ), "Sen iki numara giy. Pasörler 2 numara giyer," dedi. İlk zamanlar Ünsal ile aramızdaki çekişmeyi sezmiş, benim de gönlümü alabilmek için böyle bir söz söyledi diye düşünmüştüm. Ancak daha sonra gördüm ki dünyada pek çok ünlü pasör 2 numara giymekteydi. Bu belki de bir etkileşimdi. Babamda, bu pasörleri takip eden, yeni yetişmekte olan bir antrenör olarak benim de 2 numara giymemi istemiş olabilirdi.
Daha sonra yaşamım boyunca gerek kulüplerde ve gerekse milli takımlarda hep 2 numaralı formayı giydim. Milli takıma seçildiğim yıllarda 2 numarayı yıllarca giymiş olan Oktay Ağabeyin milli takımdan ayrılması ve kulüp takımlarında da smaçörlerin çoğunlukla 2 numara giymemeleri bu özlemimin gerçekleşmesinde bana yardımcı oldu.
Bugün yeni yetişen genç pasörlerin 2 numara giydiklerini görmek hoşuma gidiyor. Belki de bir gelenek oluşup bu döngü böyle sürüp gider.”
www.kenanbengi.com adresinden kitabı edinebilirsiniz.
Ya da daha eskilere gidersek; “TÜRK - DÜNYA VOLEYBOL TARİHİ”
Yazarı Vala Somalı.
Beşiktaşlı ressam, karikatürist, spor tarihçisi, yazarı, 1965 -1972 yılları arasında Beşiktaş Voleybol Şube Genel kaptanı. > (kolay değil bu kadar süre..)
Köşe yazısı olarak yayınlanan, (Türk Sporu’nda enteresan ve Gırgır maçlar) yapıtından sonra 20 yıllık bir çalışma sonunda ortaya çıkan “Türk ve Dünya Voleybol Tarihi” kitabı , Türk Spor Kütüphanesi’ne dahil ettiği 3. yapıtı. www.nadirkitap.com.
Bu kitabı biliyor ve arıyor musunuz..?
Bir de, “ BİR VOLEYBOLCUNUN ANILARI”
NI, Aldınız mı? Yani, bizim dönemimizin kadın Voleybol Milli Takım eski oyuncusu, kaptanı ve eski menajeri olan, - Avrupa karmasına seçilen ilk Türk voleybolcu olma unvanına da sahip - Dr. Yüksek Mimar Selcan Çağlar’ın kitabını..;
Tanıtımını kendi sözünden paylaşalım;
“Bu benim voleybol yıllarımı anlatan bir anı kitabı. Kendi yaşadıklarımı anlatırken, bende iz bırakan anıları yeniden hatırlarken, doğal olarak o dönemi de aktardım. Sanki başka bir ülkeyi, başka bir çağı anlatıyor gibiyim. O kadar çok şey değişti ki…
On yıllar içerisinde, Türkiye’de Kadın Voleybol Milli Takımı olmadığı dönemden, sıfırdan başlayıp, dünyanın zirvesine oturduk; hem kulüp takımlarımız her yıl Avrupa ve Dünya Şampiyonu oluyorlar, hem de milli takımımız her zaman Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında üst sıralarda yer alıyor.
Bir araba reklamında denildiği gibi: “Yola çıktığımızda yol yoktu !” Kendi yolumuzu kendimiz açtık; kendi yolumuzu kendimiz yürüdük; ummadığımız, beklemediğimiz, hayalimizin ötesinde yerlere vardık. Ne mutlu biz, voleybolcu kadınlara..”
Yaaa gördünüz mü gençler...? Hala ordaysanız devam edelim, mi.?
Geldik NAZ kızımıza; “ NAZ’DAN SPORA PAS -3-2-1 BAŞLA.”
Türkiye’deki ve uluslararası platformlardaki başarılarıyla ülkemizi dünyada gururla temsil eden milli voleybolcu Naz Aydemir Akyol, hayatından aldığı ilhamla çocukların gelişimine yön veren, spor ve eğitim konusunda hayatlarına dokunan benzersiz bir kitabı yayınlamıştı. Edindik mi?
Her şeyin başlangıcını sergilerken; (Alev nasılsın bu arada..? Ali’de iyi mi..?) ilkokul heyecanını, ilk spor müsabakalarını, okulla beraber ilk arkadaşlıklarını anlatmıştı… İllüstrasyonları Sadi Güran’a ait olan kitabının pedagojik uzmanlık danışmanlığı Klinik Psikolog Cemre Soysal’a aitti...
Sonradan da “NAZ VE MOKAN İLE HAYDİ SPORA” adlı 2. Kitabı çıktı..
Naz’ın sadık arkadaşı Moka’nın ağzından anlatılan hikayede, Naz’ın spor hayatı çizimlerle betimlenirken, spora hevesli minik okuyuculara, spor yapmanın önemine dair kısa bilgiler verilmekteydi. Okul öncesi çocuklar için, Uzman Psikolog Cemre Soysal’ın desteği ile uzun ve titiz bir çalışmayla hazırlanan, İllüstratör Sadi Güran’ın kaleminden çıkan çizimlerle renklendiren eğlenceli hikaye, sporun herkesin hayatındaki gerekliliğini anlatmaktaydı. Bu kitap kütüphanenizde varmı..?
Sıkıldınız mı...? Beter olun ne diyim..:-))
“ 1895’DEN 2018’E MİNTONETTE VOLEYBOL” (*)
Yazarı - Bizim de top peşinde çekirge olduğumuz dönemlerde, maçta vereceği yıldızları arttırmak için kafaya almak istediğimiz ve “hadi leeenn ordan” tadındaki yaklaşımlarına şahit olduğumuz, mevcut durumda şirin kırmızı gözlüklü- duayen gazeteci Cengiz Tokgöz abimizdir...
Kendisini ve kitabını şu sözlerle kendini anlatmıştır; “Türkiye’de arşiv eksikliği her zaman gündemde. Voleybolda ise arşiv hiç yok. Son Başkan Akif Üstündağ, bu eksiği kapamak için çalışmalarını sürdürüyor. Gazeteci yazar Vala Somalı 35 yıl önce bir Voleybol kitabı çıkarmış idi. O kadar. Şimdi Cengiz Tokgöz 45 yılın verdiği tecrübe ile bir 1885’ten 2017’ye voleybol kitabını yayın hayatına geçirdi.Türkiye ve dünya voleybolu ile ansiklopedik tüm bilgileri bu kitapta bulacaksınız. 220 sayfa ve 860 hiçbir yerde yayınlanmamış fotoğrafların da bulunduğu bu kitap Kültür Bakanlığının sertifikası ile yayınlandı. Basımdan kısa bir süre sonra voleybol camiası bu özel kitaba sahip çıktı. Kitaba sahip olmak isteyenler şu adrese başvurabilirler: cbtokgoz@gmail.com”
(*) Mintonette; Amerika’da, beden öğretmeni William G. Morgan tarafından yaratılan adlı oyudur. Tarihte voleybola benzeyen ilk oyundur. abd’ de oynanmıştır. (Boyu batsın) İş adamlarına spor yaptırmak amacı ile, kişi sayısını sınırlandırmadan, saha büyüklüğünü de oyuncu sayısına göre belirleyen, bir tenis ağı gerilip basketbol topunun içi kullanarak oynanmıştır.)
Yok mu..? Size yazıklar olsun mu...?
Yaz ve yazı bitti... Tekrar görüşmek üzere...
Hadi hepinize sevgilerimle.
( NOT: Biraz uzun oldu di mi..? Olsun. Okuyun, anlamlanın...Bu kitapları toptan alıp, okulların kütüphanelerine koyun, voleybola gönül verenlere armağan edin. TÜRK VOLEYBOLUNUN gelişimine katkıda bulunanları, güzide sporumuza emek verenleri ve gönül katkılarını sakın unutmayın, onlara destek verin emi.. HADİ BAKİİMM..)