VER ELİNİ JAPONYA...
Sultanlarımız 3 ayağın ikisini kendi evimizde, muhteşem seyircimiz önünde oynama avantajını saçma sapan, hovarda puanlar saçıp kaçırmak üzereyken, bu son gün çok iyi oynadıkları İtalya maçını 3-1 kazanarak telafi etmeyi bildi, haftaya 6 takımın kapışacağı, Japonya'daki finaller için bileti koç Barbolini'ye rağmen (!) kaptı... İlk dörde girme hesapları yapan diğer takımların da son ayakta puan kaybetmeleri de ekmeğimize yağ sürmedi değil ?... Bu arada kızlarımız bu önemli galibiyetle hedefteki Barbolini'yi de şimdilik (!) kurtarmış oldu...
Çağdaş dünya voleybolunda pasör çaprazları skorerlikleriyle, bloklarıyla, geri alan hücumlarıyla maçların kaderlerini belirlerken bizim takım resmen pasör çaprazsız oynadı...
Bir futbol takımı düşünün, santraforsuz 10 kişi oynuyor ?...
Bir boksör düşünün, tek kolla döğüşüyor ?...
Barbolini hala takımın altısını kafasında kurabilmiş değil ?...
Kübra ve Meliha kazanç hanesine yazılırken, Yeliz ve Seda resmen köreltildi, özgüvenlerinin sarsılması için ne gerekiyorsa yapıldı ?...
Meliha pasör çaprazlığından ziyade 4 numarada düşünülmeli ?...
Bizim için esas hedef olan Dünya Şampiyonasında maç eksiklikleri olan Neslihan ve Polen'in verebilecekleri performanslar da meçhul ?...
Daha hala çok etkili servis attığımız, düzgün servis karşıladığımız, iyi blok yaptığımızı söylemek güç ?... Kendisine her an ihiyacımız olan, sarılmamız gereken Büşra'nın da maç eksikliği düşündürüyor ?... İtalya'da işimiz Grand Prix'den çok daha zor, tüm takımlar en kuvvetli kadrolarıyla gelecekler ve de asılacaklar... Kürsüye çıkması gereken Sultanlarımız, bu kafayla ilk sekize bile giremeyebilir ?... Aman dikkat !... Bunu ifade etmek şom ağızlılık değil, sadece ikaz ?... Kim Milli takımımızın başarısızlığını ister ?... Böyle düşünen varsa “Vatan Haini”dir ?...
İdeal takımımızla (Maalesef Eda'sız...), sadece vazifesini (!) yapmaya çalışan, bu takıma katkıda bulunamadığını ısrarla vurguladığım Barbolini'ye rağmen (!) Japonya'da Grand Prix finallerinde, İtalya'da Dünya Şampiyonası'nda mutlaka kürsüye çıkmamız gerek ?... Aksi başarısızlık olur ?...
Oluşturulması gereken kadroyu, kafamda aşağıdaki şekilde tasavvur ediyorum...
Naz, yedeği Asuman...
Pasör çaprazları ; Neslihan yedekleri Yeliz, Polen...
Orta oyuncularımız ; Kübra, Bahar, Büşra... (Ne yazık ki hazır olan 4. bir orta oyuncumuz yok ?...)
Smaçörlerimiz ; Gözde, Neriman, Meliha, (Seda)
Liberolarımız ; Gizem, Merve
Joker ; Güldeniz...
Yürekleriyle oynayan kızlarımıza üstün başarılar diliyor, onları her iki büyük organizasyonda kürsüde görmek istiyorum...
KARABIYIK BAŞKANA UTANÇ VERİCİ İFADELER ?...
Geçen hafta başlayan ve basına Habertürk gazetesiyle yayılan, benim de sessiz kalamadığım, köşeme bazı yorumlarımla taşıdığım davetiye skandalı sonrası Sabah'ın köründe komşum tarafından elime tutuşturulan, takip etmeyi yayın ilkelerinin şahsıma uymadığı için çoktan bıraktığım, bir gazetede birileri (!) tarafından sufle edilerek yayınlandığını zannettiğim, eski Başkan Erol Ünal Karabıyık'a yönelik utanç verici yakışıksız ifadeler gene şahsımı ziyadesiyle üzdü...
"Şovmenlik", “Başarıyı gölgelemek”, ve "Bu tür olaylarla gündeme gelmek arzusu” gibi had aşan ifadeler vefasızlığın ötesinde edep ve terbiye kurallarını da çiğnedi...
Gene duyarsız kalamadım, rahatsızlık veren bu bayağı ifadeleri satırlarına taşıyan gazeteciye bir çift laf etme ihtiyacı duydum ?...
Bak kardeşim, gazeteciliği sana öğretmeye kalkışacak değilim, ama bir haberi yaparken önce iyi araştır, neyin ne olduğunu iyice öğren, sonrasında kaleme al !... Kimsenin dolduruşuna gelip, haber yapacağım diye maşa olma ?... Yoksa bir gün gelir, doğruların farkına varır, utanır, çok da vicdan azabı çekersin ?...
Bu davetiye olayının iç yüzünü geçen haftaki köşemde herkesin kolayca anlayacağı ve özümseyebileceği (!) bir dille yazdım...
Bu davetiye olayının başlangıcı, DHA muhabirinin başına buyruk haberidir ve Karabıyık Başkan tarafından her hangi bir açıklama yapılmadığı zaten haberin içeriğinden kolayca anlaşılmaktadır... O kadar ki haberde Voleybol Federasyonumuz yerine alakasız Basketbol Federasyonu eleştiriliyor ?... Yani müthiş haberci (!) burnunun önündeki organizasyonda 2 federasyonu birbirine karıştırmış ?... Bu aymazlığa imzasını atan bir gazeteciden sağlıklı ve doğru bir haber beklenir mi ?... Allah'tan 2 Başkanı da birbirine karıştırmamış ?...
Zamanında, plaj voleybolu başta olmak üzere birkaç konuda epey eleştirdiğim, Türk Voleyboluna tesis kazandırmakla kalmayıp ilkeleriyle disiplin getiren Erol Ünal Karabıyık Başkanı sakın ola ki kimse konuşmaya mecbur etmesin ?... Hiçbir zaman polemiğe girmekten hoşlanmayan Karabıyık Başkan istese bazı çok bilmişleri, edep fukaralarını eminim elindeki veri ve belgelerle paçavraya çevirir ?... Tahminim, oturmuş kişiliği ve nezaketiyle susmayı tercih ediyor, ve de sanırım müthiş bir sabırla konuşmamak, camiamıza zarar vermemek için adeta direniyor ?...
Zayıf karakterli bazı muhteremler Karabıyık Başkanı, voleybolumuzun kapsama alanında (!) görmekten rahatsız oluyor ?... Voleybolu dünyasından tamamen çıkartıp atmasını bekliyorlar ?... Hiç bir voleybol etkinliğinin önünden bile geçmemeli, ortalıklarda gözükmemeli ?... Evinde, iş yerinde uslu uslu (!) oturmalı ?...
Bu rahatsızlığın kaynağını tahmin etmek zor değil ?...
Erol Ünal Karabıyık Başkan sanırım çok şey biliyor ?...
Elinde ortalığı hoplatacak, zıplatacak belgeler var belki de ?...
Zaman kimin haklı, kimin haksız olduğunu mutlaka gösterecek ?...
Umarım bu konu tez kapanır, voleybolumuzun gerçek problemlerini konuşuruz ?...
Şunun şurasında 2016'ya 2 sene kaldı...
Rio Olimpiyatlarında neler olacak hep birlikte göreceğiz ?...
Tarih yaklaşınca yazılarım, yorum ve tahminlerim sıklaşacak !...
Neler demek istediğimi anlayan anlar ?...
UTANMAZ !...
TVF'nin Kundu'da bir tesiste ev sahipliği yaptığı, halka açık CEV Satellite Plaj Voleybolu Turnuvasına, o sıralar bir işi için kendi özel aracıyla Antalya'da bulunan voleybol basınımızın önemli kalemlerinden sevgili Savaş Eskigülek ile son gün dostlarımızı ve de dost zannettiklerimizi (!) görmek için bir uğrayalım dedik...
Nitekim, orada çok büyük bir ilgi ve sevgiyle karşılaştık?... Mükemmel bir organizasyondu, alkışladık, geri döndük...
“DAVETSİZ MİSAFİR” başlığıyla yazdığım yazıda da bunu dile getirdim, sadece bu turnuva zamanlamasında seçilen tarih periodunda son on yılın ortalamaları incelendiğinde % 67 oranında gök gürültülü sağanak yağış, sel, fırtına ve hortum olayları yaşandığını, bunun bir şekilde göz ardı edilmesinin bir hata olduğunu olanca nezaketimle vurguladım, turnuvanın sağanakla başlayan son gününün sonrasında mükemmel bir havada bitirilmesini şans olarak nitelendirdim...
Ayrıca Eskigülek de güzel bir yazıyla organizasyonu ve kapsamında görev alan plaj voleybolu hakemlerimizi taçlandırdı... Kısacası, davet edilmediğimiz bu organizasyonda bile, değer bilir, saygılı, nezaketi ilke edinmiş voleybol emekçileri tarafından, kimilerinin baş tacı ettiği bazı muhteremlerden (!) daha fazla ilgi ve saygı gördük, yararlı olduk?...
Ancak geçenlerde aldığım bir haber beni üzdü dahası sinirlendirdi...
Meğerse sonradan olma, yapraktan dolma birileri neler yaptıysam (?) benim teşrifimden epey rahatsız olmuşlar, hatta sonrasında da Savaş Eskigülek kardeşime bile bendenizi peşine takıp (!) oralara getirdiği için de kıt akıllarınca tavır koymuşlar, arkamdan da hadlerini fersah fersah aşarak atıp, tutmuşlar... Bırakın misafirperverlik kavramını, görgü, saygı ve terbiye sınırlarını aşan, arkadan konuşma pervasızlığıyla delikanlılık raconuna gölge düşüren bu çirkin tutumun sanal aktör bozuntularını kınıyor, yüzüme karşı cesurca konuşma mertliğine ve cesaretine davet ediyorum?...
Üzüldüğüm bir diğer husus ise, beni yakın tarihe kadar yere göğe sığdıramayan (!), benimle hatıra fotoğrafı çektiren, voleybol kariyerine yeni ufuklar açan bir emekçinin, derin iç ilişkilerinden (!) aldığı gazla arkamdan fütursuzca ve şımarıkça konuşması...
Sözde meteorolojik saptamalarda bulunur, eleştiri yaparken, Eskişehir'de grubumun yaptığı etap turnuvasında bir gün, mevsim normallerinin ve verilerinin tamamen dışında yağan sağanak yağışı hesap edemeyişimi (!) ağzına alıp, diline dolamış bu çok bilmiş ?... Federasyondaki yakın arkadaşının (!) maşalığını yaparken, o bombanın (!) bir gün elinde patlayacağını hesap edemeyecek kadar saftirik olan bu zavallının bundan böyle yakın takibindeyim...
ANTALYA NASIL BİR AMİRAL GEMİSİ ?...
Antalya için turizmimizin “Amiral Gemisi” diyorlar ?... Bu nasıl bir “Amiral Gemisi”dir ki ; Sık sık elektrikler, sular kesilir ?... Plajların bir kısmı, mafya kılıklı işletmecilere emanet edilmiş, şezlong / şemsiye soygunculuğu had safhalara gelmiş, sözde koca Konyaaltı plajları halka açılmış, maganda istilasında, hırsızlık tavan yapmış, donla denize girenler, mangal yakanlar dolmuş ?... Ayırımcılığın en son noktasına gelinmiş, “Kadınlar Plajı” açılmış ?... Yakında şehiriçi araçlarında kadınlara ait özel araçların sefere konulacağı konuşulur olmuş ?... Gölgede 40 dereceyi aşan sıcakta, sac kaplama otobüs durakları yapılmış ?... Adım başı dilenciler yol keser olmuş ?... İnsan üzülüyor, kahroluyor...
BİR ANTRENÖR VE ÖZVERİ REKORU...
Kulüpler birbiri ardına sezon açılışları yapmaya başladılar...
Haber fotoğraflarından görüyoruz...
Ancak bu ülkemizde sadece bir kulüp için geçerli değil ?...
Eskişehir DSİ Bentspor Voleybol Takımları...
Bu çok özel voleybol takımlarının Baş antrenörü yıllaıın Kazım Tokat hocası için bu tip bir sezon açılışı dile kolay tam 36 yıldır söz konusu olmamış ?...
Haftada 4 gun, tatıl donemı haftada bes gun antrenmanlar, gunde saat 10.00 dan 20.00 ye kadar 6 ayrı kategoride hep sürmüş...
Halen 180 voleybolcusu ile resmen spor salonunda kamp kuran Kazım Tokat hoca, ilginçtir, hiç bir yıl yılda 7 günden fazla izin kullanıp, tatil yapmamış ?...
Bu bir özveri rekorudur...
Bu rekora bir nebze olsun yaklaşan acaba kaç antrenörümüz var ?... (Hocaların hocası Enver Göçener'i kapsam dışı tutuyorum ?...)
VOLEYBOL MANŞET'TE DALYAYA SADECE 1 SAYI VAR...
Türk voleybolunun yıllardır aylık yayınlanan tek voleybol dergisi Manşet Voleybolun sersi 99. Ağustos sayısı da çıktı...
Tüm voleybol haberleri, köşe yazıları, renkli sayfaları ve tarihe ışık tutacak bir arşiv niteliğiyle voleybol dünyamızın haklı takdirlerini kazanmış olan dergiyi yıllarca en zor şartlarda sırtında taşıyan kardeşim Enver Bağlarbaşı'yı bir kez daha yürekten kutluyorum...
Her voleybol evine bir Manşet Voleybolun Sesi girmeli...
Bir süre önce ES TV'de, sevgili Osman Bahadır Cemoğlu'nun hazırlayıp sunduğu “SPOR PANORAMA” programının konuğuydum...
Çok keyifli bir sohbet oldu... Süreyi fazlaca da aştık...
İşte 4 bölümden oluşan o program... İyi seyirler...
Bu köşe yazısı aynı zamanda www.turkiyehaberajansi.com ve www.turksporajansi.com sitesinde de yayınlanmaktadır...
Tüm yazıların yayın ve paylaşım hakkı www.voleybolx.com sitesine ve Hasan Uğur Epirden'e aittir... İzinsiz alıntı yapılamaz...