Erkekler 2012 Olimpiyatları Avrupa grubu ön elemeleri sona erdi. Milli takımımızın bulunduğu gurup Slovakya'da idi ve maalesef Erkek Milli takımımız ön elemelerde son günü göremeden elendi!
2 Milyonluk Estonya'nın çıkardığı voleybol takımı; 80 Milyonluk Türkiye'nin milyonluk starlarını(!) 3:0 ile sürklase etti ! ( Estonya'nın pasörü Kert Toobal; Türkiye Liginin Sivas takımında oynuyor!)
Noktayı ise Türkiye Ligleri'ndeki takımlarımızın kadrolarına katmaya değer bulmadıkları Nemec ve Divis'li Slovakya koydu! Olimpiyat yolunda ve Dünya Liginde yokuz! İşin özeti bu! Bilanço negatif!
Erkek Milli takımlarımızın 4 senelik seyrine baktığımızda; yapılan yatırımlara göre( TVF her türlü çalışma ve hazırlık olanaklarını fazlasıyla sağladı ve sağlıyor) ters orantılı bir başarısızlık karnesi görüyoruz açıkça! Sn. Semih Oktay'ın liderliğinde; İtalyan Polidori ile başlayan, Bosna pasaportlu Sırp Basic ile son bulan bir dönem!
Sn. Basic'in turnuva sonrası açıklamalarını ise hayretle okuduk! Pişkinliğin bu kadarına ise bravo doğrusu! Eleştirimiz sadece bu turnuvaya değil, Olimpik dönemin tümünedir. Yanlış anlaşılmasın lütfen.
Bizim anladığımız realite ise şu: 4 senelik koca bir olimpik dönemin bomboş geçirilmiş olması! Ortada sonuç olmadığı gibi gelecekle ilgili umut veren bir takım da yok !
Aslında açıklama yapması gereken kişi Sn. Semih Oktay ! 4 senelik Olimpik dönem ile bilançoyu ortaya koyması gereken kişi! Sadece A Milli takımı değil, genç ve yıldız milli takımın hesabını da bilançoya eklemek gerekiyor! TVF Spor Lisesi projesinden gereğince faydalanıp faydalanılamadığı gibi konulara cevaplar bekliyor Türk Spor ve voleybol kamuoyu! Milli takım felsefesi, oyuncu seçimi, taktik, mentalite, Milli Takım-Kulüp ilişkileri vs. vs.
Bu soruların cevapları, açıklamaları merakla bekleniyor.
Teknik adamlar; yaptıkları işlerin hesaplarını, tabii ki kendilerine tanınan belli bir zaman sonunda verebilmelidirler. Bu şekilde tek taraflı komik açıklamalar yerine, doğru düzgün basın toplantılarıyla, yazdıkları ciddi raporlarla vs. vs. tabii ki!
Bir eleştirimiz de TVF'ye. Sn. Başkan, milli takımın her başarısında teknik adamlarla beraber basının önüne çıkarken, başarısızlıkta ise takımın başındaki teknik adama gizli bir ambargo uygulandığını hissediyoruz. Bir anda teknik adam ortalıktan kaybediliyor sanki.
Bu durumu, seçim bildirgesinde şeffaflık sözü veren Sn. Erol Ünal Karabıyık'ın,kendi göreve getirdiği teknik adamı koruma içgüdüsüne ve iyiniyetine bağlıyoruz. Kendi kendisiyle çelişmesine rağmen. Ayrıca, Federasyon başkanının teknik adamlarla beraber aynı basın toplantısında bulunması da gerekmiyor ve zorunluluğu da yok. Bugün profesyonel sporlar (Basketbol-Futbol-Buz Hokeyi-Beyzbol) a baktığınızda bunu açıklıkla görebilirsiniz.
Hatta Federasyon Başkanının aynı basın toplantısında bulunmasının kendisi açısından negatif sonuçları da olabilir, hatta çok zor durumlara da düşebilir (teknik düzeyde gelebilecek sorulara cevap vermek zorunda kalacağından dolayı).
Çok uzağa değil, komşumuz İran'a dönüp bakalım. 1997'de sıfır olan bir seviye'den bugün eriştikleri nokta ortada! Son Dünya kupasında sürpriz sonuçlara imza attılar. Yıldızlar ve Gençlerde sürekli Dünya Şampiyonalarında podyumda ya da podyuma çok yakınlar. Julio Velasco yönetiminde; Asya Şampiyonu olarak Olimpiyata katılmaları bizim için sürpriz olmayacak. Acaba onlar nasıl başardı? Hiç inceledik mi?
Voleybol kamuoyumuz; geçtiğimiz Ağustosta Ankara'da hazırlık maçları oynayan İran bayan milli takımının Ankara takımlarına set vermediğini biliyorlar mı (Yakında İran Bayan Voleybolunu da uluslararası seviyede başarılı olarak görürsek şaşırmayalım) ?
Neyse! Gelelim liglerimize!
Daha lig yeni başladı; Lige verilecek aradan sonra bomba gibi bir lig geliyor diyebilecek kadar teknikten yoksun, hazretlerin buyurduğu gibi olmadığını; 25-4 lük set ispatlayıverdi!
İlk 3 takım dışında voleybol takımı görünümünde olmayan takımlardan kurulu bayanlar liginde; 4 ve 12 nci takımların birbirleriyle oynayacakları debelenmeler(Maç demeye dilim varmıyor!) aralarındaki sıralamayı belirleyecek! Bu seviyesiz ligde antreman yapacak milli takım oyuncularından da; Olimpiyat biletini kazanmalarını isteyeceğiz !!
Avrupa Voleybolunun finansal kriz dolayısyla en problemli olduğu dönemde; Avrupa Liglerinin dibe vurduğu bir dönemde; İtalya'nın Olimpiyat vizesini Dünya Kupasında alması ile bir rakibimizden daha kurtularak Olimpiyat biletine gerçekten çok yakınız. Bu sefer inşallah kızlarımız bu ayağımıza gelen büyük fırsatı kullanarak gerçeğe dönüştürecekler!
Voleybolumuzun Mayıs ayında İstanbul'da yapılacak elemelerde tek yumruk olması gerekiyor başarı için.
Son olarak: FIVB'nin niye İtalya'ya wild-card verdiğini herhalde bazıları anlamışlardır Dünya Kupası sonucuna bakma zahmetini gösterirlerse! FIVB son dört yılın Dünya klasmanına, ve İtalya'nın daha önceki yıllardaki voleybol geleneğine ve performansına göre wild-card'ı İtalya'ya verdi ve haklı çıktı! İtalya; Dünya Kupası şampiyonu olarak; hiç bir yoruma mahal vermeyecek şekilde Olimpiyat biletini alan 1.inci takım oldu.
Sözün özü: Başkalarından bir şeyler bekleyeceğimize; kendi sünnetimizi kendimiz yapalım! Milli takımımız Mayıstaki elemeyi 1.inci olarak bitirebilecek güçte!
7-8 takımdan ve coğrafi ve iklimsel handikaplardan(Tokat-Torul- Sivas) oluşan erkekler ligi ise bayanlara göre yine(!) çok daha çekişmeli, sürprize daha açık ve kaliteli geçecek gibi görünüyor! İyi seyirler diliyoruz!
Yazımızın sonunda ise biraz Türk Spor Yöneticiliğinden bahsetmek istedik( İstisnalar dışında böyle bir olgu varsa! )
Aşağıda; Hürriyet Gazetesi Futbol yorumcusu; Sn. Erman Toroğlu'ndan bir alıntı:
"TÜRK FUTBOLUNA ASIL LAZIM OLAN YABANCI YÖNETİCİDİR"
Toroğlu, Türk futbolunun en zayıf halkasının yöneticiler olduğunu belirterek, "Maalesef, Türkiye'de en fazla konuşan yöneticiler. Türk futbolunda şu anda ne yaparsanız yapın, Trabzonspor, Lille ile oynasa veya bir başka takım başkasıyla oynasa, mahkemelerdeki bu işler konuşulacak. Bu yarayı veren yöneticiler. Onlar için her şey para. Öteki, diğerleri hikaye. Şike çıktığından beri para ile ahlak çarpışıyor. Bu olaya verilen cevap para. Bu yönetici arkadaşlar zaman zaman basını da kullanarak yabancı hakem isterler, yabancı teknik direktör isterler. Ama Türk futboluna asıl lazım olan yabancı yöneticidir" diye konuştu.
Diğer taraftan; voleybolumuz bize göre yine bu alanda süper bir haberle gündeme geldi:
Sevgili SAFFET ERAYBAR; İsveç Voleybol Federasyonu başkanlığına seçildi ! 40 senedir İsveç'te yaşayan ve İsveç vatandaşlığına da sahip olan Sn. Eraybar'ı kutluyor ve Türk olarak kendisiyle gurur duyuyoruz; yabancı bir memlekette; kendisini o makama taşıyabilecek güveni oluşturabildiği için!
Bu güveni oluşturabilmek; her gün basınında; terör, PKK, silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı ile gündeme gelebilen bir memleketin insanı olarak bu işi başarabilmek hiç kolay değil! Nur içinde yatsın; rahmetli DEĞER ERAYBAR'ın bizlere hep söylediği çok önemli bir cümle vardı: Dünya insanı olmak! Dünya insanı olun derdi! O; globalleşen Dünya düzenini çok seneler evvel görmüş; çağının çok ilerisinde müthiş fikirlere sahip; Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük voleybol adamıydı!
O'nun misyonunu taşıyan ve gerçeğe dönüştüren Sn. SAFFET ERAYBAR'ı bir kez daha kutluyor ve yeni görevinde en üstün başarıları diliyoruz!