“ Gece gelen telgraf
dört heceden ibaretti:
Vefat etti.
İmza yok.
Bu dört hece bile çok.”
Diye başlar şiir ve devam eder;
Gece gelen telgraf
dört heceden ibaret...
Şafak söküyor-
odam
geceden ibaret.
Şair böyle yazar. Nerden mi çıktı şimdi bu?
Maçlardan önce saygı duruşunda bulunuyoruz. Ayağa kalkıp sessizce bekliyoruz. Bazı takımlarımız (özellikle de Eczacıbaşı Vitra) yine maç başlamadan önce TÜRK BAYRAĞI açıp saygı ve minnet duruşunda bulunuyor.
Kimler için biliyor musunuz? (Lütfen tekrar ayağa kalkar mısınız? )
Sergen PAMUKÇU- P.Söz.Er / İlker AĞÇAY- P.Söz.Er / Hamza KARACAOĞLU - P.Uzm.Onb. / Ali AKDOĞAN - P.Uzm.Çvş. / Hüseyin ŞAHİN - P.Uzm.Çvş. / Serdar EGE - P.Uzm.Çvş. / Oğuzcan EKİZ P.Uzm.Çvş. / Koray KARACA P.Uzm.Çvş. / Enes SARIASLAN - P.Uzm.Çvş. / Burak AKALIN -
P.Uzm.Çvş./ Halis KOCA - P.Uzm.Çvş. / Hasan KUŞ - P.Asb.Üçvş./ Erdem MUT - Kr.Plt.Ütğm. /
Mehmet İlker KARAMAN- Kr.Plt.Yzb.
P.Uzm.Çvş./ Halis KOCA - P.Uzm.Çvş. / Hasan KUŞ - P.Asb.Üçvş./ Erdem MUT - Kr.Plt.Ütğm. /
Mehmet İlker KARAMAN- Kr.Plt.Yzb.
Onlar bizim kahramanlarımız. Son operasyondaki şehitlerimiz.
Askerlik yapanlar bilirler. Kışlalarda en çok oynanan oyun, açık havada, “El” dir. Yani iki direk arasındaki filede ve kireçle çizilmiş saha sınırlarında, top bir o yana bir yana gider gelir. Avuç içi vurmak, topa şaplak atmak, yeri geldiğinde harika bir vole çekmek serbesttir. File önünde ve servistekiler genel de değişmezler. Maçta hakem yoktur. Kıdemliler genelde raconu keserler. Onlar usta askerler, astsubaylar ve uzman çavuşlardır. Yani kimlerdir?
Sizin canınız onlara emanettir.
Kim bilir, belki de yukarıdaki canlarımızdan biri mesela FeneRbahçe taraftarıdır. Aslan Kaptan Eda’ya her maç “helal olsunnnn..” demişliği olabilir. Ya da bir başkasının Avrupa kupası maçında Metin’e “ hadi olm. alalım şunu…Bravooo..” diye bağırmışlığı vardır..
Sefer göreve çıkmadan belki de kışla gazinosunda, Vakıfbank’ın bir maçında “ Bu Çinli çokkk süper, bak şimdi…” diye yanındaki devresine tuttuğu takımı ve dünya yıldızı ZHU’yu övmüşlüğü olabilir.
Kim bilir?
Ya da Galatasaray’ın bir maçında “ Neslihan smaç servis atacak şimdi… baaakk sayııı..” demişliği, belki de vardır. Belli mi olur?
Kışlalarda güzide sporumuzun adı “ Veleybol”dur.
Aradaki “o” yu kimse umursamaz. Sorun da yapmaz. “O” güzel ve centilmen bir spordur. Top havada uçar gider, postallarla sıçranır, blok yapılır, topa tepik edilir, fileye değene de kimse bir şey söylemez. Mühim olan eğlencedir, spordur, maçtır, ter atmaktır, akşam içtimasında “ koğuş yattt..” sonrası işin gırgırı, mavrasıdır.
Şiir söyle sona erer;
Düşmanlar kına yaksın
dostlar girsin saflara.
Sen gözyaşı göstermeden ağlayacaksın
gece gelen telgraflara...”
Federallere maç önü saygı duruşu ve maçlar da müzik çalınmaması konusunda gösterdikleri özen ve düşünceli kararlarından ötürü kocaman bir alkış gönderiyorum. Makifüst başkanın ablasını kaybetmesinden ötürü (geç te olsa) kendisine sabırlar ve rahmetler diliyorum .( Ben de hafta içi kayın biraderimi kaybettim.)
Bu cennet vatan da yaşamımızı sürdürmemiz için, can feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ailelerine sabır, gazi olup tedavileri devam eden canlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Hepinize sevgilerimle.
Eski Voleybolcu
( Not 1: Şiir; Nazım Hikmet Ran… Kitap; “Kurtuluş Savaşı Destanı” .)
( Not 2; Bu haftanın maçlarında kimin yendiğini -hiç birini seyredemediğim için- ben bilmiyorum.. Ama kimin bizleri yenemeyeceğini çookkk iyi biliyorum..)