Voleybolx sitemizde de yayınlanan "Mutlugil turnuvayı değerlendirdi" başlıklı haberi okumuşsunuzdur ?... Haber şu cümlelerle bitiyor: "2. turda tüm maçları almaları halinde grup içinde pek çok sürpriz yaşanacağını ifade eden Mutlugil, şunları kaydetti : 'Takımlar birbirini yenecekti. Oradan yukarıyı zorlamayı hedeflemiştik ama maalesef olmadı. Yarınki Kazakistan maçından da 3 puan almak istiyoruz. Ondan sonra da şampiyonayı tamamlamış olacağız.' "
Öngörüyü, stratejiyi, hedefi görüyor musunuz ?... Vizyon sahibi yöneticilere mükemmel (!) bir örnek oluşturuyor Mutlu Başkanımız... "Passolig" le ilgili aşağıdaki paragrafları okumaya başladığınızda, “Hocam, ne ilgisi var yukarıdaki haberle bunların ?...” diyeceğinizden eminim... Okumaya devam edin lütfen... Vallahi de Billahi de ilişki var, göreceksiniz ?... Geçen hafta Şenes Erzik, aşağıda linkini verdiğim röportajında CNN muhabirine (özetle), “Passolig” uygulamasının tribünlerin boş kalmasına neden olduğunu söylemiş...
( http://www.cnnturk.com/video/spor/futbol/sener-erzik-tribunlerin-bos-olmasi-zorlama-nedenler-yuzunden )
Hıncal Uluç da köşesinde, passolig uygulamasının sonuçlarını aşağıda küçük bir bölümünü okuyacağınız Cumhurbaşkanı'na yazdığı açık mektupta dile getirmiş...
"...Seyirci yokluğu, Türk futbolunun marka değerinin sıfırlanması demektir.
Marka değeri düşünce, sponsor bulunmaz, reklam veren bulunmaz.. Bunlar bulunmayınca, zaten batık kulüplerimiz tek transfer yapamaz hale gelir. Seviye daha da düşer....
Kısır döngü öyle hızlı çalışır ki, ülkemizde futbol çöker. Biter..
Federasyon, kulüpler, biz gazeteciler, bu passolig uygulamasındaki yanlışı ve doğacak korkunç sonucu göremedik.
Ama boş tribünler suratımızda tokat gibi patlamaya başladı.
Vatandaşın canı istediği zaman, istediği maça gitme hakkını elinden aldık...
Türk futbolu ölüm döşeğinde.. Acil durum Sayın Cumhurbaşkanım..Durum, acil!.." "Cumhurbaşkanım Lütfen El Koyun" başlıklı yazının tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...
( http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/uluc/2014/09/30/cumhurbaskanim-lutfen-el-koyun )
Peki bu noktaya nasıl geldik ?...
Federasyon ve kulüplerimizin vizyon ve öngörü sahibi (!) büyük başkan ve yöneticilerinin (!) ısrarlı talepleri sonucu çıkarılan 6222 sayılı yasanın ilgili maddesinin uygulanmaya başlamasıyla... O süreci çok iyi hatırlıyorum...
Bir kişi, evet sadece bir kişi, yalnız başına karşı çıkıyordu bugün “Passolig” adı verilen elektronik kart uygulamasına... Hepimizin çok yakından tanıdığı bir kişi... Erol Ünal Karabıyık... O günlerde yaşananları 24 Mart 2011 tarihli Milliyet gazetesinde, Cemal Ersen imzasıyla yayınlanan "Bu Tehlikeye Dikkat" başlıklı özel haberden aynen alıyorum... "Hükümet tarafından TBMM Adalet Komisyonu’na sevk edilen tasarının 'Spor alanlarının güvenlik ve düzenine ilişkin tedbirler' başlıklı 5. maddesinin 6. bendinde 'Elektronik donanım ve kart sisteminin futbol için en üst lig (Süper Lig) ve bir alt lig (Bank Asya) ile basketbol, voleybol ve hentbol dalları için en üst lig' ibaresi bulunurken, komisyonda verilen bir önerge ile futbol dışındaki branşlar kart sisteminden muaf tutuldu. Söz konusu değişikliğin Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık’ın girişimleri sonucu yapıldığı, gerekçesinin ise kulüplere yükleyeceği ekstra maliyet olduğu bildirildi." Okuduğunuz bölüm haberin yalnızca bir paragrafı... Cemal Ersen bu haberinde, Karabıyık Başkan'ın girişimlerini ve bu girişimleri sonucu elde ettiği sonucu eleştiriyor, yasa böyle çıkarsa karşılaşılacak tehlikelere dikkat çekiyordu... Bu özel haberin tamamını okumak isterseniz, aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...
(http://spor.milliyet.com.tr/bu-tehlikeye-dikkat-/spor/spordetay/24.03.2011/1368340/default.htm ) Cemal Ersen, yukarıda gördüğünüz 26 Nisan 2014 tarihli köşe yazısında ise, gerçeği kabullenmekte zorlansa da, Karabıyık'ın öngörüsünü kabullenmiş görünmüyor mu, özellikle şu cümlelerinde ?.. "Valla işini bilen biliyor. O günleri iyi anımsıyorum. Dönemin Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık, yine dönemin Spor Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın ağızından girip burnundan çıkmış ve diğer salon sporlarının yasa kapsamından çıkarılmasını sağlamıştı.Gerekçesi çok netti : 'Zaten seyirci yok, bir de e-bilet koyup salonların boş kalmasına yol açmayalım...'
İyi mi yapmıştı?.. Tablo ortada, siz karar verin!"
O günlerde Erol Başkan, çok haklı gerekçelerle elektronik kartın sporda şiddetin önlenmesine hiçbir katkısı olmayacağını, seyirci kaybına neden olarak sporumuza büyük bir darbe vuracağını bağıra bağıra anlatıyordu... Küçük hesaplarla, kart başına alınacak sekiz/on liraya tamah eden (!) spor yöneticileri kulaklarını kapattıkları için sesini duyuramayınca soluğu TBMM'de, Adalet Komisyonunda alıyordu Karabıyık...
Yasa komisyonda görüşülürken yaşananları ve Karabıyık'ın öngörüsünü aşağıda linkini verdiğim haberden okuyabilirsiniz.
( http://www.fanatik.com.tr/2014/04/19/elektronik-kart-sporda-siddeti-onlemez-365405 ) “İyi de bu konuya nereden geldin hoca ?...” diyebilirsiniz ?...
Mutlu Başkan'ın Dünya Şampiyonası'nın ikinci turuna yönelik öngörüsü ile Hıncal Uluç'un "Neslihan'ın yeri dolmadı" başlıklı yazısındaki ; ( http://www.voleybolx.com/neslihan-in-yeri-dolmadi/14473/ )
"...Ama genel kız voleybol düzeyimiz fevkalade iyi... Takımı bu hale getiren federasyon başkanını değiştirerek, ödüllendirdik! O da ayrı..." cümleleri birleşince, ortaya haber ve röportajlardan oluşan bu derleme çıkıverdi... Düşünüyorum da, Neslihan gibi yerini dolduramadığımız kimler, kimler var daha ?..
"Değiştirerek ödüllendirdiğimiz" Federasyon Başkanı bunlardan birisi bence... Suat Kılıç sağolsun, ne diyelim ?... Kendisi de desteklediği (Bir bakıma atadığı...) kişiler de öngörü ve misyon sahibi (!) çıktılar doğrusu ?... Bir yanda, elektronik kartın Türk Sporu için yaratacağı tehlikeleri, yıllar önce görüp uyaran, tek başına verdiği mücadele ile spor branşlarının tamamını olmasa bile, kendi branşının ve salon sporlarının "passolig" adı verilen karttan muaf tutulmasını sağlayacak kanuni düzenlemeyi sağlayan bir yönetici... Diğer yanda, Dünya Şampiyonasında hedefi, 2. tura, kendi takımı dışındakilerin maçlarına bırakan, engin öngörüsüyle alınacak sonuçları görüp bu sıkıntılı duruma tanık olmamaları için (!) basın mensubu götürmeyen, son iki gün maçlarının yayını için tedbir alamayan (!) yöneticiler... Bu yazının, köşe yazısından ziyade bu kez bir derleme olduğunun farkındayım... Siz voleybolseverlere, derlediğim birkaç link, birkaç kupürü sundum o kadar... Öngörü, vizyon ve misyon sahibi yöneticiler hakkındaki yorumu size bırakıyorum...
Öngörüyü, stratejiyi, hedefi görüyor musunuz ?... Vizyon sahibi yöneticilere mükemmel (!) bir örnek oluşturuyor Mutlu Başkanımız... "Passolig" le ilgili aşağıdaki paragrafları okumaya başladığınızda, “Hocam, ne ilgisi var yukarıdaki haberle bunların ?...” diyeceğinizden eminim... Okumaya devam edin lütfen... Vallahi de Billahi de ilişki var, göreceksiniz ?... Geçen hafta Şenes Erzik, aşağıda linkini verdiğim röportajında CNN muhabirine (özetle), “Passolig” uygulamasının tribünlerin boş kalmasına neden olduğunu söylemiş...
( http://www.cnnturk.com/video/spor/futbol/sener-erzik-tribunlerin-bos-olmasi-zorlama-nedenler-yuzunden )
Hıncal Uluç da köşesinde, passolig uygulamasının sonuçlarını aşağıda küçük bir bölümünü okuyacağınız Cumhurbaşkanı'na yazdığı açık mektupta dile getirmiş...
"...Seyirci yokluğu, Türk futbolunun marka değerinin sıfırlanması demektir.
Marka değeri düşünce, sponsor bulunmaz, reklam veren bulunmaz.. Bunlar bulunmayınca, zaten batık kulüplerimiz tek transfer yapamaz hale gelir. Seviye daha da düşer....
Kısır döngü öyle hızlı çalışır ki, ülkemizde futbol çöker. Biter..
Federasyon, kulüpler, biz gazeteciler, bu passolig uygulamasındaki yanlışı ve doğacak korkunç sonucu göremedik.
Ama boş tribünler suratımızda tokat gibi patlamaya başladı.
Vatandaşın canı istediği zaman, istediği maça gitme hakkını elinden aldık...
Türk futbolu ölüm döşeğinde.. Acil durum Sayın Cumhurbaşkanım..Durum, acil!.." "Cumhurbaşkanım Lütfen El Koyun" başlıklı yazının tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...
( http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/uluc/2014/09/30/cumhurbaskanim-lutfen-el-koyun )
Peki bu noktaya nasıl geldik ?...
Federasyon ve kulüplerimizin vizyon ve öngörü sahibi (!) büyük başkan ve yöneticilerinin (!) ısrarlı talepleri sonucu çıkarılan 6222 sayılı yasanın ilgili maddesinin uygulanmaya başlamasıyla... O süreci çok iyi hatırlıyorum...
Bir kişi, evet sadece bir kişi, yalnız başına karşı çıkıyordu bugün “Passolig” adı verilen elektronik kart uygulamasına... Hepimizin çok yakından tanıdığı bir kişi... Erol Ünal Karabıyık... O günlerde yaşananları 24 Mart 2011 tarihli Milliyet gazetesinde, Cemal Ersen imzasıyla yayınlanan "Bu Tehlikeye Dikkat" başlıklı özel haberden aynen alıyorum... "Hükümet tarafından TBMM Adalet Komisyonu’na sevk edilen tasarının 'Spor alanlarının güvenlik ve düzenine ilişkin tedbirler' başlıklı 5. maddesinin 6. bendinde 'Elektronik donanım ve kart sisteminin futbol için en üst lig (Süper Lig) ve bir alt lig (Bank Asya) ile basketbol, voleybol ve hentbol dalları için en üst lig' ibaresi bulunurken, komisyonda verilen bir önerge ile futbol dışındaki branşlar kart sisteminden muaf tutuldu. Söz konusu değişikliğin Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık’ın girişimleri sonucu yapıldığı, gerekçesinin ise kulüplere yükleyeceği ekstra maliyet olduğu bildirildi." Okuduğunuz bölüm haberin yalnızca bir paragrafı... Cemal Ersen bu haberinde, Karabıyık Başkan'ın girişimlerini ve bu girişimleri sonucu elde ettiği sonucu eleştiriyor, yasa böyle çıkarsa karşılaşılacak tehlikelere dikkat çekiyordu... Bu özel haberin tamamını okumak isterseniz, aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...
(http://spor.milliyet.com.tr/bu-tehlikeye-dikkat-/spor/spordetay/24.03.2011/1368340/default.htm ) Cemal Ersen, yukarıda gördüğünüz 26 Nisan 2014 tarihli köşe yazısında ise, gerçeği kabullenmekte zorlansa da, Karabıyık'ın öngörüsünü kabullenmiş görünmüyor mu, özellikle şu cümlelerinde ?.. "Valla işini bilen biliyor. O günleri iyi anımsıyorum. Dönemin Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık, yine dönemin Spor Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın ağızından girip burnundan çıkmış ve diğer salon sporlarının yasa kapsamından çıkarılmasını sağlamıştı.Gerekçesi çok netti : 'Zaten seyirci yok, bir de e-bilet koyup salonların boş kalmasına yol açmayalım...'
İyi mi yapmıştı?.. Tablo ortada, siz karar verin!"
O günlerde Erol Başkan, çok haklı gerekçelerle elektronik kartın sporda şiddetin önlenmesine hiçbir katkısı olmayacağını, seyirci kaybına neden olarak sporumuza büyük bir darbe vuracağını bağıra bağıra anlatıyordu... Küçük hesaplarla, kart başına alınacak sekiz/on liraya tamah eden (!) spor yöneticileri kulaklarını kapattıkları için sesini duyuramayınca soluğu TBMM'de, Adalet Komisyonunda alıyordu Karabıyık...
Yasa komisyonda görüşülürken yaşananları ve Karabıyık'ın öngörüsünü aşağıda linkini verdiğim haberden okuyabilirsiniz.
( http://www.fanatik.com.tr/2014/04/19/elektronik-kart-sporda-siddeti-onlemez-365405 ) “İyi de bu konuya nereden geldin hoca ?...” diyebilirsiniz ?...
Mutlu Başkan'ın Dünya Şampiyonası'nın ikinci turuna yönelik öngörüsü ile Hıncal Uluç'un "Neslihan'ın yeri dolmadı" başlıklı yazısındaki ; ( http://www.voleybolx.com/neslihan-in-yeri-dolmadi/14473/ )
"...Ama genel kız voleybol düzeyimiz fevkalade iyi... Takımı bu hale getiren federasyon başkanını değiştirerek, ödüllendirdik! O da ayrı..." cümleleri birleşince, ortaya haber ve röportajlardan oluşan bu derleme çıkıverdi... Düşünüyorum da, Neslihan gibi yerini dolduramadığımız kimler, kimler var daha ?..
"Değiştirerek ödüllendirdiğimiz" Federasyon Başkanı bunlardan birisi bence... Suat Kılıç sağolsun, ne diyelim ?... Kendisi de desteklediği (Bir bakıma atadığı...) kişiler de öngörü ve misyon sahibi (!) çıktılar doğrusu ?... Bir yanda, elektronik kartın Türk Sporu için yaratacağı tehlikeleri, yıllar önce görüp uyaran, tek başına verdiği mücadele ile spor branşlarının tamamını olmasa bile, kendi branşının ve salon sporlarının "passolig" adı verilen karttan muaf tutulmasını sağlayacak kanuni düzenlemeyi sağlayan bir yönetici... Diğer yanda, Dünya Şampiyonasında hedefi, 2. tura, kendi takımı dışındakilerin maçlarına bırakan, engin öngörüsüyle alınacak sonuçları görüp bu sıkıntılı duruma tanık olmamaları için (!) basın mensubu götürmeyen, son iki gün maçlarının yayını için tedbir alamayan (!) yöneticiler... Bu yazının, köşe yazısından ziyade bu kez bir derleme olduğunun farkındayım... Siz voleybolseverlere, derlediğim birkaç link, birkaç kupürü sundum o kadar... Öngörü, vizyon ve misyon sahibi yöneticiler hakkındaki yorumu size bırakıyorum...
HOCAM SİZ DEĞİL FEDERASYON BAŞKANI SPOR BAKANI OLACAK DONANIMA VE KİŞİLİĞE SAHİPSİNİZ.
BAŞYAZI, BAŞYAPIT
Kim ne derse desin, siz voleybolun ve basının en büyük duayenlerinden birisisiniz. Sizi dinleyen ve örnek alan herkes başarılı olur.Federasyonun bu kadar başarısız oluşu işte bu sebepten. Ya sabır.
Kesin bir tarih veremeyeceğim .Ancak sizin yazılarınızı takip etmeye başladığımdan bu güne hepsi birbirinden ilginç yazılardı. Kabul etmeliyim sayın hocam bu farklı olmuş. Bu çok farklı olmuş. Yanılıyorsam affınıza sığınırım ilk kez bu kadar net olarak mevcut federasyonu eski bakan Suat KILIÇ’ın atadığını yazmışsınız. Mutlaka Sayın Mutlugil ve ekibi Federasyon başkan ve yönetimlerinin atanabileceği inancıyla iki yıldır voleybolumuza eziyet ediyorlar .Allah size uzun ve sağlıklı ömür versin.
Tam bir belgesel.Müthiş yazı.Ben spordan anlarım diyen herkesin okuması gereken bir ders yazısı. Tereddüt ettiğim tek şey mutlu başkan ile yan yana gelen kediciğin çok rahatsız olacağı. Saygılar hocam. BÜYÜKSÜN.