2025 Erkekler AXA Sigorta Kupa Voley'de Şampiyon Fenerbahçe Medicana

68.000 kişi kitabımı aldı ve okudu zavallı. Yani bu 100.000 den fazla insanın okuduğu anlamına gelir. 25 yıl geçmesine rağmen hala amazon dahil bir çok yerde satılıyor. Onlarca övgü almış, ekşi sozlükte adıma topik açılmış, anladın mı ey ezik? Ben bir şeyim ve konuşuyorum, senin embesilliklerine mi susacağım, sen kimsin bana akıl verecek? Kimsin? Bana bulaşma hakkını sana kim veriyor? Yoksa bahsettiğim saçmalıklar senin eserin mi? Sen git o geçmeyen kuyruk acını, aşağılık kompleksini başka yerde tedavi et. Git seni yetiştireni azarla, daha yorumla hakareti birbirinden ayıramıyorsun. Koskoca almanya'da öğrene öğrene nazi nefretini öğrenmişsin, hadi yürü işine bak, azar istedikçe fazlasını bulacaksın.

Komik bütün bu zirvalar tabii ama güldürmeyen cinsten komiklik bu,normalde"komedi" olarak görülecek bir durum.Elestiriyle hakareti ayirdedemiyecek bir kapasiten var.Benim yorumumda bir tek sahsi hakaret kelimesi yok, elestri ve tavsiyem oldugunu anlamaktan acizsin.En cok neye gülüyorum ,beni Eski Alman Basbakani Angela Merkel'e sikayet edecektin, cok yakindan taniyormussun (!) Birak bu ucuz palavralari, sen daha kendini tanimiyorsun.Yazdigin romani kac kisi satin aldi,okudu ?Adini da "'Zirvalayan Adam" koysaydin..Yazik olmus kagit israfina,cöpe gitmis vesselam.

Buradan bana cevap vereceklere; 'Yanlışsın çünkü' diye başlayan ve dilerlerse ağır suçlamalara kadar uzanan her şey eyvallah başım üstüne. Ancak aşağıda olduğu gibi sadece 'hakaret' amaçlı cevap verecek sümüklü böceklere; Ben kendimle alay etmek için tam 262 sayfalık roman yazmış bir adamım, hakaretleriniz kendinizi küçültür, fikirler karşılığı zavallılığınızı ortaya döker bana işlemez, vız gelir. Bana sizin gibi cahillere ve zekasızlığa 'hakaret' etme, içimi boşaltma fırsatı verirsiniz o kadar. Ben burada hakaret edilmedikçe kimseye karşı bir laf etmedim, sadece fikir belirtmeye çalıştım. Israrla bu yolu izleyecek herkes bilsin ki hiç bir hakaretin altında kalmayacağım gibi 10 mislini onlara iade edeceğim. Burası acizlerin kendilerine destek olsun diye hakaret yağdırıp ezikliklerini tamir edecekleri bir alan değil. Ben voleybol konuşmaya, gördüğüm yanlışları belirtmeye devam edeceğim. Hakaret edenlerse hak ettiklerinin çok daha fazlasını bulacaklar. Şimdi buyrun, meydan sizin.

Bu ülke yıllardır yalan dolan ve algıyla yönetiliyor. Her gece televizyonlarda bir sürü acaip insan gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor. Voleybol geri durur mu? Dijital çağ bize bir çok olanak sundu ama yine bir çok alanda embesilliğin, cehaletin tarihinin yeniden yazılışına da ayna tuttu. Bu embesillerin ellerindeki en onemli silah ise hakaret. Fikirlerime verecek cevap bulamayan tüm acizlerin son durakları içinde biriktirdiği nefretleri ile hakaret, üstelik hiç birine tek bir laf söylemediğim halde. Yetmiyor bir de ders veriyor haspa on saniye süren kişisel masturbasyonu ile. Açık ki hayattaki ezilmişliğinin, beceriksizliğinin acısını benden çıkarmaya çalışıyor ama nafile. Ben yarın gozlerimi yumsam iyi kötü bir miras bırakıp huzurla geberirim ama sen sümüklü almancı; kimse senin var olduğunu bile bilmeyecek. Sen bir zavallısın... Senin gibi 1000 tanesinin nefreti bana işlemez, NE HAKARET EDERSEN BİN KATINA HAZIR OL, YANLIŞ ADAMA ÇATTIN, GÖRECEKSİN.

Kim yazmıştı tam olarak hatırlamıyorum ama Ngapeth ve koç Kovac geldiklerinde çok bilen ıskacı palavracılar henüz 3 maç tamamlanmışken yaygaraya başlayıp bu Ngapeth oyuncu mu? Bu Kovac geldi de ne oldu mealinden böyyyyyyüg öngörülerini soylemişti. Ama bu cehennem benzer tip insanların mezarlığı olduğundan bu tip yorumları isimsiz olarak lakapla yapanlar hemen ortadan kaybolurlar. Ancak evren bu tip erken öten horozları hemen bulup başlarını hep keser ama ne çare... Fenerbahçe Medicana bir çok açıdan övgüyü hak ediyor, yaptıkları eklemeler kader değiştirdi ama en önemlisi Ngapeth gibi bir yıldızı seyretmenin doyulmaz zevki. Avrupa'nın en değerli 4 takımından birine acaba bile dedirtmediler. Kah hüzün kah zaferlerle bu boyle sürecek, en önemlisi kimsenin umurunda olmayan bu sporlara ve ülkeye hizmet. Seneye erkek takımına ciddi yatırımlar yapılacak, umarım kızlarımız da kendilerine en doğru en etkin yolu kısa zaman içinde bulurlar. Şimdilik tebrikler erkek takımına.

Bu Sırp antrenörlerden Halkbank tarafında olan da ilginç bi tip. Ülkesinin Milli Takım antrenörü de olan bu kişi, Gülmezoğlu top kurtarmak için koşarken kenara kaçacağına direk gibi önüne dikilmesi yetmezmiş gibi, suratını çarpıp düştüğünde - kendi benç ve sağlık ekibinin yaptığı gibi - durumunu merak edeceğine, ve özellikle özür dileyeceğine, kollarını açıp hakeme bakarak "bu nereden çıktı, ben ne yapayım, niye bana çarptı" ayağına yattı. Ama maç sonunda yıkılıp devrilen kendisi oldu. Bir şey daha ekleyeyim, böyle elit takımlara rakip ülke antrenörlerini doldurursak kulüp veya milli maçlarda oyuncularımızın zaaflarını ezbere bilen yabancılar maça en az 1-0 önde başlar, başlıyorlar zaten. (Kadınlardaki İtalyan modası gibi. Basketbolda da var bu.) Bizim liberal polyanaların "hadi canım, olur mu hiç, kim düşünür" dediği bu tür şeylerde Avrupalı kulüp ve federasyonlar dikkatli ve seçici davranırlar, spor medyalarıında bunları açıkça belirtirler.

N'gapet ilk geldiğinde sıkmıyordu kendini böyle hiç, haftalardır izlemedim ama bilmiyorum bugün mü coştu yoksa son haftalarda mı böyle iyi oynuyor? Oyuncuların Avrupa Konfederasyon Kupası çeyrek finalindeki kötü oyunlarının telafisi yok, böyle iyi oynasalardı belki Ziraatbank'ın finaldeki rakibi Rzesow değil Fener olurdu. Niye olmasındı, bugün FB'nin "silip süpürdüğü" takım şampiyonlar ligi yarıfinalistinin ta kendisi. Bugünkü silik ve bol hatalı oyunla Halkbank elbette ne Milano'yu eleyebilirdi, ne Projekt'i. Öte yandan Fener Şampiyonlar Liginde de, konfederasyonda da böyle iyi oynamadı, Bankalar ise en iyi oyunlarını Avrupalı rakiplere karşı oynuyorlar. Tabii ki böyle bir doğrudan "seçme" olmaz, yine de kulüp veya takımlar kafa olarak belirli hedeflere değişik ölçülerde yoğunlaşıyor ki, - son yılların moda deyimiyle - iki "kulvarda" böyle birbirlerine ters sonuçlar alıyorlar.

2 yıl önce Fener gece geç vakit Ziraat'le oynadığı ve beş sette biten yarıfinalden sonra o gün öğleyin erken saatlerinde 3 set oynamış ve tam 24 saat dinlenebilmiş Halkbank'ın önüne "atılmıştı" ertesi "sabahki" (yine öğlenin erken saatlerinde) finalde, sanki gece geç vakitte oynanamazmış gibi. Bu tezgâha getirilmiş yorgun Fener'e kupa kaybettirilmişti. Halkbank ile üçüncü yıl arka arkaya oynanan kupa finalinde bu kez galibiyet geldi. Finali bir yerde daha dünden Sırp voleybolu "kazandı", iki Sırp antrenör karşı karşıya geldi. Çok da saçma ve gereksiz seçimler sonucu geldiler her ikisi de aslında. Bu final pekala Kerem Eryılmaz ile Taner Atik arasında olabilirdi, olmalıydı.

Bu kritik günlerde spor karşılaşmaları da devam ediyor, voleybolda da kupa sahibini buldu. Fenerbahçe'nin 5. Türkiye Kupası kutlu olsun. 2025'te kupa sayısında da sıralama şu şekli aldı: Halkbank 9, Fenerbahçe 5, Netaş 4, Eczacıbaşı 3, Arkas 3, Arçelik 2, SSK 1, Sönmez 1, Sportoto 1, Ziraat 1.

Tebrikler FB. Devletin parasıyla kurulan bu takımdan bu sene kupa yok, şampiyonluk yok. Harcanan paraların hesabı kimden sorulacak.