AXA Sigorta Efeler Ligi Metin Görgün Sezonu'nda 24. Hafta Tek Karşılaşmayla Başladı

Bence her iki takimda yerli milli oyuncularımız oldugu icin dahada dikkat edilmeliydi.Bu kadar gerginlik olmamaliydi.Hele hasan gibi tecrubeli bir liberonun çılgına donmesi acemilik.5. Sette takimini yanliz birakmasi hos degildi.Pasor caner takimi iyi yonetti.Iyi paslar atti.Marouftan her zamanki gibi daha iyiydi.Bu arada fenerdeki arda bostana noldu.Sakatmi.Tuhaf.Diger nokta nımır da son avrupa macindan beri gerginlik var.Rövanş maçında bu olmaz.Ona cok ihtiyac var.Iyi hazirlanmali.Maanin ve yigitin bu mactaki gibi rövanş macindada bloklarini ve iyi servislerini bekliyoruz.Taner atikde brunoyu oyuna almaktan vacgecsin.Ne mansette ne savunmada nede maanin bloğundan daha zayif bir oyuncuda israri biraksin.Volkan döne yine cok hatalı oynadi.Umarim bu hatalardan ders cikartir.Nımır ihtiyaç var ama böyle devam ederse gerginliği kesinlikle oyundan alinmali.Umarim unutmaz atik.Baska oyuncularida dener.Hamza yiğit yada mert matic p.caprazi dene nolucakki.Serhatta oynayamiyor cünkü

Umarım bir dahaki hafta başlamadan "bu" haftanın (artık "bu" değil geçtiğimiz haftanın) maç yorumlarına göz atarsınız.

Bu arada Halkbanklıların maç boyu havalı halleri ve işler sarpa sarınca hakemi aldatmaya yönelik "değmedi-dokunmadı" işaretlerine başvurması karşı taraf için provokatifti. Gerginlik giderek arttı ve kabak her zaman olduğu gibi Fenerbahçe'li oyuncuya patladı, atılan o oldu. Türk sporunun sokak çocuğu Fener, bu cezalar hep onadır, hangi branş olursa olsun değişmiyor. Geçen yıl Fenerbahçe ile final oynarken çirkefleşen Ziraatliler gibi ölçüyü kaçırmasalar da Halkbanklılar profosyonelliği biraz yanlış anlamışlar gibime geldi. O numaraların ustası İtalyan takımlarıdır, siz kendi bildiğinize odaklanın. Hadi bakalım gidin şimdi Polonya'ya, 3,5 set alın finali getirin, profosyonelliğinizi görelim. Bu stresli maçın faydasını umarım orada istim üstünde kalarak görür, bize de finali gösterirsiniz.

Maçı bitirip başka maç başlatan Kerem Eryılmaz'dı. Fenerbahçe antrenörü cesur hamleleriyle başka bir hikaye yazmaya başladı, kenara aldıklarıyla kalıpları önyargıları kırdı. Hatta daha da ileri gidebilir, belki beşinci sette Hasan Sıkar, İzzet Ünver, Halilibrahim gibi elindeki son kartlarından bir-ikisini daha deneyip maçın ikinci puanı için şansını zorlayabilirdi bana göre. Üçüncü setteki müthiş Fener dönüşünün benzerini bankalılar beşinci sette yaptılar, haydan gelen huya gitti. Psikoljik aldanma voleybolcunun en büyük rakibi. Halkbank üçüncü sette maçı 3-0 alacağına inandığı için maç elinden kaydı, kayıp gitmemesinin nedeni de beşinci sette Fenerbahçe'nin 9-4 öne geçtiğinde kendini 3-2 galip sanmasıydı.

Maçın başından üçüncü set başına kadar başka bir maç vardı, Fenerbahçe güçlü rakibi önünde bocalıyor, Yiğit başta olmak üzere bankalılar rakiplerini küçümsediklerini belli eder triplere giriyorlardı. Beni de düşünceler aldı, ne hale getirdi yönetim - Türkiye'de erkek voleybola ilgiyi son 15 yıl içinde canlandıran ve karşı rekabeti de tetikleyen - bu takımı kulüp içinde üvey evlatlığa düşürüp ite kaka, iyi oyuncuları rakiplere vere vere - hatta kaçıra kaçıra - ne hale getirdi diye. Meşhur Arjantinli antrenör de kaçtı gitti galiba. Baksana Ankara'da kalabalık voleybolsever Fenerliler bile umut yok diye gelmemiş artık, gelen bir avuç, onların da çoğu bildik futbol seyircisi. Bu "maç" iki buçuk set sürdü ve "bitti".