Eczacıbaşı Dynavit, Yarı Final İlk Maçında Novara'ya 3-2 Mağlup Oldu

Tabi ki eczacibasi istanbulda 3-0 kazanip finale cikacak.Ama bu ferhat akbasin hatalarini gormezden gelemeyiz.Once elif cok formdaydi kesti.Yasemin bloklarda inanilmaz formda gidiyordu yedeğe alıyorsun. Bu maja ve heyrman israri acemilikten baska bir sey degil.Fabrisin sakat oldugu belirtilmedi.Öyle olsa yorumcular soylerdi.Hatta esra gumus bile dedi ki ,bir ikili değişiklik olsa boskovic nefes alsa.Boskovic eline agridan buz tutttu.Bunun sorumlusu akbastir.Ligde boskovicsiz yenebilecegi takimlari dahi oynatti dinlendirmedi.Hatta polonya da 5. Sette tur geldigi halde gitti boskovici oynatti.Velevki fabris rahatsiz.Oynat saliha,yaprak,hande,voronkova.Dörtünden birini p.caprazi oynat.Hic mi izlemiyor akbas sirbistan milli takimini.Dinlendikce daha performansi attigini hic mi bilmiyor boskovicin.Bu takimda akbasin olduguna hala inanamiyorum

Futboldan farklı olarak voleybolun sadece kendi özgün piyasası değil kalitesi de yüksek üstelik. Hikayeleri farklı da olsa Yeliz ve Neriman'ın yıllarca kaybedilişi de üzücüdür. Milli takımdan kesilmeleri ise tuzu biberi. Bütün bunlar menejer şirketlerin eline bütün ipleri vermekten. Zengin ülkeler vermiyor, kontrol ediyorlar. Biz liberalin sonradan görmesiyiz. Simsarlara oyuncak ediyoruz ortamlarımızı.

Bu arada Ebrar'ı da yine kutluyoruz. Bu oyuncunun İtalya'da oynaması normal ama bizim tepe takımların en az birinde en az iki üç yıl geçirmeliydi, onlarla Avrupa ve Dünya şampiyonlukları görebilmeliydi. Biz Egonu Haak Federoseva Vargas Zu Ting Kim Yong Kong gibilerini getirmekle övüneceğimize önce içimizden çıkanlardan yararlanmasını bilmeliyiz. Neslihan, Gözde Kırdar, Gülden, Esra, Özlem, Eda Erdem gibilerinden yarlarlandığımız gibi. Sertaç'ın Efes'in şampiyonluğundan sonra Barça'ya gitmesi gibi bir yol daha normal. Efe Bayram da, basketbolda vasat BJK'tan NBA'ye uçurulan Alperen de olumsuz örnekler. Futbolda takımında zorlukla yer bulabilen Arda Güler'in çok genç yaşta gitmesi de olumsuz örnek. Oysa Can Bartu yıllarca oynadıktan sonra gitmişti İtalya'ya. O devirdeki diğerleri de - Lefter, Şükrü, Bülent'ler filan. Piyasası bugün yüksek olan ülkemizi bize gelen Afrikalı Kübalı genç sporcularla veya savaş boykotu yiyen Ruslar ile kıyaslayamayız.

Samanta Fabris sakat galiba, böyle bir yıldız oyuncu bütün maçları eşofmanla kenardan izlesin diye transfer edilmedi herhalde. Bunun antrenör tercihi olduğuna inanmak mümkün değil. Ondan başka herkese az veya çok süre veriliyor.

THY'nin elinden kurtulup da CEV cup'ı kovalamakta olan Scandicci'nin İtalyan liginde çok altında olan, 7 mağlubiyetle beşinci sırada bulunan Novara, bizim ligde yenilgisi olmayan Eczacı önünde ilk seti alırken çok ilginç bir istatistik vardı, hücüm blok ve serviste üstün olan Eczacı bol hataları yüzünden kaybetti o seti. Bu da şunu anlatıyor: Hep aynı 3-4 takım arasında geçen ve diğerlerinin figüran olduğu kötü bir lig olan bizim ligde ne kadar hata sayısı verirsen ver, hücumdaki maharetlerinle her maçı alabiliyorsun. Bu alışkanlıkla çıkıp gelince İtalya beşincisinden tokadı yiyiveriyoruz. Yoksa set kaybetmek dert değil, hatta düşüş yaşar, ikinci sette olduğu gibi farklı da kaybedebilisin, hatta bu maçı da aynen böyle bir puan alarak kaybedebilirsin. Ama bu yarıfinali kaybedemezsin, böyle bir olasılık kabul edilemez. İkinci maç altın sete filan gitmeden kısa kesilip bitirilecektir, lâmı cimi yok.

Bizim maçtan 1 saat önce başlayan CEV cup finali birinci maçından da ilk iki seti izledim. THY'yi eleyen Scandicci birinci sette çok üstündü. İkinci set başabaştı ama deneyimli İtalyan takımı onu da aldı. Bu yüksek bütçeli takımı üç kez antrenör değiştirmek zorunda kalan ve takımın en önde gelen özelliği olan en üst düzeydeki pasörünü, bir de en skorer oyuncusunu yitiren THY o vaziyette bile ikinci maçın dördüncü setinde az daha eliyecek ve şimdi Romanya'da oynayacaktı. Düşünmesi bile gam kasavet. Eskilerin dediği gibi, "kaçan balık büyük olur"