Geçen yıl Meksika’da yapılan U23 Bayanlar Dünya Şampiyonası’nda bayrak skandalı kriz boyutunda yaşanmış, orantısız ve özensiz sözde Türk Bayrağı seremonide açılmıştı... Bunu sert bir dille eleştirmiştim... Konu başta Başbakanlık olmak üzere Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik ve Spor Müdürlüğü nezdinde önemli gündem oluşturmuş, federasyonlara ihtar aşamasına kadar gelmişti... Bu kez de FIVB'nin koca Dünya Bayanlar Voleybol Şampiyonasında benzeri yaşanmakta...FIVB'nin resmi sitesinde kullanılan Türk bayrağımız orantısız, gelişigüzel sergilenmektedir... Üstelik rengi de al değil, turuncuya yakın ?... Türk Anayasasının birinci kısmında yer alan "Genel Esaslar" bölümünün bayrağın şekli kanunda açık ve net olarak belirtilmiştir...Bu ayıbı görmemesi imkansız olan Federasyonumuzun sessiz kalması çok üzücü ve düşündürücüdür ?... Pazartesi köşe yazımda bu parantezi daha da açacağım ?... Dünkü yazımda değindiğim Milli marşımız konusunda da ilave söyleyeceklerim olacak !...Bu memlekette duyarlı kişiler, duyarsızların misli üzerinde...Kimsenin sembollerimiz olan bayrağımıza ve Milli marşımıza yapılan saygısızlığı görmezden gelme lüksü olamaz !... Bu arada herkesin merak ettiği bir konu olan, Neslihan'ın gerçekten sakat olup olmadığı, takımımız bunca pasör çaprazı sıkıntısı çekerken neden kadroda yer almadığı ?... Bu gizemli dosyanın ilk sayfasını bugün sitemizden umuma açtık ?...Federasyonumuzdan, Eczacıbaşı Vitra'dan ve Neslihan'dan açık ve net açıklamalar bekliyoruz ?... Elde değil ama ortalıklarda o kadar çok dedikodu var ki ?... Elini sallasan bir senariste (!) rastlıyorsun ?... GELELİM MAÇA...KOMŞİ DE VURDİ... Sırbistan hezimetinden sonra, dün Kanada maçında, fikstür avantajını kullanıp, antrenman yaparak dinlenen kızlarımız, dün Sırbistan'ı 5 setlik maçta epey zorlayan Bulgaristan karşısına çıktı... Bulgar takımını dün özellikle asıldıkları ve de 14-20 geriden gelerek 25-23 kazandıkları sette çok beğendim... Tehlikeli bir takımdı... Maçın sonucunda bence Sırbistan'ın 17/7 blok üstünlüğünün rolü büyüktü... Sırbistan ve en son oynayacağımız Brezilya maçı ile 2. rounda puanı taşınacak bu maçın sonucu ne olursa olsun, diğer grubun ilk 2 takımının (Muhtemelen ABD ve Rusya) 2. roundta rakiplerimiz olması hedefimiz olan kürsü yolunda çok zor iki engel olacağı kesin... Kurt koç Kuzyutkin'in ateşlediği Bulgar takımı ile grubumuzda 3.lük maçıydı...Maç öncesi, en merak ettiğim 2 husus, zayıf Kanada karşısında rahat oynayan ve başarılı gözüken Seda'nın ilk altıda gene pasör çaprazı olarak başlatılıp, başlatılamayacağı, ilk 2 maçta tutuk ve sanki keyifsiz, sorunları varmış görüntüsü veren, Grand Prix'nin bıçkın, durdurulamayan yıldızı Gözde'nin bu maçta nasıl bir performans sergileyeceğiydi ?... Kafadan emin olduğum da, satranç tahtasındaki gerçek bir “Şah” olarak gördüğüm, dünya sıralamasında 35. sırada bulunan, son 10 yılda takımımıza rakip olamayan Bulgaristan'ın kurt koçu Rus Kuzyutkin'in bizim dama taşı olarak bile göremediğim (!) ünlü İtalyan koç Barbolini'ye karşı oluşturacağı ezici gücüyle sağlayacağı bariz üstünlüktü ?... Bu kez gece yayın saatini iyi ölçüp biçtim, ellerimle yaptığım Kadınbudu köfteleri (Yayıncı kuruluşa ayak uydurarak Bayanbudu köfte demiyorum ?...) teker teker götürmeden önce, özel yapım Avşa şarabını açtım, hakkını vermeye başladım...Böylece yayının sesini kısmadan (!) seyredebilecek kıvamı hedefledim ?... Maça takımımız çok iyi başladı...Seda (***) maç boyunca, uzun zamandan bu yana ilk kez debellenen pasör çaprazı mevkiini elinden geldiğince kapatmaya çalıştı, başarısız da değildi ?...Neriman (****) maç boyunca takımımızın en iyisiydi...Gözde (**) gene tutuktu... Bu tutuklluluğu final setinin son yarısında üzerinden attı ama çok geçti... Hayatı boyunca bu kadar blok yemeyen Gözde'nin, buna rağmen takımının kazanma şansını final setinin son yarısında, son 2 sayıya kadar kişisel gayretiyle taşıması ilginç notlarım arasında yer aldı...Kübra (****) zaman zaman köşeye yatırılan seri toplarla rakibin yaptığı köşe hücumlarına gene geç kalmasına rağmen, inanılmaz bloklar yaptı... Emin değilim ama, zannedersem 10 blok sayısıyla tarhe geçti... Yavaş yavaş da süratleniyor... En takdir ettiğim yanlarından biri de o boyuyla çok iyi defans yapabilmesi...Bahar (**), bildiğimiz Bahar... Parlıyor, kayboluyor, ancak takımda aldığı pas oranında daha etkili ve üretken olmasını bekliyorum...Gizem (***) her maçta çıkıp, varını yoğunu ortaya koyarak oynuyor... En güvendiğim oyuncularımızdan...Naz (**) hala istenilen formda değil ?... Onun da sanki bir sıkıntısı var ?... Oyun kurucu, neredeyse koçun yarısıdır ?... (Bizimkini kastetmiyorum ?...) Liderdir... Ama sanki o liderlik başka birisinde ?... Görüntü kadar sezgilerim söylüyor bana bunu... Asuman (**), Güldeniz (**) ve bugün oynatılmayan, ama Grand Prix'de Barbolini'nin gözdesi (!) olan Meliha ve kendisinden çok şeyler beklediğimiz Polen şimdilik girdi/çıktı olarak kullanılmaktalar... Hani, benzetmek gibi olmasın, ofislerde getir/götür ofis boylar vardır ya ?... En az çalışanlar kadar, belki de daha fazla yararlıdırlar şirkete ama kaderleri, devamlı angaryalarda kullanılırlar ?... Ya hiç kullanılmayanlar ?... Figüran olarak, görüntüyü tamamlamak için mi oralara kadar götürüldüler ?... (Götürülmeyenleri de Şampiyona sonunda yazacağım ?...) 1. sette özlediğimiz tempoyla oynayan, 2. sette de Neriman'ın bazukalarıyla, Kübra'nın da rakip hücum silahlarını etkisiz duruma getiren, resmen susturan, şaşkına çeviren, aciz durumda bırakan bloklarıyla, 11-5, 13-8 açık farklı skorlarla rakibine bariz üstünlüğünü kabul ettirip, oyundan düşürmüşken, açıkcası net bir skora ve 3 puana koşarken frene basıp duran, kenardan da yardım göremeyen kızlarımızın Bulgaristan'a üzülmemelerini düşünerek olacak (!), davetiye çıkarması, tüm bunlara karşı setin, belki de maçın kırılma anları olan, 21-22 gerideyken Gözde'nin bloktan kaçayım derken outa vurduğu top ile, gene durum 22-23 aleyhimizdeyken Naz'ın kaçırdığı basit servis hafızalardan kolay kolay silinmeyecek ?... Silinmeyecek, zira Sırbistan hezimetinden sonra, aldığımız bu sonuçla, bırakınız hedeflediğimiz ve yürekten heyecanla beklediğimiz kürsü hayallerimizi, yaptığım bir kaba hesapla (İnşallah yanılırım ?...) 7-12 arasında bir yere doğru itilmiş durumdayız ?... Bunun adı var ama, açıkcası telaffuz etmek istemiyorum... Ancak şampiyona bitiminde birçok malum kişi, daha şiddetli hedefim olabilir ?... (İnşallah böyle bir durumla karşılaşmak zorunda kalmam ?...) Maçtan aklımda diğer kalanlar ;2 sette, “Maç gidiyor !...” diye salonda sanki beni duyacakmış gibi Barbolini'ye bağırır, sağımda solumda kıvrılıp mışıl mışıl uyuyan zavallı masum kuyruklularımı korkudan kaçırırken, yani umutsuzca bile olsa o anda Barbolini'den bir müdahale, değişiklik yapmasını beklerken, rejinin sanki sesimi duymuş gibi, Barbolini'yi boş, çaresiz bön bakışlarla yakın plan çerçeveye almasna “Pes !...” dedim !...Barbolini bence gene bu mağlubiyetin gene tek mimarı oldu... Lafın gelişi “Mimarı” diyorum, zira hesap yapamayan, etüd yeteneği olmayan, ölçüp biçemeyen mimara hiç rastlamadım da ?...Ayrıca 5. sete başarısız olmamasına rağmen Asuman ile değil, Naz ile başlanması gerekirdi diye düşünüyorum ?... Bu arada ben olsam, maçın genelinde tutuk olan Gözde yerine hiç olmazsa 3. setin sonlarında fark açılmakta iken 4 numaraya Meliha'yı koyardım ?... Böylelikle bir taraftan şaşırtıcı bir hamle yaparken, diğer taraftan da yanıma Gözde'yi alır motive etmeye çalışırdım ?...Barbolini'nin oldukça ilginç bir yönü de kendi aldığı molalarda bile, 30 saniyelik sürenin sadece 10-15 saniyesini birkaç cümle söylemek için kullandığı ?... Zaten bu sürenin de 4-5 saniyesi “Bır, iki, uç, Turkiye...” diyerek kullanmakta ?... Bence ya dahilik (!), ya da hovardalık bu ?... Unutamayacaklarım arasında, yakın planlar içinde, kızlarımızın tümünün asık suratları yanında, Gizem'in motive eden, devamlı gülen çehresi de vardı... Neriman'ın vurduğu, elden değil, tabancadan çıkmış bir kurşun hızında seyreden bir topuna gene rejinin, ağır çekimde (Slow Motion) bile başarısız kaldığı o enstantaneyi de unutmama imkan yok !... Neriman'ın smaçlarında ağır çekimi daha bir ağırlaştırmaları gerekiyor ki topu net görebilelim ?... Allah nazardan saklasın ?... Bazen üzülüyorum eleştirdiğim için ama sevimli spikerimiz sevgili Mehmet Sevinç bir ara, Kübra'nın arka arkaya yaptığı ve sayı kazandırdığı bloklardan sonra gene coştu, “Lionel Messi gelse Kübra'yı geçemez !...” esprisini patlattı ?... En azından dünkü 4 metre esprisi kadar dondurucu değildi ?... Yayına renk katıyor vesselam ?... Yayın dedim de...Koca NTV SPOR Dünya Şampiyonasını naklen yayınlıyor... Ama maçları spikerimiz ve yorumcumuz İstanbul'daki merkezlerinde bizler gibi ekrana bakarak anlatıyorlar... Buna rağmen, Koçların molalarda söylediklerine kadar da tercüme ediyorlar, beceri işi, kutlamak gerek ?... NTV anlaşılan ekonomi yapıyor ?... Tutumluluk bu olsa gerek ?... Bugün alınan kötü sonuca rağmen, tüm sporcularımızın ellerinden geleni yaptıklarını söyleyebilirim...Önümüzde Brezilya maçı var... Artık kaybedeceğimiz bir şey yok... Barbolini'ye rağmen durumlarını onur meselesi yaparak milyonlarca sporsever için daha bir başka oynayacaklarına inanıyorum...Bu olumsuz gidişe rağmen, gene iddia ediyorum, Barbolini'ye rağmen, takımımızın dünyada yenemeyeceği takım yok !... Yeterki inansınlar ve kenetlensinler ?... Kamerun ve Brezilya maçlarımızdan sonra tekrar yorumlarımla bu sayfada olacağım...Yorum ve eleştirilerinizi bekliyorum...
Milli Takımlar
26 Eylül 2014 - 02:23
Güncelleme: 26 Eylül 2014 - 09:36
KOMŞİ DE VURDİ
Sitemiz yazarlarından Hasan Uğur Epirden Türkiye - Bulgaristan maçını yorumladı, gene ilginç saptamalarda bulundu...
Milli Takımlar
26 Eylül 2014 - 02:23
Güncelleme: 26 Eylül 2014 - 09:36
İlginizi Çekebilir
Sayın EPİRDEN ; değerli hocam ben işin sırrını çözdüm .Voleyboldaki çöküşün sebebini anladım .Çok düşündüm ama çözdüm. Atandıkları günden bu yana teknik adam , uzman personel ,idari personel, sporcu, salon görevlisi, hakem, gözlemci ne kadar kendilerine Sayın KARABIYIK’ ı hatırlatan insan ve teçhizat varsa hepsini tasfiye ettiler. Sıra Milli takımlarımızın uluslararası başarılarına geldi. O kupaların kaldırıldığı kare kare fotoğrafların çekildiği , zaferden zafere koştuğumuz, hem devlet erkanının hem tüm ülkemizin sevinçten gözyaşı döktüğü günlere geldi. Birçok yayın kuruluşu , Sivil toplum örgütü, üniversitelerin devletimizin çeşitli kademelerinin defalarca Sayın KARABIYIK’ı yılın spor adamı seçtikleri ,ilan ettikleri günlere geldi. Bulgaristan yenilgisi bunun önemli bir kanıtı .Bunları da unutturmadan rahatlamayacaklar. Allah sonumuzu hayır etsin .Saygı ve kaygılarımla.
Barbolini go home quickly
SEVGİLİ HASAN BEN YORUMCU DEĞİLİM HELE HELE OYNADIĞIM SÜRENİN DAHA ÜZERİNDE OLMUŞ UZAKLAŞALI TV.DE FIRSAT BULDUKÇA SEYREDİYORUM SANIRIM YORUMUMU MAZUR GÖRÜRSÜN BU İŞİ BİRAZ BİLEN GÜNLÜK AYAKKABISINI GÖNDERSE DAHA FARKLI OLMAZDI GİBİME GELİYOR.
Sayın EPİRDEN ; Biliyorsunuz ki Dünya kupası gibi büyük bir organizasyonun hazırlık aşaması kendisi gibi büyük ve detaylı olur. Ülkelerin temsilcileri defalarca toplanır ve organizasyon komitesinin katılımı ile en küçük detaylara kadar görüşülür ve sorunlar çözüme ulaştırılır. Bu toplantılara Türkiye Cumhuriyeti Voleybol federasyonunun görevlendirdiği bir yada birkaç profesyonel katılır. Sizin dikkatinizi çeken, itibarımızı zedeleyen detaylar o profesyonelimizin de dikkatini çekmesi gerekir. Ancak bu profesyoneller devletin imkanları ile (Federasyon özerk olsa da hala en ciddi destek devletindir ) akşam nerede nasıl eğleneceklerini planlarken böylesine önemli detayları kaçırıverirler. Daha sonra her şey vitrine çıktığında da gözden kaçan aksaklık daha dikkatli birileri tarafından fark edilir. Düzeltilebilmesi için vizyon, misyon ve makam sahibi güçlü birisi tarafından telefon diplomasisi ile düzeltilmeye çalışılır . O güçlü birisi bunu beceremezse devlet bürokrasisi devreye girer ve sorunu bürokratik açıdan çözer. Saygı ve kaygılarımla
Barbolini, 3-2 yenildikleri Bulgaristan maçınndan sonra, maçın kendileri için ders çıkarmaları gereken başka bir mücadele olduğunu söylemiş ?...
Yahu bu adam milletimizle resmen dalga geçiyor, kafa buluyor, hamisi (!) Federasyonumuz da seyrediyor ?... Bu ne pişkinlik, ne yüzsüzlüktür ?...
Sen bu takımın başına ders vermeye mi yoksa almaya mı geldin ?... 2 Yıl geçmiş, dünya devi takımımız ellerine (!) emanet edilmiş, br küçücük katkısı yok, üstelik vizyon ve derece kaybettirmiş, bazı gözde sporcuları küstürmüş, kafasına göre keyfen takım kurmuş, çağdaş voleyboldan bihaber, Neslihan'ın yerine bunca zaman bir alternatif üretememiş, ruhsuz, heyecansız böyle bir antrenör/koç'un tüm başarısızlıklarından ve saçmalıklarından birinci derece sorumlu olan Federasyon Başkanı Mutlu Başkan olmak üzere, başımıza kakalayanların tümüdür ?...
Bazen bazılarına mizahi gelse de, gerçeğin ta kendisi olan bir benzetme yaparım ?...
Tekrarlıyorum, gülmeyin, düşünün sadece...
Ünlü koç (!) Barbolini'nin yerine Cemil İpekçi'yi, Kamer Genç'i veya bizim manav Seyfettin'i koysak, daha da ileri gideyim, kızlarımızı başıboş bıraksak, “Çıkın bildiğiniz gibi oynayın !...” desek, Allah aşkına söyleyin bana bundan daha kötü sonuç alınır mıydı ?...
Söz sizde ?...
sevgili epirden 47 yaşındayım zamanında voleybol oynamış lisanslı voleybolcuyum dün bu çok sevdiğim spordan soğudum resmen sinirden ağlıyacaktım artık bulgaristana da yenilir olduk inşallak kamerun ada yenilmeyiz. ve bir karar aldım bu saatten sonra maçlarımızı izlemiyeceğim sonuçlarına bakacağım hiç olmazsa sağlığım bozulmayacak barbolini en ağır lafları zaten hakediyor ama ben sizin kadar iyi niyetli olamıyacağım guıdettının adam edemediği ve fenere postaladığı polen ze roberto nun adam edemediği ve artık nihayet çin e giden seda ve kimse kusura bakmasın inşallah hamile kalır da kurtuluruz başka şekilde kurtulamıyacağımız bahar dan artık hiç hazetmiyor ve onları milli takımda görmek istemiyorum onların yerine herhangi bir oyuncuyuda koysak inanın aynı oyunu oynarlar sözün özü bir oyuncuda kumaş yoksa antrönör ne yapsın(barbolınıyı antrönörden saymıyorum) bu üç oyuncu lütfen milli takımı bıraksın gerçekten hiç bir antrönör bunları adam edemez ruhsuz.kifayetsiz,duyguzsuz oldukları için
Yazınızı ve yorumlarınızı gene büyük bir dikkatle okudum. Gene müthiş saptamalar ve haklı eleştiriler. Başlık da cuk oturmuş? Gelen giden vurmaya başladı yenilmez armada sultanlarımızı. Aslında biz içten vuruluyoruz. Bu cümleyi siz daha güzel açar,ders verir gibi anlatırsınız. Milli marş ve bayrak konuları büyük skandallar. Gördüm tribünde Başkanı sizin deyiminizle mutlu başkanı 1. sette Baharı almış yanına pek bi havalıydı.Kameralar keşke maç sonunda da o ikiliyi gösterseydi. Barbolini ise başımıza gelmiş en büyük felaket. Nasıl kurtulacağız bilemiyorum? Madalya beklediğimiz Sultanlarımızı ne hale düşürdüler? İlk sekize bile giremeyebilirler? Federasyon İtalya dönüşünde toplantı yapmalı ve sorulan cevapsız kalan tüm sorulara cevap vermeli. EROL ÜNAL KARABIYIK ile zirve yapan voleybolumuzun düştüğü durum acıklıdır. Saygılarımla.
Hocam, bu yazdıklarınızdan sonra eklenecek bir şey yok. Anlamadığım noktalar var; * Mola neden alınır ? * Takım oyundan düşmeye başlayınca hiç mi kenar oyunculardan beklenti olmaz ? * Madem kenar iyi değil, neden kadroya alındılar ?. Saygılarımla.