Özkan Mutlugil, öncelikle en çok eliştirildiği Avrupa Olimpiyat Elemeleri’nin Hollanda’ya verilmesinin hikayesini anlattı ve kendisine yöneltilen eleştirilere cevap verdi;
Şiddetle red ediyorum ve bunların hiç birini kabul etmiyorum
TVF başkanı Akif Üstündağ’ın “Bu organizasyonu bir gecede aldık, ertesi gece başkası aldı. Bunun nedeninin asıl mimarlarına sorulması gerekir.” açıklamasına, “Bu işin mimarlarından biri olarak ben mi kast ediliyorum diye çok düşündüm, ama Akif başkanın bu kasıttan beni işarat ettiğini düşünüyorum”.“Ayrıca ülkemi sevmediğim algısı da ortaya çıkarılıyor. Ülkesini az seven ve ülkesine zarar vermiş ünvanını asla kabul etmem. Bunu şiddetle red ediyorum ve bunların hiç birini kabul etmiyorum” dedi.
Olimpiyat Elemelerinin Hollanda’ya verilmesi sürecini ise Mutlugil şu şekilde anlattı;
“CEV kararlarını verirken kapalı zarf usülü bir ihale düzenliyor. Bunun içinde finansal ve organizasyonel şartlar var. Bunları yerine getiren federasyonlar, tekliflerini kapalı olarak veriyorlar. Sonra CEV’deki bir komisyon bunları açıyor ve değerlendiriyor. Kıriterlere göre de, en iyi şartı veren ülkeye bu organizasyon veriliyor. Olimpiyat elemesi prosedürüde böyledir. Çok önceden, bir son başvuru tarihi belirtilerek ihale düzenlenmiştir. Elemeler için erkeklerde Almanya, en yüksek teklifi vererek ihale şartlarını tamamlamış, başvurmuş ve organizasyonu da almıştır. Fakat bayanlarda hiçbir ülke bu organizasyona başvurmamıştır. Bunun sonunda da ihale iptal olmuştur. Sadece Türkiye Voleybol Federasyonu bir iyi niyet mektubu yazmıştır. Avrupa Şampiyonası sonrasında bu organizasyon ile ilgili teklif verebileceğini belirtmiştir. Fakat bu mektup ta maddi şartlar ve kiriterler ile ilgi bir teklif sunmamıştır. Bu sırada Ankara’da Avrupa Şampiyonası oynanmaktaydı. O sırada TVF teklif yapmak istediğini bana iletti. Daha sonra konfederasyon bir toplantı yaptı ve CEV başkanı burada Türkiye’ye özel bir şey yapılamayacağını belirterek, teklif vermek isteyen herkese başvuru döneminin açılacağını duyurdu. Fakat tekrar ihale için fazla süre olmadığından, organizasyonu almak isteyen ülkelerin, belirlenen tarihte tekliflerini göndermeleri istendi. Bu süreçte 3 ülke CEV’e başvuruda bulundu. Bu üç ülkeden en yüksek teklifi veren ve organizasyon şartlarını sağlayan Hollanda oldu. Sonuç olarakta organizasyonu aldı. CEV’de ülkesini temsil eden delegeler, sadece teklifi sunuyor ve kendi ülkesi adına olan kararlarda müdahil olmadan, komisyonlara devrediyor. Bu Türkiye içinde İtalya içinde, diğer ülkeler içinde aynı. Ayrıca CEV başkan vekili olarak Türkiye’den daha yüksek bir teklif veren Hollanda’nın yerine, bunun Türkiye’ye verilmesini söyleme şansım yoktu. Böyle bir şey yapmam Türk voleyboluna çok zarar verirdi. Burada üzüldüğüm konu, biz Hollanda’da istediğimizi elde ettik ve Olimpiyatlara gidiyoruz. CEV’ne istediyse verdik deniyor. Ama bu doğru değil. Keske bu süreçte iyi niyet mektubu yerine resmi teklif verseydik ve tek teklif veren Türkiye olsaydı. Böylece bu organizayonu biz düzenlerdik. Daha öncede başvurup bu organizasyonu aldık ama Ankara’da başarısız olduk. Şimdi ise Hollanda’da başarılı olduk ve amaca ulaştık. Şimdi buna bakmak lazım” dedi.
Bu bir kişi bendim
Mutlugil, bir röportajda Akif Başkan tarafından yöneltilen başka bir eleştiriyede şu şekilde yanıt verdi. “Hollanda’nın olimpiyatlara gitmesini düşündüler, Türkiye için Avrupa 2.’liğini yeterli gördüler. Tabi bu bir varsayım.”. Bu çok yanlış bir varsayımdır. Özellikle benim olduğum bir yerde, bu kadar Türk delegenin CEV komisyonlarında olduğu bir yerde. Türkiye’ye bu tarzda bir yaklaşımda bulunulması, artı böyle bir oyunların içinde olunması imkansız. CEV bir spor organizasyonu, etik değerler ve şeffaflık konusunda da çok ileridedir. Böyle bir şeye müsaade edilemez. Türkiye hakkında böyle bir düşünce olacak ve biz orada görev halindeyiz. Bu mümkün bir şey değil. Böyle bir organizasyon içinde de olmayız. Bu eleştiride kendi adıma ülkemi korumamış gibi hissettim. Yanlış algıladıysam kusura bakılmasın ve özür dilerim. Fakat bunları kabul etmem mümkün değil. Bu olayların arkasından Akif başkan, Türkiye’nin tüm komisyonlardan çekilmesini değerlendirdik ama bir kişi bunu kabul etmedi dedi. Bu bir kişi bendim. Akif bey beni aradığında Almanya’da Erkekler Avrupa Şampiyonası juri başkanıydım. Biz komisyonlardaki üyelerimizi çekebiliriz diye fikrini iletti. Akif Üstündağ’ı çok iyi tanırım. Çok çabuk sinirlenir. Onunla birçok süreç geçirdik. Ama bu konuda çok aceleci davrandığını düşündüğüm için ve o anda şampiyonada jüri başkanı olduğum için, görevim devam ettiğinden bunu kabul etmedim. Bunun haricinde normal bir zamanda aynı soruyu sorsa, yine kabul etmezdim. Bunun nedeni ise bizim yıllarca uğraştığımız Türkiye voleybol imajına çok ters. Eğer ülkeye bir hakaret yoksa, eğer hakikaten hukuki bir ihlal yoksa, ülkeye zarar verici hareket yoksa, geri çekilmek çok yanlış bir şey. Siz oralardan istifa ettiğiniz zaman, Türkiye Voleybol Federasyonu’na çok büyük bir leke koyarsınız. Onun için tekrar altını çiziyorum. Bu tarz şeylerde hızlı fevri hareket etmemek lazım. Çünkü Türkiye her türlü konuda çok objektif ve üyeleriyle çok iyi bir imaj yakalamıştı. Sonuç olarak biz şimdi Olimpiyatlar’dayız. Konulara sonuç odaklı bakmalıyız. Kimsenin Türkiye voleybolu hakkında kötü planlar yapması olamaz. Geçmişte belki bunlar olabilirdi, ama bu kadar yüksek temsil ve katılım ile CEV de hiç kimsenin, Türkiye Voleybolu aleyhinde hukuka aykırı bir şey yapması mümkün değildir.” dedi.
Dışarıdan öğrenmem hiç hoş olmadı
CEV ve FIVB seçimlerinde aday gösterilmemesine ise; “Aday gösterilmeme nedenimi bilemiyorum. Bana Akif Üstündağ’ın bir sözü vardı. Uluslarası alanda devam etmek adına. İnsanların kararları değişebilir ve bunun bana bildirilmesini beklerdim. Aday Bahar Mert Üçoklar olabilir, başka biri de olabilir. Bunlar çok doğal şeylerdir. Ama yapacağımız aktivasyonların, özellikle Türkiye’yi uluslarası alanda daha ileriye götürmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim aday gösterilmemem olabilir ama bunun yöntemi daha uygun olmalıdır. Artı planlamasının daha uygun yapılması gerekir. Çünkü bu seçimden bir sonraki seçim sürecinde, FIVB seçimi var. FIVB ‘de başkanlar maksimum iki dönem seçilebiliyor. CEV’de de aynı şekilde. Bu dönemde Türkiye’nin, özellikle benim yaptığım çalışmalar sonucunda, daha üst seviyelere gelebilecek imkanları olabilirdi. Onun için yapılacak işlemlerin, kararların, Türkiye’nin bu adaylık sürecindeki rakiplerinin işine gelecek kararlar olmamasını ben tavsiye ederim. Ama sonuçta kişiler her zaman değişebilir. Kişisel problemlerimizi ve sürtüşmelerimizi, Türk Voleybolu’nun önüne koymamamız gerektiğini düşünüyorum. Eğer benden memnun değilseler, önceden arayıp teşekkür edip, söylenebilirdi. Ama benim yabancılardan bunu öğrenmem hiç hoş olmadı.
Cevap verme ihtiyacı hissettim
Aday gösterilmemin birçok nedeni olabilir. Benimle çalışmak istemeyebilir. Elemelerin Hollanda’ya verilmesi neden olabilir. Türkiye için gerekli faaliyetin yapılmadığına inanılmış olabilir. Bende birçok şey söyleyebilirim. Ama bunların şuanda sırası değil. Bunlar Türk voleybolu coşmuş giderken tartışılmaması gereken konular . Bu iç sorunları Türk voleybolunun önüne koymamamız lazım ve tadını çıkarmamız gerekir. Şu günlerde bu pandemiyi atlatıp, voleybolun başarısını konuşmamız lazım. Ben özellikle ve kesinlikle görevim sebebiyle, görev süremin sonuna kadar konuşmayacaktım. Ekimde görevim bitiyor. Ama benimle ilgili böyle suçlamalar olunca. Cevap verme ihtiyacı hissettim. Bundan sonrada konuşmam zaten. Sonuçta Türk voleybolu olarak başarılıyız. Güzel şeyleri ve başarıları konuşmamızda fayda var. Hep beraber yola devam.
Kesinlikle adaylık düşünmüyorum
Röportajın sonunda ise Federasyon başkanlığına tekrar aday olmayı düşünürmüsünüz sorusuna ise, “Türkiye Voleybol Federasyonu’nun bir başkanı var. O nedenle kesinlikle düşünmüyorum.” dedi.
Türkiyede veteran voleybolunun en büyük destekçisi Özkan Mutlugil gerek FİVB de gerekse CEV de önemli roller alınca Türk voleybolu masa başındada önemli işler yapıyor diye düşünmüştüm. Yukardaki yazılanlar konusunda yorum yapmam imkan dışında bilgi sahibi olmadığım için. Ama enteresan bir düşünce tarzına sahip bir milletiz.Belki bir dönem sonra CEV ve FİVB de başkanlığa oynama şansı doğmuşken, şimdi geri adım atmanın anlamı sebebı ne olursa olsun anlaşılmaz.Türk voleybolu söz konusu ise gerisi teferruattır düşüncesi ile hareket edilebilirdi. Üzerinde tekrar düşünülmesi gereken bir konu.