Türk Sporu için ali ül ala bir başarı(!) içerisinde geçen Rio 2016 Olimpiyatları sonrası; futbol hariç tüm federasyonlar için seçim furyası başlamak üzere. Sn. Spor bakanımız Akif Çağatay Kılıç beyefendi başarısız tüm federasyon başkanlarını ve yönetimlerini istifaya ve bir daha aday olmamaya çağırmış olmasına rağmen; Rio Olimpiyatlarında tüm naturalize sporcu desteğine rağmen nal toplamış Federasyonların yöneticileri ve dahi Olimpiyatlara katılamama becerisini(!) göstermiş olanlar dahil büyük bir vurdumduymazlık içerisinde duymamazlığa gelmekte, adeta; avam tabirle; salağa (*) yatmaktalar!
Bundan seneler önce hatırlanacağı üzere; 60.ıncı hükümetin Gençlik ve Spor'dan sorumlu Devlet bakanı Sn. Murat Başesgioğlu'da(*) Spor'da köklü değişikliklere gitmek istemesine rağmen; skandal sayılabilecek federasyonların seçimleri üzerine uzun yıllardan sonra düzenlediği spor şurasında ( 2008 ) bir sonuca gidilememesi üzerine şahsında uyanan olumsuz kanı üzerine bakanlık görevinden kendi isteği ile ayrılmıştı!
Şimdi; yazımızın bu girişinden sonra; Habertürk Gazetesinin değerli köşe yazarı Sn. Atilla Türker'in konuyla ilgili mükemmel yazısını Türkiye Voleybol Federasyonunun 21 Kasımdaki yaklaşan seçimini de yakından ilgilendirdiği için okuyalım isterseniz:
Sporda seçim ve Ali Cengiz!
Atilla Türker
aturker@htgazete.com.tr
Şu ana kadar hiçbir federasyon başkanı “Bu seçimde aday değilim” demedi.
Hiçbir federasyon başkanı, başarısızlığı üstlenmedi.
Oysa ne söylemişti Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, “Olimpiyatlar bitti. Şapkasını önüne koyacak çok kişinin olduğunu düşünüyorum. Bu işi daha iyi yapan ve daha enerjik arkadaşlarla yola devam etmemiz gerekiyor.”
Daha ne demeliydi!
Amma velakin... Aradan tam 21 gün geçmesine karşın.... Federasyon başkanları arasında... Sembolik anlamda bırakın istifa edeni... “Yeni dönemde yokum” diyen bile çıkmadı.
Belli ki... Federasyon başkanlarının tamamı... Oturmakta oldukları koltuktan çok memnunlar. Ya da... Sıkıntının başka mevkilerde ve makamlarda olduğunu düşünüyorlar. Bunun başka izahı var mı!
Öte yandan... Sportif Değerlendirme ve Geliştirme Kurulu da... Bir süre önce hazırladığı raporda... Olimpik özelliği bulunan 28 federasyon arasından... Sadece 7’sine “geçer not” verdi.
Bağımsız bir yapısı bulunan bu kurul da... Federasyonların döküldüğünü resmen bildirdi.
Belli ki... Akif Çağatay Kılıç’ın mesajına... Sportif Değerlendirme ve Geliştirme Kurulu’nun raporuna rağmen... Mevcut başkanların tamamı.. Önümüzdeki ay yapılacak seçimlerde... Yine aday olacaklar. Yine seçime girecekler... Yine seçimi kazanacaklar. “Ben şu koltukta 4 yıl daha oturayım” diyecekler. 4 yıl daha Türk sporu üzerinden sefa sürecekler.
Anlamak mümkün değil! 59 federasyon başkanı arasından 1 başkan bile çıkmaz mı arkadaş!
Hemen hemen her dalda döküldüğümüz bir mecrada... Kimse sorumluluğu üstlenmiyor. Hiçbir federasyon başkanı ya da Spor Genel Müdürlüğü’nün üst düzey yöneticisi... “Yahu arkadaş, biz bu işi beceremedik” demiyor.
Herkes faturayı başka tarafa gönderiyor.
Tabii burada püf noktası şu: Mevcut seçim yönetmeliği doğrultusunda... Mevcut federasyon başkanı... Ne kadar başarısız olursa olsun... Ne kadar beceriksiz olursa olsun... Seçimi yine kazanıyor.
Diyeceksiniz ki, nasıl bir yönetmelik bu? Şöyle: Mevcut federasyon başkanı... Federasyonun imkanlarını kullanarak... Belli delegelere çeşitli yardımlarda bulunarak... Değişik destekler yaparak... Formüle ediyor.
Hele bir de... Spor Genel Müdürlüğü’nün desteğini aldıysa... Genel Kurul salonuna bile gitmesine gerek kalmıyor. Ceketini yollaması yetiyor.
Deyin ki, mevcut başkana herhangi bir kulüp destek vermeyecek. Deyin ki, herhangi bir delege gönülsüz davranacak... Hiç sorun değil! Bunu öğrenen mevcut başkan, o kulübe ve delegelere... “Size artık yağmurlu havada su yok”diyeceği için... Diyebileceği için... Problem olmuyor. Kulübünün ya da kendisinin yüksek menfaatlerini düşünen delege... Yönünü değiştiriyor.
Ne kadar ekmek o kadar köfte yani!
Veren kazanıyor!
Dahası var. Seçim yönetmeliği gereği... Herhangi bir başkan adayının... Seçime girebilmesi için... Toplam delege sayısının... Yüzde 15’i oranında... Destek alması gerekiyor. İmzalı. Noterden. Hemen belirteyim. Bu konuda halen hukuki sıkıntı var.
Kolay değil tabii, yeni adayın bu oranda imzayı toplaması... Şöyle ki... Önceki seçimlerde yaşanılanlar çerçevesinde söylüyorum. Rakibine verilen imzaların... Kimler tarafından verildiğini öğrenen mevcut başkanlar... O imzaların geçersiz sayılması için... Geri çekilmesi için... Mükerrer kılınması için... İnanılmaz cambazlıklar yaptılar. Bir bilseniz... Roman olur. Gülersiniz. Ağlarsınız.
Uzatmayayım... Ülke sporunu bu duruma getiren kişilerin... Hiçbir şey yokmuş gibi... Yola devam etmek istemeleri... Sorumsuzluktan ve hatta vicdansızlıktan başka bir şey değildir.
Son söz: Ahbap-çavuş ilişkilerinin bu derece çok olduğu... Ali Cengiz oyunlarının bu kadar çok yaşandığı.. Bir platformda... Düzgün seçim beklemek... Fazla iyimserlik olur.
Ne de olsa... Ortada... Spor sevdası değil.
Başka sevdalar var!
Sn. Atilla Türker; konuyu gayet yalın şekilde izah etmiş. Kalemine sağlık !
Diğer taraftan ise gelelim son TVF seçimlerinde ( 2012 ) kaç delegenin oy attığına: Toplam delege sayısı 200 civarında. 2016 seçimlerinde bu sayının daha da düşmesi bekleniyor! Oysa ki; 1996 ve 2000 seçimlerinde; Voleybol sporunun oynandığı İl müdürlüklerinde atılan oyların toplamı yaklaşık 1000 küsur !
2004'ten sonra ise voleybol tam anlamıyla(!) özerk olmasına rağmen devletten bütçe almaya devam ediyor!
Demek k;i ileri demokrasi ve özerkliğin gereği oy adedini düşürerek daha az delegenin katılımıyla seçimi bir şekilde manipüle etmek !
Bugün bu seçimlerde bir çok başarılı altyapı kulübü temsil edilmiyor( Örnek: Es Voleybol ) . Antrenör ve hakem derneklerinin oyu yok! FIVB hakemleri ve FIVB Antrenör Eğitmenlerinin oyu yok ! Değişik kategori ve liglerden faal sporcuların oyu yok ! Plaj voleybolunun hiç yok ( Olimpik spor olmasına rağmen ) !
Bu parametreler ışığında; TVF 2016 seçimli genel kurulunun gündeminin 1.inci maddesi; bu yönetmeliğin seçimle ilgili: adaylık kriterlerinin( İmza toplama zorunluluğunun iptali), delege sayısı(kesinlikle en az 3 katına çıkartılarak daha geniş katılım sağlanmalı) gibi maddelerinin genel kurul oyuyla değiştirilmesi olmalıdır.
Maalesef voleybolumuzun bu seçim sisteminin dayatması ile; 2016-2020 periyodunu da politikaya kurban etme riski çok yüksektir. Bu durum, bu şekilde cereyan ettiği takdirde de hiçbir bürokratın veya politikacının da; başarısız olunması muhtemel bir Olimpik dönem sonunda faturayı Federasyonlara çıkarma lüksü olamaz! Kıssadan hisse: Kendi düşen ağlamaz !
(*) Salak kelimesinin anlamı için tıklayınız.... (*) Uzun bir aradan sonra Spor Şurası toplandı ve Türkiye Futbol Federasyonu tamamen özerk hale getirildi. Futbol federasyonu seçimleri UEFA ve FIFA kriterlerine uygun olarak çıkartılan yasayla, bütün kulüplerin ittifakı ile gerçekleşti. İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu olarak ülkemizi Olimpiyatlara hazırlama çalışmaları yapıldı. Olimpiyatlara Elit sporcu yetiştirme projesi başlatıldı. Şampiyon Sporcularımıza Devlet Sporculuğu unvanı verildi. Sporcu Şeref aylığı bağlandı. Erzurum kış oyunları ve Trabzon Yaz oyunları organizasyonları desteklendi. Ankara Arena, İstanbul Sinan Erdem Kapalı Spor Salonu projeleri bitirilip inşaatları başlatıldı. Galatasaray Arena stadı temeli atıldı. Anadolu’da birçok stat inşaatı başlandı veya tamamlandı. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, müstakil bakanlık haline dönüştürülmek için hazırlık çalışmaları başlatıldı.
Diğer Haberler
24 Eylül 2016 - 00:40
ALİ CENGİZ SEÇİMİ !
Sitemiz yazarlarından meçhul duayen Sançak Alabanda'nın 'ALİ CENGİZ SEÇİMİ !' başklıklı yeni yazısı...
Diğer Haberler
24 Eylül 2016 - 00:40