Yumurta ne güzel olur değil mi..? Köy tadında. Önce tereyağını hafif pembeleştirip, kırarsın. Ardından biraz tuz, karabiber ( pul biberde olur, sorun yok..) beklersin biraz, akları topak olunca alırsın ateşten, hop ekmek basıp mideye…Afiyet olsun… Da konumuz bu mu, yemek sitesinde abidik kubidik tarifler verip, kitaba mı koyacağız. Tabii ki değil.. Derbiden söz edeceğiz. Tıraş bıçağı ile hiç alakası yok ama içinde traşlı bölümler var. Hazır mısınız?
Başlayalım o zaman…
Sarııı, laciveeerrttt, FeneeeR
Bordddooo, turuncuuuu, cimboommm… ikincisi pek olmadı değil mi.? Gerçek sarı ve lacivert, yani kendini ve renklerin aslını bozmayan Fenerbahçe ile renk değiştirmiş Galatasaray arasında oynanan ( ben tabii arada Beşiktaş Jimnastik Kulübünün ayak topu takımının, şampiyonlar ligi maçını da seyrettim, yalan yok.) ve 3 tire 1 biten maçında, bu yaştaki gözlerimiz, renk, ahenk, aradı…Neden mi? Aslında her iki takımın da ortak rengi SARI idi.
Biz renkli takım tutmuyoruz ama olsun, devam edelim..
Başlangıç ayarları
Ben taktım ya şimdi bu forma rengine, artık yazarımda yazarım, çeneye vurur bir dönem yani… Bu formanın renkleri size uğursuz geliyor eyyy cimbommlularr, haberiniz olsun. Boş verin, sponsorunuz sizi moda ikonu falan yapmasın, oyuncunuz sol koluna labirent şekilli dövmeyi de yaptırmasın, ( kötü durmuş Neslihan) Fenerden örnek sarıyı alın, kırmızıyı da yine baş tacı edin derim. Bayrağımızın rengidir, bu fırsat 115 yılda bir gelir.
Gelelim mi Jan ?
Fenerbahçe’de Bursa’dan transfer olup ta, değeri şimdilerde anlaşılan bir sakin adam var kenarda… Son derece düzeyli, bağırmadan, çağırmadan, takımının anlık haline bakıp, oyunu yönetti. Kenari tayfa da ( yedekler yani, fazla alınmayın, olabilir..) ne zaman kendilerine görev düşeceğini bir bakışta anladılar sanki. Valla bu kadar kısa sürede takımı toparlaması ilginç yani. Sezon başında sakata gelmesine rağmen, helal olsun…
GDS’den
Bana sıkıntı geldi. Molaları 12. sayıda yapmışsın ne yazar? Her 2 tarafta da itiraz hakkı iki. Oldu sana molalar dahil, toplamda altı. Bir de video operatörlerinin, aralarında kahve içip sohbet ederken, tak diye radara yakalandıktan sonra “ nerden çıktı be abiii, bak içerde..” gibi iç seslerinin gecikmesi de eklenince, oyun derin dondurucuda saklanmış yemeğe benziyor. Isıt ısıtabilirsen, sonra. Bu aralar, molalardan uzun, benden söylemesi, sizden yaşaması…
Çizgi hakemleri candır
Bizimde sahalarda sek sek sektiğimiz, tavşan gibi oradan oraya zıpladığımız dönemlerde, kenardaki ağabeylerimizle güzel muhabbetlerimiz olurdu… “ abi bayrak yanlış..” “ Konuşma “ “ dışarıda yahuu “ “ devam et “ “ gözlük lazım mı..? “ “ sana mı..” filan gibi. Şimdilerde nerde..? Bir ara müzikle James Bond, Tom Cruise falan, Challenge da (havanız batsın) sahaya giriyordu, neyse ondan kurtulduk, şimdilerde bir sessizlik hakim. Kimse kimsenin yüzüne bile bakmıyor. Oysa bırak işi insan gözüne bak neler oluyor. Tekrarını arama. Bu arada hatırlatayım. Doğadaki en hızlı ve en gören göz ( bazı mahluklar hariç) hala insanın ki, haberiniz olsun. Kamera Pixelleri ile arasında 2 milyon falan artısı var.
DJ ‘lere de iş lazım
Molalar, EDS_GDS’ler, aralar, falan derken, Federaller işin ekonomik tarafını iyi değerlendirip, çocukları işten çıkartmışlar belli ki. Hiç müzik çalmadı galiba, derbide. Ya gençlerin başka ekstraları vardı, ya da bu iş kaldırılmış belli ki. Ama işin show’unu yapmanın da tam zamanı. Devlet kanalı TRT yayını s sporttan almış, olayı memlekete şifresiz olarak açmışken ( Valla Makifüst’e bravo diyorum) bu tarafını da atlamamak lazım.
Neyse, maç izlenimlerim işte böyle. Geç oldu ben yatıyorum artık.
Hepinize sevgilerimle
Eski Voleybolcu
( ÖNEMLİ NOT: CUMHURİYET BAYRAMINDA, MİLLİ MARŞIMIZI çaldırmadınız, işittim. Yazıklar olsun..Bari 10 KASIM’da Saygı duruşu yaptırın derim... Mevzuatınıza aykırı mı bilmem..? )