Türkiye Bayanlar 1.Voleybol Ligi Final Etabı 2. Devre karşılaşmaları Ankara da oynandı ve Fenerbahçe Grundig, Eczacıbaşı VitrA ve Galatasaray Daikin'e üstünlük sağlayan Vakıfbank şampiyon oldu.
Uzun ve yorucu bir maratonu mutlu sonla tamamlayan sarı- siyahlılar, 9. kez kürsünün en üst basamağında kendine yer bulmayı başardı.
İlk defa 1991-1992 sezonunda şampiyonlukla tanışan Vakıfbank, 2 devreli Final Etabı'nda oynadığı 6 maçını da kazandı ve en yakın rakibi sarı- lacivertlilere 5 puan fark yaparak birinciliğini ilan etti.
Aslında geride kalan lige göz atıldığında sezon öncesi öngörüler hemen hemen tuttu diyebiliriz. Şampiyonluk yarışı için Eczacıbaşı VitrA, Fenerbahçe Grundig, Vakıfbank aday gösteriliyordu. Bu üçlüden Vakıfbank zirveye yerleşirken sarı- lacivertliler ikinci, turuncu- beyazlılarda üçüncü oldular. Bu arada güçlü rakiplerine oranla daha mütevazi bir kadro ile yola çıkan Galatasaray da, göze hoş gelen dirençli voleybolunun semeresini dördüncülüğü elde ederek gördü.
Böylece şampiyon Vakıfbank ile Fenerbahçe gelecek yıl Şampiyonlar Ligi'ne direk gruplardan başlayacaklar. Üçüncü Eczacıbaşı eleme müsabakaları oynarken, dördüncü Galatasaray ise CEV Kupası'nda ülkemizi temsil edecek. Klasman Grubunu ilk sırada bitiren Bursa Büyükşehir Belediyesi Challenge, Çanakkale Belediyesi de Balkan Kupası'nda mücadele edecek.
Özellikle Çanakkale Belediyesi'nin kendinden daha güçlü iki rakibi Sarıyer ve Nilüfer Belediyelerini geride bırakarak ilk kez Avrupa da oynayacak olması gerçekten büyük bir başarı olarak değerlendirilmeli.
Öte yandan Salihli Belediyesi ve İlbank lige veda eden ekipler oldular.
Bayanlar ligine genel bakıldığında öngörülen sıralamanın dışında, gerek ligde, gerekse Final- Klasman- Baraj Etapları'nda ortaya konan mücadele erkeklerin aksine daha heyecanlı ve kaliteli geçti. Hele güçleri birbirine yakın takımların müsabakaları keyifle izlendi.
GÜN GÜN MAÇLAR VE NOTLARIM
Bu yazımda genelden çok, 3 günde oynanan 6 karşılaşmayla ilgili notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
İlk gün ilk maçta lider Vakıfbank, Eczacıbaşı VitrA'yı 3-0 yendi.
Maç beklentimin altında bir mücadeleye sahne oldu. Sanki iki takımda sezon başındaki gibi, tam hazır değillermiş gibi bir görüntü verdiler. Çok da hata yaptılar.
İlk set servisler çok ön plana çıktı. Özellikle Vakıfbank çok yüklendi. Hedefte Hande vardı. Onu yakaladıklarında da cevap aldılar. Ancak servisleri onunla buluşturmak isteği, topların fazlaca dip çizgiden dışarı gitmesine yani kaçmasına yol açtı. Böylece ilk sette bu hata oranı 7'e ulaştı.
Caprara Hande'yi çok zorlayan bu duruma müdahale edemedi. En azından onu biraz çizgiye yaklaştırıp, Gülden- Larson (bu set ona hiç servis atılmadı. Aslında tüm maç 1 defa servis karşıladı) ikilisinden daha geniş bir alanı kontrol etmelerini isteyebilirdi.
Bu servis yağmuru Hande'yi iyice oyundan düşürdü (11 servis atıldı, 1 hata yaptı, yüzdesi 36, iyi manşet % 27). Doğal olarak bu psikolojiyle hücumda da kayboldu (6 pas, sayı yok).
Rakibin servise karşı manşet sorununu iyi değerlendiren Vakıfbank seti rahat kazandı: 19-25.
Kaçan 7 servisi bir uyarı olarak algılayan sarı- siyahlılar ikinci sette, yine Hande'yi zorlamaya başladılar (11 servis, 1 hata, % 45, iyi manşet % 27). Ama bu kez hata oranını düşürmek için servisi yumuşattılar. Böylece oyuna denge geldi. Sonuçta Vakıfbank mücadeleyi 3-0 kazandı.
Bu arada Eczacıbaşı'nda antrenör ile bazı oyuncuların arasında bir sorun olduğu çok net görünüyor. Yedekte kalanlar kırgın. Her halde Caprara da onların üstünü çizmiş olacak ki, işler iyi gitmemesine karşın Poljak'ı ikinci set bir pozisyon blok için oyuna aldı. Neslihan'ı ilk set servise soktu. İkinci set hiç düşünmedi. 3. sette kısa bir süre görev verdi. Nilay da onun gibi servis için oyuna girdi.
GALATASARAY- FENERBAHÇE
Küfürler arasında oynanan karşılaşmada Fenerbahçe Grundig, ezeli rakibi Galatasaray Daikin'i 3-1 yendi.
Şampiyonluk yarışında Vakıfbank'ı kovalayan Fenerbahçe, maç kaybetmemesi, hatta set vermemesi gereken müsabakaya ilginç bir altıyla başladı.
Her halde antrenör Abbondanza, ilk bölümde; 18-11, 20-15 öndeyken rakibine 22-25 ile seti kaptırdığını unutmuş olmalı ki, iki yabancı oyuncu Kim ve Bosetti'yi sahaya sürdü. Üçüncü oyuncu pasör Skorupa veya takımın sayı yükünü Koreli ile birlikte çeken Mihajlovic'ı dışarı da bıraktı.
Küçümsediği rakip zaman zaman dişini gösterse de Kim- Polen- Eda üçlüsüyle Galatasaray'ın isteksiz başlamasını da değerlendirip seti 16-25 gibi farklı cebine koydu.
Farklı kazanmanın güveniyle ikinci sete de ayni altıyla başlamayı seçti. Ne var ki bu sefer iyi servis atan, iyi defans yapan ve hücumlardan da sayılar çıkarmaya başlayan sarı- kırmızılılar işin rengini değiştirmeye başladılar. İlk teknik molaya 8-5, ikinciye 16-11 Galatasaray önde girdi.
5 sayı geri düşen Abbondanza sonunda inadından vazgeçip, önce Skorupa'yı, sonra da servise karşı manşette (7 kez topla buluştu, 1 hata yaptı, yüzdesi 29, iyi manşet yüzdesi değerlendirmeye bile alınmamış) ve hücumda (4 atak, sayı yok, yüzdesi de yok) sorun yaşayan Bosetti'yi çıkarıp Mihajlovic'i oyuna aldı. Bu arada sayılarda 20-13 oluverdi.
Bu sayıda sarı- lacivertliler topu öldürdüler: 20-14. Bu arada pasör Gamze- Jackson- Güldeniz önde. Bu ikili hücum turunda topları öldüremeyince fark azalmaya başladı. Ataman, Nursevil'i daha önce kullandığı için ikili değişikliğe de gidemedi. Sorunu aşmak adına Güldeniz'i çıkardı, Ezgi'yi aldı. Yine olmadı. Fenerbahçe fırsatları iyi değerledirip sayıları 20-19' a getirmeyi başardı. Bu krize Jackson'un sayısı son verdi ve takımı rahatlattı. Böylece Galatasaray seti 25-21 koparttı.
Aklı başına gelen İtalyan antrenör sonunda normal altısına dönerek maçı 3-1 kurtardı. Kurtardı da Vakıfbank avantajını daha da geliştirmiş oldu.
2. GÜN
İlk maçta Vakıfbank, Galatasaray'ın elinden 3-2 ile kurtulurken ilginç bir karşılaşma yaşadık. Mücadeleye tempoyu düşürerek başlayan Vakıfbank ikinci teknik molayı 16-11 önde geçti, 18-14 de Centoni'nin servisleri Vakıfbank'ın başlayan manşet sıkıntısı, bir anda Galatasaray'ı havaya soktu. Coşkulu oyun 18-18 de eşitliği getirdi. Bu durum Vakıfbanklı oyuncuları tedirginliğe itti. Servisler ve hücumlar yumuşadı. Böyle olunca da denge geldi, hemde oyun karşılıklı sayılara dönüştü. Büyük bir heyecanın yaşandığı bu bölümde Seda ortaya çıktı. Topu öldürdü, sarı- kırmızılılar sayıları eşitledi derken Seda 2'den vurdu 26-25 yaptı. Naz servisi kullandı. Galatasaray'ın ön pozisyonu Gamze- Jackson- Güldeniz. Yani ikili hücum turundalar. Bir önceki gün Fenerbahçe karşısında 21-14 de ataklarda sıkışmış ve fark 1'e kadar düşmüştü. Gamze'nin aklına bu durum gelmiş olacak ki pası 6' da ki Centoni'ye yönlendirdi. Ama bu hücum blokta kaldı ve seti 27-25 Vakıfbank kaptı.
Zorlukla alınan bu set sarı- siyahlıları fazlasıyla tedirgin etmiş olmalı ki oyunu kontrol etmek, hataları azaltmak isteğiyle servisi yumuşattılar. Sert hücumlardan çok teknik vuruşlarla, plaselerle sayı bulmayı hedeflediler. Doğal olarak bu Galatasaray'ın oyunun içine fazlasıyla girmesine yol açtı. Setin sonlarına kadar başa baş gelindi: 21-21. Bir önceki setin kahramanı Seda yine ortaya çıktı. 22-21. Gözde'nin servisi yumuşak ama direk sayı: 23-21. Centoni'ye blok: 24-21. Güldeniz'e Seda'nın bloğu ve 25-21.
3. setin ikinci teknik molasına kadar oyun dengede geldi: 15-16. Sonra Galatasaray hızlandı: 16-19, 18-22, 20-24 ve 21-25.
4. sete Vakıfbank hırslı başladı. Ancak Galatasaray da rakibine cevap verdi. 8-6 girilen teknik moladan sonra sarı- kırmızılılar servisleri Kimberly'in üstüne yıkmaya başladılar. Buna da fazlasıyla cevap alınca sayılar 10-14 oldu. Sonra Vakıfbank dengeyi sağlasa da seti kurtaramadı: 23-25.
5. sette 8-7'den sonra yürüyen sarı- siyahlılar özellikle Kimberly'nin hücumda ki etkili oyunuyla 3 sayılık bir avantaj yakaladı: 11-8. Ardından da bu avantajı koruyup seti 15-11 maçı da 3-2 kazandı.
BİR PARANTEZ AÇALIM
Tüm sezon boyunca Guidetti, Kimberly- Anne'yi dengeli kullandı. Hangisi aksıyorsa onu çıkarıp, diğerini aldı. Ve böylece takım hep ayakta kaldı. Son dönemlerde daha iyi olan, özellikle hücumlarda iyi işler yapan Kimberly oyunda kalan sporcuydu. Ne var ki işler iyi gitmemesine karşın Guidetti, Anne'ye ilk maçta da, bu karşılaşmada da hiç düşünmedi.
Ayni şeyleri Cansu içinde söylemem gerekiyor. Tüm sezon Kimberly ve Anne arkaya geldiğinde her set bu ikiliden biriyle Cansu'yu değiştirdi. Şampiyonlar Ligi 4'lü Finali'nde 14 oyuncu sahaya çıkma isteği nedeniyle Cansu'yu ikinci libero yapınca, zaman zaman yaşanan manşet ve defans sıkıntılarına çare bulamamıştı. Bende bunu eleştiri olarak dile getirmiştim.
Her halde Guidetti buna kızmış olmalı ki, Cansu'yu Final Etabı'nda oynadığı 5 maçta servise karşı sorun yaşamasına rağmen oyuna almadı.
Ta ki son oynadıkları Fenerbahçe müsabakasında 4. set koptuktan sonra Anne ile Cansu'yu kısa süreli oyuna sokarak aklınca onları ödüllendirdi.
FENERBAHÇE- ECZACIBAŞI VİTRA
Sarı- lacivertliler, Eczacıbaşı VitrA'yı 3-1 yenerek şampiyonluk umudunu son güne taşımayı bildi. Güzel bir maç olduğunu düşünüyorum. İki takımda etkili servis attı. İyi hücum yaptılar. İlk set Eczacıbaşı'nın, ikinci sette Fenerbahçe'nin üstünlüğüyle geçti. Zaten setleri de iyi olan kazanınca 1-1 oldu.
İlk 2 setin en ilgi çekici yönü; iki takımında bu kalitede oyunculara sahip olmalarına karşın bloklarda ortalarda görünmemeleriydi. İlk set blok sayısı alınmadan bitti. İkinci sette sarı- lacivertliler yine blok sayısı bulamadı. Eczacıbaşı ise sadece 1 sayı alabildi.
Yorumu size bırakıyorum.
3. ve 4. setlerde rakibine oranla daha iyi olan Fenerbahçe, setleri 25-19 ve 25-22 alarak maçı 3-1 kazandı.
3. GÜN
Eczacıbaşı VitrA, Galatasaray'ı 3-1 yenerek sezonu 3. sırada bitirdi ve Şampiyonlar Ligi'nde oynama hakkını elde etti.
İki takım oyuncularınında yorgun göründüğü bir karşılaşma oldu. Larson ve Boskovic'in sürüklediği, antrenör Caprara'nın sonunda hatırladığı Poljak'ın son iki sette bu ikiliye destek vermesiyle Eczacıbaşı VitrA istediğini almayı bildi.
VAKIFBANK- FENERBAHÇE
Vakıfbank şampiyonluğu daha çok istediğini oyunun başındaki temposuyla herkese gösterdi. İyi hücum ettiler. Çok etkili servis attılar. Böyle olunca da ilk sette Fenerbahçe'ye oyun kurma şansı tanımadılar. % 9 iyi manşet zaten bir çok şeyi anlatıyor. Ayakta kalan tek sporcu Mihajlovic oldu.
Vakıfbank ise, % 50 iyi manşet ve % 62 hücumla seti 25-18 aldı. Bunda şüphesiz ki Gözde ile Kimberly'nin etkisi çok fazlaydı.
İkinci sette de değişen bir şey yoktu. Sarı- lacivertliler sanki yumuşak servis atmaya kurgulanmışlardı. Bu yüzden ilk seti % 50 iyi manşetle kapatan Vakıfbank, ikinci sette % 64 gibi, bu seviyede ki maçlar için çok yüksek bir orana ulaştı.
2 set alarak Şampiyonluğu cebine koyan sarı- siyahlılar 3. sete durgun başladılar. Sert servis atmayı sonunda hatırlayan Fenerbahçe rakibin bu durgunluğunu iyi değerlendirerek hep önde götürdüğü seti 22-25 aldı.
4. sette Vakıfbank yine sahneye çıktı. 8-6 girilen ilk teknik moladan sonra, sarı- lacivertlilerin durgunluğundan da yararlanarak hızlanıp arayı açtı: 12-7, 16-8, 20-12 ve 25-13.
Böylece Vakıfbank 9. kez şampiyon olmanın mutluluğunu doyasıya yaşadı...
SON NOT
Kupa töreni öncesi final etabının “Rüya Takımı” açıklandı ve bu başarılı sporcular ödüllendirildi.
Bu konuda benim tek itirazım pasör çaprazına. Vakıfbanklı Lonneke den çok, ben Centoni'nin (Galatasaray) bu ödülü daha çok hak ettiğine inanıyorum.
Aldıkları sayılara bakıyorum (eğer yanlış hesaplamadıysam), ilk etapta Lonneke: 52 sayı. Centoni 56 sayı.
2. Etap da; Lonneke 59, Centoni 60 sayı.
Toplamlara bakalım; Lonneke 111, Centoni 116. Yani sayı yönünden İtalyan oyuncu daha iyi.
Genel baktığımda; Vakıfbank'a oranla çok daha mütevazi bir kadroya sahip Galatasaray'ı ayakta tutan bu oyuncu hepimizin gözüne daha çok takıldı.
Keşke kürsüye çıkarak ödüllendirilseydi...