Şampiyonlar Ligi'nde 12'li Play- Off kuralar çekildiğinde bayanların yolu açık, erkek ekiplerimizin ise oldukça dikenli diye düşünmüştüm.
Hele salı günü Arkas'ın evinde ki ilk maçta İtalyan rakibine set alamadan yenilmesinin ardından tüm dikkatim Halkbank'a yönelmişti. Çok iyi oyunculardan oluşan kadrosuyla 4'lü Finali hedefleyen takımımızın, şu anda İtalya da lider olan Modena karşısında evinde oynamanın avantajını nasıl kullanacağını merak ediyordum.
Açık yüreklilikle söylemem gerekirse öngörüm, “her türlü sonuca açık bir mücadele” şeklindeydi. Smart Spor da benimle ayni düşüncede olacak ki, 2 saat sonra başlayacak Belchatow- Ziraat Bankası müsabakasının canlı yayınını çakışmaması için diğer kanalına almıştı.
Maçın startıyla birlikte başlayan çekişme de setli bir mücadelenin habercisi gibiydi. 19'lu sayılara kadar da bu böyle sürdü. Sonra Halkbank hızlandı. Son sayıları oynama becerisi yüksek oyuncularıyla da seti 25-20 aldı.
İkinci sette birincinin tekrarı gibiydi. Yine sıkı bir çekişme ve son sayılarda ekibimizin üstünlüğü
2-0'ı getirdi.
Tüm voleybol severler bilirler. Bir takım 2-0'ı bulduğunda 3. sette genelde bir rahatlama yaşar. Rakip ise artık müsabakayı uzatabilmek için son şansının bu bölüm olduğunu düşünerek tüm gücünü ve dikkatini sahaya yansıtır. Ve sonuçta da arada güç farkı yoksa geride olan seti kopartır.
Ancak Halkbank öyle bir üçüncü set oynadı ki, tüm bu varsayımları yerle bir etti. Sanki karşısında İtalyan liginin lideri değilde, orta sıralar için oynayan bir takım vardı. Adeta rakibini yerden yere vurarak, hem de 25-14 gibi hiç kimsenin aklına bile getirmediği bir farkla maçı noktaladı.
3-0'lık bu galibiyet tabi ki rövanş için çok büyük bir avantaj. Ancak yine de “şimdiden turu geçtik” diyemiyorum. Çünkü İtalya da şartlar bir başka olacak. Ama oyuncularımızın ortaya koyduğu bu performanslarını tekrarlayarak turun yolunu açmalarını bekliyorum.
Eğer bu beklenimiz gerçekleşirse, 4'lü Finalin kapısını da aralarız. Çünkü, her ne kadar Arkas'ı İzmir de 3-0'lık bir sonuçla geçip turu kolaylasa da, Cucine Lube'nin, Modena dan 1 parmak aşağıda olduğunu düşünüyorum (gerçi “oynanmayan maçların sonucu açıktır” desek de, Lube'nin yaptığını Arkas da İtalya da yapabilir umudunu taşısak da, gerçekçi olmamız gerekirse, ekibimizin şansının azlığı da ortada. Keşke olabilse ve iki takımımızda turu geçebilse ne kadar güzel olur. Çünkü 6'lı Play- Off da ikisi eşleşeceği için böylelikle 4'lü Finalde bir ekibimizin yeri de garanti olur).
Söz Arkas dan açılmışken devam edeyim. Rakibin gücünü kabul etmeme karşın 0-3'lük bir sonucu ummuyordum. İki tanıdık oyuncudan Miljkovic'in ilerleyen yaşını, üstelikte İtalya gibi çok sert bir ligde her hafta zorlu bir müsabaka oynadığını, buna kupa ve Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarının da eklendiğini düşündüğümde (çok iyi hatırlayacaksınız daha önce Fenerbahçe de forma giymiş ve güzel başarılarda büyük pay sahibi olmuştu) böyle bir performans göstereceğini ummamıştım. Aslında bize asıl sorun çıkaranın Halkbank da görev yapan Juantorena olacağını öngörmüştüm. Tam tersi oldu. Miljkovic % 59'luk hücum yüzdesiyle maça damgasını vurdu. Ve ilk raund da takımını avantajlı kılan isim olmayı bildi.
Halkbank maçının hemen ardından bu kez Belchatow- Ziraat Bankası müsabakasını izlemeye başladım. Seyrettikçe de daha önce işimizin zor olduğu düşüncesinden sıyrıldım. Umutlandım. Hele 1-1 'i yakalayınca heyecanım arttı.
4. sette yirmili sayılara 3 sayılık farkla girildiğinde “tamam oluyor bu iş” diye iyice keyiflendim. Ne var ki bu avantajın sonunu getiremedik ve seti 25-27 maçı da 1-3 verdik.
Şimdi gözlerimizi 15 gün sonra oynayacağımız rövanşa çevirdik. Ben Ankara seyircisinin desteğiyle maçı kazanır, tur şansını “Altın set” e taşırız umudumu koruyorum.
Bu arada yukarıda da yazdığım gibi 12'li Play- Off kuraları çekildiğinde, son yıllarda Şampiyonlar Ligi'ne damgasını vuran Rusya- Polonya- İtalya üçgeni içine girmemizin zor olduğunu öngörmüştüm. Ancak ilk maçlar sonunda şimdi farklı bir noktaya geldim. Umarım her şey istediğimiz gibi olur...
Aradan 8-9 gün geçmesine karşın bayanların maçlarını da kısaca hatırlatmak istiyorum.
Şampiyonlar Ligi'nde beklenildiği gibi Fenerbahçe Grundig, Polonya da kazanarak önünü açtı. Zaten ekibimizin 4'lü Final de olacağını kuralar çekildiğinden bu ya söylüyoruz.
Asıl heyecan yarı final de rakibi Eczacıbaşı VitrA mı, Vakıfbank mı olacak? Sorusunun yanıtıydı. İlk raundu 3-2 kazanan sarı- siyahlılar oldular. Şimdi bu hafta arası rövanş var. Bakalım kim yoluna devam edecek?
Aslında ben Türk Voleybolunun lokomotifi bu iki kulübünün ilk randevusununda voleybol kalitesinin tavan yapmasını bekliyordum. İlk seti bir yana bırakırsak (hadi buna biraz zorlamayla ikinciyi de ekleyelim) kesinlikle hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyebilirim.
Hatırlayınız. 25-27 biten ilk setten sonra yavaşlayan oyun ritmi, “eh” dedirten 25-18' lik ikinci set ve hepimizi şaşırtan 25-10'luk bir mücadele.
Bununla da bitmedi. 25-10 kazanan Eczacıbaşı VitrA'nın 4. seti 14-25 kaybetmesini, tersinden ele alalım; 10-25 kaybeden Vkıfbank'ın adeta dirilerek 25-14 seti almasını nereye koyacağız?
Ben bu sorunun yanıtını bulamadım.
Şimdi rövanşı bekliyorum. İnşallah bu kez hem yerli, hem de yabancı star oyuncuları kadrosunda bulunduran iki takımımız voleybolun tavan yaptığı bir mücadeleyi bizlere izletirler...
Avrupa'nın diğer kupalarında mücadele eden ekiplerimiz ilk maçlarını rahat kazandılar. Özellikle Challenge Kupası'nda gerek Bursa Büyükşehir Belediyesi, gerekse Trabzon İdman Ocağı için turu ceplerine koydular diyebiliriz.
CEV de Galatasaray ilk müsabakayı 3-1 kazandı ve rövanş için avantajlı duruma geçti. Ne var ki Polonya'da ki rövanşta bizleri zor bir karşılaşma bekliyor. Sarı- kırmızılıların kırılgan yapısını düşündüğümde, coşkulu seyirci desteğini arkasına alacak tecrübeli oyunculara sahip İmpel Wroclow'ın işin ucunu kolay kolay bırakmayacağını söyleyebilirim...