Türkiye Bayanlar 1. Voleybol Ligi Final Etabı 1. Devre maçları hafta sonu İzmir de yapıldı ve son gün Fenerbahçe Grundig'i 3-1 yenen Vakıfbank bu bölümü 8 puanla ilk sırada bitirdi.
Genel bakıldığında 3 gün boyunca seyrettiğimiz 6 müsabakada bazen voleybolun tüm güzelliklerine şahit olduk, bazen iki takımın didişmesini izledik, bazen oyuncuların estetik ve akıl dolu hareketlerine alkış tuttuk, zaman zaman da üst düzey oyuncu bu hatayı nasıl yapar? Sorusunu kendimize yönelttik. Bazende bu kadar önde gidilen set verilir mi? Diye aramızda tartıştık.
OLAYLARDAN BIKTIK
Gün gün değerlendirdiğimizde; Cuma'ya, karşılaşmalardan çok olaylar damgasını vurdu. Son dönemlerde artık alışkanlık haline gelen olaylı Fenerbahçe- Galatasaray derbilerine bir yenisi daha eklendi.
Önce karşılıklı küfürler, birbirlerinin üstüne yürümeler, sahaya atılan maddeler nedeniyle maç normal süresinin 20 dakika sonrası başladı.
2. sette sayılar 20-12 olduğunda iyice yükselen küfürlerin ardından hakemler karşılaşmayı durdurup soyunma odasına gittiler.
Bunun üzerine önce Fenerbahçe taraftarları, arkasından da Galatasaraylılar ve son olarak voleybol seyretmeye gelen gerçek seyirci de salondan çıkarıldı. Böylece 1 saat 20 dakika sonra müsabaka tekrar başladı.
Başladı da bu olaylar yüzünden karşılaşmanın heyecanı da, güzellikleri de, hepimizin voleybolu küçüklere sevdirme gayreti de böylece uçup gitti. Bu arada insan en çokta ezeli rekabeti izlemeye gelmiş küçük çocukların, genç insanların, annelerin, babaların, ablaların küfürler nedeniyle yaşadıkları sıkıntıya üzüyor.
Netice de yine boş tribünler önünde oynanan bir derbi daha geride kalmış oldu.
GELELİM MAÇA
Fenerbahçe'nin teknik direktörü Abbondanza 3 yabancı sporcusu Kim- Bosetti- Mihajlovic'i birlikte oynatabilmek için pasör Skorupa'yı dışarıda bırakıp, Ezgi ile maça başladı. Önce Bosetti'nin, sonra Ezgi'nin etkili servisleri, Ergül'ün blok şovu (6 sayı), Kim- Mihajlovic ikilisinin hücumlarıyla set 25-15 gibi farklı kazanıldı.
Aslında bunda; Galatasaray'ın iyi servis atan rakibi karşısında hiç hata yapmamasına, % 78, iyi manşet % 52 gibi çok iyi bir değeri yakalamasına karşın hücumda % 21 de kalmasınında rolü de büyüktü.
İkinci sette üstünlük sarı- lacivertlilerindi: 25-13.
3. sete de iyi başlayan sarı- lacivertliler önce 18-11, daha sonra da 20-15'lik bir avantaj yakaladı.
Maç bitti derken işler tersine döndü. Aslı'nın servisleriyle fark ikiye düştü: 20-18. 21-18 den sonra da Ada'nın servisleri işin rengini değiştirdi ve seti de Galatasaray 22-25 aldı.
3. sette Fenerbahçe tekrar sahne aldı: 25-12.
Karşılaşmanın en skorer oyuncusu 29 sayıyla sarı- lacivertlilerden Mihajlovic olurken, takım arkadaşları Kim 17, Ergül 10 (6'sı ilk sette ki bloklarından geldi), Galatasaray da Centoni 15, Jackson 9 sayıyla oynadılar.
ABBONDANZA BUNU HEP YAPIYOR
Müsabakanın 3. setinde sarı- lacivertlilerin antrenörü Abbondanza'nın 24-13 önde olduğu, yani setin bitmesine 1 sayı kaldığı sırada, hakemin verdiği bir karara itiraz etti. Tabi ki bu davranışı hoş karşılanmadı. Çünkü bir çok kişi bunu şov olarak değerlendirdi. Aslında bu gibi hareketleri yazılarımı okuyanlar hatırlayacaklardır daha önceden de yaptı. Zaman zaman 13-15 fark yaparak setin sonuna geldiğinde yani 24. sayıda ya servise birini aldı. Ya da biraz abartıp ikili değişikliğe gitti. Böyle olunca da doğal olarak rakiplerde, seyircilerde, İtalyan antrenörün bu gibi hareketlerini tepkiyle karşılıyorlar.
Aslında böylesi işler yapacağına, 3. seti 18-11, 20-15 den nasıl verdiğine kafa yorsa daha iyi olur...
VAKIFBANK- ECZACIBAŞI
Müsabaka öncesi Şampiyonlar Ligi'nden moralsiz ve yorgun dönen sarı- siyahlıların Eczacıbaşı VitrA karşısında zorlanacağını, hatta maçı yitirebileceğini konuşuyorduk. Ama tüm öngörüler
yerle bir oldu. Çünkü Final Etabına her sıkıntıdan uzakta hazırlanan bir takımın bu kadar etkisiz kalabileceğini düşünmemiştik.
Rakip servisten direk 5 sayıyı cebine koyarken, sen hiç alamıyorsan, Servise karşı manşetlerin iyi değilse (% 45. İyi manşet % 23), yani pasöre top getiremiyorsan, hücumda topları sayılara dönüştüremiyorsan (% 28), blok sayılarında 7-10 geride kalıyorsan, ayrıca sezon başından bu yana hala net bir altı oluşturamamışsan doğal olarak maçı da kazanamazsın.
İlk seti 3-4 den sonra kontrol altına alan ve oyunu hızlandıran Vakıfbank, 8 sayı farkla kazandı: 25-17.
İkinci setin başları birincinin tekrarı gibiydi: 3-4 den sonra tempoyu tekrar hızlandıran Vakıfbank tekrar üstünlüğü eline geçirdi: 6-4, 8-5, 11-6. Bu sayı da Hande'nin rakibin oyununu bozan servisleri, bloktan seken, ya da defanstan çıkan topların sayıya dönüşmesiyle sayılar eşitlendi:
11-11. “Tamam Eczacıbaşı kendine geldi” derken sarı- siyahlılar tekrar 3 sayı öne geçtiler. Ardından da yürüdüler: 19-15, 23-16. Turuncu- Beyazlıların toparlanıp araya kapatma çabaları sonuç vermedi ve 25-22 ile 2-0 oldu.
3. setin başlarında Eczacıbaşı 5-7 öne geçti. Ama verilen 3 sayıyla teknik molaya 8-7 girildi. 12-12 den sonra sarı- siyahlılar tekrar atağa kalktılar ve seti de farklı aldılar: 25-16.
Vakıfbank da Lonneke 17, Kimberly 10 sayıyla galibiyette rol oynarlarken, turuncu- beyazlılarda ayakta kalan tek oyuncu Larson oldu (bu etapta Amerikalı, Boskovic ile takımın hep iyilerinin başında yer aldılar).
2. GÜN VE 3-2' LİK 2 MAÇ
Etabın ikinci gününde oynanan iki karşılaşmada 3-2 bitti. Tabi ki bu uzayan setler heyecanı yükseltirken, seyirci de mutlu etti.
İlk gün takımı iyi oynayarak Eczacıbaşı engelini kolay aşınca, Vakıfbank antrenörü Guiddetti Galatasaray mücadelesini biraz hafife almış olacak ki değişik bir altı ile müsabakaya başladı. Her halde bir gün sonra ki Fenerbahçe karşılaşmasını öncelik vermişti. Ancak servise karşı manşetlerde sorunlu olan Kimberly- Anne ikilisinin birlikte sahaya sürülmesi tabi ki yadırgandı. Nitekim bu ikilinin ilk sette ki iyi manşet yüzdeleri takıma fren oldu.
Kimberly: % 10, Anne: % 25.
İki oyuncunun hücum yüzdeleri de yüzde 33 de kaldı.
İkinci sette Kimberly yerine Gözde başladı. Anne ise devam etti.
Ne var ki Anne'nin manşet sorunu durmadı (% 33. İyi manşet % 17) ve Kimberly ile değişti. Amerikalı girdikten sonra performansını yükseltti, ancak daha önce iyi oyunlarına alıştığımız Gözde- Lonneke- Milena üçlüsü pek ortalarda görünmeyince sette gitti.
Vakıfbank'dan söz edip durduk ama Galatasaray'ın hakkını da yemeyelim. Her ne kadar mütevazi kadrosuna karşın gerek 2 devreli ligde, gerekse Avrupa da önemli işlere imza atan sarı- kırmızılıların, şampiyonluk yarışının iddialı ekibi karşısında bu kadar direneceğini hiç kimse beklemiyordu. Hele maçtan önce 2-0 öne geçeceği söylense eminim ki bir çok kişi buna inanmazdı.
Ancak sarı- kırmızılılar “bizi hafife alırsanız başınıza çorap öreriz” dercesine iyi servislerle rakibe büyük sorun yarattılar. Pasör Gamze ilk sette orta oyunculara fazla top atmasa da (Aslı: 2, Jackson: 3 pas), servise karşı manşetlerde ki % 71, iyi manşet % 62 gibi çok yüksek değerler (libero Nihan: % 86, iyi manşet % 71. Güldeniz % 58, iyi manşet % 50), hücumlarda % 48'lik başarı ve Centoni- Leys ikilisinin performansı seti 26-24 getirdi.
İkinci sette istatistik değerleri düşse de, Gamze orta oyuncuların devreye sokunca Galatasaray 25-18 ile skoru 2-0 yaptı.
2-0 dan sonra papucun pahalı olduğu görülmüş olmalı ki, Vakıfbank, hataları azaltıp tempoyu yükseltti. Bu da 14-25, 19-25, 7-15'lik setlerle maçı 3-2 getirdi. Böylece en azından maçı 1 puan zararla kapatmış oldular.
Mücadeleyi Centoni 24, Leys 16 (Galatasaray), Lonneke 17, Kimberly 12 (Vakıfbank) sayıyla
tamamladılar.
ECZACIBAŞI VİTRA- FENERBAHÇE
İlk maçta Vakıfbank'ın beklenmedik bir şekilde Galatasaray'a puan kaybetmesi Eczacıbaşı- Fenerbahçe karşılaşmasını çok daha ilginç hale getirdi. Çünkü eğer mücadeleden sarı- lacivertliler 3 puan ile çıkarlarsa şampiyonluk yolunda önemli bir avantajı ellerine geçireceklerdi.
Turuncu- beyazlılar kazanırlarsa, hele 3 puan çıkarırlarsa hem ilk gün set almadan kapattıkları müsabakanın moralsizliğini üstlerinden atacaklar, hem de yarışta var olduklarını göstereceklerdi. İşte bu düşünceler altında başlayan maç (25-14 gibi açık sayı farkıyla biten ikinci set dışında), gerçekten her yönüyle güzeldi.
İlk sete iyi başlayan Fenerbahçe oldu ve teknik molaları da 5-8, 11-16 önde geçti. Eczacıbaşı bırakmadı 17-17 de sayıları eşitledi. Bundan sonra sarı- lacivertliler kaçtılar, Eczacıbaşı yakaladı ve son hamleyi de iyi yaparak seti 22-25 aldı.
İkinci sette 10-9'a kadar karşılıklı sayılarla gelindi. Bahar'ın etkili servislerine eklenen bloklarla Eczacıbaşı 14-9 öne geçmeyi bildi. Sonra da yürüyüp gitti: 16-10, 18-11, 21-14, 25-15.
Bu setin ilginç olayı; Fenerbahçe Antrenörü Abbondanza'nın ikinci teknik molayı almak için 21-14'e kadar beklemesiydi.
3. sette 14-11, sonra da 15-13'e kadar turuncu- beyazlılar önde geldiler. Sarı- lacivertliler ikinci teknik molaya 15-16 girdiler. Sonra 15-17 oldu (üst üste 4 sayı aldılar). Ardından da 3 sayılık fark oldu: 16-19. bu avantajı iyi koruyan Fenerbahçe seti de 21-25 aldı.
İlginç bir 4. set yaşadık. 1-2 önde olmanın moraliyle sarı- lacivertliler hızlı başladılar. Hem de ne hız: 4-8, 6-11, 8-14, 11-16, 15-19. “Bu tempo maçı Fenerbahçe'ye getirir” diye düşünmeye başlamışken, işler tersine döndü. Larson'un ateşi, arkadaşlarını da etkileyince 20-20 de Eczacıbaşı rakibini yakaladı. Karşılıklı alınan 8 sayılık çok heyecanlı, her yönüyle güzel anlar sahneye çıktı. 24-24 de Kim servisi kullandı, Larson vurdu, sayı: 25-24. Poljak'ın servisine Bosetti hata yapınca 26-24 ile skor 2-2 oldu.
5. sete Fenerbahçe iyi başladı: 2-5, 3-8. 8-13'e kadar da hızlı geldi. Eczacıbaşı bırakmadı. Larson'un 2'si direk sayı olan etkili servislerine eklenen hücumlarla fark 2'ye düştü: 11-13. Ancak sarı- lacivertlilerin büyük silahı Kim'in bu anlarda önde olmasının avantajıyla Fenerbahçe seti 12-15, maçı da 2-3 koparttı.
5 setlik mücadeleyi Kim 31, Larson ve Boskovic 24'er sayıyla tamamladılar.
SON GÜN
Günün ilk maçında; dar kadronun getirdiği yorgunluğu fazlasıyla hisseden Galatasaray, Centoni'nin 17 sayılık performansına karşın Eczacıbaşı VitrA'ya 3-0 yenilmekten kurtulamadı.
Bu sonuçla puanını 4'e yükselten turuncu- beyazlılar ilk devreyi üçüncü sırada bitirdiler.
Sonunda Final etabı'nın sonucu en çok merak edilen maçına sıra geldi. Kazananın şampiyonluk yarışında avantaj yakalayacağı mücadelenin bir başka önemi de; 1 hafta önce İtalya da Şampiyonlar Ligi'nde karşı karşıya gelen ve sarı- siyahlıların galibiyetiyle biten o müsabakanın bir anlamda rövanşı niteliğini de taşımasıydı.
Zorlu maça iyi başlayan Vakıfbank, ilk teknik molaya da 6-8 önde girdi. Sonra farkı 4 sayıya çıkardı: 7-11. Çabuk toparlanan Fenerbahçe, Kim'in servisleriyle rakibinin manşetini bozup, hücumlarda zorluk çıkarınca ara kapandı: 11-12. İkinci teknik mola 14-16 geçildi. Daha iyi hücum eden Vakıfbank hızlandı: 21-18, seti de 20-25 kazandı.
1. SETİN İSTATİSTİKLERİ
Bu sete yansıyan istatistikler ise şöyleydi:
Fenerbahçe: 2 servis kaçtı, sayı yok.
Servise karşı manşet: 1 hata, yüzde 41. İyi manşet % 18 (çok düşük).
Hücum % 45.
Blok sayıyı yok.
Vakıfbank: 3 servis kaçtı, 1 direk sayı.
Servise karşı manşetler, hata yok, % 61, iyi manşet % 61 (çok çok iyi).
Hücum % 50.
3 blok sayısı.
2. SET VE İSTATİSTİKLER
Karşılıklı sayılarla başlayan 2. setin ilk teknik molasına Kübra'nın 2 numaradan aldığı sayılarla 7-8 önde giren Vakıbank, Kimberli'nin etkili servisleriyle 8-11 öne geçti. Sonra Milena- Lonneke'nin servisleri eklendi: 10-18. Rakibinin direncini iyice kıran sarı- siyahlılar beklenmedik bir farkla seti 14-25 aldılar.
İstatistikler; Fenerbahçe: 2 servis kaçtı, 1 direk sayı.
Servise karşı manşetler: 6 hata, yüzde 27, iyi manşet % 23 (böyle bir oyuncu grubu için bu değerlere “çok kötü” demeye dilim varmıyor ama...)
Hücum % 42.
Bloktan sayı yine yok.
Vakıfbank: 2 servis kaçtı, 6 direk sayı aldılar.
Servise karşı manşetlerde, 1 hata, yüzdesi 46, iyi manşet yüzdesi 23.
Hücum % 61.
4 blok sayısı.
3. SET FENERBAHÇE'NİN
3. sete iyi başlayan Fenerbahçe oldu: 4-1. Ama çabuk yakalandı: 6-6. Teknik mola 6-8 geçildi. Sarı- Lacivertliler tekrar atak yaptılar: 9-8. Özellikle Şeyma'nın direk sayılar getiren servisleriyle ikinci teknik molaya 16-10 önde girildi. 19-13'ün ardından bu kez oyuna yeni giren Anne'nin servisleri aranın kapanmasını sağlasa da (19-18) set Fenerbahçe'nin oldu: 25-22.
3. SETİN İSTATİSTİKLERİ
Fenerbahçe: 4 servis hatası, 4 direk sayı.
Servise karşı 1 hata, yüzdesi 40. İyi manşet % 10 (yanlış yazmadım ve yanlış okumadınız. % 10). Hücum % 44.
Ve sonunda 1 blok sayısı...
Vakıfbank: 2 servis hatası, 1 sayı.
Servise karşı 4 hata, yüzdesi 45, iyi manşet % 30.
Hücum % 32.
2 blok sayısı.
4. SET
İlk teknik mola 7-8 geçildi. Atak yapan Vakıfbank, sayıları önce 8-13, sonra 10-15 yaptı. Mihajlovic'in sarı- siyahlıları zorlayan sert smaç servisleriyle ikinci teknik molaya bu defa Fenerbahçe önde girdi: 16-15 (üst üste alınan 6 sayı. Tabi ki bu seviyedeki takımlar için ilginç bir görüntü). Toparlanan sarı- siyahlılar tekrar üstünlüğü ellerine geçirdiler: 17-21, 20-23 ve 22-25.
Mücadelenin en skoreri 22 sayıyla Kimberly olurken, Lonneke 15, Kübra 14, Fenerbahçe de Kim 17, Mihajlovic 13 sayıyla oynadılar.
SONUÇ
Belki beklenildiği kadar kaliteli bir mücadele olmadı ama iyi oyuncuların zaman zaman yaptığı voleybol adına güzel hareketler beğeniyle izlendi. Vakıfbank'ın daha iyi oynadığı zaten sonuçtan da görülüyor.
Ancak bloklarda ki 13-2'lik Vakıfbank üstünlüğü karşılaşmanın iki takım arasında ki en çok şaşırtan farkıydı.
Bakalım ay sonunda Ankara da oynanacak 2. devre de neler olacak? 3 puanlık bir fark yakalayan Vakıfbank bu avantajını koruyup mutlu sona ulaşabilecek mi? Sorularına da yanıt böylece bulmuş olacağız...
İLGİMİ ÇEKEN BİR GÖRÜNTÜ
Ülkemizin en iyi 4 takımının kozlarını paylaştığı final etabının son gün maçlarını seyrederken, dışarıda kalan ve yedek bekleyen oyuncular ilgimi çekti.
Eminim bu konu sizinde defalarca aklınıza gelmiştir. Ama ben yine de buraya yazarak, en azından bir daha hatırlatmış olayım.
Vakıfbank'ın tribünde ki ikilisi:
Sheilla: Brezilya ulusal takımıyla her tür başarıyı yakalamış bir isim.
Robin: Hollanda ulusal takımının orta oyuncusu.
Yedekler arasında kalanlar:
Seda: Ulusal ekibimizde yıllarca forma giymiş, önemli başarıların içinde yer almış bir sporcu.
Anne: Hollanda ulusal takım oyuncusu.
Melis Bir çok ekipte forma giymiş bir isim.
Fenerbahçe'nin tribünde ki yabancısı:
Dietzen (eski adıyla Harmotto) Ulusal takım da görev yapmış Amerika'nın önemli oyuncularından biri.
Sahada olanlar ama yedek bekleyenler:
Bosetti: İtalya ulusal takım sporcusu.
Polen, Meliha, Şeyma, Ergül, libero Gizem: Ulusal ekibimizin 5 oyuncusu.
Eczacıbaşı'nın dışarıda kalan iki yabancısı:
Fürst Alman ulusal takımının orta oyuncusu.
Calderon: Küba asıllı Rus smaçör.
Yedek sıralarında bekleyenler:
Neslihan, Neriman, Nilay : Ulusal ekibimizin önemli 3 ismi.
Poljak: Hırvatların orta oyuncusu.
Görüldüğü gibi bu sporcuları toplayıp bir takım oluştursak, hem ligimizde, hemde Avrupa da şampiyonluk yarışının favorilerinden biri olurlar. Değil mi?..