Kupa Voley’deki iki yarı final; Eczacıbaşı-Galatasaray ve VakıfBank-Fenerbahçe maçları, Türk kadın voleybolunun kaliteli yabancılarla birlikte ne seviyelere geldiğinin göstergesi. Bu dört takımın harika maçlarını salonda ya da televizyonlarında izlemeyenler çok şey kaçırdı.
VakıfBank ve Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nde Türk finali izlettirmesi herkesin dileği.
Ancak işler iyi giderken de yanlışlar söylenmeli...
Menajerlerin elinde oyuncak olan futbol ve basketbol takımlarımız kadro mühendisliğini de yanlış yapıp batarken voleybolun aynı yolda ilerlemesi insanı üzüyor.
Bilmeyenler için; voleybola daha yakın olduğundan örnek basketboldan:
Yabancılara hak ettiklerinden çok para veriliyor. Yerliler küçük takımda süre almak yerine büyük takımda bench’te oturup para kazanmayı tercih ediyor. Takım beğenmiyor. Vs... Vs...
Sonuç: 3-4 menajerin oyuncu pazarladığı basketbol kulüpleri maaş ödeyemiyor, kapanıyor. Altyapılar çöktü. A Milli Takım’a oyuncu yok!
Türk voleybolunu domine eden dört kadın takımının bütçeleri, erkek basketbol takımlarıyla yarışır. Görüntü şu: Menajer sorunu voleybolda da var. Tercih edilen oyuncular hep aynı temsilcilerden ve rakamlar ‘şişik’ olunca, takımları menajerler kurunca, insanın kafası karışıyor!
Mevcut yabancı kontenjanı (3+1) en az 3 Türk oyuncunun aynı anda sahada olması demek. Ama takım beğenmeyen, sahaya ayak basmadan sezonu bitiren genç-yaşlı çok ‘antrenman oyuncusu’ var voleybol kulüplerinde. Yani süre veya katkı değil, perde arkasında yine boşa giden paralar!
Neslihan’ın, Gözde’nin boşluğunu nasıl dolduracağız diye kafa yorarken Melissa Vargas’ın A Milli Takım için devşirilerek Türk yapılması herkesi memnun edebilir ama...
Aman dikkat!
Kulüpler de gençler de geleceği düşünsün...
DEVRİM DEMİREL / SÖZCÜ