Olimpiyat yılı… Sporun zirvesinde, ülkelerin gövde gösterisinde, Türkiye'nin spora ne kadar değer verdiği ortaya çıkacak. Federasyon başkanlarımız olimpiyat öncesi yeni yıl mesajları yayımladı. “2019'da başarısız olduk. Beklentileri karşılayamadık” diyen var aralarında, şaşırdım!
Örneğin; en başarılı olimpiyat sporumuz güreşi yöneten Musa Aydın, 4 kota alabildiğimiz Dünya Şampiyonası'ndaki hayal kırıklığını itiraf etti. “Güreşte en büyük hedef olimpiyatlara katılmak değil, madalya kazanmaktır” diyerek örnek oldu, alkışı hak etti.
Aslında Tokyo'da gözümüz başka bir branşta olacak. Üç ana olimpik spordan birinde, cimnastikte madalyaya ilk kez yakınız. Dünya şampiyonu İbrahim Çolak ve dünya ikincisi Ahmet Önder'den altın bekliyoruz.
Atletizmde 11; cimnastik, yüzme, güreş, tekvando ve yelkende 4'er; atıcılıkta 3; bisiklette 2 kotamız var yılbaşı itibariyle. Haziranda 100'ü geçecek. Atletizm, cimnastik, güreş, boks, tekvando ve karatede dünya şampiyonlarımız yarışacak; olimpiyat şampiyonluğunun, bir sporcu için en değerli unvan olduğunun bilinciyle…
Takım sporlarında iki şansımız kaldı. Biri erkek basketbol. Dünya 22'ncisi olan takımdan sorumlu başkanımız “2019'da olimpiyat elemelerine katılmaya hak kazandık” dedi. Bunu başarı olarak algılamamız gerekiyor herhalde! Victoria'da (Kanada) Uruguay, Çekya, Çin, Kanada ve Yunanistan engelini nasıl aşacağız, merak ediyorum!
Önümüzdeki ilk sınav ise kadın voleybolunda. Önce Almanya, Hırvatistan ve Belçika. Ardından büyük olasılıkla Polonya ve Hollanda. İşimiz kolay değil. Ama bu takım Avrupa şampiyonluğunu kılpayı kaçırdı, neler yapabileceğini kanıtladı. 2016'daki gözyaşlarını unutmadık. Bu kez final sendromu yaşamayalım, sevinç gözyaşları olsun. Haydi Sultanlar…