Harika.. Mükemmel.. Görkemli.. Çok güzel..
Ne derseniz deyiniz, Eczacıbaşı Vitra’nın Avrupa’nın en büyüğü olarak omuzlarına taktığı apolet en büyük mutluluk. Yalnız Eczacıbaşı Vitra değil tabii, Vakıfbank’ın da Avrupa üçüncülüğü çok güzel.
Eczacıbaşı Vitra şampiyon.. Vakıfbank büyük.
Her zaman yazar ve söylerim. Türk Sporu’nun en başarılı dalı bayan voleybolu. Ama sen gel de, bunu futbol dışında kafaları basmayanlara anlat.
Anlatamazsın. Çünkü, atgözlüğü ile bakıyorlar.
Çökmüş, yıkılmış futbolumuzu 9 sütuna verme, yandaki tek sütundan da voleybolu indir. Ama yok, futbol da futbol. Neyse arada sırada da olsa, voleybol sayfalarda hakkını buluyor.
Siz sayfalarda hiç hentbol görüyor musunuz. Yok. Öteki sporlar da kayboldu. Futbol ve basketbolun hakim olduğu sayfalara voleybol şöyle böyle giriyor. O da, bizim gece-gündüz amansız çalışmamız ve ısrarımız ile. Gerçi herkesin merakle beklediği Bayan Milli takımı antrenörünün açıklamasını bültene sığdırıp, basın toplantısı ile açıklamazsan, buna da razı olacaksın.
Allah’tan Polonya’daki güzelliği gördüler de, gazetelerine birkaç satır sıkıştırdılar. Umarım, devamı gelir. Yoksa her seyahate davet edilmeleri gerek.
Bir anlasalar son 5 yılda Avrupa’da Şampiyonlar Ligi’nde Türk takımlarının neler yaptığını.
Neyse biz bu tarafa dönelim.
AVRUPA’DA SOPA YİYORDUK
Türkiye’de bayan voleyboluna ilk omuz veren ve Avrupa’da “Türkiye de var” dedirten Eczacıbaşı Kulübü ile son çeyrek asırın zirvedeki kulübü Vakıfbank, Türkiye’yi dünyada çok güzel temsil ediyorlar. Elbette yalnız değiller. Ancak, erkek ve bayan takımlarımızın başarıları bu kadar büyük olmuyor, olmadı. Eczacıbaşı son 8 sezondur ilk 4 içinde. Bu başarı alkışlanmaz mı? Eczacıbaşı Türk Voleybolu, Kapıkule’den dışarı kafasını uzatıp sopa yediği günlerde yaptığı atılım ile bugünlere geldi. Başarıları ve altyapı ciddiyeti ile Türkiye’ye örnek oldu. Nejat Eczacıbaşı, Şakir Eczacıbaşı, Saffet Özbay, Ayhan Demir ve Cengiz Göllü’yü anmadan geçmek haksızlık olur. Nur içindedirler.
Vakıfbank da iyiyi örnek alarak merdivenleri tırmandı. Devlet bankası olmasına karşın, gösterilen özen ve destek de Vakıfbank’ta aynı bir övgüye değer. Devlet “hantal” derler ya. Vakıfbank hantal değil, bilakis çok hareketli. 73 maç yenilmezlik rekorunun, bir yılda 5 kupanın yanı sıra Türkiye’de şampiyonluklara ambargo koyuşu, altyapısı ve kazandığı dünya kulüplerarası ile Avrupa şampiyonlukları var. Milli takımlarımıza da verdiği destek caba. Güneş Sigorta ile başlayan maraton şimdi Vakıfbank ile zirvede kendine yer kaptı. Bugün zirvedeki Vakıfbank’ın tepesinde Süleyman Kalkan’dan bayrağı teslim alan Genel Müdür Halil Aydoğan ile Kulüp Başkanı Osman Demren var. Vakıfbank’ın yönetimi ve çalışanlarını da kutluyorum.
F.BAHÇE - G.SARAY REKABETİ GİBİ
Eczacıbaşı Vitra ile Vakıfbank’ın voleyboldaki rekabeti futboldaki Fenerbahçe ile Galatasaray gibi. Bir fark var. Futbol takımlarının seyircileri gibi küfürbaz taraftara sahip değiller. Vakıfbank ile Eczacıbaşı Vitra’nın seyircileri aynı salonda maç izliyorlar ve tek küfür yok. Oysa Fenerbahçe – Galatasaray maçına yalnız rakibe küfür etmeye geliyorlar.Hatta başka takımla oynarlarken bile küfürleri ezeli rakiplerine oluyor. Maalesef hakemlerimiz küfürleri ilk 10-15 dakika duymuyor nedense.
FENERBAHÇE DE OLABİLİRDİ
Fenerbahçe grup azizliğine uğradı. Başka bir grupta olsalardı, sarı-lacivertliler de Polonya’da olacaktı. Eczacıbaşı Holding’in CEO’su ve yönetici Erdal Karamercan, Polonya’da maçlar başlamadan “En güçlüler final oynamalı. Bu sistem saçma. Bizi birbirimize kırdırıyorlar” diye dert yandı. Doğrudur. Sistem yanlış. Yoksa bu şampiyonada iki Türk takımı birinci ve ikinci olurdu ve Fenerbahçe de kürsüye çıkabilirdi.
GURUR TABLOSU
Şampiyonlar Ligi’nde en iyiler arasına De La Cruz, Fürst, Poljak, Gülden, Larson ve Rasiç girdi. İlk kez “En İyiler” değerlendirmesinde bu kadar çok Türk takımı oyuncuları oldu. Onları da kutluyoruz.
HARİKA BİR POLONYA SEYAHATİ
Eczacıbaşı ile Vakıfbank, Şampiyonlar Ligi Finalleri için ortaklaşa bir karar alarak “Masrafı bölüşelim” diyerek Polonya’ya 200 kadar davetli götürdü. Eczacıbaşı spor müdürleri ve taraftar grubu Tiger’ın, Vakıfbank da basın mensupları, aileleri ve çalışanların bir kısmının seyahatini üstlendi. Kimsenin eli sıcak sudan soğuk suya sokulmadı. İki kulüp, konuklarını en iyi şekilde ağırladı. Adeta bu konuda da yarıştılar. Eczacıbaşı’nın “Şampiyonluk Gecesi” de eğlenceli ve çoşkulu oldu. Bizim basın grubu tarafında ETS’den rehber Vahde, kendisine hayran bıraktırdı. Berlin ve Polonya tarihi bu kadar güzel anlatılır. Vakıfbank’ta ağabey Emre Engin’in yanı sıra Mustafa Apaydın, Himmet Alp Arslan Karaca ve Alican Keserbir dakika durmadılar. Bir lafı ikiletmediler. Her şey için teşekkürler.
Tabiki Eczacıbaşı'ndan Vahide Plantoken'ın de yeride ayrı. Onada ayrıca teşekkürler...
CUMHURBAŞKANI’NDAN KUTLAMA
Spordan gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o gece arayıp Faruk Eczacıbaşı’nı kutladı. Bülent Eczacıbaşı ise Japonya’dan aradı ve herkesi tek tek öptü. Faruk Bey ve eşi, Amerika’dan arayan oğlu ile konuşurken, çok heyecanlı idiler.
Büyük başarı bu. Cumhurbaşkanı aradı, olması gerekeni yaptı. Kılıçdaroğlu idi, Bahçeli idi, demirtaş idi işin siyaset tarafını bilmem.Arayıp kutlamış olsalar, sempati kazanırlardı. Ama bu iki takımımızın liglerdeki rakipleri Fenerbahçe, Galatasaray kulüplerinden kutlama geldi mi merak ediyorum. Gelmiş ise alkışlarım, gelmemiş ise ayıplarım.
VE FİNAL
Şimdi diyeceksiniz ki, senin tarzında mutlaka eleştiri vardır. Bu ne hep övgüler dizdin. Haklısınız onu da sonraya bıraktım.
Böylesine iki takımımızın Şampiyonlar Ligi gibi en büyük kupada finale çıkmaları üzerine federasyonumuz ne yaptı. Hiç. Benim medeniyetimde, bu iki takımı finaller öncesinde bir araya getirip güzel bir yemek verip teşekkür etme vardı. Eminim, Cumhurbaşkanı davet ederse, hepsi tek sıra orada hazır olurlar.
Ve böylesine önemli bir Avrupa sınavı ile çatıştırılan Türkiye’deki karşılaşmalar. Salonlarımızda liglerde kalmak için ter döken voleybolcularımız bu güzel finalleri izleyemedi. Bu da federasyonun iş bilmezliği. Bir yılı geçti hala öğrenemediler. Kimse bana “Televizyon” demesin. Düşme hattı, üçüncü ve ikinci liglere terfi maçları televizyonlardan verildi mi. Verildi de biz mi göremedik.