Türkiye’nin uluslar arası alanlardaki en başarılı takım sporu tartışmasız voleybol.
Voleybolu yönetmek, gelinen başarı seviyesini aşağıya düşürmemek çok zor.
Daha da önemlisi güleryüzlü olacaksın, eleştirilere tahammül edeceksin, ciddiye alacaksın, işine bakacaksın.
Mesleğe başladığım 1973 yılından bu yana birçok federasyon başkanı gelip geçti.
Hala bir Ahmet Gülüm akıllarda. Bencilliğini beğenmememe rağmen, polislik mesleği nedeni ile basına olan antipasi ile bize basın tribünü yapmayan, beni mahkemeye veren, kimseye danışmadan, yarışma açmadan kötü salonlarla birlikte oteller yapan ancak voleybola bir disiplin getiren Erol Ünal Karabıyık. Centilmen ve başarılı Özkan Mutlugil. Onların gerisinde defalarca gidip gelen bir Naci Bayamlıoğlu, ve Profesör Hüsnü Can. Deprem profesörü olan Can’ın Türkiye Gazetesi’ndeki manşetindeki sözleri “Deprem olmazsa binalar yıkılmaz” hala anılarda. Ankara’daki Avrupa ikinciliğinden sonra Filenin Sultanları’nı rahmetli Deniz Esinduy’un kabrine götürürken anamı ağlatmıştı. Fotografta olamayacağı için Ankara’dan telefonla beni hayli hırpalamıştı. Can da beni mahkemeye vermiş idi.
Neyse hepsi bir şeyler yapmaya çalıştı. Camia iyi yapanları “İyi”, yapamayanları da “yorumsuz” değerlendirdi.
Ancak bir isim vardı ki bunların içinde. Çoğu federasyon başkanını koltuğa oturtmuş idi. Köy köy, ilçe ilçe, şehir şehir dolaşıp onlara oy toplamıştı. Zaten kendi de voleybolun içinden geliyordu.
Bu isim, bugünkü Federasyon başkanı Mehmet Akif Üstündağ.
Sözün özü, ham idi, pişti, olgunlaştı ve koltuğa oturdu.
Takım arkadaşları da Kurtaran Mumcu, Semih Oktay, Ersin Yılmaz ve Bahar Mert gibi eski voleybolcular. Türk Voleybolu’na yıllarca hizmet eden bu isimlerin yanı sıra Ahmet Göksu başta olmak üzere uyumlu bir ekibi var Akif Üstündağ’ın.
Belki içinizde “Bu kadar yağlamaya gerek var mı” diye soran olabilir.
Beni tanıyanlar çok iyi bilir. Çok olan sevmeyenim de iyi bilir. Kimseden çekinmem, eleştiririm ve hakkı ise de överim. Yani kabaca yağlarım.
Mesleğe başladığım yıllardan bugünlere kendi kafama göre bir şeyler gevelemeye çalıştım. Başka meslekdaşlarım gibi yalnızca eleştirmedim ve alternatifini de mutlaka gösterdim.
Mustafa Kemal’in silah arkadaşlarından olan babam Karakaş Ahmet Rahmin’in nasihatı “Haklının yanında ol, Haksıza karşı ol” idi.
Yazıyı uzattım.
Yıllardır hep “Bu milli takımlar ile basın arasında bir diyalog yok” diye sızlanıyordum. Bir de milli takımlar ile yurtdışına giden antrenörlerin Türkiye’ye döndükten sonra meslekdaşları ile bilgi alışverişinde olmamasından yakınıyordum.
İzmir’de genç milli takım kamp yapıyordu. Lobide birini çevirip hal-hatır sorduktan sonra “Beni tanıyor musun” diye sormuştum. Çocuk afalladı, apıştı kaldı. 40 yılı aşkın bir sürede voleybola üst seviyede hizmet veren bir gazeteciyi milli takımdaki oyuncu tanımıyordu.
Akif Üstündağ’a özellikle bu iki konuyu ilettim.
Hidiv Kasrı’nda milli takım ile toplandık. Eminim bu bir ilk. Voleybolcu beni ve bu spora emek veren meslekdaşlarımı tanıyacak ki, yanımızdan geçerken kafasını başka tarafa çevirmeyecek.
Her şeyin başı diyalog, sevgi ve saygıdır çünkü.
Ve federasyonun çok kötü olan internet sitesini şikayet etmiştim. Oraya bizim voleybol sitelerine link verilmesini rica etmiştim.
Hidiv Kasrı’ndaki sohbetimizde Başkan Üstündağ, biz basın mensuplarına milli takım oyuncuları ile sohbetlerin devam edeceğini, internet sitesine voleybol sitelerinin ekleneceğini (Sezgin Eren’e talimat verdi), yurt dışından gelen milli takım antrenörlerinin burada meslekdaşlarına bilgi vereceğini, voleybolumuzun daha iyiye gitmesi için herkese açık olduklarını ifade etti.
Daha ne olsun.
Başkasının görüşüne de değer veren bir başkan var voleybolumuzda.
Nerede ise günün 24 saati ayakta. Herkes ile arası iyi.
Bir de organizasyonlarda voleybol basınınının unutulmasa..
Üstündağ, eldeki olanaklar dahilinde her şeyin üstesinden gelecek sanırım.
Başlıkta ne demiştik.
Başkanlık çok önemli.
ÖNEMLİ NOT: