Bayan voleybolu, maalesef Avrupa'da düşüşte olan bir spor.
Buna rağmen Özellikle Asya ülkelerinde ( Japonya, Kore, Tayland, Endonezya, Filipinler, Kazakistan, Vietnam, İran ve hatta Katar, Arap Emirlikleri, Kuveyt ) büyük gelişim kaydetti. Tabii ki bu gelişimde; ekonomik şartlar ve gelişmişliğin de büyük önemi var.
Dost ve Kardeş Azerbaycan ise coğrafi olarak Asyalı tabir edebileceğimiz bir konumda olmasına rağmen, yaşam şekli ile batılılaşmayı hedeflemiş bir toplum ve medeniyet. Bayan Voleybolu da genç Azerbaycan Devleti'nin batıya açılan en önemli pencerelerinden biri. Devlet Başkan yardımcısı Mihriban Aliyeva ise modern Azerbaycan kadını için giyimi ve kültür seviyesi ile mükemmel bir örnek.
Burada, uzun senelerdir dostumuz olan Faik Garayev'den bahsetmeden geçemeyeceğim.
Azerbaycan'ın bir voleybol ülkesi olmasında Sovyet döneminden bugüne çok büyük emekleri ve katkıları olmuştur. Başarılarla dolu voleybol kariyerini, ülkesinde Gürcistan'ı da motive ederek düzenlediği Avrupa Şampiyonası finalleri ile taçlandırdı. Bence FIVB ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından, Hall of Fame yaşam boyu spora üstün hizmet ödülünü çoktan hak etti.
Gelelim milli takımıza. Bu cephede fazlaca değişen bir şey yok!
Gelin 2015 Avrupa Şampiyonası Finalinden sonra yazdığımız yazımızı hatırlayalım:
Turnuvayı 3 mağlubiyetle kapatan Ustanın, çırağı ile arasında pek bir fark olmadığı, yapılan çalışmanın günü kurtarma operasyonu olduğu, 60 kişilik(!) oyuncu havuzunun dibinin çıktığı görüldü!
İstatistikçiden çevirme hoca döneminde Türk voleybolunun 4 yılının yenildiğini ve Guidetti'nin de Türkiye'deki eyyam ortamına uyum sağladığını gösterdi bize Milli takımın yaz dönemi !
Kimse alınan Bronz madalyanın arkasına saklanmaya çalışmasın. Grupta alınan 2 yenilgi, bizi nispeten zayıf ve aslarını son dönemde kaybetmiş Polonya'yı geçerek, son yılların en zayıf ve aciz ( antrenörünün kim olduğu konusunda karasız ) Rusya'sı ile eşleşme ve rövanş alma şansı verdi millilerimize!
Fakat doldur boşalt ve gazla, donanımlı bir takıma karşı kazanamazdık ve öyle de oldu!
Rusya'ya karşı alınan galibiyet rakibin boşluğundan çok, bizim hoşluğumuza bağlanırken, acı gerçek yüzümüze tokat gibi çarptı hemen takip eden yarı final maçında!
Tüm yazı çok ciddi hazırlıkla, tam kadro ve dar kadro ile geçiren ve HAVUZ PROBLEMLERİ ile uğraşmayan disiplinli şampiyon SIRBİSTAN, millilerimizi ve Guidetti'yi aciz durumlara düşürdü maalesef!
Her zaman bu kadar şanslı olamayabiliriz!
Milli takımımızda pasör çaprazı ve libero problemi açık açık gözükürken, son senelerde milli takımda şans alsa da gelişme gösteremeyecek (Fiziksel bariyerlerden ötürü) sporculara yatırım yapılması (nedense ???) milli takımın ilk 12'sini domine edebilecek yeni sporcuların çıkışını engellemiş gözüküyor!
Bu konudaki son dip notu: Eşlerin aynı iş yerinde çalışmaları hem kendileri, hem de çevreleri için sıklıkla problemler doğurabilir ve doğurmuştur da! Yazılı ve görsel medya, sosyal medya, kulüpler, sporcu aileleri, sporcu fan kulüplerinin müdahil olduğu ve manipülasyona çok açık profesyonel spor ortamında bu durum daha da riskli olabilir! Bizden hatırlatması!
Gelelim diğer takımlara... Taş devri voleybolu oynayan Rusya'da, orta adamları resmen ortaya bombe pasla oynuyorlar. Ne bir kurşun, ne bir arka kısa, ne bir stepli aldatmaca var. Bu orta hücumu bazından sonra da siz Obmochaeva ve Kosheleva'ya KULE pas attığınızda tabii ki rakip defans ve blok çok kolay organize olabiliyor.
Bu 2 oyuncunun ilk altıda birlikte yer almasından verim beklemek saflık olur ancak. Her ikisinin de servis karşılama ve defansı SIFIR ! Ayrıca takım ruhunu kopuş noktalarında yaptıkları inanılmaz hatalarla sabote ediyorlar !
Türkiye ve Tayland gibi pasif ve defansif voleybol oynayan takımlar böyle bir Rusya'yı kesinlikle kolay yenecektir...
Zaten bir sette 6-7 avantaj kontra-atak topunu karşı sahaya alma becerisini gösterebilen bir takımdan fazlaca da birşey beklenemez (Rusya-Türkiye yarıfinal maçı 2.set )!
Seneler evvel Türk voleybolu Rus ve Bulgar antrenörler ithal etmişti hatırlarsanız. Bayan voleybolunda çok ciddi antrenör problemi yaşayan Rusya'ya belki Türk antrenörler yardımcı olabilir.
Rusya bize S-400 füze sistemi satıyor, biz de antrenör verelim bari karşılığında !
Rus dostlarımız alınmasınlar ama, Türk Bayan Voleybolu ve Ligleri şu anda Rusya'nın bir hayli ilerisinde..
Ve Türk Voleybolunun bu konuma gelmesinde en büyük pay şu anda milli takımdaki sporcuları yetiştiren Türk antrenörlerdedir!
Ne demiş Peygamber efendimiz: " İlim, irfan Çin'de de olsa gidip alınız " .
Sırbistan, haklı bir şampiyonluğu eze eze kazanırken, takım oyununun süper örneklerini verdi. Ayrıca Mihajlovic ve Boskovic özellikle hücum ve smaç serviste erkek voleybolu tadındaydı.
Trabzona 2 sene önce smaçör olarak satılan(!) Blagojevic ise çok iyi bir libero olduğunu ispatladı gören gözlere!
Hollanda takımı ise Guidetti'nin mirasını Morrison'a emanet etmişti, fakat Morison'un mevcut yapıyı geliştiremediği aşikar. Bundan sonraki Avrupa Şampiyonasında bu jenerasyonun aynı sonucu alamayacağı düşüncesindeyim. Bu tip turnuvaları 12 oyuncuyla( Sırplar gibi ) oynayabilen takımlar başarılı oluyorlar !
Hollanda yeni sporcular çıkartamamış görülüyor son Avrupa Şampiyonasından bugüne...
Gelelim İtalya'ya... Karşı kıyıdan yüzerek geçen Afrikalıların çocuklarından 4 numara oyuncusu SYLLA'nın turnuva öncesi Wada trafından dopingli tespit edilmesi ile Egonu'ya yardımcı smaçör olmadığından, limitli kaldılar !
Gelelim TVF cephesine. Bu şartlar altında alınan bronz madalya başarıdır ve TVF milli takıma gerekli şartları görevi gereği normal olarak hazırlamıştır. Fakat Medya konusunda yine zayıf kalındığı gün gibi aşikardır !
Devlete bağlı havuz medyası bile yeterli ilgiyi göstermemiştir turnuva boyunca !
Bir sözüm de voleybol basınına, TV spiker ve yorumcularına. Abartmayın kardeşim! Zaten televizyon açık seçik gösteriyor olayı, sporcuların ve Coachların mimiklerini ve psikolojilerini. Olmayanı olmuş gibi göstererek algı operasyonları yaparsanız, Sırbistan maçından sonra konuşacağınız laf ta kalmaz normal olarak!
Televizyona çıkıp ta beyanat vermeye meraklı idari kesime ise söylenecek tek söz var. Söz gümüşse, sükut altındır! TV izleyicisi sizlerin değil; sporcuların ve teknik adamların görüşlerini duymak istiyor! Anlamsız konuşmalarla voleybola rating kaybettirmeyin lütfen!
Bütün yazı Ağustos böceği gibi boş geçirip, gitar çalıp, turnuvadan 1 ay önce, Antalya'da 5 yıldızlı tesiste tatil modunda hazırlığa başlayan Sultanların bu dereceyi almaları gerçek bir başarı olup, spor dinamiklerine de terstir hattı zatında !
Voleybol severler belki hatırlayacaklardır. Şampiyon Sırbistan, üşenmedi ve bizimkilerin ayağına gitti Belek'e yoklama macununu atmak için(sonuçları çok önemli değil, 3 hazırlık maçı oynandı) !
Bakü'de oynanan gerçek maçın sonucu ise malumunuz !
Sonuç olarak, Ne kaar ekmek o kaar köfte !
Bu başarıda, tüm emeği geçenleri kutluyoruz. Milli takım kariyerlerini yakın bir zamanda noktalayacak olan sporcularımıza bugüne kadar olan değerli hizmetleri için teşekkür ediyor, bundan sonraki spor ve aile hayatlarında mutluluklar ve başarılar diliyoruz!
Temennimiz, voleybolun içersinde mümkün olduğunca kalarak, bundan sonraki nesillere, coach veya profesyonel spor yöneticisi olarak değerli deneyimlerini aktarmalarıdır...
Dünyada bayan voleyboluna en büyük ve astronomik yatırımı yapan ve bizleri yenen milli takımların sporcu ve antrenörlerine gönüllü sponsorluk yapan, moral destek veren en hovarda ülke olarak; Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu olduğumuz günleri görebilmek ümidiyle!
Ve son nokta... Voleybolumuz 2 önemli emekçisini kaybetti geçtiğimiz günlerde. Eski voleybolcu, voleybol antrenörü, Voleybol Antrenörleri Derneği kurucu üyesi, müzik ve plaj Voleybolu organizatörü, söz yazarı ve şair Hasan Uğur Epirden; ki Türk Salon ve Plaj Voleybolunun özellikle ilk dönemlerine damgasını vurmuş isimlerdendir.
..Ve Bursa spor basınının güzide muhabiri, basın emekçisi, Bursaspor camiasının sevilen ismi Orhan Can!
Her ikisine de yüce Allah'tan rahmet diliyorum! Işıklar içerisinde uyusunlar !