Uzun zamandır yazmıyoruz. Sizlerden de meydanı çok boş bıraktınız şeklinde serzenişler geliyor. Hadi bakalım EURO 2017 ( Avrupa Erkekler Voleybol Şampiyonası Finalleri ) sona erdi. Bir kaç satır yazalım dedik. Artık formdan düşmemişizdir inşallah. Yorumu tabii ki sizlere bırakıyoruz.
Euro 2017 Polonya'nın mükemmele yakın organizasyonu ile sonuçlandı. Büyük denilebilecek (!) sürprizlerin yaşandığı turnuvanın açılış maçında Sırbistan, Polonya'yı PGE Narodowy stadyumunda 65.000 seyircisinin önünde 3:0 ile sürklase ederken, ikinci grup maçında bu havayla Estonya'ya maçı az daha veriyordu (3:2).
Formsuz ve problemli ev sahibi Polony, play-off maçında bu sefer Sloveya tarafından sürklase edildi (3:0). Slovenya'da; Sket, Gasparini ve Urnaut sonucu belirleyen oyunculardı! Polonya'da ise Kurek, Kubiak ve Konarski, sanki sahada bitse de gitsek edasıyla bir maç daha oynadılar. Katolik orijinli Fransız (Stephan Antiga, Philippe Blain), Arjantinli (Castellani, Anastasi) ve İtalyan (Fefe De Giorgi, Gardini) antrenörleri son 5-6 yıllık dönemde kullanan Polonya, Papa'yı görmesine rağmen bir türlü Roma'yı göremedi ve yine başarısız oldu! Üstelik de evinde bu kadar organizasyon masrafından sonra !
Bir başka sürpriz sonuç ise grupta Almanya'ya yenilen Blenghini yönetimindeki İtalya'nın, çeyrek final maçında bizi (3:2) ile zor geçen Belçika'ya (3:0) kaybetmesiydi ki, İtalya takımı özellikle fizik dayanıklılık olarak çok zayıf gözüktü! Ferdi Ayakkabı sponsoru ile İtalyan Voleybol Federasyonu (FIPAV) arasındaki problem bir türlü çözülemeyince, milli takımın zaruri olarak dışında kalan smaçörleri ZAITSEV'in yokluğunu kapatamadılar ve muhtemel kürsü şansını kaybettiler!
Yine bir başka büyük sürprizi Fransa yaptı. Ngapeth'in sakatlığını tolere edemeyen horozlar, Grupta Belçika'ya (2:3) kaybettikten sonra, play-off maçında Çekya'ya (1:3) yenilerek turnuvaya veda ettiler. Takımın lideri olmayınca, takım da tatile çıkmış gibiydi sanki !
İtalyan Coach Andrea Giani yönetimindeki Almanya, sürekli yükselen bir grafikle finale gelirken, Coach Giani Slovenya ile daha önceki Avrupa Şampiyonasındaki başarısının tesadüfi olmadığını kanıtlamış oldu. Yarı Final maçında, Sırbistan Coach'u Nikola Grbic'in zayıf yönetimi göze batarken, pasör Jovovic'in yanlış tercihleri ve kalitesiz pasları maçı Sırbistan'a kaybettirdi. Sırbistan'da solak Kovacevic liderliğe soyunurken, bir çok pozisyonda 4 numaraya uzamayan ve çok açık paslar dolayısıyla solak olmasının dezavantajını yaşadı! Öyle ki maçın 5. setinde pasör çaprazı Atanasijevic saha değişiminden sonra hemen hemen doğru dürüst top almadı diyebiliriz.
FIVB Uluslararası Voleybol Antrenör Eğitmeni ve Coach Sergei Shlyapnikov yönetimindeki Rusya ise fikstür avantajı yaşayarak finale geldi. Güçlü rakiplerini 3-0'lık uzun ve yorucu(!) müsabakalarla deviren, yorulan ve skor olarak tatmin olan Slovenya ve Belçika ile çeyrek final ve yarı finalde karşılaştılar ve finale nispeten daha rahat geldiler 3:0'lık nakavt sonuçlarla.
Bu arada Coach Shlyapnikov'un daha önce, Rus milli takımlarına Maxim Mikhaylov gibi bir çok yıldızı yetiştirmiş ve halen yetiştirmekte olan Yaroslavich Yaroslavl kulübünün de hem kulüp başkanlığını, hem de Baş antrenörlüğünü yaptığını belirtelim (Geçen yıla kadar).
Ayrıca da son 10-12 yılda sürekli çalıştırdığı, U-23, U-21 ve U-19 takımları ile Dünya Şampiyonaları'nda Şampiyonlukları olduğunu da.
Şampiyon Rusya takımı; Vlasov, Volkov, Zhigalov, Martinyuk gibi genç oyuncuları uluslararası voleybol sahnesine sürerken, pasör Grankin'in yönetiminde alışık olduğumuzdan çok daha süratli bir hücum sistemi uyguladı. Hemen hemen tüm oyuncular riskli smaç servisler kullanırken, bazı oyuncuların jump-float servisle, güce dayalı servisi zaman zaman karıştırarak kullandıkları gözlendi. Rus takımı liberoları ile fark yaratırken, final maçına yaptıkları 22 sayı bloku ve 14 servis sayısı damga vurdu! Bu durum; hücumda Rusya'ya göre %6 daha iyi olan Almanya'ya maçı kaybettiren en önemli faktörlerdi! Almanya'da pasör çaprazı Grozer'in insanüstü çabası, maçı Almanya'ya kazandıramadı!
Gelelim Milli takımımıza
Fransa'nın 9., Polonya'nın 10. bitirdiği şampiyonayı 11. bitirmeyi başarı olarak görebiliriz, bir açıdan bakarsak. Diğer taraftan ise, acaba bir daha belki hiçbir zaman elimize geçmeyecek bir fırsatı mı kaçırdık, Avrupa takımları bu kadar büyük kriz içerisinde iken?
Milli takımımızın teknik analizine bakarsak, özellikle oynadığımız ilk 2 müsabakada; Aslan, Burutay ve Metin'in hakikaten cansiperane diyebileceğimiz mücadelelerini izledik. Zaman zaman Samed onlara katıldı. Fakat özellikle çok ufak nüanslarla kaybedilen Belçika maçından sonra, lakayit Fransa karşısında maalesef fiziksel ve teknik olarak helva gibi dağıldık! Bu maçın 3. setinde de hakemler maalesef bazı ufak dokunuşlarla Fransa'ya 3. seti kazandırdılar!
Gelelim zurnanın zırt dediği Belçika maçına. Her iki takımın çok dengede olduğu bu müsabakada sonucu, bence her iki takımın liberoları arasındaki fark belirledi! Belçika takımı liberosu özellikle defansta, bir çok bloktan kırılarak gelen, saha dışına blok out olarak giden, fileden gelen topları çok kaliteli bir şekilde pasörüne ulaştırarak, takımının kontra atağa geçişini en üst seviyede kolaylaştırırken, bizim liberomuz kendi üzerine gelen topları, her sette en az 3-4 kez ( özellikle 5.inci sette ) 1 numaraya doğru ve kalitesiz karşılayarak takımının hücum hakkını rakibe vermesine neden oldu! Algılama problemi olduğu belirgin olan bu kardeşimiz, gereğinden çok fazla hareketli ve bu hareketlilik hiçbir fayda getirmiyor!
Milli takımımızda kimse alınmasın ama, burada oynayabilecek bu kardeşimizden çok daha iyi ve tecrübeli 4-5 libero ismi hemen verebiliriz. ( Can, Caner, Nuri, Serkan vs. )
Defansta doğru liberodan kastımız, rakip takım hücumu yapmadan hemen önce, hücumun yeri ve şeklini sezerek bu duruma daha önceden tedbir alabilen, mümkün olduğunca dengeli ve plonjon kullanmadan defansif aksiyonu gerçekleştirebilmektir. Yoksa zıpır zıpır zıplayarak defansta her topa plonjon yapmak takım defansında sadece kaos yaratır!
Ben bu kardeşimizde herhangi bir suç görmüyorum. Onu bu seviyeye teknik ve taktik düşünce ve olgunluk olarak hazırlayamayan altyapı antrenörleri ve kör gözüm parmağına bu seçimi yapan A Milli takım baş ve yardımcı antrenörlerini kınıyorum! Maalesef Türkiye'nin tarihi bir çeyrek final oynama şansını kaybettirdiniz, yaptığınız yanlış seçimle. Türkiye, Belçika galibiyeti ile büyük bir moralle Fransa'ya karşı oynayacak ve muhtemelen alacağı 2 setle belki de grubu 1. bitirecekti! Libero seçiminiz, servis karşılamada da, Gökhan'ın servis karşılama zaafiyeti ve Burutay'ın da mükemmel bir manşetçi olmaması dolayısıyla çok önemliydi! Rakip takımlar bu eksikliği çok iyi analiz etmişlerdi ve libero ile smaçörlerimizin arasına çok etkili smaç servisler gönderek bizi çok zor durumlara soktular. Özellikle Fransa maçında çok üzüntü verici pozisyonlar oluştu. Lütfen Hasan'ın sakatlığının arkasına sığınmayınız!
Bu turnuvaya 3 aydır hazırlanıyordunuz ve voleybol camiamız ve Federasyonumuz sizlere hep destek, tam destek verdi! Çok daha iyi netice alabilecekken, kaybettiğimizi gören gözler gördü! Şimdi kimse sakın ola mazeret üretmesin!
Diğer yandan, bu turnuva ile ilgili faturayı sadece libero seçimine çıkartmamak lazım. Gökhan Gökgöz servis karşılamasını kısmen düzeltmiş gibi görünse de, yine de yeterli değil! Daha çok çalışarak bu açığını kapatması lazım. Kritik noktalarda hatalar yaptı!
Metin Toy, hücum istatistiği olarak iyi gözükse de kritik noktalarda servis kaçırma illetinden kurtulabilmiş değil. Tahminimce sorun psikolojik! Marko Matic'i maalesef libero problemimizden dolayı doğru ve daha etkili şekilde kullanamadık. Ayrıca süratli hücuma çok geç giriyor! Çok daha hızlı olmalı! Pasör yanında oynayan orta adamımızın hücumda çok daha efektif oynaması gerekirdi. Ayrıca çok komik(!) ve vücudunu küçülterek servis atıyor! Bu boyda bir oyuncunun kesinlikle güçlü smaç servis atması gerekir! Jump-float değil !
Bu arada, Milli takımlara kasıtlı olarak çağırıldığı halde bazı oyuncuların gelmek istemediklerinden, milli görevden kaçtıklarından bahsediliyor! Federasyonumuzun bu sporculara ceza vermeyi düşündüğü(!) konuşuluyor! İnşallah düşüncede kalmaz! Eh kolay değil devlet bankasının takımında oynayan sporcuya devletin özerk (!) federasyonunun ceza vermesi!
Bizler bu yazıyı yazarken, voleybol camiamıza senelerdir emek vermiş ve zorunlu sebeplerden ismi bizde saklı olan bir antrenör arkadaşımızdan bir email aldık. Bir kitap yazmaya başladığından, adını da DERİN VOLEYBOL (!) koyacağından, emekliliğine bir kaç sene kaldığından ve bu kitabı emekli olduktan sonra yayınlayacağından bahsediyordu!
Türk Erkek Milli takımının 1998'den beri Dünya Şampiyonası Finallerine katılamadığından, başarısızlığı tescillenmiş ve bilgi seviyeleri tartışılır ve eğitimleri yetersiz kişilerin 10 - 20 senelerdir Milli takımların başına Teknik ve İdari yönetici/Menajer/Koordinatör olarak getirildikleri ve bu kişilerin özellikle erkek voleybolunu bir nevi oyuncak haline getirdiklerinden dem vuruyordu!
Antrenörler arasındaki hiyerarşinin dinamitlendiğinden, liyakatsiz ve kulüplerce tercih edilmeyen, alt yapı takımlarında ve alt liglerde hiçbir antrenörlük pratiğine sahip olmayanların Milli takımlara antrenör olarak atandığından şikayet ediyordu! Ayrıca;, YABANCI ANTRENÖR YARDIMCI ANTRENÖRLÜĞÜ şeklinde bir görev tanımı ve farklı bir kategorinin oluştuğu, bu kategoride görev yapanların özellikle yabancı antrenörlerin kulüplerde görev yapmasını yönetimler bazında teşvik ettiklerinden şikayetçiydi!
Liyakata, bilgiye önem verilmedikçe, bu problemlerin büyüyerek devam edeceği ve milli takımlar bazında hiç bir zaman başarılı olunamayacağı düşüncesindeydi.
Ve şikayetleri bu şekilde uzayıp gidiyordu!..
Kendisine Toni Schumacher ( Dünya Kupası Şampiyonu, eski Fenerbahçeli Alman Kaleci ) örneğini vererek başarılar diledim. (*)
Erkek Milli takımları teknik ekibine de bu arkadaşıma dilediğim gibi başarılar dilerim. İnşallah onu mahçup ederler!
A Bayan Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonasında başarılı olarak, A Erkek Milli takımımızın başarısızlığını unutturması dileklerimizle, önümüzdeki ay Federasyonumuzun hedef (!) turnuvası olan ve Gürcistan ile Azerbaycan'da Eylül ayının sonunda düzenlenecek 2017 Bayanlar Avrupa Şampiyonası Finalleri'nden sonra tekrar buradan sizlere ulaşabilmek umuduyla...
(*) Toni Schumacher; Alman Futbolu ile ilgili yazdığı; anılarını anlattığı ve Alman Federasyonu, futbol camiası ve kulüplerine de eleştiriler yönelttiği kitabının yayınlanmasından sonra; Alman Futbol Federasyonu ve camiası tarafından dışlanmış ve son dönemlerini Fenerbahçe'de geçirmişti !