Avrupa kupalarından her söz ettiğimde; Şampiyonlar Ligi, CEV ve Challenge Kupaları'nın ülkemize geleceğine inandığımı yazdım durdum. Artık son 2 viraja girdik. Ve beklentime doğru hızla koşuyoruz. Umarım bir ay sonra bu başarıların keyfini hep birlikte yaşayacağız.
Biraz geriye dönüp maçlarımıza göz atmadan önce üzüldüğüm bir konuya değinmek istiyorum. Şu anda Şampiyonlar Ligi 4'lü Finali'nde Eczacıbaşı VitrA, Vakıfbank, Halkbank, CEV Yarı Finali'nde Fenerbahçe, Challenge Kupası Yarı Finali'nde Beşiktaş, Fenerbahçe Grundig, İstanbul Büyükşehir Belediyesi mücadele ediyor. Yani tam tamına 7 takımla hedefe yürüyoruz ama benim de içinde bulunduğum medya bu başarıyı bir türlü görmüyor. Tabi ki bunda voleybol yazarı arkadaşlarımın bir suçu yok. Çünkü onların sayfalarda voleybolun yer bulması için nasıl çaba harcadıklarını yakından biliyorum. Ama bunu spor müdürlerine anlatmak çok zor. Hadi gazetelerde spora ayrılan sayfalar az diyelim, ya spor gazetelerine, televizyonlarda saatlerce süren adı “spor” ama içeriği “futbol” olan programlara ne demeli?
Allah dan internet siteleri var. Onlar sayesinde voleybol severler her türlü bilgiye hızlı ve kolayca erişebiliyorlar. Bu nedenle tüm camia onları el üstünde tutmalı ve desteklemeli. Zorluklarla boğuşan yaşamak için savaş veren bu siteler geri çekilseler ne yaparız? Boşluklarını nasıl doldururuz, düşünmek bile istemiyorum,
Bu arada voleybol programı yapan televizyonları ve Enver Bağlarbaşı'nın yaşatmak için yoğun uğraş verdiği “Manşet Voleybolun Sesi” dergisini de unutmamak gerekiyor.
Bundan yıllarca önce yine unutulduğumuz dönemler vardı. Başarılar geldikçe hatırlandık, istenen düzeyde olmasa da kendimizi kabul ettirip sayfalarda yer aldık. Ancak son bir kaç yıldır, üstelikte Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunu kazanmamıza karşın 3-4 günü geçmeyen haberlerle yetinmek zorunda kalıyoruz. Liglerimiz ise kısa bir yazıyla, ya da sonuç olarak yansıtılıyor. Bu yıl yukarıda da değindiğim gibi 3 kupada 7 ekiple yolumuza devam ediyoruz ama henüz beklenen ilgiyi göremedik. Sonunda kupaları kaldırdığımızda hatırlanacağız. Ne var ki yinede birkaç gün sonra her şey eskiye dönecek.
Bu sıkıntıyı aşmak için yine çaba sarf ettiğimiz yıllarda, bizler, kulüplerden ve oyunculardan yardım istemiş, gazetelerin sorumlularına telefonlar etmelerini, fax yağmuruna tutmalarını, bir yönetici ve değişik sporcuların zaman zaman gazeteleri ziyaret ederek yetkililerle iletişim kurmalarını önermiştik. Ne var ki bu isteğimiz pek dikkate alınmamıştı. Belki bunu yeniden yapabiliriz. Şimdi iletişime geçmek çok daha kolay. Gazetelere, televizyonlara, spor müdürlerine, hatta tüm köşe yazarlarına mail atarak onları bilgilendirebiliriz. Sosyal paylaşım sitelerinde düşüncelerimizi yansıtıp dikkat çekebiliriz. O zaman yapamadığımızı bugün denemeye ne dersiniz? Sosyal paylaşım sitelerini etkin kullanan genç arkadaşlar, haydi ilk adımlar sizlerden gelsin...
Gelelim Avrupa kupalarına. Yukarıda da değindiğim gibi, bazı maçlarda sonuçlar kolay geldi. Vakıfbank ve Beşiktaş ise nefeslerimizi tuttuğumuz “Altın set” ile turu geçtiler. Maliye Milli Piyango, bu turda elenen tek ekibimiz oldu.
Çarşamba günü önce Fenerbahçe Grundig sahne aldı. Deplasmanda 3-2 yendiği maçın rövanşında Beyaz Rusya'nın Stroitel Minsk'i 3-0 ile geçip yarı finale yükseldi.
Şimdi rakip Nantes Reze Metropole (Fransa). Sonuç ne olur? Sarı- lacivertliler finale çıkarlar.
Challenge Kupası'nda ki diğer temsilcimiz İstanbul Büyükşehir Belediyesi de Belçika da 2-3 kaybettiği karşılaşmanın rövanşında Euphony Asse Lennik'i 3-0 yenip yarı finale yükselen ikinci ekibimiz oldu. Burada ki rakibimiz ise Andreoli Latina. Sezon başlarken ben Fenerbahçe'nin finali bu İtalyan ekibiyle oynayacağını düşündüm ve yazdım. Belediyenin son dönemlerde ki formu, Avrupa'daki güzel çıkışı beni farklı bir yöne itiyor. Neden Fenerbahçe Grundig- İstanbul Büyükşehir Belediyesi finali olmasın ki? demeye başladım. Bunu yaşamak voleybolumuz açısından ne kadar güzel olur değil mi?
Bu karşılaşmanın ardından sahaya Sarı Melekler çıktılar. Polonya da 3-0 kazanan Fenerbahçe, rövanşta da rakibine ayni tarifeyi uyguladı. Yarı finalde takımımız Azeryol Bakü ile oynayacak. Hatırlanacağı gibi bu ekip Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray Daikin ile ayni gruptaydı. Sarı- kırmızılılar İstanbul da 3-1, Bakü de 3-2 kazanıp ilk sırayı alırken onlar grubu üçüncü bitirip CEV Kupası Challenge Turuna inmiş ve burada Muszyna'yı elemişlerdi. Netice olarak Fenerbahçe için zor bir rakip değil.
Gecenin son maçı için gözlerimizi Fransa'ya çevirdik. Şampiyonlar Ligi'nde her zaman takımlarımızın belalısı olan Cannes'ı, Vakıfbank İstanbul da 3-1 yenmişti. Rövanşın zorda olsa lehimize biteceğini düşünüyorduk. Ama bu kadarını beklemiyorduk. İlk setten sonra duran ekibimiz, özellikle servise karşı manşetlerde yaşanan sıkıntı ve hücumda ki hatalarla maç 1-3 gitti. 4'lü Finale kalacak ekibi belirleyecek “Altın set” tam anlamıyla nefesleri kestiyse de sonunda 15-12 ile kazanan olduk.
Bu arada sarı- siyahlıların son maçları düşünüldüğünde, bir tutukluk göze çarpıyor. O bildik, rakibi ters yüz eden oyun, yerini duraklayarak oynamaya bıraktı. Galatasaray Daikin karşılaşmasıyla başlayan bu iniş- çıkış bu güne kadar geldi.
Hatırlayalım; Vakıfbank, sarı- kırmızılılardan 3-2 ile zor sıyrılmıştı. O günkü sonucu; sarı- siyahlıların Azerbaycan dan yorgun döndüğüne bağlayanlar çoğunluktaydı. 3 gün sonra Şampiyonlar Ligi 12'li Play- Off Turu rövanş maçında İgtisadchi Bakü'ye adeta sahayı dar edince, her şey normale döndü diye düşünüldü. Ne var ki hafta sonu bu kez Fenerbahçe karşısında 73 maçlık yenilmezlik rekorunu, hemde 0-3 gibi net bir skorla kaybetti.
Bir hafta sonra bu kez Eczacıbaşı VitrA karşısında iyi bir oyunla 2-0 öne geçti. Sonra yine duraklama dönemi ve rakipten 3-2 ile zor kurtuluş. Bu kez mazeret olarak Gözde'nin yokluğu dile getiriliyordu.
Perşembe günü Burhan Felek de Cannes maçının ilk setinde Vakıfbank pek ortalarda görünmeyince 21-25 ile 0-1 geri düştü. Ardından o bildik oyun ve tempo tekrar sahaya yansıdı. Hemde ne yansımak. Fransız takımı adeta sahadan silindi ve bu güne kadar belki de hiç görmediği bir şok yaşadı: 25-7, 25-18, 25-9.
“Tekrarlanacak böyle bir oyun rövanşı da kolaylar” diye düşünen hepimiz yanıldık. 1-3 giden maç ve “Altın set”.
Hafta sonu yedeklerden oluşan bir kadro, Bakırköy Belediyesi Yeşilyurt'u 3-0 ile geçti ama
setler yine de bize bir şeyler anlatıyordu: 25-23, 25-9, 25-20.
Aslında bu durum için yapılacak farklı yorumlar var. Tabi ki bir takım tüm sezonu yüksel bir tempoda oynayamaz. İnişler -çıkışlar mutlaka olacaktır. Ancak bu kaliteli oyuncularla setler arasında bile bu kadar değişkenlik biraz fazla oldu. Neyse ki 4'lü Finale kadar daha bir aylık zaman var. Üstelikte bu bölümde ligde rahatlar. Eminim ki toparlanacak ve keyifle izlediğimiz eski günlere döneceklerdir.
Perşembe önce Beşiktaş'ın sınavı vardı. Fransa dan set alamadan dönüldüğü için en ufak bir hataya bile yer yoktu. Az bir seyircinin desteklediği siyah- beyazlılar buna karşın Cannet'i 3-0 yenip skoru eşitlediler. Ardından da sıra “Altın set” e geldi. 4-5'den sonra hızlanan Beşiktaş 15-8 ile yarı finale adını yazdırmayı başardı. Şimdi rakip biraz daha zorlu; İmpel Wroclow (Polonya).
Avrupa kupaları'ndaki son randevumuz ise, Eczacıbaşı VitrA- Omichka Omsk Region arasındaydı. Rusya da iyi oynayan ve dişli rakibini 3-1 yenerek rövanş için avantaj yakalayan turuncu- beyazlılar Burhan Felek Spor Salonu'nda da temposuyla Omichka'ya göz açtırmadı.
Bu sonuçla 15 mart da Bakü de bizi çok keyifli geçeceğine inandığımız Türk derbisi bekliyor. Şu anda o karşılaşma için bir yorum getirmek istemiyorum. Çünkü 1 ay uzun bir zaman. O gün geldiğinde görüşlerimizi yansıtırız.
UZUN BİR NOT VE SORULAR:
15 gün önceki yazım da, seyredebildiğim kadarıyla gençler ligiyle ilgili görüşlerimi sizinle paylaşmıştım. İsmini vermeyen bir kişi şöyle bir eleştiri getirmişti:
“Şaka gibi - 06.02.2014 - 11:10 Ya siz yanlış maçları seyrettiniz ya da gerçekten laf olsun torba dolsun diye yazıldı bu yazı. Gençler liginde ki takımların değerlendirmeleri çok büyük yanlışlarla dolu. Hafiften tanıdığımız oyuncuların isimlerini yazalım az biraz övelim gerisini boşver! Yazının kısa özeti.“
Bunun üzerine bende bir gün sonra şöyle bir öneride bulunmuştum:
Alev Anakök - 07.02.2014 - 20:40
“Eleştirini geç okuduğum için cevabım gecikti, kusura bakma.
Rica etsem yanlışlıkları düzeltip, okurlarımıza ve bana doğruları yazar mısın?
Yalnız eleştiri yaparken bir daha gerçek ismini de yazmayı unutma ki, yanlışları düzeltecek kadar voleybolu iyi bilen seni herkes tanısın...” Aradan geçen zamana karşın her hangi bir düzeltme ve cevap alamadım. Her halde bu arkadaş bir daha bu sayfaya dönmediği için benim verdiğim yanıtı ve ricamı okumadı. Onun için kendisinden yanlışları düzeltmesi ve okuyanları doğrularla bilgilendirmesi için yukarıda ki çağrıyı bir daha yapmayı uygun buldum. Umarım bu kez cevap verir ve beni de sizleri de aydınlatır. Bunu yaparken de aklıma yatmayan bir kaç noktayı da kendisine sormak istiyorum. Eleştirinde; “Ya siz yanlış maçları seyrettiniz ya da gerçekten laf olsun torba dolsun diye yazıldı bu yazı. Gençler liginde ki takımların değerlendirmeleri çok büyük yanlışlarla dolu.” demişsin. Çok merak ettim Ankara da oturan bir kişi olarak İstanbul da oynanan karşılaşmaları nasıl takip ettin? Yoksa oturduğun lojmanlarda İstanbul da ki Burhan Felek ve 50. Yıl salonlarının içini gösteren bir sisteme mi sahipsin? Ya da, ekiplerin birinde oynayan oğlunu izlemek için İstanbul'a geldin diyelim. O zaman maçlar sırasında tribünde antrenör arkadaşlarımla oturduğumu, devamlı notlar aldığımı, hatta takımların başında olan antrenör arkadaşlarımla sık sık konuştuğumu, izlenimlerimi onlarla paylaştığımı görmüş olman gerekirdi. Yani demem o ki; yazı kafadan yazılmadı. Bu arada Ankara da yaşayan birinin benimle yıldızının neden barışmadığını da açıkçası çok merak ediyorum. İstanbul da olsan bilmeden bir yanlışlık yaptım diyeceğim ama ortamlarımız çok farklı. Ayrıca daha önce federasyonun basın toplantısıyla ilgili yazdığım ve eleştiri yağmuruna tutulduğum o günlerde, sen de ağır cümleler kullandığın bir yazı göndermiştin. Yoksa sen hala “izi kalsın” düşüncesinden sıyrılamadın mı? Gençlerle ilgili; yanlışları düzelten yazını ve sorularıma yanıtlarını bekliyorum. BİR BAŞKA NOT: Sitemize gönderilen eleştirilerin, görüşlerin, yazdığınız yazıların tümü editörlerimizin kontrolünden geçiyor. Onlara buradan rica ediyorum. Bundan sonra isimini yazacak kadar cesur olmayan kişilerin gönderdikleri, öven veya yeren hiç bir yazıya lütfen benim sayfamda yer vermeyin. Çünkü ben gerçekten voleybolu seven, tartışan, düzeyli eleştiri yapan, en önemlisi de gerçek adlarını gizlemeyen kişilerle yazışmak, tartışmak istiyorum. TEŞEKKÜR Doğum günümü kutlayan tüm dostlara teşekkür ederim. İyi ki varsınız.