GÜZEL GÜNLER
Hafta arası Denizbank Şampiyonlar Ligi'nde 12'lı Play- Off Turu rövanşlarını oynadık. 1'i erkek 4 ekibimizde rakiplerini eleyerek 6'lı Play- Off Turu'na adlarını yazdırdılar. Bilindiği gibi beklentimiz de bu yöndeydi. Yani tahminlerde yanılmadık.
Geçen hafta takımlarımızın rövanş maçları için şu değerlendirmeyi yapmıştım:
Belegorie Belgorod- Halkbank: Bu müsabaka için bir yorumum yoktu.
Vakıfbank- Dinamo Kazan: “Rövanş ne olur? Tabi ki kazanırız. En fazla 3-1 olur.”
Eczacıbaşı VitrA- Agel: “Rövanş beklentimiz: 3-0' lık galibiyet.”
Fenerbahçe Grundig- Dresdner: “İkinci maçı 3-0 kazanırız.”
3 bayan ekibimiz için yaptığım öngörülerden ikisi tuttu. Ama Fenerbahçe maçında adeta duvara toslamış oldum. Aslında çarpılmamın bence tek nedeni, antrenörümüz Abbondanza'nın karşılaşmanın ilk setindeki tercihleri, yani sahaya sürdüğü altıdan kaynaklandı.
Bu konuyu biraz açayım...
İlk maçı deplasmanda bir setlik sıkışma dışında kolay kazanmak, teknik adamımızı farklı bir düşüncenin içine itmiş. Tabi ki sonuca bakıp böyle bir hamle yapılabilir. Ancak bu bize az daha pahalıya patlıyordu. Heyecandan, kızgınlıktan tırnaklarımızı yerken, tribünde söylenirken, ortaya bazı karakterli oyuncular çıktılar da, sete ağırlıklarını koyup, bizi son yılların Avrupa'da ki en büyük sürprizini yaşamaktan kurtardılar.
Tabi İtalyan teknik adamımızı da...
İLK SET
Son dönemlerde yaptığı ilginç işlerine alıştığımız antrenörümüz, maça; Eda (1 de)- Lo Bianco- Kim- Bauer- Polen- Hildebrand altısıyla başladı.
Eda tamam. Kim tamam. Montano olmadığı için Polen de tamam (bu sporcumuz genelde ligde de, Avrupa'da da hemen hemen her set ikili değişiklik yapılarak oyuna giriyor. Ama bu genede onun maç eksikliğini gidermiyor).
Bunu bilmesi gereken teknik adamımız, bir de son müsabakalarda hiç süre almayan Lo Bianco'yu, Hildebrand'ı ve yine ligde her zaman görev vermediği, Polen gibi maç eksiği olan Bauer'i sahaya sürüverdi (gerçi bu sporcu ne zaman oynasa faydalı oluyor. Takımına katkı sağlıyor. Bu kez de ayakta kalanlardan biri oldu). Sahada ilk altıdan (Bauer'i de dahil edersek) 3 oyuncu olması uyum sorunu çıkardı. Cesaretlenen Dresdner asılmaya başladı. Lo Bianco önde olduğunda onun bölgesinden yaptığı ataklarla da sayılar bulunca 8-6 girilen ilk teknik moladan sonra 8-10 oldu.
11-12 de İtalyan pasörün arkaya dönmesiyle rahatladık. 12-13 de Kim “ben buradayım” dedi. Topu öldürdü: 13-13. Servise geldi ve direk sayı 14-13. İkinci servisi de etkili, Dresdner'in zayıf hücumunu oyunda tutup, topu 6'dan Kim ile buluşturduk: 15-13. Artık hızlanırız derken tekrar 1 sayı geriye düştük: 16-17.
Abbondanza, bu ana kadar ortalarda görünmeyen Hildebrand'ı (Servise karşı manşette 8 top aldı, 2 direk hata yaptı, yüzdesi 25. İyi manşet yüzdesi 12. Hücumda 9 pas atıldı 2 sayı üretebildi, yüzdesi 22) çıkarmayı hatırladı ve yerine Bosetti'yi aldı.
Ne var ki bu değişiklik Almanlar'ın hızını kesmedi. Onlar kaçtı bir kovaladık ve 21-23'e gelindi. Kim tekrar sahne aldı. 2'den vurdu: 22-23. Kısa servisi zor çıktı. Bauer blokladı: 23-23. Tekrar geriye düştük: 23-24. Kim 6'dan sayıyı buldu: 24-24. Bauer'in servisi etkili ve blok: 25-24. Bauer'in ikinci servisi direk sayı. Set geldi: 26-24.
İKİNCİ SET
Herkes gibi bende derin bir “oh” çektim. Hele ikinci sete 5-2 başlayınca, artık “yürür gideriz, bu kadar heyecan yeter” dedik. 10-8 den sonra yine durakladık. 10-10 oldu. Bu arada teknik adamımız Polen'i çıkardı, sanki daha önce çok iyi işler yapmış gibi Hildebrand'ı pasör çaprazı olarak oyuna sürdü. Halbuki eğer sakatlığı yoksa, rahatsız da değilse (çünkü oyuna hiç almadı), Meliha girmeliydi. Daha önce ulusal takımda bu alanda görev yapmış, özellikle manşetiyle göze batmış bu oyuncu, işleri düzeltebilir, en azından Kim'i servisten kaçırıp, hücumlarda daha diri kalması sağlayabilirdi). Bu değişiklik işe yaramadı. İkinci teknik molaya 13-16 girildi. 17-20 de işlerin iyice çatallaştığını gören antrenörümüz, Lo Bianco'yu çıkarıp, Elif'i aldı. Bu hamle 18-21 den sonra oturmuş düzeni geri getirdi. Kim'in de etkisiyle üst üste 5 sayı alındı: 23-21 ve 24-22. Ne var ki önde olan Hildebrand'ın rakip bloğu geçememesi avantajı yitirmemize yol açtı: 24-25. Elif çıktı, Lo Bianco tekrar oyuna döndü. Bu arada rakibin servisinde manşetimiz içeri kaçtı. Yapılan blokla da set 24-26 gitti.
SIKINTILI ANLAR
Karşılıklı sayılarla süren üçüncü setin teknik molalarına 8-6, 16-14 girdik. 17-15'in ardından durduk: 18-18. Seti 19-25 yitirdik ve 1-2 geriye düştük.
Papucun pahalı olduğunu gören antrenörümüz, doğru altıya döndü: Kim (1 de)- Bauer- Polen- Bosetti- Eda- Elif. Alışılmış düzen teknik molaları 8-4, 16-11 geçmemizi sağladı. Böylece seti 25-18 kazandık ve turu geçtik.
O an ki duyguları anlatmak zor, yaşamak gerekir. Biten gerginlik yerini rahatlığa bıraktı. Yüzler yeniden güldü. Bu gevşeme oyunculara da sirayet etti: 0-3, 1-5, 2-6. Bauer'in servisleriyle, Kim'in hücumlarıyla toparlanıp saha değişimini 8-6 önde yaptık. Ama bu avantajı kullanamayınca 13-15 seti, 2-3 de maçı verdik.
DERS ALINMALI
Kabus dolu müsabakayı uzun uzun anlattım. Çünkü bazı şeylerin iyi değerlendirilmesini istedim. Herkes bundan kendine ders çıkarmalı. Ne kadar güçlü olursanız olun, hedefiniz ne kadar büyük olursa olsun, maçlar kağıt üzerinde değil sahada kazanılır. Özellikle Avrupa da her şeyi ince ince düşünmek gerekir. En ufak küçümseme, rahatlık, bazen onarılmaz yaralar açar. Onun için takımın yapısıyla, düzeniyle oynamadan sahaya çıkar, turu cebine koyar, sonra ne yapılacaksa yaparsın. Bu kez Fenerbahçe Grundig direkten döndü. Bir başka takımımız için olmayabilir. Umarım bu uyarı tüm antrenörlerin kulaklarına küpe olur.
İSTATİSTİK
Kısa bir bilgilendirme yapayım. Sarı- lacivertlilerde “Kim” yine ekibin en iyisi olarak öne çıktı (2'si servisten, toplam 34 sayı. Hücumda 61 pas aldı, 32 sayı üretti. Yüzdesi 52)
Bauer iyi oynadı (3'ü servisten, 2'si bloktan toplam 19 sayı. Atak yüzdesi 56).
Eda ve pasör Elif de bu ikiliyi desteklediler.
Fenerbahçe Grundig'in bu karşılaşma da en sıkıntılı yönlerinin başında servise karşı manşetler geldi. 101 kez topla buluşan oyuncular 14 direk hata yaptılar. Yüzdeleri 38. İyi manşet % 23.
Ayrıca 5 setlik müsabakayı 7 blokla tamamlamaları da bir başka eksiklikti (rakibin 14 blok sayısı var).
ECZACIBAŞI VİTRA KOLAY GEÇTİ
Deplasmanda ki ilk maçı 3-1 kazanan turuncu- beyazlılardan rövanş beklentisi 3-0 idi. Öyle de oldu. İlk iki seti normal altıyla oynayan ekibimiz rakibine göz açtırmadan 25-14, 25-14 ile 2-0 öne geçti.
Turu garantileyen Caprara 3. sete Fürst dışında 5 oyuncusunu değiştirerek başladı. Onlarda gereğini yaparak seti 25-19 kazandılar.
Buraya bir not düşeyim. Caprara, Abbondanza gibi macera aramadan doğruyu yaptı ve müsabakaya normal altısı ile başladı. Turu geçtikten sonra da değişikliğe gitti.
Lig de oynamayan Fürst'ü de eklersek 6 oyuncu birden değiştirdi. Yedekleri bir Avrupa maçında oynatarak onlara tecrübe kazandırmayı düşündü. Ancak bu değişikliği kademeli olarak yapsaydı, daha iyi olurdu. Çünkü bu oyuncular zaten antrenmanlarda hep birlikte oynuyorlar. Yani takım çalışması yapıldığında; bir tarafa ilk altı konur, diğer tarafa da yedekler geçer. Bu yüzden eğer ilk altıda oynayanlarla, yedeklerin birbirlerine uyumları maçta sağlanacaksa, tüm takımın değişmesi yerine 3+3 yapılabilir. Burada da 3 as ile 3 yedeğin karıştırılması bence daha doğru ve amaca daha uygun olurdu.
Yanlış anlaşılmasın. Bunu bir eleştiri olarak almayın. Sadece farklı bir düşünce olsun diye yazdım.
İSTATİSTİK
Kısaca genel görüntüye göz atarsak; Eczacıbaşı VitrA, servisten 6 direk sayı aldı. Servise karşı manşette 3 hata yapıldı. Yüzdesi 73. İyi manşet % 42. Hücum yüzdesi 44. 8 de blok sayıyı var.
En çok göze batan oyuncu 12 sayıyla Larson oldu. 1 set oynamasına karşın Esra'nın performansını beğendim.
VAKIFBANK FIRTINASI
Kuralar çekildiğinde Dinamo Kazan eşleşmesi bir çok kişiyi tedirgin etmişti. Ben hiç olmadım. Çok iyi kadrosu olan sarı- siyahlıların, gücünü kaybetmiş rakibini geçeceğini hep söyledim. Öyle de oldu. Teknik kadro da, oyuncularda ilk setteki stresin getirdiği durgunluk dışında ne yapılması gerekiyorsa onu yaptılar. Sonuçta 3-0 ile ortaya çıktı.
İlle de “öküz altında buzağı” arayacaksak, kaçan 11 servisi, servise karşı % 50' lik manşeti (iyisi % 37), dile dolayabiliriz. Ama bu da biraz ayıp olur.
“Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim” Ve kupa maçı böyle oynanır diyelim.
“Rodin'i, Naz'ı, istatistiklerde iyi görünmese de Costagrande ve libero Gizem'i beğendim” diyerek noktayı koyayım.
ALKIŞLAR HALKBANK'A
Avrupa serüvenimizin sonuna Halkbank'ı özellikle bıraktım. Çünkü çok önemli bir sonuca imza attılar. Geçen hafta ki yazım da ilk karşılaşmayı uzun uzun anlatmıştım. Bu kez fazla detaya giremiyorum. İlk 3 seti izleyemedim. Özellikle TV den seyredenler oyuna başlangıcı anlata anlata bitiremiyorlar. Sonuçta zaten onu gösteriyor.
Ben ancak 4. sete ve “altın sete” yetişebildim. Turu getiren seti adeta nefesimi tutarak izledim. 8-6 döndüğümüzde iyice umutlandım. Ve 15-11 bittiğinde keyiften 4 köşe oldum.
Geçen yılın şampiyonu olan bu önemli rakibi devirmek, gerçekten erkek voleybolumuzu üst seviyeler çıkardı. Eğer devamını getirebilirsek final bize çok yakışacak. Ancak şimdiki rakip Dinamo Kazan da yine çok sert bir takım. Ama yenilmez değil. Üstelik ikinci maçın Ankara da olması bir avantaj. Umarım her şey Belegorie karşılaşmasında ki gibi yolunda gider.
İSTATİSTİKLER
Genel olarak; Serviste biz 14, onlarsa 22 hata yaptılar (Ankara da bu sayı 30 idi).
Servise karşı manşetler birbirine yakın. Bizim % 40. İyi manşet: % 17. Onların, % 44 ve % 16.
Hücumda onlar daha etkili: % 42'ye % 46.
Bloklarda da üstünler: 11'e 18.
Takımımızın skoreri 3'ü servisten, 4'ü bloktan 24 sayıyla Sokolov oldu. Atak yüzdesi 43.
Juantorena, 1'i servisten 22 sayıyla oynadı. Hücum yüzdesi bir köşe smaçör için göz kamaştırıcı: % 60.
Kübiak ile Mozdzonek yine ortalarda yoklar. Kubiak: 1'i blok 6 sayı. 24 pas, 5 sayı, yüzdesi 21. Peki servise karşı manşetleri nasıl? Yine iç açıcı değil: 22 kez topla buluştu, 3 direk hata, yüzdesi 36. İyi manşet % 18.
Mozdzonek: 2'si blok 3 sayı. Hücum: 4 top, 1 sayı, yüzdesi 25.
Pasörümüz Ulaş'ın bile 4'ü bloktan 5 sayısı olduğu düşünüldüğün de...
İlk maçta olduğu gibi sonra dan oyuna giren Resul; 5 sayı. Hücum: 4 de 4.
VE LİG
Haftanın erkeklerde sonucu merak edilen 3 maçı vardı. Alt sıralarda yer alan iki takımın mücadelesinden galip çıkmayı başaran Gümüşhane Torul Gençlik oldu. Hemde İnegöl Belediye karşısında 0-2 geriden gelip müsabakayı 3-2 kazanmak onlar adına önemli bir sonuçtu.
İstanbul da Galatasaray FXTCR- Maliye Milli Piyango maçı beklenildiği gibi olmadı. İki takımında durgundu. Çokça yapılan hatalar (setlerin yakın bitmesine aldanmayın) oyunun temposunu düşürdü. Rakibine oranla daha çok servis kaçıran (21'e 12) sarı- kırmızılılar, blokta 5 sayılık (14'e 9) bir avantaj elde ettiler. 4 sette toplamda 23 blok yapılmasına rağmen iki takımında hücumda % 50- % 48'i bulması ilginçti. Hele Galatasaray FXTCR de en düşük yüzdeyle atak yapan Hakan'ın % 43'e, Samuel'in % 44'e ulaşması, Milli Piyango da ise, VanDer Dries (% 32) dışında tüm sporcuların yüzde 50'in üzerine çıkması karşılaşmanın nasıl geçtiğinin göstergesiydi.
ARKAS- FENERBAHÇE
Lig de günün en çok merak edilen bir başka müsabakası da İzmir de oynandı. Sakatlıktan yeni çıkmış Arslan, Nikic (sadece bir kez 2. sette girip- çıktı) ile Miljkovic'in yokluğu düşünüldüğünde sarı- lacivertlilerin, Arkas'ı, hem de deplasmanda 3-1 ile geçmesini eminim ki bir çok kişi beklemiyordu.
Müsabakayı TV den izlemediğim için fazla bir detaya giremiyorum. İlk set dışında sayılar yakın (20-25, 25-23, 23-25, 26-28).
Servislerde ev sahibi daha çok hata yapmış (18' e 13). Kazanılar sayılar: 7' ye 9.
Servise karşı manşet yüzdelerinde üstünlük Arkas da (9 hata, % 49, iyi manşet % 40)
sarı- lacivertlilerde (7 hata, % 38, iyi manşet % 32).
Hücumda da İzmir ekibi bir parmak önde (% 49- % 48).
Bloklar: 15-17.
Ve sonuçta 1-3 kazanan Fenerbahçe.
Öte yandan Ziraat Bankası, ev sahibi Palandöken Belediyesi karşısında yakın sayılarla biten setlere karşın 3-0'lık bir galibiyet çıkardı.
Halkbank da, son seti 27-25 kurtardığı müsabaka da Beşiktaş'ı İstanbul da 3-0 yenmeyi bildi.
BAYANLAR
Hafta içinde Şampiyonlar Ligi'nde tur atlayan Vakıfbank- Beşiktaş'ı, Eczacıbaşı VitrA- Çanakkale Belediyesi'ni, Fenerbehçe Grundig, Ankara da İlbank'ı set vermeden geçip 3'er puanı ceplerine koydular.
Sonuçlarını öncesinden kestirmekte zorlandığım karşılaşmalar da; Galatasaray Daikin, Trabzon dan 3-1'lik galibiyetle dönmeyi başardı.
Geçen hafta Çanakkale de 2-3 kaybeden Bursa Büyükşehir Belediyesi, son dönemlerde güzel sonuçlara imza atarak ilgi çeken Sarıyer Belediyesi'ni hemde set vermeden yendi.
Sezonun iyi işler yapan ekibi Bursa Nilüfer Belediyesi'nin pasör Gizem'in sakatlığından sonra yaşadığı düşüş, üst üste aldığı 4 mağlubiyet sonra Bakırköy Belediyesi Yeşilyurt'u 3-2 yense de bence devam ediyor. İlk devrenin başarılı bu takımı bakalım ne zaman tekrar atağa geçecek?