İnsan yaşamı boyunca beklentileri gerçekleşmediği için bir çok kez hayal kırıklığı yaşar. Bende bu hafta voleybol da bu duyguyu fazlasıyla yaşadım.
Oysa Cumartesi ve Pazar günlerini iple çekmiştim. Çünkü Burhan Felek Spor Salonu'nda hem bayanlarda, hem de erkeklerde çok önemli maçlar vardı. Voleybol, kalitesi de dahil her yönüyle bizi adeta doyuracaktı.
Ne var ki bu beklentim gerçekleşmedi. “Keçi boynuzu” misali müsabakalarla karşı karşıya kaldık.
Halbuki 4 Kasım tarihli “Lig hızlandı” başlıklı yazımda;
“Hafta sonu oynanan karşılaşmalarla erkekler ligi'nde dördüncü, bayanlar ligin de 2. haftayı geride bıraktık. Daha önceki yıllarda olduğu gibi lig, yine takımların hazır olmamaları nedeniyle keyifsiz sürüyor. Bunu da alınan sonuçlarda net olarak görüyoruz.” demiş ve sonuçlarla ilgili bilgiler verdikten sonra şöyle devam etmiştim:
“Takımların güçleri birbirine yakın, onun için bu sonuçlar ortaya çıkıyor” diye düşünenlerin az olmadığı biliyorum, ancak ben izlediğim karşılaşmalarda; topun gidiş- gelişinin yarattığı heyecan, set sayılarının yakınlığı, iyi oyuncuların beceri ve estetik hareketlerinin güzel görüntüleri dışında henüz kalitesi yüksek bir müsabaka seyredemedim. Üstelikte üst sıralar için mücadele eden ekiplerin birbirleriyle yaptıkları karşılaşmalarda bunlara dahil.
Bu cümlelerim, şu anda ortaya çıkan görüntüyle ilgili. Yoksa eminim ki en fazla 2-3 hafta sonra tadına doyum olmayacak maçlar sahneye çıkacak. Çünkü takımlarımızda bu potansiyel fazlasıyla var. İşte o zaman keşke bu ekipler ligin başında değilde, şimdi karşı karşıya gelselerdi diyeceğiz.”
Böyle söyleyerek gerçekten yanılmışım. Hele Vakıfbank- Fenerbahçe Grundig müsabakası için mazeret üretmek bile zor.
Konuşurken; takımlarımızda, yerlisiyle -yabancısıyla çok iyi oyuncular forma giyiyor. Bu sporcuların varlığı ve birbirleriyle yaptıkları mücadele ligimizi de iyice yukarı taşıdı. Bu yüzden de “Dünyanın en iyi liglerinden birine sahibiz” diye kasılıyoruz.
Ancak şu ana kadar oynanan maçlara baktığımda içimde “acaba yanılıyor muyuz?” diye bir şüphe oluşmaya başladı. Bayanlarda ve erkeklerde 6. haftayı geride bıraktık. Avrupa Kupaları'ndaki mücadele ise giderek hızlanıyor ama hala bizi voleybola doyuran müsabaka sayısı iki elin parmaklarına bile yaklaşamadı.
İnşallah önümüzde ki günlerden itibaren beklentilerimiz gerçekleşmeye başlar.
Gelelim beni biraz karamsarlığa iten karşılaşmalara...
GALATASARAY DAIKIN -NİLÜFER BELEDİYESİ
Centoni'nin sakatlanmasıyla bocalamaya başlayan sarı- kırmızılılar geçen hafta Sarıyer Belediyesi'nin elinden 3-2 ile zor kurtulmuştu.
Maçı anlatanlar Galatasaray ile ilgili iyi şeyler söylememişlerdi. Böyle olunca bu hafta Bursa ekibinin galip gelebileceği yönünde kafamda bir fikir oluşmuştu. Yanılmadığımda ortaya çıktı.
Daha setin başında sayılar 3-5 olduğunda, ev sahibinin 3 sayısından ikisi rakibin kaçırdığı servislerden, biri de bloktan dönen topun, hücum yapan oyuncunun kafasına çarpıp karşı alana düşmesiyle oluşmuştu. Bu durum adeta oyunun akışıyla ilgili küçük sinyallerdi.
Buna karşın 4-6'dan sonra gelen 4 sayıyla sarı- kırmızılılar teknik molaya 8-6 önde girdiler. Ardından 8-9, 13-10, 14-12, 14-18 (6 sayı) oldu ve Belediye yürüdü: 19-25.
Diğer setlerde de 2 ekibin bu inişli -çıkışlı grafikleri devam etti. Sonuçta Nilüfer Belediyesi mücadeleyi 3-1 kazanmayı başardı.
İstatistiklere bakıyorum; Galatasaray % 31 iyi manşet alıp % 34 ile hücum ederken, Bursa ekibinin iyi manşet oranı % 29 olmasına karşın, hücumda % 48'e çıkmışlar.
Bu da, pasör Gizem'in kötü gelen topları iyi paslara dönüştürmesinin yanı sıra, Herrera Alvarez'in hücumda, Ruseva'nın hem blok, hem de ataklarda ki becerikliliğini gösteriyor.
VAKIFBANK- FENERBAHÇE GRUNDİG
Büyük hayal kırıklığı yaşadığım maça geçmeden önce bir kaç notum var.
Cuma günü Eczacıbaşı VitrA- Beşiktaş maçı için servis beklerken, 30-35 dakika Vakıfbank'ın antrenmanını izleme şansım oldu. Çalışmaya bakınca, Guidetti'nin 4 numaradan Vasileva, ortadan da Bahar ile oynayacağını gördüm.
Her halde Guidetti, “Ben servise karşı manşet sorununa karşın, Vasileva'nın hücumda ki artılarıyla sonuca gitmeyi düşünüyorum, yanı manşetten çok hücumu önde tutuyorum. Ayrıca hızlı orta oyuncularla oynamak istiyorum. Bunun için tercihim Bahar- Rasic” planını yapmıştı.
Tabi ki oyuncularını bizden daha iyi tanıdığına göre teknik patronunun tercihini tartışacak halimiz yok.
Ama ben antrenör olsam 4 numara tercihinde manşeti kötü, hücumu iyi Vasileva'yı mı, yoksa manşeti daha iyi ama hücumda eksik Costagrande'yi mi, tercih ederdim bilemiyorum. Bu konuda hala kararsızım (Vasileva 26 kez servise karşı topla buluştu. 3 direk hata yaptı, Yüzdesi 23. İyi manşet % 15. Hücumda; 25 top aldı, 12 sayı üretti, yüzdesi 48. 1 servisten. 1 de bloktan toplam 14 sayısı var).
Ancak orta oyuncu tercihimi bu maç için çabuk oyuncu yerine, blokta daha yüksek Kübra'dan yana kullanırdım. Çünkü karşı da Montano gibi blok üstü vurmayı iyi bilen bir smaçör karşısında Kübra'nın daha başarılı olacağını düşünüyorum. Montano yüksek toplarla geldiği için, Kübra köşelere yetişmekte zorlanmaz, net blok yapamasa da, en azından topları sektirip defansın işini kolaylaştırır, mantığına sığınırdım.
Elimde detaylı oyun istatistiği olmadığı için ilk iki set oynayan Bahar'ın mı, 3 ve 4. setlerde görev yapan Kübra'nın mı blokta daha çok top sektirdiğini bilemiyorum. Aslında bilmeyi de çok isterdim. Öğrenebilirsem sizinle de paylaşırım.
FENERBAHÇE GRUNDİG KADROSU
Cumartesi günü ısınmayı seyrederken, Fenerbahçe'nin sahaya sürülen kadrosu beni çok şaşırttı.
Nedeni de antrenör Abbondanza'nın 4 numaradan 2 (Kim- Meliha), ortadan ise 4 oyuncuyla (Eda- Bauer- Dicle- Gökçen) sahaya çıkmasıydı. 2 pasör (Elif- Ezgi), 2 pasör çaprazı (Montano- Polen), 1 libero (Merve), bir de ikinci libero gibi defans için düşünülen Melis.
Liderliğini korumak için oynayacağın kritik maça sadece 2 köşe oyuncusuyla çıkmak... Bu mantığı anlamak gerçekten zor. Oyuncularından biri sakatlansa veya o günkü gibi iyi oynamasa ne olacak? Sıkıntı nasıl aşılacak?
Yanıtını ünlü İtalyan antrenöre sormayı çok isterdim. Çünkü bu tercih Fenerbahçe'ye pahalıya patladı. Hücumda eksik olmasına karşın, servise karşı manşeti iyi olduğu için Hildebrand yerine tercih edelin Meliha sahada kayboldu (4 setlik maçta sadece 5 sayı üretebildi. Hücumda 12 top aldı, 4 sayı buldu, yüzdesi 33. 1 de bloktan sayısı var). Peki servise karşı ne yaptı? Onu da vereyim: 31 kez topla buluştu, 5 direk hata yaptı, yüzdesi 35. İyi manşet % 16.
Buradan sakın Meliha'yı suçluyorum anlamını çıkarmayın. Benim tepkim iki 4 numara oyuncusuyla sahaya çıkan antrenöre. Eğer Bauer yerine 3. yabancı tercihi Hildebrand olsaydı, 3 köşe, 3 de orta olur, takıma denge gelirdi. Böylece Hildebrand- Meliha değişerek oynar, hem sıkıntılar azalır, hem de Meliha bu zor yükün altında ezilmezdi. İnşallah oyuncumuz bu müsabakanın psikolojik etkilerini çabuk unutur.
VE MAÇ
Girişte anlattığım gibi vasatı aşmayan bir karşılaşma oldu. İki takımda iyi oynamadı. Aslında planlar oynamaktan çok rakibi oynatmamak üzerine kurulmuştu. Servis silahı çok ön plana çıktı. Bu manşetleri bozunca, (Vakıfbank: servise karşı 65 kez topla buluşuldu, 6 hata, yüzde 40. İyi manşet % 31. Fenerbahçe Grundig: 83 manşet aldı, 10 hata yaptı, yüzdesi 37. İyi manşet % 23), hücumlarda da sorunlar yaşandı (Vakıfbank, % 45, Fenerbahçe Grundig % 33).
Bu iki veriye, oyuncuların performanslarının düşüklüğü, bolca yapılan hataları da ekleyince keyifsiz bir maç ortaya çıktı.
Bu kadar kaliteli oyuncuların varlığına rağmen, setler içinde ki 4'er, 5'er sayılık sıçramalara ise hiç değinmek istemiyorum.
Maçın bana göre iyilerini vererek noktayı koyayım.
Milena Rasic, Naz, libero Gizem (Vakıfbank), Eda (Fenerbahçe Grundig) hepsi bu...
PAZARIN GETİRDİKLERİ
Burhan Felek de ilk maçta İstanbul Büyüşehir Belediyesi, Şahinbey Belediyesi'ni misafir etti. Maliye Milli Piyango'yu dize getiren Antep ekibini çok merak ediyordum. Hemen söyleyeyim iyi bir takım olmuşlar. Ligde ki ilk seneleri için görüntü güzel. 3 Türk; Kemal, Sabit, Muhammet iyi işler yapıyorlar. 3 yabancısı Culafic, Jasim ve pasör Dmytro'nun katkısı fazla. Özellikle evlerinde bir çok takımın başına çorap örmeye hazırlar. Ancak hücumda top öldürmekte zorlandıkları için tempoda devamlılıkları eksik.
Bu arada antrenörleri Şükrü Çobanoğlu, “Eğer iyi bir Türk pasör transfer edip, bir yabancı smaçör daha alabilseydik, çok daha iyi olurduk. Ama iyi pasörleri ligin zaten üst sıralarındakiler paylaşınca yapacak bir şeyimiz kalmadı” diyor. Doğru da söylüyor...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gelince; bildiğiniz gibi. Sonuca gitmeyi biliyorlar. Bu da onların artı değeri.
Kadir Cin'in 26 sayılık performansı, iki orta oyuncu Ahmet ile Özkan'ın iyi oyunları galibiyette önemli rol oynadı.
Öte yandan geçirdiği ameliyattan sonra tekrar takımın başına geçen Nedim Özbey'e de “hoş geldin” diyor, yardımcı antrenör Hakan Özkan'ın sen yokken iyi işler yaptığını da buraya not olarak düşüyorum.
FENERBAHÇE- ARKAS
Bu hafta sonu hayal kırıklığı yaşadığım bir başka karşılaşma da bu oldu. Heyecanı yüksek ilk set dışında güzel bir maç olmadı. Ama Arkas'ın hakkını da yemeyelim. İyi oyunların karşılığını güzel bir galibiyetle süslemeyi bildiler. Bu tempo, oyuncuların performansları İzmir ekibini iyice yukarılara çekecektir.
Sezon başında kadrolara bakarak Halkbank'ın şampiyonluk şansını çok yüksek tutuyordum. Ancak Arkas'ın bu dengeli ve istekli oyunu görünce zirve yarışında Ankara ekibinin çok da rahat olmayacağını düşünmeye başladım. Gerçi yine de favoriler ama arkalarından gelen olduğunu da unutmamalılar.
Karşılaşmaya gelince; “Miljkovic- Schmitt düellosu izledik” desek hata olmaz. Gerçekten bu ikilinin güzel hareketlerinden gelen sayıları zevkle seyrettik (Miljkovic:12 sayı, % 50'lik hücum.
Schmitt: 21 sayı, % 63'lük atak performansı).
Sarı- lacivertlilerde Miljkovic'e diğer iki yabancıdan Wijsmans (11 sayı), biraz da Nikic (9 sayı) ile yardım etmeye çalıştılar.
İzmir ekibinde ise, yukarıda da değindim gibi kritik topların çoğunu öldüren Schmitt çok ön plana çıktı. Onunla birlikte iki Mustafa dan “Koç” olanı yüzde 100' lük hücum (7' de 7), 4 blok, toplam 11 sayıyla göze battı. Mustafalar'dan pasör olan ihtiyar delikanlı “Ramazanoğlu” ise alkışı fazlasıyla hak etti. Pas tercihleri, pasın kalitesi, hele 3 metre üstünden orta oyunculara attığı kurşun paslar çok iyiydi. Fransız oyuncu Tillie'yi de beğendim. Tekniğiyle, manşetiyle galibiyete katkı yaptı.
Benim gözümle bu hafta ki voleybol akışı böyleydi. Bakalım Avrupa Kupaları'nda, Süper Kupa da ve ligde önümüzde ki günler neler olacak?..
NEJAT SANCAK VE BÜLENT KARSLIOĞLU
Bayanlar Voleybol 2. Ligi'nde zirve mücadelesi veren Karşıyaka Asrın Grup'ta Alper Erdoğuş'tan boşalan antrenörlük görevine, FIVB antrenör eğitmeni Nejat Sancak getirildi.
Azerbaycan Voleybol Federasyonu, Kübalı antrenör Tabares Silie ile yollarını ayırdıktan sonra Erkek Milli Takımı’nın yeni antrenörü olarak Bülent Karslıoğlu ile anlaştı ve 1 yıllık resmi sözleşme imzaladı.
Sancak ve Karslıoğlu'na başarılar diliyorum...