Denizbank Şampiyonlar Ligi'nde hafta arasında oynadığımız 12'li Play- Off Turu ilk maçlarından 4 ekibimizde galibiyetle çıkmayı başardılar. Aslında 4 de 4 yapmak önemli. Çünkü voleybolumuzun gücünü bir kez daha tüm Avrupa'ya göstermiş olduk.
Kuralar ilk çekildiğinde 15 gün önceki yazımın girişinde şöyle demiştim:
“ Benim öngörüme göre (gerçi maçlar kağıt üzerinde yapılan tahminlerle değil, sahada kazanılır ama...), 3 bayan ekibimizin bu turda ki rakipleri bize sorun çıkaracak güçte değiller. Onun için Vakıfbank'ın Dinamo Kazan'ı, Fenerbahçe Grundig'in Dresdner'i, Eczacıbaşı VitrA'nın Agel Prostejov'u geçerek adlarını 6'lı Play- Off'a yazdıracaklarını düşünüyorum.”
Halkbank ile ilgili de; “Takımımız 12'li Play- Off da Deniz Bank Şampiyonlar Ligi'nin favorilerinin başında gelen Belegorie Belgorod ile karşılaşacak. Şu anda Rusya Ligi'nde ilk sırada olan bu ekibi hepimiz çok iyi tanıyoruz. Kadrolarında önemli oyuncular var. Üstelikte hatırladığınız gibi onlara geçen yıl Ankara da finalde kaybederek ikinci olmuştuk. Şimdi bunun rövanşına çıkılacak. Çok zor bir maç olacağı kesin. Ne var ki takımımızın gücü de ortada. Umarım gelecek yazımda bu turu geçiş öykümüzü sizlerle paylaşırım.”
İLK MAÇLAR
Bayanlarda ilk karşılaşmalar da alınan sonuçlar için söylenecek tek şey; “Eczacıbaşı VitrA'nın ilk seti 18-25 kaybetmemesi, Vakıfbank'ın 4. sette 25-24 öndeyken seti 25-27 vermemesi, yine Fenerbahçe Grundig'in ilk seti 25-23'e getirmemesi gerekirdi” diyebiliriz.
Çünkü kadrolara bakıldığında, güçleri tartışıldığında her 3 ekibimizde rakiplerinden üstün. Gerçi Dinamo geçen yıl ki gücünde olmasa da evinde yine de ciddi bir rakip ama ben yine de 25-24 öndeyken “set gitmemeliydi” düşüncesindeyim. Ankara da olduğum için müsabakaları TV den izleyemedim. Onun için bir şeyler yazma şansım yok.
İstatistikler ise şöyle diyor:
DİNAMO KAZAN- VAKIFBANK
14 servis kaçırmışız. 5 setlik müsabaka için normal. 11 direk sayı almışız. Manşetler de 4 hatamız var, Yüzdemiz 52. İyi manşet % 33. Yüzde 39 ile hücum yapmışız. Ayrıca 13 blok sayımız var.
Rakibimizin servise karşı manşetlerde yüzdeleri bize yakın; % 54, iyi manşet % 39. Arada ki farklılık; yaptıkları 11 direk hata. Hücum yüzdeleri ayni (% 39). Bloklarda 13-10 öndeyiz.
Ayrıntı: İki pasör çaprazı Sheilla ve Gamova 24'er sayıyla oynamışlar. Buna bakınca Brezilyalı nihayet kendini göstermiş diyebilir miyiz? Her ne kadar haftanın 6'sına seçilmiş olsa da bence hayır. Çünkü 24 sayının 5'i servisten, 3'u bloktan. 5 sette aldığı 41 toptan 16' sı sayı olmuş. Yüzdesi 39. Yani set başına ortalama 3 sayıdan bir fazla.
Costa Grande'nin 18, Rasic'in 17 sayıları güzel. İlk 3 sete ilk altı başlayan Vasileva ortalarda pek görünmemiş (28 top, 6 sayı, yüzdesi 21).
Son 2 set Gözde oynamış (8 sayı. 14 pas almış 7 sayı üretmiş. Yüzdesi 50).
De Kruijf da az sayı üretmiş (9 sayı. Hücumda 14 top atılmış 6 sayı bulmuş. 3 de bloğu var).
Gizem'in yüzdeleri de biraz düşük: % 48, iyi manşet % 31.
Rövanş ne olur? Tabi ki kazanırız. En fazla 3-1 olur.
AGEL- ECZACIBAŞI VİTRA
Ekibimizin deplasmanda da olsa ilk seti 18-25 vermemesi gerekirdi. Sonra ki setlerin 15-14- 21 bitmesi de bunu gösteriyor. Asuman'ı 3 de başlatmak mı buna sebep oldu? (daha sonra ki setlerde 6 da başladı) bilemiyorum.
Servislerde 12 hata yapmışız, 8 direk sayı almışız (rakip; 4 hata 2 sayı).
Servise karşı manşetler: 2 hata, % 49, iyi manşet % 36 (Agel: % 55, iyi manşet % 36).
Hücum: % 42, Onların % 33.
Bloklar: Bizim 13, rakibin 7.
Neslihan 20 sayıyla takımın en skoreri olmuş. De La Cruz 17, Larson 16, Poljak 13, Fürst 6 sayıyla oynamışlar.
Rövanş beklentimiz: 3-0'lık galibiyet.
DRESDNER- FENERBAHÇE GRUNDİG
25-23 alınan ilk setin dışında sarı- lacivertliler Alman takımına göz açtırmamışlar (25-15, 25-15). Zaten beklentimiz de böyleydi. Pasör Elif daha çok köşe oyuncuları kullanmayı tercih etmiş (71 -ortalar 13).
12 servis hatası yapılmış, 7 direk sayı kazanılmış. Servise karşı manşetler biraz sıkıntılı olmuş (% 42, iyi manşet % 24). % 46 ile hücum yapmışız. Bloktan da 10 sayı almışız.
İkinci maçı 3-0 kazanırız.
NE MAÇTI AMA...
Salı günü kendimi çok şanslı saydım. Çünkü davetli olarak Ankara'daydık ve Halkbank- Belegorie Belgorod maçını saha kenarından, yani yakından izleyebildim. Son dönemlerde seyrettiğim en iyi maçlardan biriydi. Her anı voleybol adına güzelliklerle doluydu. Hele takımımızın bu mücadeleden galip çıkması keyfimize tavan yaptırdı.
Böylece mavi- beyazlılar hem geçen sezon finalde yenilerek şampiyonluğu kaybettiği maçın rövanşını aldılar, hem de ikinci karşılaşma için umutlandılar. En önemlisi de ne kadar iyi olursa olsun Belegorie'nin de yenilebileceğini gördüler.
Kubiak ve Mozdzonek dışında kalan oyuncularımız çok iyi mücadele ettiler. Aslında bu iki oyuncuyu da beğendiğim söylenemez. Daha öncede, özellikle “Kubiak yerine daha iyisi alınmalıydı” diye yazmıştım. Salı günü de ortalarda pek görünmedi (7 sayı. Servise karşı 3 hata, yüzdesi 42, iyi manşet % 26. Hücumda 23 top aldı, 6 sayı üretti, yüzdesi 6 -yanlış yazmadım sadece 6- 1 de blok). Mozdzonek (4 sayı. Yüzdesi 33. 3 blok. Bu arada hakkını fazla da yemeyeyim. Çünkü Ulaş ona top atmadı. 2 pas, 1 de Esko. Aslında pasörümüz iyi manşet gelmediği için % 33, iyi manşet % 20 pek ortaları kullanamadı -Emre'ye 5, 1,5 set oynayan Resul'e 2 top attı. Toplam da 9 pas- diye düşünmeye çalışıyorum ama rakip pasör Travica'nın % 16 iyi manşete karşın ortalara toplam 32 pas attığını da aklımdan çıkaramıyorum).
KISA KALDIK
Bu zorlu mücadele de benim en çok gözüme batan “eksi” tarafımız, Kubiak- Ulaş- Emre üçlüsünün rakip karşısında kısa kalmalarıydı. Belegorie hücumlarda genelde Kubiak ile Ulaş'ın koridorlarını kullandı ve rahat sayılar buldu. Ayni sıkıntı rövanşta da bizleri bekliyor.
Bu arada Emre'nin yerine Resul'ü (bu karşılaşmanın 1.5 setinde olduğu gibi) sahaya sürmek belki daha iyi olur.
RÖVANŞTA NE YAPMALIYIZ?
Böylesine güçlü, tecrübeli oyuncuları çoğunlukta olan, hele top atıldığında rakibin tüm çabasını boşa çıkaran 2.18'lik orta oyuncuya sahip bir takımı yenmenin en önemli yolu; dip çizgiye sert servis atmaktan geçiyor. Çünkü arkadan çıkan toplar genelde 3 metre civarına geliyor. Hele servis 1'deki oyuncuyla buluşursa bu kez toplar hem fileden uzakta, hem de pasörün arkasında kalıyor. O zamanda ortaları kullanmak zorlaşıyor. Gerçi taktik olarak ön tarafı karıştırmak adına 3 metrenin yakınına da servisler atılabilir. Ancak çok uzun boyuna karşın çabuk hareket eden, ve atılan top istediği yere tam gelmese de hücum yapabilen Muserskiy karşınızda varsa (21 sayı, hücum yüzdesi 57), o zaman bu düşünce geçerliliğini yitiriyor. Bu maçta da bunu fazlasıyla gördük. İşte bu nedenle uzun servisler Muserskiy öne geldiğinde çok çok önemli.
İkinci yol; Ne yapıp ne edip pasör çaprazı Grozer'i kilitlemek (22 sayıyla oynadı, yüzdesi 62). Peki nasıl? Blok ve defans kurgusunu bir yana bırakırsak; bu oyuncu arkadayken mutlaka hücum yapacağı koridora kısa servisler atıp, o bölgede karışıklık yaratmak ilk aklıma gelen önlem.
Başka ne yapılabilir? Her zaman hayranlıkla izlediğim ve geçen yıl, aldık gözüyle baktığımız seti, servisleriyle çevirmeyi başaran tecrübeli ama artık yaşlandığı için (1975 doğumlu- 40 yaşında) hızlı tempoyu kaldıramayan ve yorulan Tetyukh'in yıpratılmalı (servise karşı manşetlerde çok aksadı % 29, iyi manşet % 9. Hücumda % 37. 4 servis kaçırdı, bloktan da sayı üretemedi).
Yine onun gibi 4'den oynayan, hem manşette (yüzde 33, iyi manşeti % 11), hemde ataklarda sıkıntılı ( % 33) 33 yaşında ki Khtey ile uğraşılmalı.
Nasıl? Hareket ederek servis karşılamalılar. Yani üstlerine değil, önlerine- arkalarına, sağına- soluna taktik servisler atılmalı. Öne geldiklerinde onların koridorundan ama yüksekten hücum edilmeli. Arkada hangisi varsa, onun savunduğu bölgeye atak yapılmalı (hızlı ve sert geçeceği kesin olan bir karşılaşmada bunlar ne kadar uygulanabilir tabi ki bilinmez. Ancak bu kadar deneyimli ve bu tür çok müsabaka oynamış oyuncuların bulunduğu takımımızdan da bunları yapmalarını beklemek hata olmamalı).
Ayrıca bu maçta olduğu gibi çok servis kaçırmaları için (30) hep birlikte dua etmeliyiz. Ya da bir çok sporseverin yaptığı gibi; karşılaşmayı TV den seyrederken her türlü “uğur” u, “totem” i yapmalıyız. Tabi ki bu bölüm işin şaka tarafı...
HATA KİM DE
Aslında ara başlıkta ki gibi bu durumu biz, yanı ekibimiz yarattı. Eğer Belçika da Noliko Maesik ile 3-2 oynayıp puan kaptırmasaydık grubu ikinci sırada bitirmez ve 12'li Play- Off da Belegorie ile eşleşmezdik. Hadi yakaladığımız 3-1'lik avantajı iyi değerlendirip bu turu geçtik diyelim. Kim gelecek? Bu kez Rusya Ligi ikincisi güçlü Zenit Kazan. O da başka bir bela.
Gördüğünüz gibi grupta yapılan bir hata bizi nerelere getirdi. Halbuki ilk sırayı alsaydık (ki Peguia ile puanlar 15-15 eşitti), bugün 4'lü Finalin hesabının içinde olacaktık.
Umarım turları geçeriz, böylece bu konu da fazla gündeme gelmez.
VE LİG
Denizbank şampiyonlar Ligi'ni bir yana bırakıp, gözümüzü lige çevirelim. Hafta sonu yine güzel ve ilgi çekici sonuçlar vardı. Bir tarafta üst sıraları hedefleyen takımlar kozlarını paylaştı. Diğer tarafta ise alt sıralarındaki ekipler puan kapma savaşı verdiler.
Erkeklerde sonuçları merakla beklenen iki maç Ankara da oynandı. Önce Ziraat Bankası- Galatasaray FXTCR karşı karşıya geldiler. Beklenildiği gibi heyecanı yüksek mücadele 5 sete uzadı. Sonuçta Ziraat Bankası galip gelmeyi başaran ekip oldu.
Arkasından ligin ilk iki sırasını paylaşan Halkbank ile Arkas sahne aldılar. Başkent takımımın salı günü Denizbank Şampiyonlar Ligi 6'lı Play- Off ilk maçında Belegorie ile zorlu bir müsabaka oynamasının getirdiği fiziksel ve psikolojik yorgunluğun yanı sıra, akıllarda takılı kalan rövanş düşüncesi, acaba Arkas için bir şans olur mu? Sorusunu getirdi.
Ne var ki tam tersi oldu. Halkbank ilk iki set adeta sahada esti, gürledi (25-16, 25-16). İzmir ekibi 3. sette biraz dirense de sonuç değişmedi. Böylece ligin ilk iki sırası da netleşmiş oldu.
Geriye kalan 4 maçtan 3'ü M. Milli Piyango- Şahinbey, İnegöl BLD- İstanbul B. BLD, Torul Gençlik- Beşiktaş 3-2 bitti. Haftayı sadece Fenerbahçe set vermeden kapattı.
BAYANLAR
Haftanın sonucu en çok merak edilen müsabakası hiç şüphesiz ki Fenerbahçe Grundig- Vakıfbank arasındaydı. Çünkü lig den sonra 6'lı Play- Off da bu ekiplerin iki maç için tekrar karşı karşıya gelecek olması mücadeleden galip çıkacak takıma psikolojik olarak üstünlük getirecekti. Gerçi kisi de lig de ayrı, Denizbank Şampiyonlar Ligi'nde farklı kadrolarla oynuyorlar ama yine de bu karşılaşma tüm voleybol camiasının fazlasıyla ilgisini çekiyordu.
Müsabaka için olumlu- olumsuz konuşulacak, söylenecek çok şey var. Ama ben işe biraz bardağın dolu tarafından bakarak, “iki takıma da yakışan bir 5 setlik mücadele oldu” diyorum.
Oyun başladığında; serviste hedef oyuncu seçimleri, hücumda hangi rakip oyuncunun bölgesinin kullanılacağı, hangi oyuncuya blok, defans yerleşiminin nasıl ve nerede yapılacağının hemen anlaşılması, ekiplerin taktiksel yönden hazırlandıklarını gösteriyordu.
Müsabaka içinde bunları kim iyi uygulayabildiyse rakibine üstünlük sağladı. Ne var ki 2 takımda da devamlılık olmadığı için karşılaşma 5 sete uzadı.
Vakıfbank, servislerde iki hedef belirlemişti: Kim (56 servis) ve libero Merve (31). Bosetti ise tamamen devre dışı bırakılmıştı (4 top).
Doğru bir düşünce mi? Kim kesinlikle doğru. Fenerbahçe'nin en önemli kozunun servislerle buluşması sağlanacak, böylece önden, özellikle de arkadan hücumda devre dışı kalması sağlanacaktı. Başarıldı mı? Yumuşak servis atılmasına karşın bir ölçüde “evet”. Kim 7 direk manşet hatası yaptı. Servis karşılama yüzdesi 50, iyi manşet % 21. Ancak ataklar da fazla bir sıkıntı yaratmadı (39 pas aldı 17 sayı buldu). Çünkü Kim, bloğun üstünden, fazla sert olmayan ama boşluğa giden toplarla sayılar aldı.
Merve ise 31 kez servis karşıladı, 2 hatası var. Yüzdesi 61. İyi manşet yüzdesi 46. Bu da görevini iyi yaptığını gösteriyor.
Eğer Vakıfbank, Merve yerine servis tercihini Bosetti olarak kullansaydı, mutlaka daha avantajlı olurdu.
Fenerbahçe Grundig, servis hedefi olarak liberolar iki Gizem'i, Vasileva'yı ve Gözde'yi seçmişti. Doğru muydu? Liberolar hariç (Gizem K. % 60, iyi manşet, % 36), Gizem Ö. (% 65, iyi manşet % 53) doğruydu. Özelikle Vasileva, liberolar ve Gözde'nin geniş bir alanı kontrol ederek, ona az yer bırakmalarına, üstelikte onu topla buluşturmak için sarı- lacivertli oyuncuların attıkları yumuşak servisleri rağmen 29 topta 6 direk hata yaptı, yüzdesi 36, iyi manşet % 17.
KÖŞE OYUNCULAR NASILDI?
Vakıfbank da; manşetini eleştirdiğimiz Vasileva dışında (15 sayı, yüzde 60 hücum), Sheilla da, Gözde de beklenenin altındaydılar. Sheilla toplam 18 sayı, hücum yüzdesi 36. Gözde 9 sayı, atak yüzdesi 27.
Fenerbahçe de, Bosetti vasat (14 sayı, hücum % 34), Kim (çok yıpratılmasına karşın 23 sayı, atak yüzdesi 44), ve Montano (20 sayı, hücum yüzdesi 44).
Sonra dan oyuna giren Güldeniz (Vakıfbank) her zaman ki gibi faydalı, pasör çaprazı olarak giren Polen (Fenerbahçe) iyiydi.
PASÖRLER:
Naz da, Elif de, zaman zaman tercih hataları yapsalar da, smaçörleri zorlayan toplar atsalar da maçın iyileri olarak göz doldurdular. Sonra dan giren Çağla (Vakıfbank), Ezgi de (Fenerbçe) görevlerini yaptılar.
ORTA OYUNCULAR:
Sarı- lacivertlilerde gerek Eda (1 servis, 2 blok toplam 10 sayı, hücum yüzdesi 54), gerekse Dicle (1 servis, 3 blok, toplam 9 sayı, atak yüzdesi 71) iyi oynadılar.
Vakıfbank da Rasic çok iyi (3'ü bloktan 17 sayı. Hücum yüzdesi 70), Bahar iyi değil (3 sette 3 sayı. Servis ve blok sayısı yok. Atak yüzdesi 38). Yerine giren ve 1.5 set oynayan Kübra iyi (3'ü bloktan, 3'ü hücumdan 6 sayı).
BİR HATIRLATMA
Şimdi burada bir saptama yapmak istiyorum. 24 Kasım'daki yazımda şöyle bir paragraf kullanmışım:
“Cuma günü Eczacıbaşı VitrA- Beşiktaş maçı için servis beklerken, 30-35 dakika Vakıfbank'ın Fenerbapçe için yaptığı antrenmanı izleme şansım oldu. Çalışmaya bakınca, Guidetti'nin 4 numaradan Vasileva, ortadan da Bahar ile oynayacağını gördüm.
Her halde Guidetti, “Ben servise karşı manşet sorununa karşın, Vasileva'nın hücumda ki artılarıyla sonuca gitmeyi düşünüyorum, yanı manşetten çok hücumu önde tutuyorum. Ayrıca hızlı orta oyuncularla oynamak istiyorum. Bunun için tercihim Bahar- Rasic” planını yapmıştı.
Tabi ki oyuncularını bizden daha iyi tanıdığına göre teknik patronunun tercihini tartışacak halimiz yok.
Ama ben antrenör olsam 4 numara tercihinde manşeti kötü, hücumu iyi Vasileva'yı mı, yoksa manşeti daha iyi ama hücumda eksik Costagrande'yi mi, tercih ederdim bilemiyorum. Bu konuda kararsızım.
Ancak orta oyuncu tercihimi bu maç için çabuk oyuncu yerine, blokta daha yüksek Kübra'dan yana kullanırdım. Çünkü karşı da Montano gibi blok üstü vurmayı iyi bilen bir smaçör karşısında Kübra'nın daha başarılı olacağını düşünüyorum. Montano yüksek toplarla geldiği için, Kübra köşelere yetişmekte zorlanmaz, net blok yapamasa da, en azından topları sektirip defansın işini kolaylaştırır, mantığına sığınırdım. “
Bu karşılaşmada bunun doğru olduğunu gördüm. Yukarıda iki oyuncunun oynama sürelerini ve istatistiklerini verdim. Bu da zaten durumu özetliyor. Üstelik ben Montano'yu hesaplarken, Kübra Bosetti'ye de duvar ördü. İlk 3 set 10 sayı üreten İtalyan oyuncu, 4. ve 5. setlerde hücumda 3 sayı
bulabildi. Kübra'nın bloktan kaç topu sektirdiğini bilmiyorum ama 3 net blok sayısı olduğunu da tekrarlayayım.
BİR KAÇ AYRINTI
- Hedefteki oyuncuları topla buluşturmak için iki takımın oyuncuları da servisleri bir hayli yumuşattılar. Kim ile Sheilla hariç. Kim bildiğiniz gibi smaç servis atıyor. Sert de atıyor. Üstelikte yüklendiği bu servisler hedefi de buluyor (4 sayı). Genelde Gözde ve liberolara oranla daha dar bir alanda manşet için beklemesine karşın, Kim topları Vasileva ile buluşturmayı fazlasıyla başardı.
Brezilyalı da öyle. Çok etkili servis kullanıyor (3 direk sayı). Bu da rakibi oyundan düşürmeye yetiyor.
- İki takımında çok iyi defans yaptığını söylemeliyim. Gerçi bunda oyuncuların hücumlarda plaselere, tokat plaselere fazlaca başvurmalarının rolü de vardı. Özellikle 5. sette bir ara sadece plase atılır oldu. Ama yine de defanstan çok top çıktı. Ne var ki ben, “bu kalitede ki oyuncuların mücadelesinde sert smaçlar daha ön planda olmalı” diyorum.
- İlk setin 25-16 gibi açık farkla bitmesini yadırgadım.
- Uzak ara giden ilk sette sayılar 23-14 olduğunda sarı- lacivertlilerin teknik adamı Abbondanza'nın Polen- Ezgi ikili değişikliğini garipsedim. Ne gerek vardı?
- Fenerbahçe Grundig, orta oyuncusu Gökçen'in sakatlığı nedeniyle maça sadece 2 orta oyuncusu Eda ve Dicle ile çıktı. Bir aksilik her şeyi altüst edebilirdi. Çünkü dışarıda Polen (pasör çaprazı), Ezgi (pasör), Meliha (4 numara oyuncusu), Melis (2. libero) vardı.
İtalyan teknik adam şansına güvendi ve tuttu. Gerçi kim olsa bu karşılaşmada Kim- Montano- Bosetti üçlüsünden vazgeçemezdi.
Hatırlarsanız, ilk devrede ki Vakıfbank müsabakasına da Abbondanza 3 yabancı hakkını Kim- Montano- Baier'den yana kullanmış, bunun sonucunda sahada sadece 2 dört numara oyuncusu olarak Kim- Meliha mücadele etmiş, buda sorun yaratmıştı.
- 3. sette Vakıfbank, 4-8, 9-13, 14-16 önde olmanın avantajını kullanamadı.
- 3. sette 18-18 de Elif pasları Kim'e yönlendirdi. Bu oyuncu da pasörün güvenini boşa çıkarmadı. Üst üste aldığı 3 topu da öldürüp takımını rahatlattı. 21-18.
- 4. setin sonlarında 22-23 de, file üstünde kalan 2 topta, Naz, önce Eda'ya, sonra da Bosetti'ye üstünlük sağlayarak 22-25 ile skoru 2-2'ye getirdi.
- 5. sete Fenerbahçe, Kim'i 4, Elif'i 3 de, Vakıfbank da pasör Naz'ı 2 de başlattı. Bu giriş sarı- siyahlıların 1-4 öne geçmesine yol açtı. Sarı- lacivertliler bırakmadı 6-5. Sonra nefeslerin tutulduğu başa baş mücadele. Bir ara 8-10 oldu. Ardından 12-11. Sonuçta seti 13-15, maçı da 2-3 koparan Vakıfbank zirvede ki yerini korudu.
- Maçın hakemleri Erdal Akıncı ve Tayfun Şener bana göre zorlu karşılaşmayı iyi yönettiler.
Haftanın diğer sonuçlarında: Eczacıbaşı VitrA- Beşiktaş'a, Galatasaray Daikin- Nilüfer Belediye'ye, İlbank- Bakırköy BLD Yeşilyurt'a deplasmanda set vermeden galip geldiler.
Pazar gününün iki ilginç sonucundan biri Çanakkale'den çıktı. Ev sahibi Bursa Büyükşehir Belediyesi'ni 3-2 yendi.
Zorlu geçmesini beklediğimiz bir başka karşılaşmada ise, Sarıyer, Trabzon İdman Ocağı'nı hemde 3-0 ile geçti.