24 takımın 4 grupta mücadele edeceği Dünya Bayanlar Voleybol Şampiyonası bugün İtalya da start alıyor.
12 Ekim de oynanacak Final müsabakasıyla sona erecek bu dev organizasyonda, Filenin Sultanları zorlu yarışa İtalya'nın Trieste kentindeki başlayacak. Grupta sırasıyla Sırbistan, Kanada, Bulgaristan, Brezilya, Kamerun ile kozunu paylaşacak. Sonra dikenli bir yol bizi bekliyor.
15 gün önce düşüncelerimi örnekleyerek sizlerle paylaşırken nasıl bir 6 ile oynayacağız? Sorusuna da yanıt aramıştım. İtalya ve Hollanda ile yaptığımız 4 hazırlık karşılaşmaları bir anlamda bunun da yanıtını verdi gibi... Yani eğer karar değişmezse, pasör çaprazında Polen yer alacak.
Hatırlarsanız Grand Prix de farklı bir sistemimiz vardı. Etkili hücumu olmayan ama servise karşı manşeti ve defansı iyi oyuncuları 6'ya monte edip, Neriman'ı ataklarda en önemli silah olarak kullanmıştık. Ancak tüm yük iki 4 numara oyuncumuzun üstüne yıkıldığı için setlerin bir çoğunda inişler- çıkışlar yaşamıştık.
Şimdi bu düzenden vazgeçip güçlü hücum yapan bir pasör çaprazına döndük. Aslında nasıl diğer sistem de sorunlar ile karşılaştıysak, bunda da bizi bazı sıkıntılar bekliyor. Polen- Seda ikilisinden birinin oynamasıyla bu kez Neriman'a servise karşı manşet yükü getirecek.
Eskiden yaptığımız gibi, onu çizgiye yaklaştırıp, Gözde ve libero Gizem'e geniş bir alan mı bırakacağız? Yoksa normal düzenle oynayıp bu oyuncumuzun performansına mı güveneceğiz? Bunu maçlar başladığında göreceğiz.
İşte bu durum bence bizim şampiyonada ki yerimizi de belirleyecek.
Bunun ötesinde artık “başarılı olmak için şunu yapmalıyız, şöyle oynamalıyız”gibi şeyler söylemenin bir anlamı yok. Çünkü zorlu sınav için tüm hazırlıklar yapıldı, taktikler belirlendi. Bundan sonrasını hep birlikte izleyeceğiz.
Geçen yazım da şansımız için şöyle yazmıştım:
“ Son söyleyeceğim şey ise; bu takım kafaca ve taktik olarak iyi hazırlanırsa kürsüye çıkar. Londra Olimpiyat Oyunları'nda da beklentim yüksekti. Olmadı. Avrupa Şampiyonası'nda da hedefi “kürsü” olarak gösterdim yine olmadı. Maçlar bittikten sonra, yapılan hataların getirdiği sonucu “kadere”, “şansızlığa” bağlayanlar kadar “yazık oldu” diyerek benimle ayni çizgiye gelenlerin sayısı da az değildi.
Özverimiz, becerikli oyuncularımızın varlığı, tüm sorunlarımızı aşıp bir çok müsabaka da bize iyi işler yaptırdı. İşte bu nedenle Dünya Şampiyonası'nda da beklentim kürsü.
Grupta Sırbistan dahil, Bulgaristan, Kanada, Kamerun'u yeneriz. Favori Brezilya maçı için iyimser değilim. Sonuçta grubu ikinci sırada bitiririz. İlk 4' lerin buluşacağı ikinci etapta, 6 ekipten Rusya, Amerika, Hollanda, Tayland, Kazakistan, Meksika dan 4'ü rakiplerimiz olacak.
Hızlı ve ortadan oynamayı seven Amerika, kadroya bu sezon Eczacıbaşı VitrA da forma giyecek Larson'u da ilave etti. Rusya'nın da Gamova- Sokolova ikilisini sahaya sürüleceği söyleniyor. Tüm bunlara karşın kürsüyü hedefleyen bir takımın yürümesi, yani bu grubu atlaması gerekiyor. Birini yenip, diğerine takılsak bile bu grupta ilk 3 içinde olmak bizi bir sonra ki tura götürür.
Diğer tarafta İtalyanlar, ev sahibi olarak grupları da, 3.Etaba giden yolu da önceden çizdikleri için rahatlar. Gruplarında Almanya, Arjantin, Hırvatistan, Tunus, Dominik Cumhuriyeti var. Bir sonraki turda eşleşecekleri rakipleri ise, Japonya, Çin, Belçika, Azerbaycan, Küba, Puerto Riko'dan 4'ü.
Burada ilk 3'e girmeleri zor değil.
Bundan sonrası için şanslar eşit. 6 takımın 3'erli 2 grupta (G ve H) kozlarını paylaşacağı bu etapta, ilk iki sırayı alanlar yarı finale yükselip kürsü için mücadele edecekler.
Yarı finale çıkacakları belirleyecek bu etap da kimlerle oynarız? Şimdiden bilmek olası değil. Kürsüyü hedeflediğimize göre, yarı finale çıkacak takımlardan biri olacağımıza ben yürekten inanıyor ve bekliyorum. “
Bu düşüncem değişmedi. Bu yüzden ilk 6 dışındaki her sonucu başarısızlık olarak hanemize yazacağım.
POLONYA ŞAMPİYON
Erkekler Dünya Şampiyonası'nda altın madalya Brezilya'yı yenen Polonya'nın oldu. 12 bini aşkın seyircinin seyrettiği karşılaşmada, güçlü rakibini 3-1 ile geçen Polonya, 1974 yılından sonra ikinci kez kürsünün ilk sırasına çıkmayı başardı. Fransa'yı yenen Almanya da üçüncü oldu.
Olimpiyat Oyunları'ndan sonra ki voleybolun bu en büyük organizasyonunu 98 ülke yayınlayarak izleyenleri voleybola doyurdu. Ama futbol, biraz da basketbol dışındaki branşları spordan saymayan ülkemizdeki onlarca kanal, bırakın maçları yayınlamayı haber olarak bile vermediler.
Geçen yazımda bu konuya değinmiş, özel televizyonlar için yayın hakkına ödenecek ücret fazla geliyor olabilir. Ancak TRT'nin yarı final ve finale ilgi göstermesini beklediğimi yazmıştım. Tabi ki değişen bir şey olmadı. Voleybol severler gibi bende bu şölenden payımı alamadım.
Ancak ben yine de kendimi şanslı sayıyorum. Çünkü antrenör arkadaşım Zafer Atay, bana 12 takımı içine alan 6 tane maçın CD'sini verdi. 2-3 gün içinde de yarı final ve final elimde olacak. Bu sayede erkekler voleybolunun son durumuna bir kez daha göz atabileceğim. İyi ki varsın Zafer Atay.
ABLAMIZI KAYBETTİK
Türk Bayan Voleybolunun unutulmaz ismi, Galatasaray ve ulusal ekibimizin ilk kaptanı Alev Ercins'i kaybettik...
Galatasaray ile 14 yıl boyunca mücadele eden, 7 yıl üst üste şampiyon olan “Yenilmez Armada”nın ve Milli Takımın kaptanlığını yapmış olan Alev Ercins, cumartesi günü Karacaahmet Şakirin Camii’nde öğle namazının ardından aile mezarlığına defnedildi.
“Alev Ablamız” Galatasaray A takımda forma giyerken, ben de gençlerde oynamaya başlayınca onunla tanışmıştım. Böylece ayni kulüpte “adaş” olduk. Sık görüşemesek de, her karşılaştığımızda “O” herkese gösterdiği sevgisini benden de esirgemedi.
Voleybolumuzun “Alev Ablası” nı saygıyla anıyor, geride kalan ailesine sabır diliyorum.
Hepimizin başı sağ olsun...