Hafta sonu Ankara da Filenin Sultanlarının ilk etap grup karşılaşmalarını seyretme şansım oldu. Rusya, Amerika ve Japonya'nın mücadele ettiği bu maçları, sıcak yaz günlerinin yaşanmasına karşın tribünleri dolduran coşkulu seyircilerle birlikte keyifle izledik. Sık sık vurguladığım gibi Ankaralı voleybol severlere hayranlığım her geçen daha da artıyor. Ekibimizi asla yalnız bırakmıyorlar. Ayrıca bir voleybol müsabakasında takımın nasıl desteklenmesi gerektiğinin de en güzel örneklerini veriyorlar. Bu yüzden ulusalların “maç kenti” kesinlikle Ankara olmalı.
YENİ AMERİKA
Ben genelde hızlı oynayan, ortaları çok kullanan takımların voleybolunu sevdiğim için, tecrübelilerle, gençler karıştırılarak oluşturulmuş yeni Amerika'nın oyunundan çok hoşlandım.
Hele ortadan kısa, erken kısa, kurşun gibi çeşitli paslarla yapılan hücumları zevkle seyrettim (Amerikalı orta oyunculardan Akinradewo 2 maçta 47 pas, Adams 3 müsabakada 47 pas, Dixon ise 4 sette 21 pas aldı). Eğer defans yapmayı iyileştirirlerse gelecekte iyi işlere imza atarlar.
İYİ OYNADIK
Bize gelince; sakatlıkları nedeniyle Neslihan, Eda, pasör Naz'ın eksikliğine karşın iyi bir performans gösterdik. Özellikle Gözde ekibimizin adeta kahramanıydı. Voleybol takım oyunu olduğuna göre diğer oyuncularımızın da hakkını yemeyelim ama liberomuz Gizem (Japonya maçı: servise karşı yüzde 66, iyi manşet %51. Amerika mücadelesi: yüzde 62, iyi manşet %53. Rusya karşılaşması: %67, iyi manşet yüzde 64) ile Gözde'yi yinede arkadaşlarından ayırmak gerektiğine inanıyorum. Bir oyuncu bir turnuvada ancak bu kadar oynar. Nazar değmesin. Takımı yönetmesiyle, aldığı sayılarla (20+26+16 toplam: 62), servisiyle (toplam 56 servis, hiç hata yapmadı, 2 sayı aldı), servise karşı manşetiyle (Japonya: yüzde 86, iyi manşet yüzdesi 71. ABD: yüzde 83, iyi manşet yüzdesi 67. Rusya: %76, iyi manşet yüzde 68), hücumuyla (Japonya karşılaşması: 30 top 17 sayı, yüzdesi 57. ABD: 51 pas 21 sayı, yüzdesi 41. Rusya:45 top, 14 sayı, yüzdesi 31), bloğuyla (3+3+2 toplam: 8) bir yıldız gibi parladı.
MAÇLAR
Kısa bir ekip olan Japonya karşısında istediğimizi almayı bildik. Asya Voleybolunun temsilcisi; her zaman olduğu gibi taktik servisleriyle, defansıyla, hızlı, boşluklara yaptıkları hücumlarıyla, plaselerle, bitmez tükenmez enerjileriyle bizi sıkıntılara soksa da, kuvvetli smaçör eksiklikliği nedeniyle işi daha ileri götüremedi. Tabi bu arada sıkıştığımız anlarda Gözde'nin “sazı” eline almasıyla set vermeden güzel bir galibiyete imza attık.
Başa baş geçen ilk sette konuşulacak şeyler şunlardı: Sayıları 3-6'dan 6-6'ya, 6-8 den 10-8'e getirmek, iki kez set sayısı servisi kırmak, Gözde'nin yüzde 56'lık hücum yüzdesi ve 11 sayısı artılarımızdı. Eksi olansa; 22-20 öndeyken 22-23 geriye düşmemizdi.
İkinci seti iyi oyunla hep önde götürerek 25-19 aldık.
Maçı 2-0'a getirmenin rahatlığıyla başladığımız 3. sette önceleri ortalarda pek yoktuk. İlk teknik mola 3-8 geçildi. 11-15'e kadarda onlar kaçtı, biz yakalamaya çalıştık. Bu anlarda Gözde'nin servisleri ortaya çıktı. İyi manşet getirip, hızlı hücum yapamayan, plaselerle yada boşluklara yaptıkları yumuşak vuruşlarla sayı bulmaya çalışan Japon oyuncuların bu çabalarını iyi defans yaparak boşa çıkarıp üst üste gelen 5 sayıyla 16-15 öne geçtik. Sonrası da geldi: 25-21.
Bu müsabaka için eklenecek bir şey de; Kısa ve blok eksikliği çok fazla olan bir rakip karşısında Bahar'ı ve Kübra'yı; servise karşı % 66, iyi manşet yüzdesi 53 gibi yüksek bir orana rağmen az kullanmak yanlış oldu (Bahar 11, Kübra 6 pas aldı. Bunların dağılımı da genelde ikiye tek ayak idi). AMERİKA MAÇI İlginç bir karşılaşma oldu. Sonunda 3-2 kazandık ama tartışacak çok şeyde yaşadık. Öncelikle yukarıda da değindiğim gibi hızlı oynamaya çalışan, ortadan fazla hücum eden bir takıma taktiksel olarak iyi hazırlanmadığımızı düşünüyorum. Onun için setleri ele alırken sorunlara değinmek yazının bütünlüğünü bozmamak adına daha doğru olacak.
İlk setten başlayalım: Gözde'nin Hill'i dağıtan servislerine eklediğimiz bloklar, defanstan çıkan topların sayıya dönüştürülmesi derken 6-1 yaptık. İlk teknik molayı da 8-3 geçtik. Bu hızla ikinci teknik molaya 16-9 girdik. Farkın getirdiği tempo düşüklüğü, servise karşı aksayan manşetler, öldürülemeyen toplar aranın kapanmasına yol açtı: 18-16. Tekrar atak yaptık: 22-18. Bir daha rakibi bekledik: 22-20. Yine toparlandık: 25-21.
İkinci set: Bir önceki sette sıkıntılı anlarımızı Yeliz- Güldeniz değişikliğiyle aşmıştık. Buna rağmen antrenörümüz yine Yeliz ile başlamayı tercih etti. Acaba sete direk Güldeniz ile başlamamak hata mı oldu? Diye düşünürken iyice sıkıştık. Servise karşı manşet sorununu azaltmak için Neriman- Güldeniz değişikliğine gidildi. Yine de fark arttı. Sayılar 10-17 oldu. Topu öldürdük: 11-17.
Antrenörümüz Barbolini ikili değişikliğe gitti. Asuman ile Yeliz'i çıkarıp, yerlerine Gamze'yi servise, Meliha'yı da pasör çaprazı olarak 4'e aldı. Plaj voleybolu kökenli ve hayatında ilk kez bu yıl Avrupa Ligi maçlarında ulusal formayı giyen, ayrıca 4 numara da görev yapan, yani daha çok servise karşı manşetiyle öne çıkan ama hücumda biraz eksik kalan, tecrübesi çok az bir oyuncuyu, böylesine bir seyirci önünde sahaya sürmenin mantığını çözemediğimiz için şaşırdık. Bu arada oyuncumuz bloktan 1 de sayı alınca “tamam tuttu” diyenler ağırlık kazandı. 3 tur sonra Meliha 1'e, Gamze öne geldiğinde ikili değişikliğin geriye alınacağını düşünüyorduk ki yanıldık. Bu şekilde oyuna devam edildi. Ancak pozisyonlar değişmeye başlayınca bu “devam” tercihi göze batmaya başladı. Set bitene kadarda sürdü. Böylece 9 tur boyunca pasör çaprazı olarak oynayan Meliha'ya, Gamze güvenip tek pas dahi atamadı. Tüm oyun köşelere yıkıldı. Gözde öndeyse Amerika servisleri Neriman'a attı, geriden hücumu engelledi, Gözde 4'de, 3'lü bloktan kurtulmak için uğraştı durdu. Neriman öne Gözde arkaya gelince bu kez servisler Gözde ile buluştu. Neriman önde tek başına kaldı.
Takımların her zaman en çok hücum eden, en çok sayı üreten oyuncuları bilindiği gibi pasör çaprazlarıdır. İşte biz bu bölümlerde bu vurucu güçten eksik yani 5 kişi ile mücadele etmek zorunda kaldık. Buna rağmen yine de arayı kapatıp 24-24 de Amerika'yı yakaladık. Ardından da 27-26 öne geçtik. Ama olmadı ve 27-29 kaybettik.
SORULAR
Şimdi, bir çok kişi, “Seda sakattı oynamadı. Güldeniz- Neriman değişikliği de yapılmıştı. Bunun dışında başka seçenek zaten yoktu” diyebilir.
Eski bir antrenör olarak anlatayım: Bu tür kritik maçlar için her şey önceden düşünülmeli. En azından Seda oynamayacağına göre sabah antrenmanında başka alternatiflere, arayışlara yönelinebilirdi. Tecrübesizliğinin ötesinde, bu oyuncunun yukarıda da değindiğim gibi en büyük artısı servise karşı manşetidir. Onu bu vasıflarından uzaklaştırıp, sadece eksik olduğu hücumda kullanmak mantıklı değildi. Bu pozisyonda oyuna girecek oyuncu sadece atak ve blok için sokulacaksa bu Meliha yerine, en azından orta oyuncu olmasına rağmen bu tür kritik bir çok maç oynamış Büşra olabilirdi. Çünkü hem blokta Meliha dan daha aktif bir oyuncu, hemde 2'den atak yapmayı, en azından topu kullanmayı bilir. Çok sıkışıldığında belki arkadan kuvvetli atak yapmazdı ama en azından topu kullanabilirdi. Bunu düşünecek Gamze de bir veya iki kez, köşeleri rahatlatmak, rakibin blok ve defans yerleşim kurgusunu bozmak adına topu Büşra'ya korkmadan atabilirdi.
İkinci alternatif yine Büşra oyuna girer, ortada kalır, Kübra 2'ye çekilebilir, Büşra arkaya, Gamze öne geldiğinde de ikili değişilik geriye alınır, Asuman 1'e, Yeliz 4'e girer normale dönülürdü. Böylece önde yine 3'lü hücum turu olurdu.
GEÇEN YILDAN BİR ÖRNEK
Şimdi bu anlattıklarımı uçuk bir varsayım olarak nitelendirebilirsiniz. Bende size geçmişten bir olayı anlatayım. O beğenmediğiniz Türk antrenörlerin neler düşünüğünü, sıkıştıklarında neler yaptıklarını, en azından neler denediklerini, yani pratikliklerinin farkını ortaya koyayım.
Bir çoğunuz izlememişsinizdir, seyredenlerde eminim ki hatırlamazlar. Geçen yıl Ulusal Genç Kız Takımımız Avrupa Şampiyonası'nda Rusya ile yarı final maçı oynuyor. Antrenörlerimiz Gökhan Edman ve Suphi Doğancı. Sahada kıyasıya bir mücadele var. O gün pasör çaprazı olarak görev yapan oyuncumuzdan maçın sonlarına yaklaştığımız kritik bölümlerde bir türlü verim alamıyoruz. Yani işler beklenildiği gibi gitmiyor. Teknik kadromuz orta oyuncumuz Kübra'yı 2'ye çekip yerine başka bir orta oyuncuyu sahaya sürüyor. Ayni Amerika maçında yukarıda anlattığım Büşra- Kübra organizasyonu gibi.
Sonuç: İki seti böyle oynayan takımımız Rusya'yı yenip finale çıkıyor.
Tabi ki bu işler damdan düşer gibi olmuyor. Daha önceden bunun çalışmaları yapılıyor. Üstelikte ortada daha her hangi bir sakatlık yokken.
Eminim ki maçı kazandıktan sonra bu yazdıklarımızın bir çoğunuz için hiç bir anlamı yok. Ama küçük bir hatanın, küçük bir ayrıntının bazen başa çok işler açabileceği de unutulmamalıdır.
Nitekim bir gün sonra Meliha maça ilk altıda pasör çaprazı olarak başladı. Ama bu kez her halde onu iyi tanıyan yardımcı antrenörümüz Ferhat Akbaş, oyuncunun özelliklerini anlatıp, nasıl oynaması gerektiği konusunda Barbolini'yi uyarmış olacak ki, bu kez Meliha pasör çaprazı olmasına karşın Gözde- libero Gizem ile birlikte takımın servise karşı manşet alma görevini yüklendi. Bu işi iyi de yaptı (17 kez topla buluştu, hiç hata yapmadı yüzdesi 65, iyi manşet %65 gibi yüksek bir oran yakaladı). Böyle olunca rahatladı, kendine güveni geldi, defans yapıp, iyi de servis attı. Hücumda zaten eksik olduğunu söylemiştik, yine %27 gibi düşük bir oranda kaldı ama takımın dişlilerinin bozulmasına da engel oldu.
MAÇA DEVAM
Çok değişik yerlere geldik. Biz yine maça dönelim. 3. set; bir hızlandık: 6-2, 8-5, 10-7. Bir durduk: 10-10. Tekrar hızlandık: 18-14 ve 25-21.
4. sette libero'ya servis atma ısrarımız olumsuz sonuç vermeye başladı. İyi manşet getiren Amerika hücum da rahatladı. Hep önde götürdüğü seti de 20-25 alarak mücadeleyi uzattı.
Güzel bir 5. set oynadık. Gözde (5), Neriman (3), Güldeniz (2) üçlüsünün sayılarına eklediğimiz 4 blokla seti 15-12, karşılaşmayı da 3-2 kazandık.
ETKİLİ SERVİS
Yukarıda Meliha ile ilgili anlattığım olay dışında bu maçla ilgili söyleyeceğim bir şeyde servislerimiz. Bundan önceki yıllarda rakiplerimize “Türk takımının özellikleri nedir?” diye sorulduğunda hemen hemen hepsi, etkili servislerimizi ilk sıraya koyardı. Ne zaman ulusallar dahil, takımlarımızın başına İtalyanları getirdik, böylece bu özelliğimizi de kaybettik. Çünkü şu anda tüm İtalyan çalıştırıcıların yaptığı gibi Barbolini de her servise gelen oyuncuya nereye atacağını gösteriyor (Bu arada Japonya,Amerika ve Rusya'nın teknik adamları oyuncularının servislerine yok denecek kadar az karıştılar). Sporcularımızda başlarında ki teknik adamın işaret ettiği yere atmak zorunluluğu yüzünden hata yapmamak için servisi yumuşatıyorlar. Böyle olunca da rahat manşet alan rakiplerimiz, hücumlardan da kolay sayılar üretiyorlar. İşte bu mücadelenin de 5 sete uzamasının en büyük etkenlerinin başında bu vardı. Çabuk oynamaya çalışan, özellikle ortadan çok hücum eden bir oyun tarzını yerleştirmeye çalışan Amerika, iyi manşet alınca (%63, iyi manşet yüzde 45) hem çabuk atak yaptılar, hem de ortaları çok kullandılar (Akinradewo 23, Adams 12 top. Biz de Kübra 15, Bahar 8 top aldı. Ancak bunların yarısı 2'ye tek ayak hücumlardı).
HEDEF NOKTALAR
Bir başka sıkıntı; biliyorsunuz rakibi ortadan oynatmamak için iyi servis atmanın dışında, topun yönlendirildiği bölgelerde çok önemlidir. Eğer servisi 4-5-6 da bulunan oyunculara atarsanız, oradan çıkan paslar genelde pasörün karşısından geleceği için daha kolay pas dağıtımı yapmalarını sağlar, ortaları da daha çok kullanırlar. Özellikle kurşun, uzak kurşun paslarla atak yapanlar için fazla sıkıntı yaratmaz. Ancak 1 numara dan, 1 bölgesine uzun servis atılırsa, manşet alanı çok zorlar, ayrıca çıkan top genelde 3 metre civarında kalır. En iyi olasılıkla top iyi çıksa bile, pasörün arkasındaki alandan geldiği için ortaları kullanmak zorlaşır.
NEREYE ATTIK
Peki biz bu karşılaşma da ne yaptık? Genelde 4-5 numaralarda ki köşe oyuncularına attık. Tabi ki bu da önemli bir taktik. Bu düşüncenin mantığında; eğer 4 den manşete açılan oyuncu topla buluşursa, hücumda zorlanır. Eğer 5'deki köşe oyuncusu manşeti alırsa, o zamanda geriden atak yapma şansını azaltır. Ama yukarıda da değindiğim gibi bu bölgeden çıkan top çok kötü değilse, pasörler pas atmakta fazla sıkıntı yaşamazlar. Biz genelde bunu benimsedik. 113 servis kullandık. Bunların 29'unu libero ile buluşturduk. Banwarth hiç hata yapmadı. Yüzdesi %72, iyi manşet % 62.
Manşet konusunda takımın en sorunlusu Hill'i 29 kez topla buluşturduk. 3 hata yaptı, yüzdesi 45, iyi manşet %31. Robinson'a 26 servis attık, 1 hata yaptı, yüzdesi 69, iyi manşet %41. Sonra dan giren diğer iki oyuncu ise toplam 16 kez manşet aldı.
Peki 113 servisten kaçını 1 bölgesine attık? Onu da vereyim. Sadece 19. Yani ortadan çok oynayan bir takıma asıl sorun yaratacak yere 19 servis atabildik.
Getirisini de vereyim. Bunların 15 tanesi kötü çıktı, bırakın ortaları kullanmayı, köşelere bile zor atıldı. 1'inde direk hata yaptılar. 3'ü ise pasöre iyi manşet olarak geldi.
Yorumunu size bırakıyorum.
RUSYA MÜCADELESİ
Seyirciyi arkamıza alarak maça hızlı girdik. Bunda bizim iyi oyunumuz kadar, rakibin üst üste kaçırdığı servislerin yardımı da vardı: 6-2, 8-5, 11-5, 16-13, 24-18. Tamam set geldi derken, üstelikte pasör Asuman'ın 1 de olduğu, yani en rahat pozisyonumuz da birden durduk: 24-23. Heyecanlandık. Neriman “ben buradayım” dedi. 6'dan vurdu: 25-23.
İkinci setin ilk teknik molasına 6-8 girildi. 4 sayı alarak 10-8 öne geçtik. Sonra 12-9 oldu. Sıkıştık: 12-13. Toparlandık: 19-14. 23-19'a kadar rahat geldik. Rakibi bekleme alışkanlığımız tekrar ortaya çıktı: 23-22. Sonrası anlatılmaz, sadece yaşanır. 27-27 de Neriman yine ortaya çıktı. İlk sette ki gibi 6'dan vurdu: 28-27. Ruslar'ın atağı dışarı gitti ve 29-27.
2 set dinlendik: 14-25, 18-25.
5. sette Neriman'ın 6'sı hücumdan, biri bloktan 7 sayısıyla maça noktayı koyduk: 15-10 ve 3-2.
İSTATİSTİKLER
Bu güzel galibiyetin, güzel istatistik bilgilerini de vereyim:
99 servis attık, 3'ü kaçtı 6 sayı aldık. Servise karşı 97 kez topla buluştuk, 8 direk hata yaptık, yüzdemiz 68, iyi manşet: %65. 151 hücumdan, 54 sayı çıkardık, yüzdemiz 36. 5'i Kübra dan, 4'ü Neriman dan gelen 15 de bloğumuz var.
Ayrıntılar:
Pasörümüz Asuman 4'ü servisten, 1 bloktan, 1 de hücumdan, toplam 6 sayıyla oynadı.
5 oyuncumuzunda servise karşı manşetleri çok üst düzeydeydi.
Güldeniz: %71, iyi manşet %71.
Gözde: %76, yüzde 68.
Meliha: %65, yüzde 65.
Libero Gizem: %67, yüzde 64.
Neriman: %50, yüzde 50.
Karşılaşmanın en skoreri 4'ü bloktan, 26 sayıyla Neriman oldu. Onu 16 sayıyla Gözde izledi. Kübra, yüzde 62'lik oranla hücumdan 8, bloktan 5, toplamda 13 sayı üretti.
3 BALKAN BİRİNCİLİĞİ
Diğer ulusal ekiplerimizde Balkan Şampiyonalarını domine etti. Küçük ve Yıldız Kızlar ile Küçük Erkekler kürsünün en basamağına çıktılar. Bu başarılarda emeği olan herkesi kutlarım. Sırada Genç kızlarımız var. Onlardan da birincilik bekliyoruz.
ACI KAYIPLAR
Kendimi bildim bileli hep ölümler sıralı olsun isterim. Yani kimse beklenenden erken aramızdan ayrılmasın. Çocuklar ölmesin, anneler- babalar, oğullarının, kızlarının, ağabeyler- ablalar kardeşlerinin öldüklerini görmesinler. Yaşlar ilerledikçe bu ayrılıklar gerçekleşsin.
Ne var ki zaman zaman sıra şaşıyor. Bu kez de öyle oldu. Önce voleybolcu dostumuz Yücel Aslan'ı erken uğurladık. Gülnur Görgün'ün ve onunla birlikte uğraş veren güzel insanların büyük çabaları onu ancak bu günlere kadar aramızda tutabildi.
Sonra da gazeteci arkadaşımız Erkan Koyuncu'yu bir kaza sonucu kaybettik. Erken yitirdiğimiz her iki dostumuzunda mekanın cennet olsun...