Son yazılarımda ligde oynanan karşılaşmalarda heyecan var ama kaliteli voleybol bir kaç müsabaka haricinde hala ortalarda yok demiştim. Bu düşüncem değişmedi. Son 15 gün içinde oynanan maçlarda da beklentilerimizi karşılaşan bir oyun seyredemedik.
Ancak buna karşın değişen bir şeyin varlığını da göz ardı edemeyiz. O da, takımların kadrolarını tamamlayarak oyun ve taktik anlayışlarının oturmasıyla birlikte, artık zirveyi hedefleyen ekipler için kolay maç kalmadı. Starlarından birinin yaşayacağı sakatlık, rakibin hafife alınması, yapılacak rotasyon her an sıkıntılar yaratabilir.
Son hafta karşılaşmalarına bakıldığında bunu da net olarak görebiliyoruz. Örneğin, Fenerbahçe rotasyona gidince, lige tutunmaya çalışan Gümüşhane Torul Gençlik bu fırsatı kaçırmadı.
Sakatlıklarla boğuşan Halkbank, yine ligde kalmak için uğraş veren İnegöl Belediye'ye set verdi. Hatta 3. seti de ancak 27-25 ile kurtardı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yine ligin alt sıralarında yer bulan Erzurum Palandöken Belediyesi'nden ilk seti 25-23 ile zor aldı. Diğer maçların hepsi setli bitti. Bu da ligde tüm ekiplerin daha dikkatli olmaları gerektiğini gösteriyor.
Aslında yapılan rotasyonlarda gençlerin kullanılması hoşuma gidiyor. Bu arada hiç bir oyuncunun sakatlanmasını istemem ama, böyle bir durum ortaya çıktığında yine bir gencin sahaya sürülmesi en azından üzüntümü azaltıyor.
Güçlü kadrolara sahip ekipler, genelde Avrupa Kupaları'nda da mücadele ediyorlar. Yani maç trafikleri yoğun. Onun için teknik adamlar rahat kazanacaklarını düşündükleri karşılaşmalarda, hem bazı oyuncularını dinlendirmek, hem de adaleleri yorulduğu için sakatlık riski taşıyanları korumak amacıyla rotasyona gidiyorlar.
Aslında haklılarda. Ayrıca bu düşünce doğrultusunda, özellikle gençler oynama şansı buluyorlar. Ancak burada sıkıntı duyduğum konu, bu rotasyonda sahaya sürülen genç oyuncuların sayısı fazla olunca, takım alışılmış oyun ritmini kaybediyor. Setlerde zor anlar yaşanabiliyor. Hatta kaybediliyor. Bu durum sorumluluk yüklenen gençlerin cesaretini kırıyor. Daha az hatalı olmak adına, hücumlarda plaselere veya yumuşak vuruşlara yöneliyorlar. Sert, rakibi oyundan düşürecek servisler yerine “kaçmasın” düşüncesinin etkili olduğu servisler atıyorlar. Servise karşı manşetlerde aktif olmak yerine yanındaki arkadaşının topla buluşmasını gözetiyorlar. Bunları düşününce en doğru rotasyonun ekibin kilit taşlarının en az üçünün oyunda olması bana daha doğru görünüyor.
Diyeceksiniz ki “sorumluluk almazlarsa nasıl gelişecekler?” Çok doğru. Ama yine de kendilerine güven duymaları için, hata yaptıklarında, bu yanlışını tolere edebileceğine inandıkları bir oyuncunun varlığı, onların daha cesur olmasını sağlar.
Bu söylediklerim hedefi olan, kaybetme lüksü az olan ekiplerin gençleri için geçerli. Yoksa kendi ayarında ki oyunculardan oluşan bir takımda oynuyorlarsa gelecekte iyi bir yere gelme yolunun en önemli adımının “sorumluluk” almak olduğunu iyi bilecekler.
Tabi burada da başka bir sorun ortaya çıkıyor. “Sorumluluk almalıyım, bu takımın önemli silahıyım” diye düşünüp, dengeli bir oyun tarzı yerine, deli- dolu, sorumsuz, her yaptığını doğru olarak değerlendiren bir sporcu da ortaya çıkıveriyor. Onun için gençlerin bu yanılgıya düşmemeleri için antrenörlerin onları çok iyi eğitmeleri, doğruları göstermeleri gerekiyor.
Üst sıraları hedefleyen ekiplerin dışında kalanlara gelince, “Nasılsa kazanamayız”, hatta “set alamayız” düşüncesiyle çıktıkları karşılaşmalarda rakiplerinin rotasyona gitmesi onları cesaretlendiriyor. Oyuna asılmaya başlıyorlar. Hele yaptıkları mücadelenin karşılığını sayılar alarak gördüklerinde daha da çok sete asılıyorlar. Bu hem onları oyunda tutuyor, hem de gelecek müsabakalarda bazı şeyleri yapabilecekleri konusunda güven kazandırıyor. Ayrıca çekişmeli geçen mücadelede heyecanlanan seyircininde keyif yerine geliyor. Maça gittiğine pişman olmuyor.
Netice de şu anda ki gidişi her yönüyle olumlu olarak değerlendiriyorum.
Geride kalan haftanın karşılaşmalarına kısaca göz atarsak, bayanlarda; Nilüfer Belediyesi'nin Fenerbahçe Grundig'den set alması, Çanakkale Belediyesi'nin İlbank'ı, Beşiktaş'ın Yeşilyurt'u, Trabzon İdman Ocağı'nın Bursa Büyükşehir Belediyesi'ni yenmesi ilgi çeken sonuçlardı.
Bu arada Eczacıbaşı VitrA, Galatasaray Daikin'i 3-1 ile geçti. Bu karşılaşma ile ilgili “iyi maç olmadı” diyeceğim. Yine eleştiri alacağım. Sizler farklı düşünebilirsiniz ama ben görüşümde ısrarcıyım. Kaçan servisler, servise karşı manşetler de yaşanan aksamalar, hücum da topa vurmak yerine bolca atılan plaseler, açıkça seyir zevkini bir hayli düşürdü.
İnişler-çıkışlar bazen işleri zorlaştırsa da Sarı- kırmızılıların gücü ortada. Ligde ki yerleri de belli.
Eczacıbaşı VitrA da ise hala giderilemeyen sıkıntılar var. De La Cruz gerçekten büyük bir silah. Ancak servise karşı manşet sorunu takımın hızını azaltıyor. Bu maçta ki ilk 2 sette ki performansını ele alalım:
1. set: 11 kez topla buluştu, 1 hata, yüzdesi 18. İyi manşet % 9.
2. set: 5 manşet, hata yok, yüzdesi 40. İyi manşet % 20.
Toplam 45 sayının oynandığı bu ikinci sette aldığı top, ürettiği sayı da şaşırtıcı. 3 kez topla buluştu ve 1 sayı aldı. Yazıyla “bir” sayı. Burada ilginç olan, pasör Nilay'ın takımın en önemli silahına sadece 3 pas atması. Bu nasıl oldu? Bunu antrenör mi istedi? O istemediyse ve bu Nilay'ın tercihiyse, o zaman neden uyarılmadı? Allah'dan seti aldılar da, bu garip durum göze batmadı.
Sonuç: 4 setlik maçta Galatasaray 72 servisten 32'sini De La Cruz ile buluşturdu. 2 hata yaptı, yüzdesi 38. İyi manşet % 12.
Hem ligde, hem de Denizbank Şampiyonlar Ligi'nde kürsünün ilk sırasını hedefleyen bir takımın bu sorunu bazen Neslihan'ı manşete sokarak, genelde Larson-Gülden ikilisini geniş bir alana yerleştirip, Cruz'u çizgiye yaklaştırarak çözmek istemesi, rakipleri bir hayli iştahlandırıyor. Bakalım bu sıkıntı ileri de neler getirecek?
Hafta arası bayan ekiplerimizin Avrupa Kupaları'nda maçları var. Denizbank Şampiyonlar Ligi'nde grupta ilk sıraya yerleşen Eczacıbaşı VitrA, Fenerbahçe Grundig ve Vakıfbank puan sıralamasında kendilerini takip eden rakipleriyle oynayacaklar. Kazanılması halinde -ki beklentimiz bu- iyice rahatlayacaklar.
CEV'de Galatasaray Daikin'in, Challenge Kupası'nda Bursa Büyükşehir Belediyesi ile İlbank'ın bu turda ki ilk maçlarında rövanşı kolaylayacak sonuçlar almalarını diliyorum.