Sarı- lacivertli taraftarlar her maçta takımlarını desteklerken sık sık başlıkta ki gibi “Şampiyon Fener - bahçe” tezahüratını yaparlar.
Voleybol da bu istekleri gerçekleşti ve bayanlar kürsünün en üst basamağına çıkmayı başardılar.
Aslında sezon başında yapılan tahminlerde genelde “zirve yarışı için 3 takım mücadele edecek, daha geniş bir kadroya sahip Vakıfbank bir adım önde dursa da, Fenerbahçe Grundig ve Eczacıbaşı VitrA'nın da şansları var. Galatasaray ise 4. olur” diyorduk.
Ligin iki devresi bu sıralamayla geçildi. Beklenildiği gibi Play- Off da bu 4 ekip rakiplerini eleyerek Final Etabına adlarını yazdırdılar.
Artık şampiyonun belirleneceği bu bölümde kimin mutlu sona ulaşabileceği konusunda farklı görüşler gündeme gelemeye başladı. Hele Eczacıbaşı VitrA, Şampiyonlar Ligi'nde ilk kez kürsünün ilk basamağına çıkınca, yani hedefe ulaşınca, tüm oyuncular psikolojik olarak rahatladılar. Böylece şampiyonluk için iki aday kaldı.
Bu ikili, geniş kadrolu Vakıfbank ile son maçlarda büyük bir çıkış yakalayan, ayrıca rakibini kısa bir süre önce yenerek Süper Kupayı müzesine taşımanın getirdiği moral ve güvene sahip Fenerbahçe Grundig idi.
İzmir de başlayan Final Etabının ilk devresinde, yabancı oyuncu tercihi tartışılan, bu yüzden maçlara Eda- Dicle ikilisinden başka bir orta oyuncusu olmadan çıkan, yani işi biraz da şansa bırakan sarı- lacivertliler, tüm yorumları geride bırakan bir performans ortaya koyarak 3 rakibini de yenmeyi başardı.
İzmir'de ki bu ilk bölümü salonda seyretme şansımız olmadı. Her ne kadar televizyondan izlemeye çalışsam da yorum yapacak, karşılaşmayı detaylayacak bilgiye sahip olamadım. Ben çok mecbur kalmadıkça TV den izlediğim müsabakalara yorum yapmamaya çalışırım. Onun için bu bölümle ilgili de fazla bir şey yazamayacağım.
İKİNCİ DEVRE VE İLK MAÇ
Gelelim takımların Ankara'da kozlarını paylaştığı ikinci devrenin ilk maçı olan Fenerbahçe Grundig- Vakıfbank mücadelesine.
Gerçekten çok ilginç bir karşılaşma izledik. Notlarıma bakıyorum ilk kez bu kadar çok detaya inmişim. Çünkü her setin içinde ayrı bir hikaye var. Bunların bir kısmını, biraz uzun bir yazıya dönüşecek olsa da sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Maçların bir gün öncesine giderek başlayayım...
Gazeteci arkadaşlarımla birlikte Adana'dan direk Ankara'ya geçince müsabakalardan bir gün önce Volley Otele yerleştik. Bu arada 4 takım da sırayla antrenman yapmaya başladı. Önce 30 dakika kadar tribünde oturup Fenerbahçe'nin çalışmasını izledim.
Bu kısa bölüm için yorum yaparsam, tempolu ve güzel bir antrenman olduğunu söyleyebilirim. Özellikle oyuncuların defanstaki performansları etkileyiciydi. İzmir'deki kadronun yarın da aynen sahada olacağı görülüyordu. Her ne kadar iki orta oyuncuyla böylesine zorlu bir yarışa çıkmayı pek onaylamasam da tercih yine bu yöndeydi. Yani 3 yabancı olarak Kim- Bosetti- Lo Bianco tercih edilecekti.
Bir süre sonra ayni yerde oturup Vakıfbank'ı yine 25-30 dakika seyrettim. Sarı- lacivertlilere göre daha durgun, yani isteksiz bir görüntüleri vardı. Oyuncuların performanslarına ise değinmeyeceğim. Bu arada Guidetti'nin sahaya süreceği 3 yabancı oyuncu tercihinin de; Sheilla- Milena Rasic ve Costagrande olacağı yönündeydi.
Bu iki çalışma sonrası her ne kadar Fenerbahçe daha hazır ve istekli bir görüntü verse de, ben yine de kadro yapısıyla, üstelikte son kozunu oynamak zorunluluğuyla Vakıfbank'ın maçtan galip ayrılabileceğini düşündüm.
1. SET
Altılar sahaya dizildiğinde; Fenerbahçe de pasör Lo Bianco 6 da, Vakıfbank da Naz ise 3 de başladı. Bu doğal olarak Guidetti'nin oyuncu eşleşmeleri konusunda biraz daha faklı şeyler planladığını gösteriyordu. Bu kurgu da ne düşündü bilemiyorum ama bana göre bu sette genelde Kim'in karşısında 1 pozisyon Kübra, iki pozisyon da Rasic gelecekti. Ayrıca fizik olarak blokta sıkıntılı olan Lo Bianco'nun koridorunu da Costagrande- Gözde ikilisinden 2 pozisyon İtalya'nın kullanacağı, bazen de Costagrande 2'de kalacak ve 4 de 1 pozisyon Sheilla ile hücum ederek (karşısında Lo Bianco) avantaj yakalamak istiyor gibi bir izlenim edindim. Öte yandan ön pozisyonda Bosetti- Sheilla eşleşmesinin Brezilyalı sporcuya hücumda artılar getireceğini de hesap etmiş olabilirdi.
Bu başlangıcın dışında Vakıfbank'ın servisteki ilk hedefi libero Merve, pozisyona göre de Kim veya Bosetti seçilmişti.
Fenerbahçe Grundig de serviste hedef libero Gizem Örge, sonra da Costagrande idi.
Bu planda daha etkili servis atan sarı- siyahlılar avantajlı oldular. Merve 12 kez topla buluştu, 3 direk hata yaptı, yüzdesi 25. İyi manşet ise % 17.
Ayni sıkıntıyı Kim de yaşadı. 5 top, hata yok, ama yüzdesi 20, iyi manşet % 20 gibi düşük bir oranla oynadı. Bu durum hücumlarda da performansını azalttı: 9 pas, 4 sayı, % 44.
Servise karşı ayakta sadece Bosetti kaldı. 5 kez topla buluştu, hata yok, Yüzdesi 80. İyi manşet % 60 gibi çok yüksek bir değere ulaştı. Bu güzel performansını ataklarda da 3 de 3 yaparak süsledi.
Ayni şekilde Eda da % 75 ile hücum etti. Lo Bianco'nun iyi pas trafiği ve tercihleri de bunda önemli bir rol oynadı. Ancak Pasör çaprazında Polen ortalarda olmayınca (7 pas, 1 sayı, yüzdesi 14) setin kontrolü 7-5 den sonra Vakıfbank'a geçti.
Aslında bunda libero Gizem Örge'nin % 89, iyi manşet % 78, Gözde'nin yüzde 60'lık servise karşı yüksek performansları ve gelen iyi manşetlerle pasör Naz'ın hücumda orta oyuncuları Rasic'i (6 top 5 sayı, yüzdesi 83), Kübra'yı (4 pas, 3 sayı, yüzdesi 75) kullanmasının da payı büyüktü Böylece 17-21'e kadar sarı- siyahlılar önde geldiler.
Ne var ki Ezgi'nin servisleri manşetlerde sıkıntı yaratmaya başladı. Bu arada ne düşünüldü bilemiyorum ama, Naz daha kolay sayı bulacağını düşündüğümüz Kübra'ya pas atmak yerine topları 4 numaradaki Costagrande ve arka alanda ki Sheilla'ya yönlendirdi. Ölmeyen topları iyi değerlendiren Fenerbahçe sayı farkını 1'e indirdi. Naz, Kübra'yı hatırladı ancak bu kez
pas iyi değildi ve Kübra dışarı vurdu: 21-21. Sonunda bu krizi Costagrande topu öldürerek çözdü: 21-22. Güldeniz'in servisi, Kim'in atağı defanstan çıksa da Vakıfbank hücuma dönüştüremedi. Gelen kolay topu Lo Bianco ortada ki Eda'ya attı. Ancak pasın yüksekliği kısa kalınca Eda bloğa takıldı: 21-23. Sonuçta set 22-25 sarı- siyahlıların oldu.
Bir not: Bu kadar kaliteli ve etkili oyunculara sahip iki takımın 4'er- 5'er sayılık (7-5, 7-11. 17-21, 21-21) sıçramalarını yadırgadığımı da ilave edeyim. Bundan sonra ki setlerde de buna benzer ataklar yaşandı. Yeri geldikçe değineceğim.
2. SET
İlk seti kazandığı için Vakıfbank ayni şekilde yani pasör Naz'ı yine 3'de, Sheilla'yı 6 da
başlattı. Fenerbahçe ise, rakibin bu dizilişini boşa çıkarmak için ilk set 6'da başlattığı Lo Bianco'yu 2 pozisyon öne çekerek 2'ye yerleştirdi. Bu, Bosetti ile Kim'in farklı oyuncularla eşleşmesi demekti.
Kim'in karşısında genelde Sheilla gelecek, Lo Bianco'nun koridorunu bu kez Gözde daha çok kullanacak, Costagrande'nin karsında da Polen- Dicle olacaktı.
Vakıfbank, sete iyi girdi: 0-3, 1-6. Sarı- lacivertliler toparlandı. Bu arada hakemlere itiraz eden Guidetti'nin kırmızı kart görmesini de eklersek ara kapandı: 6-7 (5 sayıya 1 sayı). İlk teknik mola 6-8 geçildi. 8-10 da sarı- siyahlarının hücumunu Kim çıkardı. Daha toparlanmaya fırsat bile bulamadan Lo Bianco gibi tecrübeli bir pasöre yakışmayan bir tercih geldi. Pası 6'ya yani Kim'e attı. Koreli topla istediği gibi buluşamayınca yaptığı etkisiz atağı oyunda tutan ve hücuma dönüştüren Vakıfbank sayıyı aldı: 8-11. O hızla da 8-13 öne geçti.
Sarı- lacivertliler arayı kapatmaya çalışsalar da (12-14), ikinci teknik molada fark 4'e çıktı: 12-16.
Ardından da set 18-25 geldi.
Oyunculara bakalım:
Set farklı gelmesine karşın libero Gizem, ilk setinde ki performansının uzağını düştü. 1. sette % 89-78 olan servis karşılama yüzdeleri % 50- % 30'a indi.
Costagrande % 43- %29'dan, % 67- % 67'ye yükseldi. Hücumda da % 33 den, % 50'ye ulaştı. Ayrıca bu yükselen performansına 3 de blok sayısı ekledi.
Ayni şekilde Gözde de etkisini artırırken, Milena Rasic yine başarılıydı. Naz, bu set Kübra'ya 2 pas attı.
Fenerbahçe'ye gelince; hücumlarda çok eksikti. Sadece ayakta Kim kaldı (5 atak 3 sayı, yüzdesi 60). Koreli'nin servise karşı manşetleri ilk sette % 20 idi. Bu kez yüzdesini 67 gibi yüksek değerlere çekti.
Bosetti manşetlerde yine çok iyi (% 75- % 50), ataklarda ise yoktu (% 33).
3. SET
Naz'ı 3 de yani önde başlatarak 2 de 2 yapan Vakıfbank, bu dizilişini değiştirmedi. Fenerbahçe ise ilk setteki gibi Lo Bianco'yu tekrar 6'ya çekti.
Sarı- lacivertliler hızlı başladılar. Bu arada Sheilla'nın topu öldürememesine sinirlenen antrenör Guidetti, Naz'a bu oyuncuya pas atmamasını söyledi. Bunun üzerine Naz topları 2'de ki Costagrande'ye yönlendirdi. Ancak bu tercih doğru olmadı. Çünkü Sheilla'nın karşısında Lo Bianco vardı ve topların adresi yine de o olmalıydı. İtalyan oyuncu sayı bulamayınca Fenerbahçe fırsatı kaçırmadı: 6-2.
Sarı- siyahlılar arayı kapattılar: 6-5. Hatta 8-7'nin ardından da, hakemlere itiraz eden antrenör Abbondanza'nın kırmızı kart görmesiyle de 3 sayı öne geçtiler: 8-11. Ne var ki bu avantaj, Naz'ın önde olduğu, yani ikili hücum turunda smaçörlerin topu öldürememesiyle (burada Naz'ı paslarının bozulmasının, Bosetti'nin iyi servislerinin manşetlerde sorun yaratmasının da etkisi vardı).
Ancak Guidetti bu tıkanıklığı sezon içinde sıkça yaptığı ve genelde de başarılı olduğu (bir pozisyon içinde olsa) ikili değişiklikle (Naz- Sheilla yerine, Ceren- Çağla) aşmayı düşünmeyince sarı- lacivertliler üst üste gelen 6 sayıyla 14-11 (6 sayılık sıçrama!) öne geçerek rahatladılar.
21-17'ye kadarda geldiler. 2 set duran, Brezilyalı oyuncu Sheilla, aldığı topları sayıya çevirerek, ardından da etkili servis atarak arkadaşlarının mücadeleden kopmamasını sağladı: 21-20. Sarı- Lacivertlilerin atağı: 23-20. Vakıfbank sayıyı buldu: 23-21. Gözde'nin yerine Çağla servise girdi. Onun kullandığı top oyunda kaldı, Pas Kim'e, Koreli 4'den paralele döndü, dışarıda: 23-22. Polen: 24-22. Dicle yerine Ezgi servise girdi, kaçırdı: 24-23. Sonunda Fenerbahçe seti 25-23 koparttı.
Oyunculara göz atalım:
İlk iki set servise karşı manşette sıkıntılar yaşayan libero Merve kendine geldi (% 82- % 55. Bu durum, Merve'nin toparlanmasıyla mı oluştu? Yoksa Vakıfbank'ın yumuşayan servislerinin etkisinden miydi? Yanıtı sizden gelsin).
Kim parladı: 16 pas aldı, 10 sayı üretti. Servise karşı manşeti de % 62).
Vakıfbank da Merve için söylediklerimizi libero Gizem içinde söyleyebiliriz. Onun yüzdeleri de 73 ile 55'e ulaştı. Costagrande, iyi manşet yüzdesi düşük olsa da liberosuna yardım etti. Ne var ki sadece manşet almak yeterli olmadı. İtalyan oyuncu servisten sayı bulamadı. Blokları da işlemedi. Hücumda ise aldığı 9 topu da öldüremedi. 25-23 biten seti böylece 1 sayı bile takımına kazandıramadan kapattı.
4. VE 5. SETLER
Mücadeleyi 2-1'e taşımanın moraliyle Fenerbahçe 4. sette adeta esti- gürledi: 8-2, 10-2 14-7, 16-10, 21-15 ve 25-19.
Ayni şekilde final setinde de oyunun kontrolünü hiç bırakmadı: 6-3, 8-5, 11-6, 15-7.
0-2 den sonra çok iyi bir geriye dönüş yaparak 3-2 kazanmak, üstelikte rakibine 4 puan fark yapmak tabi ki şampiyonluğa çok yaklaşmak demekti. Bunu da maçın sonunda seyircisiyle birlikte doyasıya kutladılar.
KÜÇÜK NOTLAR:
KİM 30 sayıyla her zamanki gibi galibiyetin en önemli sporcusuydu. Eda da tüm sezonda olduğu gibi ( % 50 hücum, 9 sayı) ona eşlik etti. Bosetti de iyi oynadı. Servise karşı manşetteki değerleri % 77- % 62 oldu. Hücumda da katkı yaptı (25 pas aldı 11 sayı buldu, yüzdesi 44).
Vakıfbank da, servise karşı manşetlerde 4 direk hataya karşın libero Gizem iyi (% 69-% 58), Gözde ile (% 61- % 44), Costagrande (% 65- % 38) iyice, hücumlarda ise ikisi de beklenen performanslarından uzaktılar.
Ayakta sadece Rasic kaldı (23 pas, 12 sayı, yüzdesi 65).
Bu arada her türlü başarıya uzanmış, kariyeri tartışılmaz Brezilyalı yıldız Sheilla'nın % 36 ile hücum yapması, hele bloktan 1 sayı bile bulamaması gerçekten şaşırtıcıydı.
BEN ANTRENÖR OLSAYDIM!
Belki sizlere biraz uçuk gelecek ama maçlar bittiği için bir fikir jimnastiği yapayım. Ben Vakıfbank'ın antrenörü olsaydım, Fenerbahçe karşısına nasıl bir 6 ile çıkardım? Ve neden böyle bir tercih yapardım?
Anlatayım. Pasör Naz, çaprazı Elitsa Vasileva. 4'den Gözde ve Güldeniz. Orta oyuncular Milena Rasic- Robin De Kruijf.
Neden?
Öncelikle servise karşı manşeti garantiye alırdım. Gözde- Güldeniz- libero Gizem (Enler listesinde en iyi servis karşılayan oyuncunun Gözde, en iyi liberonun da Gizem olduğunu hatırlatırım. Güldeniz'in zaten işi bu). Bu üçlü ayni zamanda defansta da çok iş yapar. Bu dizilişin hücumda aksayacağını düşünebilirsiniz. Gözde zaten oynuyor. Güldeniz de her an oyuna girip, gerek servise karşı manşetiyle, gerek defansıyla, gerekse servisleriyle takımına büyük katkı yapıyor. Ayrıca önde olduğu bölümlerde de tekniğini konuşturarak takımına sayılar kazandırabiliyor. Üstelikte Gözde- Güldeniz ikilisinin karşılarında 3 poziyon Lo Bianco olacak. Onun koridoru işleri kolaylaştırır, ataklarda yaşanacak sıkıntıyı azaltır. İşler iyi gitmediğinde, ya da rakibin durumuna göre, yan yana oynadıkları için hücumlarda Güldeniz 2'ye gider, Elitsa 4 de kalabilir.
İyi manşet geleceği için iki hızlı orta oyuncuyu tercim ettim. Gerek Rasic, gerekse Robin ikilisini hem ortadan, hem de ikiden kullanarak sayılar bulmaya çalışırdım. Özellikle Bosetti- Dicle önde olduğunda oyuncularımı 2 numaradan tek ayağı daha fazla dolaştırırdım. Çünkü hızla ataklara Dicle geç kalır, tek başına kalan Bosetti de blokta bu iki oyuncuma engel olamazdı.
Devam edelim. Elitsa Vasileva'nın en özelliği ne? İyi hücum etmesi. Blokta da belirli bir seviyenin üstüne çıkması. Eksiği ise servise karşı manşeti. Onu pasör çaprazına koyduğumda zaten manşete girmediği için sıkıntısı olmaz, ama hücumda eminim ki bana çok fayda sağlar, yani sayı üretirdi. Öte yandan fizik olarak yüksek bir oyuncu olduğu için rakibin en etkili silahı Kim'i bloklarıyla yakalayabilir, ya da Bosetti'ye kolay kolay geçit vermezdi.
Oysa takımın pasör çaprazı Sheilla iyi servisleri dışında ataklarda genelde % 30- % 35' ler de kalan bir oyuncu. Blokta ise eksik. Ankara da 3 maçta toplam 13 set oynadı. Bloktan sadece 1 sayı -yazı ile bir sayı- takımına kazandırabildi (5 setlik Fenerbahçe mücadelesinde bloğu yok. 3-0 kazanılar ve rakibin yedekleriyle oynadığı Eczacıbaşı VitrA maçında 1 blok sayısı var. 5 setlik Galatasaray müsabakasında yine bloktan sayısı yok. Ondan 5 set az oynayan, yani 8 set sahada kalan Elitsa'nın ise 4 blok sayısı var.
Bu düşünce tutar mıydı? Bilemiyorum... Ama en azından denenebilirdi.
DEĞERLENDİRME
Neyse bir işimize bakalım. Gazeteye gönderdiğim ama geç bittiği için yer bulamayan değerlendirmeyi de buraya alayım:
GALATASARAY- ECZACIBAŞI VİTRA
Günün ilk maçı tatsız, temposuz, hatalarla dolu bir mücadele oldu. İki antrenöründe birbirine ikram ettiği müsabakayı, kazanmamak için oyuncu tercihleriyle daha çok çaba harcamasına karşın Caprara'nın takımı Eczacıbaşı VitrA 3-2 de olsa aldı.
Oyuncuların performanslarına bakıyorum. Ortada fazla bir şey yok. Servise karşı iyi olan, hücum da eksik kalmış. Ataklarda biraz öne çıkanlar, bu kez diğer değerlerde ortalarda görünmemişler.
Turuncu- beyazlılarda İtalyan antrenörün bir çok maçta hiç şans vermediği Esra özellikle hücumda iyi işler yaptı. 32 top aldı, 18'i sayı olurken % 56 gibi iyi bir değere ulaştı.
Galatasaray da ise Centoni 4'ü bloktan 33 sayısıyla (% 43), Aslı 4'ü bloktan 14 sayıyla (atak yüzdesi 56) iyi oynadılar. Libero Nihan'ın performansı da gözlerden kaçmadı (% 66, iyi manşet % 59).
Bu maçın notları:
VAKIFBANK- ECZACIBAŞI VİTRA
Final Etabı'nın ikinci gününde önce Vakıfbank ile Eczacıbaşı VitrA kozlarını paylaştılar. Sarı- siyahlılar maça, Costagrande yerine Elitsa Vasileva dışında bir değişiklik yapmadan başladılar. Eczacıbaşı VitrA ise tamamen yabancısız bir altı ile çıktı. Büşra- Neslihan dışında Şeyma- Gözde- Nilay- Ceylan'ı yani yedeklerini sahaya sürdü. Larson ile Fürst'ü ise 1 ve 3. setlerde bir pozisyon için oyuna aldılar.
Vakıfbank da Milena yine iyi işler yaptı (11 sayı, % 64 ile hücum). Bu arada genelde eleştirdiğim Sheilla da iyi bir performans ortaya koydu (12 sayı, % 61 atak). Kübra'nın 6 blok sayısı göze çarptı. Libero Gizem Örge de servise karşı % 72, iyi manşet % 61 ile oynadı.
Eczacıbaşı VitrA servise karşı manşetlerde iyi değerleri yakaladı (Neslihan % 55- % 55. Gözde % 52- % 52, Şeyma % 58- % 47, libero Dilara % 57- % 36). Ancak tüm takım hücumda eksik kaldı.
FENERBAHÇE GRUNDİG ŞAMPİYONLUĞUNU İLAN ETTİ
Sarı- lacivertlilerin mutlu sona ulaşması için geriye sayımın başladığı anlar da geldi çattı. Kader maçını ezeli rakibiyle oynuyor olması karşılaşmayı daha da ilginç bir hale getirmişti. Tabi ki müsabakanın favorisi Fenerbahçe idi.
Ancak maç başladığında iyi oynayan Galatasaray kontrolü hep elinde tutarak, hatta bir ara sayıları 11-19 yaparak seti 21-25 aldı.
İkinci set karşılıklı sayılarla başladı. İlk teknik mola 7-8 geçildi. Daha etkili servisler atan sarı- kırmızılılar 8-11 öne geçtiler. Bu sayıda Abbondanza, Lo Bianco'yu Elif ile değiştirdi (iyi de oldu). Galatasaray bir sayı daha buldu: 8-12. Fenerbahçe topu öldürdü: 9-12. İşte bu andan itibaren her şey değişti. Bosetti'nin etkili servisleri (6 servis) sarı- kırmızılıları hataya zorlarken, defanstan çıkan topları Elif'in arkadaşlarına iyi yönlendirmesiyle de oyunun kontrolü el değiştirdi: 15-12 (7 sayılık sıçrama). Bu atağa cevap veren Galatasaray 15-15 de eşitliği sağladı. 18-18 den sonra Fenerbahçe kaçtı ve 4 sayılık avantaj yakaladı: 24-20. Ne var ki Melis'in servisleri, sarı- lacivertlilerin öndeki üçlüsü; Meliha (4)- Dicle (3)- Bosetti'nin (2) ataklardan sayı çıkaramamasıyla ara kapandı: 24-23. Sahneye yine “kurtarıcı” Kim çıktı. 6 dan hücum: 25-23.
1-1'i yakalayan Fenerbahçe, üçüncü setten itibaren gerçek temposuna ulaştı: 8-5, 16-9, 20-10 ve 25-14.
4. sette de değişen bir şey yoktu. 25-18 ile seti alan sarı- lacivertliler maçı 3-1 kazanıp 3 yıl aradan sonra 4. kez şampiyonluğunu ilan etti. Ardından da kutlamalar tüm salonu kapladı.
Mücadelenin istatistiklerine bakalım.
Servise karşı manşetlerden başlayalım: Fenerbahçe: % 38, iyi manşet % 32.
Galatasaray: % 34, iyi manşet % 17.
Hücum: Sarı- lacivertliler % 44' e, % 34 öndeler.
Bloklarda da 12-5 üstünlükleri var.
Servislerden alınan sayılarda dengeli; Fenerbahçe 10, Galatasaray 9.
Mücadelenin en skoreri 21 sayıyla Kim oldu. Eda 17, Bosetti 17, sarı- kırmızılılarda Meijners 20 sayıyla maçı tamamladılar.
SON GÜN
Final Etabı'nın kapanış gününde Galatasaray Daikin, Vakıfbank'ı 3-2, Eczacıbaşı VitrA' da, şampiyon Fenerbahçe'yi 3-1 yendi.
Böylece ilk 3 sırayı alan Fenerbahçe, Vakıfbank ve Eczacıbaşı VitrA gelecek sezon ülkemizi Şampiyonlar Ligi'nde temsil edecekler. Galatasaray ise CEV de mücadele edecek.
Klasman Grubu karşılaşmalarından sonra da Challenge ve Balkan Kupası'nda oynayacak ekiplerde belli olacak.
YAKIŞMADI - 2
Geçtiğimiz hafta Adana da oynanan Erkekler Final Etabı ikinci devre maçlarının son günü şampiyon olan Arkas'ın Ziraat Bankası karşılaşmasına yedek oyuncularla çıkmasını eleştirmiştim.
Ankara da bayanlar adeta “beterin beteri var” dedirttiler.
Eczacıbaşı VitrA son iki maçında yabancılarını sahaya sürmedi. Vakıfbank karşısında Larson ile Fürt'ü 1. ve 3. setlerde bir pozisyon için birlikte oyuna aldı. Yani iki maçı Neslihan- Büşra dışında yedeklerle oynadı. Son gün Larson'a hiç şans vermedi. Fürst her set girse de az süre aldı.
Fenerbahçe şampiyonluğunu ilan ettikten sonra üçüncü gün Eda dışında yedeklerini ve final etabında 5 maç hiç sahaya çıkarmadığı 3 yabancısına görev verdi.
Vakıfbank ile Galatasaray son gün aslarını da, yedeklerini de oynatarak bir anlamda normali yaptılar. Sarı- siyahlılarda final etabında hiç oynamayan sadece Robin'e bu maçta yer verdi. Sarı-kırmızılı takım ise her maç oyuna giren ama ilk altı başlamayan ikinci pasörü Nursevil ile oynadı.
Tamam “atı alan Üsküdar'ı geçmişti” ama ne olursa olsun takımlar ve onların başında ki teknik adamlar, televizyon başındakilere, özellikle de her organizasyonda salonu dolduran güzel Ankara seyircisine saygı göstererek, daha iyi ve kaliteli voleybol seyrettirmek için çaba harcamalıydılar.
Bu da gösterdi ki, takımların başına doldurduğumuz İtalyan antrenörlerin her yaptıklarına “eyvallah” demeye devam edersek, önümüzde ki günlerde başka ilginç davranışlarla da karşılaşmaya şimdiden hazır olun...