Teledünya Süper Kupa Bayanlar ve Erkekler 4'lü Final Grubu karşılaşmaları İzmir de oynandı.
3 gün süren ve heyecan dozu yüksek karşılaşmalarda; erkeklerde Halkbank, bayanlarda Vakıfbank 5. kez mutlu sona ulaşan ekipler oldular. Kadrolarında gerek yerli, gerekse yabancı çok iyi oyuncuları bünyesinde bulunduran 8 takımın mücadelesi, bir anlamda bu sporcuların gösterdiği performanslar 3 gün boyunca bizlere bir voleybol şöleni yaşattılar.
Bu şov da, her günün, her karşılaşmanın bir hikayesi vardı. Onun için maçları ve yaşananları bir günlük gibi sizlerle paylaşmayı istedim. Özellikle ilk gün oynanan karşılaşmaları televizyon vermediği için, cuma müsabakalarını biraz daha detaylamaya çalıştım.
Ama önce yukarıdaki satırlarda biraz değindiğim bu gösteriye, genel bir kaç cümle daha ilave yapmak istiyorum. Ulusal maçlar nedeniyle program darlığının getirdiği, günde 4 karşılaşma, bizlere de, seyircilere de ağır geldi. Ne kadar zevkli ve keyifli olursa olsun, yine de zaman zaman konsantrasyonumuzu kaybettik. Ayrıntıları görmek yerine genelden tat almaya çalıştık. Hele son gün 11.30 da girdiğimiz salondan tam 12 saat sonra 23.30 da çıkabildik. Ayrıca gazeteler bu 4 maçtan birini veya en fazla ikisini tercih ederek okurlarına yansıttılar. Bu da genelde Fenerbahçe ve Galatasaray ağırlıklı oldu. Bu yüzden diğer takımlara sayfalarda yer alamadıkları için haksızlık yapmış olduk.
Bu arada kupa törenlerini birer gün arayla vermek çok daha doğru olacaktı. Biliyorsunuz, salı günü erkeklerde Play- Off Yarı Final ilk maçları oynandı. Ama bayanlarda maç trafiği yoktu. Bu yüzden onların kupa programını perşembe günü başlatıp cumartesi, erkekleri de yapıldığı gibi cuma başlayıp pazar bitirseydik. İki şampiyon, medyada birer gün arayla değerlendirilir, başarıları kamuoyunda daha çok yer alırdı.
Bu şölenin konuluşması gereken en önemli konularından biri de seyirciydi. Tribünleri dolduran gerçek voleybol seyircisi bizi fazlasıyla mutlu etti. Güzel hareketleri, özellikle yaşanan uzun rallileri bu rakip takım da olsa alkışlarıyla ödüllendirdiler. Bu düşüncede ki seyircinin her zaman başımızın üstünde yeri var. Ancak tuttuğu takımın dışında kalanları düşman görme zihniyetinden kendini kurtaramamış, küfür etmeyi, olay çıkarmayı maharet sayan grupları bizlerden nasıl uzak tutacağız bilemiyorum. Kadınların, gencecik kızların, küçücük çocukların yanında bile koro halinde küfür etmekten çekinmiyorlar. İş o hale geldi ki, artık Fenerbahçe- Galatasaray arasındaki maçlara gitmeyi, hatta televizyonlardan bile izlemeyi istemez oldum. Sonuçta bir avuç gruplar, voleybolun güzelliklerinin, bu görkemli şölenin de önüne bir kez daha geçmeyi başardılar.
Umutsuz olmama rağmen, inşallah bir daha yaşamayız temennisiyle, biz İzmir de yaşadığımız voleybol şovuna ve maçlarımıza dönelim.
FENERBAHÇE GRUNDIG- MALİYE MİLLİ PİYANGO
Kupanın bu ilk maçına favori olarak çıkan sarı- lacivertliler rakibini 3-0'lık (25-23, 25-23, 25-20) bir skorla geçtiler. Sabah İstanbul'dan yola çıkan bizler, otel- yemek- salon derken ilk setin ortalarında ancak yerimize oturabildik. Doğal olarak hemen de karşılaşmaya konsantre olamadık. Bu yüzden açık yüreklilikle söylemeliyim ki bu maçı çok da dikkatli izleyemedik. Bu arada “Fenerbahçe Grundig nasılsa kazanır” düşüncesininde bunda etkili olduğu bir gerçek.
Ancak yine de iki takımın gücünü düşündüğümde Ankara ekibinin bir hayli direndiğini gördüm. Aslında bunun biraz da sarı- lacivertlilerin durarak, yani rakibi bekleyerek oynamasına bağlıyorum. İlk sette teknik molaları 8-5, 16-13 önde geçen İstanbul ekibi, 21-17 den sonra yukarıda da değindiğim gibi rakibi beklemesi, Maliye'nin de bu fırsatı değerlendirmesi son sayılara heyecan getirdi. Ama set sonlarını oynamayı iyi bilen oyunculara sahip Fenerbahçe istediğini almayı bildi. karşılıklı sayılarla geçen ikinci sette de bunu yaşadık. 3. set üstünlük hep sarı- lacivertlilerdeydi. Sonuçta maçı da set vermeden kapattılar.
Bu karşılaşmada dikkatimi çeken başka bir şeyde; sert ve etkili servislerin iyi manşet yüzdesini azaltmasına karşın her iki pasörün de bu topları smaçörleri çok rahatlatacak şekilde düzeltmesiydi. Örnek vereyim; Fenerbahçe'nin iyi manşet yüzdesi 41, hücum yüzdesi 71. Maliye'nin iyi manşet yüzdesi 24, atak yüzdesi 54. Bu arada pasörleri ön plana çıkarırken, smaçörlerin hakkını da vermek gerekiyor. Çünkü onlarında bu pasları becerileriyle sayılara dönüştürmesi güzel görüntüler oluşturdu.
HALKBANK- İST. B. BELEDİYESİ
Gerçi arada bir bayan maçı vardı ama bütünlük olsun diye iki erkek karşılaşmasının peş peşe vermek istiyorum. Salı günü Play- Off Yarı Final ilk maçını izlediğim için, hele Celitans'ında sakatlığı nedeniyle oynamayacak olması, Ankara ekibinin favori olduğu düşüncemi pekiştiriyordu. İlk sette beklediğim gibi geçti. Halkbank; hafif sakatlığı bulunan pasör çaprazı Mitar Tzourist'i sahaya sürmemesine karşın oyunun kontrolünü hep elinde tutarak teknik molalarını 8-6, 16-13 önde geçtiği seti 25-21 kazandı.
İkinci setin başlarında da görünüm farklı değildi. İlk molaya 8-5 girildi. Sonra Nedim Özbey'in Belediyesi asılmaya başladı ve oyuna da denge geldi. İstanbul ekibinin bu direnci, Halkbank'ın hızını kesti. 16-15 girilen ikinci teknik moladan sonra Belediye 3 sayılık bir avantaj yakaladı: 16-19. 19-20 den sonra Halkbank'ın servise karşı bozulan manşetleri, hücum hataları derken İstanbul ekibi “evdeki hesabın hiç bir zaman çarşıya uymadığını” bir kez daha gösterircesine seti 21-25 aldı.
3. sette karşılıklı sayılarla 9-9'a gelindi. Ankara takımı hızlandı. Bu kez manşetleri bozulan Belediye'nin hücum hatalarıyla 14-9 oldu. Sahneye Antanovich çıktı. Atılan her topu öldürmeye başladı ve ara kapandı: 14-13. Halkbank bu atağa cevap vermekte gecikmedi ve sete 25-17 noktayı koydu.
4. sete Ankara ekibi pasör çaprazında Mitar ile başladı. Oyunun kontrolünü elinde tutarak 21-19'a kadar da önde geldi. Belediye bırakmadı 21-21 de güçlü rakibini yakaladı. Halkbank topu öldürdü: 22-21. Ne var ki Mitar servisi kullanırken çizgiye bastı: 22-22. Antanovic'in dışarı giden hücumuna birde hata eklenince Başkent takımı avantajlı konuma geldi: 24-22. Antanovic tekrar sahneye çıktı. Ardından Ulaş'ın bloğu eklendi: 24-25. Mavi- beyazlılar eşitlediler: 25-25. Ama Emre servisi kaçırdı: 25-26. Ulaş'ın servisten sayısıyla seti 25-27 alan Belediye skoru 2-2 yaptı.
5. sette Halkbank 6-3 öne geçti. İstanbul ekibi yakaladı: 6-6. 8-6 da takımlar saha değiştiler. Sonra 8-8 oldu. Ama son sayıları oynamayı bilen Halkbank hızlanıp sete 15-11 maça da 3-2 noktayı koydu.
Bu karşılaşma da ayni Fenerbahçe Grundig- Maliye Milli Piyango mücadelesinde ki gibi iyi manşet yüzdesi düşük olmasına karşın, pasörlerin ve smaçörlerin becerisiyle hücum değerleri yine yüksekti (Halkbank: İyi manşet %23- hücum: %55. Belediye: İyi manşet: %13, atak: %49. Diğer istatistik bilgilere de göz atalım: Ankara takımı 110 servis kullandı, 18'i kaçtı, 4 direk sayı buldu. Belediye 102 servisten 16'sını kaçırdı, ancak 7 direk sayı aldı. Fark 3 sayı İstanbul ekibi lehine. Blokta ise Halkbank 12, Belediye 7 sayı aldı. Bu kez fark 5 sayı mavi- beyazlıların lehine.
VAKIFBANK- GALATASARAY DAIKIN
Favori Vakıfbank da antrenör Guidetti, Costagrande'yi dışarıda bırakıp Nikolic'i sahaya sürerken, sarı- kırmızılılar da Barbolini pasör Lo Bianco'nun yerine Gamze, Rabadzhieva yerine Saori'yi tercih edince üçüncü yabancı olarak da Veljkovic kadroda kendine yer bulmuş oldu. Ama tercihler Vakıfbank gibi iyi oynayan ve iyi oyunculara sahip bir takım karşısında tutmadı. Sarı- siyahlıların servisleri Galatasaray'ın oyun kurmasını engelledi (%41, iyi manşet ise %34). İyi çıkmayan manşetleri Gamze'nin pas olarak düzeltememesi hücumda da sorunlar yarattı. %27 ile atak Vakıfbank gibi bir ekibin karşısında yenilgiyi kaçınılmaz kıldı. Bu arada etkili servislerini 3 sette sadece 4 servis kaçırıp, 7 direk sayıyla süsleyen sarı- siyahlılar (Galatasaray 10 servis kaçırdı. 4 direk sayı alabildi), buna birde 12-3 gibi blok farkını da ekleyince setleri 25-19, 25-14, 25-19 alarak maçtan 3-0 galip çıktı.
Bu karşılaşmaya ek yapmak gerekirse, 8 sayıyla oynayan (2 servis, 3 hücum, 3 blok) Naz, çoğunlukla takımda yer bulamayan ama bu maçta 11 sayı üreten Nikolic (3 servisten, 8 ataktan. Ayrıca daha önceki yıllarda hep servise karşı sorunlu olan bu oyuncunun % 53 gibi iyi manşet oranı tutturması) iyi oyunları da fark yarattılar.
FENERBAHÇE- ECZACIBAŞI VİTRA
5 setlik güzel bir mücadele oldu. İki takımda klasik altıları ile sahaya çıktılar. Karşılaşmaya iyi başlayan taraf sarı- lacivertliler oldular: 3-0, 6-2 ve 8-4. Eczacıbaşı VitrA Esra'nın servisleriyle oyuna denge getirdi. Bu 5 sayılık sıçramayla 8-9 oldu. Fenerbahçe buna hemen cevap verdi: 13-10. Bu kez Neslihan'ın servisleri yine bir 5 sayılık sıçrama getirdi: 13-15. Ardından turuncu- beyazlılar, Fenerbahçe'nin üst üste kaçan servislerini de iyi değerlendirip hızlandılar: 15-19, 16-23 ve 18-25.
Setin özeti: İki takım da servislere yüklendi. Bunun semeresini de fazlasıyla gördüler. Ancak bu seviyede ki ekipler için ayni set içinde 4'er, 5'er sayılık (2 kez) sıçramaları doğru olarak kabul etmek zor. Hele 14-15 den 16-23'e gelinmesi yani 2 sayıya 8 sayı şaşırtıcı oldu.
İkinci setin görünümü de ilginçti. Kim'in sazı eline almasıyla adeta bir Fenerbahçe fırtınası sahnelendi. Üstelikte Aneta'nın %25, Garay'ın %33 gibi düşük bir hücum performansına karşın teknik molaları 8-3, 16-6 geçilen set 25-11 bitti.
İstatistiklere de bakalım: sarı- lacivertliler 25 servis attı, 3'ü kaçtı, 3 direk sayı buldu. Eczacıbaşı VitrA 11 servis kullanabildi. 3 kaçırdı, sayı alamadı.
Servise karşı manşetler: Fenerbahçe 8 kez topla buluştu. Hata yok. %62. İyi manşet yüzdesi de 62.
Turuncu- beyazlılar 22 kez servis karşıladılar, 4 hata yaptılar yüzdeleri 50. İyi manşet %23.
Hücum: %58'e, %24.
Bloklarda Eczacıbaşı VitrA üstün: 1'e 3.
Beklenmedik iki değişik görüntüden sonra 3. setin nasıl geçeceğini kestirmek gerçekten de zordu. Öylede oldu: 1-3, 3-6, 7-6 (4 sayı). İlk teknik molaya 7-8 girildi. Eczacıbaşı VitrA hızlandı 9-14, 11-16, 12-19. Eh artık bu 7 sayılık fark kapanmaz diye düşünürken, Kim bu kez servisleriyle tekrar ortaya çıktı. Esra'yı hataya zorlayan servisler, pasör Asuman'ın önde olmasınında hücumlarda yarattığı sıkıntı 8 sayıya patladı: 20-19. Böylece maçın en çekişmeli, en heyecanlı anları da ortaya çıktı ve bu güzel bölümün galibi 25-27 ile turuncu- beyazlılar oldular: 1-2.
4. sete moralli giren Eczacıbaşı VitrA 2-4 öne geçti. Kim'in servise gelmesiyle işler yine değişti: 7-4. Bu 3 sayılık farkla teknik molalara 8-5, 16-13 girildi. 19-17'den sonra Fenerbahçe arayı açtı: 23-17. Seti de 25-18 aldı.
5. set yine Kim'in servislerinin konuşturduğu set oldu. 3-4'den sonra sazı eline aldı. Asuman'ın yine önde yakalandığı bu bölümlerde turuncu- beyazlılar top öldürmekte zorlanınca Fenerbahçe fırsatı kaçırmadı: 10-4. Böylece seti 15-7, maçı da 3-2 kazanan sarı- lacivertli takım oldu.
Genel istatistikleri de vererek ilk günü kapatalım:
Fenerbahçe: 13 servis kaçırdı, 13 direk sayı buldu.
Eczacıbaşı VitrA: 12 servis kaçırdı, ancak 2 direk sayı alabildi.
Servise karşı manşetler:
Fenerbahçe: 76 kez topla buluştu, 2 hata yaptı, yüzdesi 57. İyi manşet yüzdesi 37.
Eczacıbaşı VitrA: 95 manşet aldı. 16 direk hata yaptı. Yüzde 44. İyi manşet %26.
Hücum: Fenerbahçe % 41. Eczacıbaşı VitrA: % 36.
Blok: 13-15.
İKİNCİ GÜN
Bugünden itibaren tüm karşılaşmaları Sports TV'den izlediniz. Onun için fazla detaya girip sizi yormayacağım. Sadece benim gözüme çarpanları ve düşüncelerimi paylaşacağım.
İlk maçta Maliye Milli Piyango ile Halkbank karşı karşıya geldi. Bir gün önce Belediye'den sıyrılırken zorlanan Halkbank, bu kez rakibinin direnmesine karşın oyunun kontrolünü hep elinde tutmayı başardı. Bunun sonucun da mücadeleden 3-0 (21-25, 22-25, 21-25) galip çıktı.
Karşılaşmanın yıldızları; % 70 ile hücum eden ve 19 sayı bulan Kaziyski, %58'lik atak yüzdesiyle 15 sayı alan Juartorena ve % 67'lik hücum yüzdesiyle oynayıp 25 sayı ile yıldızlaşan Nikola Gjorgiev.
İST. B. BELEDİYESİ- FENERBAHÇE GRUNDİG
Halkbank'a kök söktüren Belediye'nin sarı- lacivertliler karşısında ne yapacağını merak ediyorduk.
Sezon başından bu yana takımı sırtlayan Miljkovic (21 sayı)- Marshall (18 sayı)- Arslan üçlüsüne orta oyuncu Emin de (% 78 hücum yüzdesiyle 10 sayı) katkı verince, Holmes'in iyi oyununa karşın (2 servisten, 3 bloktan, 6 hücumdan, toplam: 11 sayı), arkadaşlarının çok hata yapması sonucu, Belediye güçlü rakibinden ancak 1 set kopartabildi 3-1 (21-25, 16-25, 27-25, 20-25).
GALATASARAY DAKIN- FENERBAHÇE'NİN
Her zaman olduğu gibi yine olaylar maçın önüne geçti. Önce canlı yapan kameraların öne kapandığı için müsabaka başlayamadı. Bu arada sarı- kırmızılı taraftarların kendi takım oyuncularının bulunduğu yere attıkları patlayıcı madde libero Nihan'ın yüzüne geldi. Ayrıca karşılıklı küfürlü tezahüratlar nedeniyle oyunun başlama süresi uzadı. 20 dakikalık bir gecikme ile müsabakaya start verildi. İlk sette sayılar 7-13 olduğunda bu kez sarı- lacivertliler sahaya patlayıcı madde attılar.
Fenerbahçe'nin 2-0 öne geçmesiyle Galatasaray taraftarı yine sahaya patlayıcı madde atmaya başladı. Filenin altına gelen bir madde yüzünden taraflexin 7-8 santimlik bir yeri yandı. Bu olaylar üzerine maç durdu. Hakemler ve oyuncular soyunma odasına gittiler.
Yapılan toplantı sonrası sarı- kırmızılı taraftarların salondan çıkarılmasına karar verildi. Güvenlik güçlerinin kontrolünde tribün boşaltıldıktan sonra oyun 45 dakika sonra tekrar başladı.
Olayları bir yana bırakıp maça dönersek; rakibine oranla her yönüyle üstün bir mücadele ortaya koyan Fenerbahçe, istediği sonucu almasını bildi. Aslında Sarı- lacivertliler bu karşılaşmaya değişik bir altıyla başladı. Antrenör Abbondanza'nın asla vazgeçemediği Aneta dışarıda kalırken, onun yerine Seda sürüldü. Üçüncü yabancı hakkı da Christina Bauer'den yana kullanıldı. Amaç bir gün sonrası için Aneta'yı dinlendirmek miydi? Bilemiyorum ama benim yazılarımı okuyanlar hatırlayacaklardır, ben Fenerbahçe'nin bu altıyla daha iyi ve etkili olacağını hep söyledim. Hala da bu düşüncemin arkasındayım. Eğer Seda hep dışarıda kalacağına, Aneta kadar şans bulabilseydi bir fark olmadığını görürdük. Canla başla oynayan Gökçen'i azımsamıyorum ama onun yerine görev yapacak Bauer'in hem blokta, hemde hücumda takıma çok daha katkı yapacağına inanıyorum.
Hadi düşüncemi netleştirmek için biraz istatistiklere bakalım.
Aneta ilk gün Eczacıbaşı VitrA maçında ne yapmış? Görelim:
1. Set: 8 top almış 4 sayı bulmuş. Yüzdesi 50. 2 servis atmış 1'i kaçmış. Blok yok.
2. Set: 4 kez topla buluşmuş, 1 sayı almış, %25. 6 servis atmış, 1 kaçırmış, 1 sayı almış. Blok yok.
3. Set: 6 top almış, takımına 2 sayı kazandırmış, %33. 2 servis kullanmış 1'i kaçmış. Blok yok.
4. Set: 9 top almış, hiç sayı üretememiş. 2 servis atmış, sayı da kaçan da yok. Blok yok.
5. set: 1 top 1 sayı. 2 servis, hata ve sayı yok. Blok yok.
Şimdi toplama gelelim:
14 servis atmış, 3 hata, 1 sayısı var. Hücumda 28 kez topla buluşmuş 8 sayı almış, %29. Blok yok.
Peki 3-0 yani iki set eksik oynanan Galatasaray Daikin maçında, sezon içinde arada sırada takımında yer bulan, yani büyük maç eksikliği yaşayan Seda ne yapmış:
1. set: 4 top almış 2 sayı bulmuş, %50. 5 servis kullanmış kaçanda, sayı da yok. Blokta yok.
2. set: 4 kez top atılmış, 1 sayı almış, yüzdesi 25. 2 servis atmış kaçırmamış, sayı da yok. Blok:1.
3. set: 5 top, 3 sayı. 2 servis kaçmamış, sayı yok. Blok yok.
TOPLAM: 9 servis atmış sayı da, hata da yok. Hücumda 13 top almış, 6 sayı bulmuş, % 46. Blok:1.
Alt alta koyalım. Aneta: 14 servis atmış, 3 hata, 1 sayısı var. Hücumda 28 kez topla buluşmuş 8 sayı almış, %29. Blok yok.
Hadi olayı biraz Aneta'nın lehine çevirmeye çalışalım. Çek oyuncu Eczacıbaşı maçında oynadı. Yani daha iyi takıma karşı görev yaptı. Smaç servis kullandığı için daha fazla kaçırabilir. O da tamam. Peki bloğu ne yapacağız? Pasör çaprazı hem de 5 sette Esra- Senna ikilisini bir kez bile yakalayamaz mı? 30' ar kez, toplam 60 atak yapan bu oyuncularla en azından 25 civarı topta karşı karşıya gelmiş olduğunu var sayarsak, bunu normal karşılaya bilir miyiz? Yanıtını size bırakayım.
Peki bir gün dinlendikten sonra Vakıfbank maçında Aneta ne yaptı? Ona da bakalım mı?
25 sayıyla oynayan Kim'den sonra 18 sayıyla takımın ikinci skoreri. Göz alıcı. Yani görevini fazlasıyla yapmış değil mi?
Detaylayayım:
1. Set: 7 top 1 sayı, %14.
2. Set: 9 top, 3 sayı, %33.
3. Set: 15 top, 5 sayı, %33
4. set: 10 top, 5 sayı, %50.
5. set: 7 top, 4 sayı.
TOPLAM: 48 kez hücum, 18 sayı, %38. 11 servis, 3 kaçtı, sayı yok. Blok yok.
Şimdi bu oyuncuyu yere göğe sığdıramayanlara soruyorum. Her maç oynayan Seda'nın, Aneta ile arasında çok fazla bir performans farkı olur muydu? Bence Abbondanza oyuncumuza, takımın kaptanına yazık ediyor. Tamam Aneta onun gözdesi olabilir ama Seda'da bizim ulusal ekibimizin önemli bir parçası olduğunu da hatırlaması gerekir.
Nereden nereye geldik. Biz kaldığımız yerden devam edelim. Mücadeleyi Kim 15, Garay 14, Christina Bauer 12 sayıyla tamamlarken, Galatasaray Daikin de Neriman11, Montano 9 sayı ürettiler.
Karşılaşmaya önce pasör Elif'in, sonra da Garay'ın etkili servisleriyle başlayan Fenerbahçe, bunun semeresini ilk teknik molaya 2-8 girerek gördü. İyi oyununu özellikle ortadan atak yaparak süsleyen sarı- lacivertliler, Galatasaray'ın hücum silahı Montano'yu da kilitlemeyi başarınca arayı iyice açıp seti 13 sayı farkla aldılar: 12-25.
İkinci sette de görünüm farklı değildi. İyi servis atan, iyi atak yapan Fenerbahçe ilk teknik molayı 2-8 önde geçti. Toparlanan sarı- kırmızılılar arayı kapatmaya çalışsalar da (11-13) ikinci teknik molaya 12-16 girildi. Tekrar hızlanan sarı- lacivertliler 16-26 ile skoru 0-2 yaptılar.
3. set karşılıklı sayılarla başladı. Teknik molalar 7-8, 15-16 geçildi. 18-18 den sonra Fenerbahçe kaçtı, Galatasaray kovaladı ama rakibini yakalamayı başaramadı. Böylece seti 22-25 alan sarı- lacivertli takım maçı da 3-0 kazandı.
ECZACIBAŞI VITRA- VAKIFBANK
Bayanlarda Türk Voleybolunun lokomotifi olan iki kulüp arasındaki rekabetten galip çıkan Vakıfbank oldu. Rakibine oranla daha iyi bir kadroya sahip olan sarı- siyahlılar karşılaşmaya Bahar'ın servislerine ekledikleri bloklarla hızlı başladılar: 1-7, 2-8, 8-14, 10-16, 14-17, 14-21, 19-25. Setin bu kadar farklı gitmesinin en büyük nedeni Esra dışında yine servise karşı manşet ve hücum sıkıntısıydı (İyi manşet %27. atak: %27). Buna karşın rakip servisleriyle setteki hakimiyetini ilan ederken, Eczacıbaşı VitrA lı oyuncular sanki arkadaşlarını çalıştırır gibi yumuşak servis atarak Vakıf'ın ekmeğine yağ sürdüler (%86, iyi manşet yüzdesi 57).
İkinci sete de görünüm farklı değildi. Tempolu ve etkili oyununun sürdüren Vakıfbank ilk teknik molaya 4-8, ikinciye 10-16 girdi. 18-22'ye kadar rakibine şans tanımadı. Şeyma'nın servislerinin getirdiği sıkıntıyla ara kapandıysa da (21-22), bu oyuncu servisi kaçırınca avantaj yine sarı- siyahlılara geçti: 21-23 ve sette 22-25 bitti.
Maç 2-0 olduğunda; “Vakıfbank, bu performansını Bakü'deki finalde ortaya koysaydı kupa İstanbul'a gelmişti” diye düşünenlerimiz çoğunluktaydı. Gerçekten 2 set etkili ve göze hoş gelen bir oyun sergilediler.
Son şansı kullanmak isteği, Maja'nın servislerine eklenen bloklar, defanstan çıkan topların sayıya dönüşmesiyle roller sanki değişiverdi. Böyle olunca da Eczacıbaşı VitrA, 6-1 öne geçti. Sonra 7-2 oldu ve birden durdular. Arada hemen kapanı verdi: 7-6. 8-8 de eşitlik geldi. Turuncu- beyazlılar tekrar sıçradılar: 15-11. Yine yakalandılar: 15-15. Bu beraberlik iki takımı da iyice ateşledi ve ortaya o alışılmış, başa baş, dişe diş bir mücadele çıktı. Keyifle izlediğimiz bu bölümden de 25-27 galip çıkmayı başaran Vakıfbank karşılaşmayı da set vermeden kazandı.
İstatistiklerde; sarı- siyahlıların rakibine oranla servise karşı manşette %71, %43'e- %58, %28. Hücumda % 40'a- %31 ve blokta 11'e- 6 üstünlük sağladığı görülüyordu.
İSTANBUL B. BELEDİYESİ- MALİYE MİLLİ PİYANGO
Son günün ilk karşılaşmasında Belediye- Maliye kozlarını paylaştı. Beklenildiği gibi 5 setlik bir mücadele yaşadık (25-22, 28-30, 25-20, 18-25, 10-15). Sonuçta Ankara ekibi maçı kazanmayı başardı. Bu müsabaka bize biraz da Play- Off'da ki karşılaşmayı hatırlattı. Bilindiği gibi yoluna devam edecek ekibin belirleneceği İstanbul'daki 3. maçta Maliye 5. sette 10-14'lük bir avantaj yakalamış, ama Ulaş'ın servislerine eklenen bloklarla mucizevi bir şekilde Belediye buradan karşılaşmayı çevirip yarı finale yükselmişti. İşte bu müsabakanın 5. setinde de o günkü gibi sayılar 10-14'e geldi. Hepimiz, “acaba yine ayni şey olacak mı?” diye düşünmeye başladık. Ama bu kez mucize gerçekleşmedi ve 10-15 ile Maliye karşılaşmayı noktaladı.
ECZACIBAŞI VİTRA- GALATASARAY DAIKIN
Servis silahının ön plana çıktığı bu mücadeleye iyi başlayan Galatasaray Daikin, ilk teknik molaya 5-8 önde girdi. 11-15'e kadar da üstünlüğünü sürdürdü. Esra'nın servisleri, bozulan manşetler, ölmeyen toplar derken 15-15'lik eşitlik geldi. 17-19'dan sonra kontrolü eline geçiren turuncu- beyazlılar seti 25-22 aldılar.
Önde götürdüğü seti kaybetmek, sarı- kırmızılıları hırslandırmış olacak ki adeta fırtına gibi estiler: 4-8, 9-16, 11-23, 13-25. Bu sette Eczacıbaşı'nın iyi manşet yüzdesinin 14, hücumun %19,
sarı- kırmızılıların %25 gibi düşük iyi manşet oranına karşın %50 ile atak yaptığını da vurgulayayım.
1-1'den sonra daha iyi oynamaya başlayan, özellikle bloklarıyla rakibine üstünlük sağlayan Eczacıbaşı VitrA, 25-19, 25-21 setlerle maçı 3-1 kazandı.
FENERBAHÇE GRUNDİG- HALKBANK
Kupanın sahibinin belirleneceği maç, gerçekten her yönüyle büyük keyif verdi. Bu iki takım arasında ki ilk lig maçı Ankara da oynanmıştı. Bu müsabakayı televizyondan seyretmeme karşın düşüncelerimi “Güç gösterisi” başlığıyla sizlerle paylaşmıştım.
Bir bölümünü hatırlayalım: “Bu hafta bence lige damgasını Halkbank- Fenerbahçe karşılaşması vurdu. Müsabakayı televizyondan izlediğim için fazla detaya girme şansım yok ama şunu açık yüreklilikle söylemem gerekir ki, ben son dönmede böylesine sert bir maç izlemedim. Karşılaşma iki takımın adeta güç gösterisini dönüştü. Smaç servislerin sertliği, ayni şekilde hücumlarda rakip alana gönderilen toplar çoğunlukla defansları çaresiz bıraktı. Gücün bu kadar ortaya çıktığı böylesine bir müsabakada, doğal olarak top gidip gelmediği için oyunun kalitesini ve heyecanını biraz düşürdü. Ancak iki takımın starlarının voleybol gösterisi, ataklarda ki hız seyredenleri çok mutlu etti.”
“Kim ne derse desin, gerçekten bu da başka bir voleybol şöleniydi. Bir daha böyle bir güç gösterisini yaşar mıyız? Açıkçası emin değilim. Keşke salonun bir yerinde tenis maçlarında olduğu gibi bir hız ölçer olsaydı da, bu servislerin, smaçların sertliğini net olarak görebilseydik. Bu arada hakemlerde, özellikle çizgiler, karar vermekte bir hayli zorlandılar. Aslında haklılarda, bu kadar seri gelen topları biz televizyondan tekrar ve yavaş çekimde gördükten sonra bir fikir sahibi olabilirdik. Onlar bu hız karşısında ne yapsınlar.”
İşte bu yazıyı teyit edercesine bir kez daha iki takımın “güç gösterisi” ni bir kez daha izledik. Üstelikte televizyondan değil, çıplak gözle seyrettik. Sadece gücü değil, voleybolun güzelliklerini, oyuncuların gövde gösterisine şahit olduk.
Yorucu geçen iki günün ardından sporcuların böylesine etkileyici performans ortaya koymaları da ayrı takdire değer. Maçı seyrettiğinizi düşünerek fazla detaylama yapmayacağım. Küçük bir yorumdan sonra istatistiklere biraz göz atacağım.
Halkbank'ın 3-2 (26-24, 17-25, 21-25, 25-21, 15-9) kazandığı maçın servis ve hücumlarda ki sertliğine diyecek tek şey; Bu kadar üst düzey ve kaliteli oyuncuların, bu servisler karşısında bu kadar hata yapmaları biraz beni düşündürmedi değil. Tamam çok sert atıldı ama netice de karşılayanlar çok önemli voleybolculardı. Yani isimlere, tecrübelerine bakıldığında servisler bu kadar ön plana çıkmamalıydı. Açalım:
Halkbank; 104 servis kullandı. 14'ü kaçtı. 8 direk sayı kazandı.
Fenerbahçe; 104 servis attı. 23'ü kaçtı. 12 direk sayı aldı.
Yani toplam 20 direk sayı oldu. Bunu biraz yüksek buldum.
Peki bu kadar sert servislerin karşılama yüzdeleri nasıl?
Halkbank: %36, iyi manşet yüzdesi 17.
Fenerbahçe: %52, iyi manşet yüzdesi 31.
Hücumlar:
Fenerbahçe Grundig'in yüzdesi 52, Halkbank'ın 48.
Bloklar eşit: 9'ar (bunun azlığını oyuncuların hücumlardaki becerilerine, özellikle atakların çok yukarıdan yapılmasına bağlamak bana daha doğru geliyor).
Peki fark nerede oluştu? Hatalarda. Fenerbahçe Grundig: 41. Halkbank: 24.
Birde maçın sivrilenlerini vereyim.
Fenerbahçe Grundig:
Fonteles: 24 sayı (4 servis, 19 hücum, yüzdesi 68, 1 blok)
Marshall: 20 sayı (1 servis, 17 atak, yüzdesi 59, 2 blok)
Miljkovic: 18 sayı (3 servis, 14 hücum, yüzdesi 40, 1 blok)
Halkbank:Juantorena 15 sayı (1 servis, 14 atak, yüzdesi 50)
Kaziyski: 14 sayı (3 servis, 8 hücum, yüzdesi 31, 3 blok)
Resul: 11 sayı (1 servis, 9 hücum, yüzdesi 82, 1 blok)
VAKIFBANK- FENERBAHÇE
Erkekler gibi, bayanların mücadelesi de seyredenleri voleybola doyurdu. İki takımda bu kadar yorgunluğa karşın ellerinden geleni yaptılar. Bu nedenle kazanan Vakıfbank kadar, kaybeden Fenerbahçe'yi de alkışlıyor ve tebrik ediyorum.
Kısaca detaya gelirsek, iki yüzlü bir maç oldu. İlk seti iyi oynayan sarı- lacivertliler 20-25 kazandılar. İkinci setin başlarında üstün olan Fenerbahçe, ilk teknik molaya 6-8 girdi. Vakıf'ın atağı ve alınan 5 sayıyla 11-9 oldu ve yürüdü: 14-11, 16-13, 19-15. 20-17'den sonra Garay'ın servisleri ve ataklar dengeyi değiştirdi: 20-22 (5 sayı). 21-23 de Gözde öldürdü: 22-23. Kim dışarı vurdu: 23-23. Ancak Kim üst üste iki hücumdan 2 sayı çıkartmayı başardı: 23-25.
3. sete Garay'ın servisleriyle sarı- lacivertliler 0-4 öne geçtiler. Ancak Vakıfbank bırakmadı ilk teknik molaya 8-7, ikinciye 16-13 girdi. 21-21 de yakalansa da seti 25-23 kurtardı.
Bunun moraliyle 4. seti rüzgar gibi oynayan Vakıfbank, 8-2, 16-6, 20-10, 25-18. böylece skor eşitlendi: 2-2.
5. sette de üstünlüğünü devam ettiren sarı- siyahlılar 15-12 ile mutlu sona ulaştılar.
YA HAKEMLER
Sezon içinde zaman zaman eleştirilerimize uğrayan hakemlerin böylesine zorlu maçları iyi yönettiklerini düşünüyorum. Tabi ki bazen hatalar yaptılar, oyuncu ve teknik adamların itirazlarıyla karşılaştılar, ama sonuçta doğru kararlarıyla bu şovu güzelleştirdiler.
Uzun bir yazı olduğunu ve genelde okurken sıkılıp devam etmeyeceğinizi bilmeme karşın, bu şöleni, yaşananları yazmadan edemedim. Netice de bunların sadece benim gözlemlerim ve düşüncelerim olduğunu da bir kez daha hatırlatırım.