Gelecek ufukları olmayan küçük insanlar, sizinkine kurşun sıkmaya çalışırlar !...
Bu dar görüşlülerin, yalancıların, istismarcıların, menfaatçıların panzehiri akılcı, doğrucu aydınlatmadır.
Hasan Uğur Epirden
EFSANE AĞABEYİMİZ CENGİZ GÖLLÜ'YE, EFSANE VOLEYBOLCU ABLAMIZ KAPTAN ALEV ERCİNS'E ELEKTRİĞİMİZİ YOLLAYALIM...
Türk voleybolunun efsne ismi, Bayan voleybolumuza çağ atlattıran CENGİZ GÖLLÜ ağabeyimizin ve bir devre imza atmış efsane kaptan ablamız ALEV ERCİNS'in ciddi rahatsızlıkları hepimizi derinden üzmekte...
İkisine de acil şifa dileklerimizi ve elektriğimizi dalarımızla birlikte yollayalım...
BECERİ FARKI
Bundan tam 125 yıl önce tam 3000 işçi, o günün mütevazı koşullarında, 26 ay aralıksız çalışarak, 300 metre yüksekliğindeki Eyfel kulesini burunları kanamadan tamamlamışlardı ?...
İşçi kazalarına, pardon cinayetlerine yetersiz kanun ve yönetmelikleriyle seyirci kalan, resmen davet çıkaran utanmazlara kapak olsun ?...
Cinayette hayatlarını kaybeden emekçilere Allah'tan rahmet, kederli ailelerine baş sağlığı ve sabır diliyorum...
Ne acı ve düşündürücüdür ki, ülkemizde işçiler yürümesinler diye alınan önlemler, işçiler ölmesin diye alınmamıştır ?...
DERSİMİZ : KIRLANGIÇ
KIRLANGIÇ KALİTESİNE ÇOK UZAK KORKULUKLARA...
Ayvalık'ta bir açık hava oteli, resepsiyon da açıkta...
Resepsiyonun köşesinde bir kırlangıç yuvası var, üç yavru, kafalar dışarıda, gagalar açık...
Anne ve baba gidip gelip yiyecek getiriyorlar ve ayrı zamanlarda geldikleri için birbirlerini görmüyorlar... : AİLE BAĞLARI...
Anne birinci yavruya yem veriyor, birazdan baba gelip ikinciye, anne tekrar geldiğinde üçüncüye, baba gelip birinciye... İnanılır gibi değil, sırayı hiç şaşırmıyolar... : ADALET...
Akşama doğru baktım yuvaya siyah bir kedi yaklaşmış... O ufacık ana baba canhıraş bir şekilde dalıp, çıkıp kediyi uzağa kadar kovaladılar... : CESARET...
Otel sahibi şunları anlattı... Bahar başlarında göçten döndüklerinde yuvanın bulunduğu bölümün kapalı olduğunu görünce, resepsiyon görevlisinin kaldığı odaya girip çıkıp onu uyandırmışlar... : AKIL...
Sabah su içmek için fıskiyenin üzerinde dolaşıp çığlıklar atıyorlardı, ta ki fıskiye açılana kadar... : İLETİŞİM...
Yuvalarını öyle bir yaparlar ki yıllarca dayanır... : KALİTE...
Yazları sıcak ülkelere göç ederler... : YENİLİK...
Onların yaptığı yuva, diğer kuşların saman çöplerini üst üste koyarak yaptığı rüzgara bile dayanıksız, sıradan yuvalara hiç benzemez... : FARKLILIK...
Hiç kırlangıçları bir yerde pineklerken görenleriniz oldu mu ?... Devamlı uçarlar... : ÇALIŞKANLIK...
İnanılmaz hızlıdırlar, su zerresini havada yakalarlar... : HIZ...
Binlerce mil uzaktan hep aynı yuvaya dönerler.... : ZEKA ve SADAKAT...
Ömürlerinin sonuna kadar yuvalarına bağlıdırlar:.. YURT SEVGİSİ...
Şimdi bana aranızda merak edip, soranlarınız mutlaka olacaktır, “Bu saptamayı neden yaptın, paylaştın hoca ?...” diye ?...
Hemen açıklayayım... O çok özel kanatlılara küçümseyerek “Kuş beyinli...” yakıştırması yapan ama onların yeteneklerinin yanında ezilip büzülen bazı kanatsızlara (!) kapak olmasını düşündüm... Özümeyebilenlere tabii ?... : DERS...
KEŞKE KOÇLUĞUNDA DA BU DENLİ TİLKİ OLABİLSE ?...
Signor Barbolini (Artık “Makarnacı demeyeceğim, spagettiçiler haklarını gasp ediyorum diye fena bozulmaya başladılar ?...) işini çok iyi bilen (!) tam bir profesyonel... Meslki planlamasında az tilki değil ?... Düşe kalka, takımımızı kullanarak, Federasyonumuzun ona sunduğu mükemmel şartlarla ve yetkiyle 2016 Rio elemelerine, Sultanlarımız şahlanırlarsa da olası Olimpiyat Oyunlaıı sonuna kadar sırtını onlara dayayıp gününü gün etme ve kariyerini yükseltme (!) planları yaptığı gün gibi aşikar !...
“Profesyonel” diyorum, zira 10 gün arayla verdiği demeçler olası bir beceriksizliğine kılıf hazırlama modunda ?... Şimdiden kılıf düşünmeye başlamış bile ?...
03.09.2014'te verdiği demeç : “Turnuvaya iyi sonuçlarla moralli başlayıp Milano'daki finale kadar ilerlemek istiyoruz..."
13.09.2014'te verdiği demeç : “İlk 3'e girmek çok zor !...”
Küçük düşünen, planlarını bulduğu rahat hayat üzerine kuran ünlü (!) İtalyan koça kimse de “Bu takım kürsüde yer alamazsa başarısızlık olur ?...” demiyor, diyemiyor ?...
O halde ben söyleyeyim...
“Takımımızı kürsüye çıkaramazsan hemen oracıkta istifanı yaz, ver, düş yakamızdan !...”
İtalya'da iş sanırım gene kızlarımıza kalacak ?... Oynarlarken bir de Barobolini'nin açığını kapatacaklar ?...
Hepsine üstün başarılar diliyorum...
...
Maçlarımızı her gün maç bitiminden 2 saat sonra, VOLEYBOLX'ten yorumlamaya çalışacağım...
NESLİHAN NE DEMEK İSTEDİ ?...
Dünya voleyboluna damga vuran, gelmiş geçmiş en kariyerli Bayan voleybolcumuz, gururumuz Neslihan Demir Güler'in geçen gün bir gazeteye verdiği röportajdaki bir cümlesi dikkatimi çekti, kafamda birden soru işaretleri belirlendi...
“Ben de çeşitli tedavi yöntemleri ve testlerden geçerek mental olarak kendimi hazırlayınca bir an evvel sağlığıma ve formama kavuştum. ..”
Bu cümleden çıkardığım mesaj ; “Sakatlığım geçti, hazırım !...”
Belki de röportajı yapan bu cümlesini çarpıttı, belki de Neslihan yanlışlıkla böyle bir ifade kullandı, orsını bilemem, ama sonuç olarak bu ifade kitlelerle paylaşılmış ?...
Konu yakında tüm gerçeğiyle ortaya çıkar...
Bazı kişilerin unuttuğu veya atladığı bir önemli şey var...
Gizlenmeye çalışılan hiçbir şeyin ne kadar baskı yapılsa da, örtülmeye çalışılsa da asla saklı kalmayacağı... En usta cinayetler bile daima çözülmüştür...
Şimdi, çok arzu etmiş olsak da, Milli takımımızın emanet edidiği (!) signor Barbolini, tek seçiciliğiyle Neslihan'ı kendi keyfi ve düşünce tarzıyla (!) kadroya dahil etmemiş olabilir ?... Ayrıca, tabii ki takımı istediği gibi kurar, beğenmediği (!), istemediği (!) oyuncuyu çıkarır, dilediği, hoşuna gittiği (!) oyuncuyu kadrosuna dahil eder ?... Takımı gençleştirmek ister, daha mülayim (!) genç sporcularla çalışmak ister, ister de ister, buna karışamayız ?...
Ancak, bu takım, mahalle takımı değil !... Kulüp takımı hiç değil !... Milli Takımımız... Bizim takımımız... Olacak ters sonuçlardan da sorumludur, Allah korusun, (Her zaman işimizi Allah'a bırakan bir millet olduk ?...) olası bir tepetaklak durumda da hesap vermek zorundadır ?...
Bir beyin jimnastiği yapayım dedim ?...
Haksız mıyım ?...
Bir de siz düşünün bakalım, ne netice çıkaracaksınız ?...
VE ÖFKELİ BİR YORUM...
Signor Barbolini'nin üstteki demeci birçok voleybolseveri çileden çıkarttı... Voleybolu çok iyi ve yakından takip eden, bazen bana da tenkitleriyle ayar çekmeye çalışan bir voleybolseverin signor Barbolini hakkındai yorumunu (Belli o çileden çıkanlardan biri ?...) aynen paylaşıyorum...
deniz akyol / 13-09-2014 09:40:00
Pes doğrusu adamın pişkinliğine insan bu cümleyi kurarken utanır o zaman kafadan katılmayalım şampiyonaya geçen dünya şampiyonasını altıncı kapadık eee sen bu şampiyonada bizi daha üste taşıyamıyacaksan ne işin var o mevkide resmen terbiyesizlik takımada güvenmiyor kendinede bu adam onu orada tutanlar utansın artık şu söyleme bak bütün şevkimi kırdı.grand prıx dördüncülüğünede herhalde kendide şaşırdı zaten bir katkısı yok takıma kızlar kendi yürekleriyle buraya kadar geldiler antrenörsüz olarak...
TVF'DEN DÜŞÜNDÜRÜCÜ AMBARGO...
Voleybol Marşı ile ilgili yazım sonrası, yağan mesajlara cevap yetiştirmeye çalışırken bir gazeteci dostumun, "Karabıyık Başkanın bazıları üzerinde hala bir psikolojik deformasyonu mu var ?..." şeklinde ifade ettiğim görüşümü doğrulayan ikazı sonucu ek bir araştırma yaptım...
Ömer Gürsoy, 11 Eylül 2014 tarihli Habertürk Gazetesinde yayınlanan yazısında Erol Ünal Karabıyık Başkandan bahsetmiş... (Paragrafımın aşağısında pasajı görebilirsiniz...) Ama gelin görün ki TVF, sitesinde "Basında Voleybol" bölümünde bu yazıya yer vermemiş ?... Baktım, bu yazı 11, 12, 13 Eylül tarihlerinde diğer voleybol yazıları / haberleri içerisinde yok ?...
Oysa her hangi bir konut ilanında dahi "Voleybol" kelimesi geçmişse, kıldan, tüyden alakasız tam sayfa yazılarda sadece bir tek “Voleybol” kelimesinin geçmesi halinde Federasyonumuz bunu gururla (!) voleybol haberleri sütun santimine ilave edip, "Basında Voleybol" bölümünde yer veriyor, sonrasında da şişirilmiş istatistikleri kamuoyuna yedirmeye çalışıyor ?...
Benzer pek çok uygulamalarını da zaten birçok kez tesbit etmiştim... Bir örnek vermek gerekirse, 21 Mart 2014 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yarım sayfa haber de görmezden gelinenler (!) arasında yer almakta ?...
TVF tarafından yer verilmeyince sitemizde yayınladığımız için bu habere sansür uygulandığını o zaman tesbit etmiştim... Bu linkten sitemizdeki habere ulaşabilirsiniz....
İlgili sayfa fotoğrafını da aşağıda bulacaksınız..
Bir Erol Ünal Karabıyık fobisi hala sürmekte anladığım kadarıyla ?... Fobiyi ortaya çıkaran, korkutan gerçeklerdir ?... Bilmece gibi değil mi ?... Bulmacalar çözülmeyi bekler, durur... Sonunda da biri eline kalemi alır, çözmeye başlar, bitirir ?...
Camiayı kucaklamaktan, saygıdan bahseden Federasyonumuzun Başkanı Özkan Mutlugil'den konuya ilişkin inandırıcı, dobra bir açıklama bekliyorum ?...
Sonrasında birkaç çift ilave sözüm daha olacak ?...
Yazımın bu bölümünü 12 Eylül Cuma günü yukarıdaki şekli ile bitirmiştim... 13 Eylül Cumartesi günü voleybol haberlerini okumak için TVF'nin sitesine girdiğimde aşağıda fotoğraflarını bulacağınız emlak ilanına 1. sırada yer verildiğini gördüm ve hayretler içinde kaldım... İlanda sosyal alanlar içinde yer aldığı vurgulanan alanda sadece bir sefer “Voleybol” kelimesinin geçmiş olması Voleybol Federasyonu için yetmiş de artmış bile ?... Kutlamak gerek valla ?...
Şunu çok iyi anladım, dikkatimi çektiği için takip ettim, Federasyon saat 10.00 civarında basında çıkan günün voleybol haberlerini söz konusu köşesinde yayınlamakta... Tabii (konut ilanları dahil olmak üzere) işine gelenleri ?... Sansüre uğrayanlar (!) doğru çöpe...
VEFASIZLIK DİZ BOYU...
Geçtiğimiz pazartesi günü vefat eden, Türk Milli Eğitim camiasının mümtaz ismi, eski Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık'ın dayısı ve kayınpederi Hüseyin Hüsnü Tekışık salı günü Ankara Kocatepe Camiinden binlerce kişinin katıldığı cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarlığındaki istiratgahına defnedildi...
Allah rahmet eylesin, mekanı ışıklarla dolsun !...
Dikkatimi çeken, o binlerin arasında, Ankara'dan İzmir'e, Trabzon'dan Bursa'ya, İstanbul'dan Adana'ya kadar voleybol camiasından yüzlerce kişi varken bugünkü konumlarını Karabıyık Başkana borçlu olanlar başta olmak üzere, zamanında etrafında pervane olan yalakalardan kimsenin olmayışıydı ?...
Bu arada esas üzücü ve düşündürücü olan, Ankara'nın, Federasyonumuzun merkezinde, Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu'ndan bir tek Allah'ın kulunun cenazede bulunmayışı, “TVF” yazılı sıradan bir çelenkle temsil (!) edilişleriydi ?...
İşte vefasızlığın canlı tarifi bu olsa gerek ?... Çok yazık, üzüldüm !...
Cenazede en dikkat çekenlerden birisi ise, Erol Başkan zamanında, küçücük bir kızken, ailesini İzmir'de bırakıp TVF Spor Lisesi Voleybol İhtisas Kulübü projesine dahil olmak üzere Ankara'ya gelen Rida Erlalelitepe'nin kocaman bir çelenkle cenazeye katılması oldu.
Bu yıl Genç Milli Takımımızla Avrupa 3.sü olan Rida, 2. Ligde Voleybol Lisesi, uluslararası şampiyonalarda Yıldız ve Genç Milli takımlarımızda gösterdiği sorumluluk ve vefa anlayışını, bazı büyüklerine (!) ders verecek ve beni ziyadesiyle duygulandıracak bir şekilde tekrarladı...
Rida kızımız, Erol Başkan'ı sporcularla kurduğu sevgi ve saygıya dayalı baba-kız, baba-oğul ilişkisi nedeniyle eleştirenlere, sporun da, hayatın da sadece elde edilecek galibiyetler, para, makam, mevki gibi maddi değerlerden ibaret olmadığını hatırlatmış oldu.
Onu alnından sevgiyle öpüyorum...
SORULAR/YORUMLAR ve YANITLAR...
Türk Voleybol Antrenörlüğünün gururu, FIVB hocası sevgili Nejat Sancak geçen yazımın altına, yorumda bulunup sorular sormuş ?... Aynen aktarıyorum...
“Sn. Epirden! Bu durumda TVF çifte standard uygulamış olmuyor mu! Ayrıca madem bu durumFIVB tarafından kabul görmüş bir durumda; Türkiye'de anyasal hakları gasp edilen evli T.C. vatandaşlığını yıllar önce almış kişiler niye T.C. statüsünde müsabakalarda yer alamıyorlar. Onlar da origin değiştirme belgesi ile oynayabilirler! Federasyonun onlara da bu hakkı vermesi gerekmiyor muydu? Tomi Coscovic Türkiye'de ne kadar vergi vermiştir(kişisel olarak)? Seçimde oy atmış mıdır? Vatandaşlık görevlerini yerine getirmekte midir. Eğer bunları yapmadı veya yapmıyor ise; bunları senelerdir yapan insanların önüne nasıl geçebilmektedir? Sorumlu gazeteciliğiniz gereği kamuoyu bu soruların cevabını sizlerden bekliyor! Nejat Sancak”
Sevgili Nejat Sancak;
Konunun bire bir muhatabı olan Federasyonumuzun şahsıma koyduğu tavır ve gizli boykot (?) doğrultusunda, ebedi suskunluğundan bir sonuç alamayacağımdan yola çıkarak konuyu bire bir yaşayan Erol Ünal Karabıyık Başkana diğer yorumlar ve sorularla birlikte sordum...
Her zamanki nezaketiyle zaman ayırarak yazılı cevap verdi...
“Sayın Epirden,
İki okurunuz tarafından kaleme alınan ve yanıtlamamı istediğiniz yorum/sorulardan ikisinin yanıtı, yorum/soruların yazıldığı bölümlerin üzerindeki yazıların içinde var aslında.
Ancak kısaca hatırlatmak gerekirse;
1. Sayın Nejat Sancak'ın sorusunun yanıtı, SORDUM YANITLADI başlıklı yazınızın 2. maddesinin sonunda yer alan aşağıdaki ifadenin içindedir:
"...FIVB'nin Tomi COŞKOVİÇ konulu kararının meydana getirdiği fiili durumu ortadan kaldırmak ve FIVB Reglemanları ile örtüşmeyen hükmü güncelleyebilmek için TVF Yarışma Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Talimat yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu düzenleme ile talimatın 8.1.5.1. maddesi; 'Sporcuların yerli statüsünde oynatılabilmeleri için orijin federasyonlarının FIVB tarafından Türkiye Voleybol Federasyonu olarak kabul ve tescil edilmiş olması zorunludur.' şeklinde değiştirilmiştir."
Sayın Sancak'ın da bir sporcu menajeri olarak çok iyi bileceği gibi, Eylül 2012'de ilan edilerek yürürlüğe giren yukarıdaki değişiklik sonrası, FIVB'de orijin federasyonunu TVF olarak değiştirip tescil ettiren her sporcu, yerli statüsünde oynayabilir. Bu şartı yerine getiren sporcuların ulusal liglerimizde yerli statüsünde oynamaları engellenmez.
Bu değişikliklerin yapıldığı talimatı TVF web sitesinde bulmak mümkündür.(http://www.tvf.org.tr/img/uploads/talimatlar/TVF_yarisma_talimatinda_degs_talimati-17.doc)
Sayın Sancak'ın sorusunun diğer bölümlerinin amacını pek anlayamadım. Farklı bir yaklaşımla değerlendirdiğimizde, bu yıl yapılan seçimlerde oy kullanmayan, vergi ödemeyen sporcularımızın yerli oyuncu statülerinin iptal edilmesi, Anayasal haklarının kısıtlanması gerekir gibi bir sonuca mı ulaşmalıyız?
2. Küntay Özhasman isimli voleybolsever ise 5 Eylül tarihinde “Sayın Erol Ünal Karabıyık başarılı bir yönetim sergiledi. Ancak Fenerbahçe ile nedeni bilinmez çok kez karşı karşıya geldi ve oluşan krizi yönetemedi. Bu problemler hakkında ve Fenerbahçe'nin şampiyonlar liginde wild card alamaması konusunda da çok talihsiz açıklamalar yaptı. Konuyu daha iyi ifade edebilirdi. Federasyon başkanının , düğün sahibi düğününe ister çağırır ister çağırmaz şeklinde bir açıklama yapması kabul edilemez . Nitekim edilmedi de . Ama yine de Voleybola yaptığı katkılarla hep anılacaktır.” şeklinde yorum yapmış.
Sayın Küntay Özhasman'ın yukarıdaki yorumuna yönelik görüşüm de bu yorumun yapıldığı "SORDUM YANITLADI" başlıklı yazınızda sorularınıza verdiğim yanıtların 2 ve 3. paragrafında mevcut.
Söz konusu paragraflarda aynen şunları ifade etmiştim:
"Bu polemiklerin nedeni, başlarına gelen her olumsuz durumu, kendi hatalarından kaynaklansa dahi, üçüncü şahısların kendilerine olan husumeti ile izah etmeyi alışkanlık haline getiren anlayıştır. Ne yazık ki bu anlayış giderek toplumumuzu saran bir illet durumuna gelmiştir. Ve bu illetin sonuçları, felsefesi sevgi, barış, dostluk ve hoşgörü olan sporda da karşımıza kin, nefret ve hatta şiddet olarak çıkmaktadır.
Genç Fenerbahçeli Zeynel Yılmaz da belli ki değer verdiği birilerinin, yalan yanlış da olsa, verdiği bazı bilgilere inanmış. Bu, bilgiyi veren kişiye olan güveniyle ilgilidir. Nereden bilecek o kişinin kendisini, taraftarlarını bilerek, isteyerek kandıracağını. İşin içine bir de fanatizm girince, kulübüne haksızlık yapıldığına yürekten inanarak bu davranış modelini benimseyebiliyor insanlar."
Sayın Özhasman yukarıdaki cümlelerde "anlayış" ,"birileri" ve "kişi" şeklinde ifade ettiğim özneleri "yöneticiler" olarak değiştirdiğinde kolaylıkla sonuca ulaşabilir.
3. Sayın Epirden,
Hatırladığım kadarı ile Naz Aydemir Akyol 2 maç ceza almıştı . Sonra ceza 1 maça indirildi . “Cezanın indirilme nedeni ve gerekçesi ile ilgili bir bilginiz var mı ?? “ diye soran Sayın Küntay Özhasman'ın Naz AYDEMİR'in cezasının 1 maça indirildiğine yönelik bilgisinin doğru olmadığını düşünüyorum.
Hatırladığım kadarıyla Naz aldığı ceza sonrası, ilk resmi maç olan, süper kupa müsabakasında Eczacıbaşı'na ve o sezonun ilk lig maçında Galatasaray'a karşı takımında yer almadı.
Okuyucunuz, Naz'ın süper kupa maçında takımında yer almadığını atlamış olabilir.
Saygılarımla...
Erol Ünal KARABIYIK”
İLGİNÇ BİR YORUM...
Son köşe yazımın altına bir okuyucumun yazdığı ilginç bir o kadar da çarpıcı yorumu siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim...
İşte yorum...
“Serkan YILMAZ / 08-09-2014 13:38
Değerli hocam ;dün geceden itibaren voleybolx sitesini onlarca defa ziyaret ettim. Sayın EPİRDEN yazısını yazdı mı acaba diye. Nitekim saat 11.30 civarında yayına girdiğini gördüm ve okudum. Sayın Naz AYDEMİR AKYOL ile ilgili belgeleri açıklamanızı ilk dakikalarda yadırgadıysam da hassasiyet gösterilmesi gereken bir husus olduğuna inandım . Benim için önemli olan Sayın KARABIYIK ın, bugün ve o günde yönetimde olan beyefendilerin diğer belgelerle kanıtladığınız üzere FIVB,TVF talimatlarının dışında bir işlem yapmadıklarının anlaşılmasıdır. Şüphesiz Ülkemizin gelmiş geçmiş en yetenekli ve karakterli sporcularından biri olan Naz kardeşimizin zarar görmesi hiçbirimizin istediği bir şey değildir. Siz böyle hassas davranırken kararların altını imzaladıkları halde tek suçlunun Sayın KARABIYIK olarak gösterilmeye çalışılmasının etik olmadığını düşünüyorum. Affınıza sığınarak sizi bir konuda uyarmaya çalışacağım. Bir cümleniz dikkatimi çekti. “TVF de benimle selamı sabahı kesmeyenleri tenzih ediyorum .“demişsiniz. Değerli hocam sizinle selamı sabahı kesenler federasyona yapmış olduğunuz eleştirileri yaptığınız ve ona katılmadıkları için kesmişlerdir. Bu noktadan çıkarak ; biliyorsunuz Federasyonlarda kararlar oy birliğiyle veya oy çokluğu ile alınır ve uygulanır. Eğer bu kararların uygulanmasına muhalifseniz istifa edersiniz. Fikir ayrılığına düştüğünüz bir başkan ile davet edilmediğiniz yerlere gitmezsiniz. Kaynağı nereden geldiğini bilmediğiniz ikramları kabul etmezsiniz. Dolayısı ile ya bir bütünsünüzdür yada değil. Netice itibarı ile federasyon kurulları bir bütündür. Sizin eleştirileriniz selamı sabahı kesecek gibi ise hepsinin kesmesi gerekir .Bence asıl siz sizinle selamı sabahı kesmeyenlerden çekinin, çünkü onlar kesinlikle her devrin adamıdır. Yani sponsor ağabeyinizin isteği üzerine lig öncesinde hep birlikte aldığınız yabancı sınırlamasını kıramadığınız için ekibinize cephe alıp Sayın Epirden e şirin görünmeye çalışmayacaksınız. Buna kargalar dahi güler. Tekrar sizden özür diliyorum ama hocam siz asıl size şirin görünmeye çalışanlardan korkun ,çünkü onların gelecekle ilgili hesapları vardır ve basının en acımasız kalemini karşılarına almak istemezler. Voleybol marşı ile ilgili okuyucuya söylenecek bir şey bırakmamışsınız. Ancak bu kadar Erol başkan sendromunuz varsa daha henüz proje ve tasarım aşamasında iken ters düştüğünüz kişinin yaptırdığı tesisleri kullanmayacaksınız ve oralarda oturmayacaksınız ,faaliyetlerinizi trübün altlarında ve otel lobilerinde sürdürmeye devam edeceksiniz. Saygılarımla hocam.”
GEÇ DE OLSA DOĞRULAR BULUNMAYA BAŞLIYOR ?...
Federasyon sonunda geç de olsa teker teker bazı doğruları bulmaya başladı... Yılladır bas bas bağırarak, faydalarını, yani getirilerini sıraladığım “VETERANLAR ŞAMPİYONASI” en nihayet
Ancak burada 2 konuda eleştiri yapacağım...
1) Anons logosu çok basit, amatörce, hiç de Veteranlar Şampiyonasını çağrıştırmamakta, resmen işin kolayına kaçılmış,smaç görüntüsü bir yerden kopyalanmış ?...
2) Hiç olmazsa teşvik amacıyla, sistem oturana kadar, seyahat giderleri konusunda Federasyonumuzun yardımcı olması düşünülürdü...
Bu konuda Federasyon kıyafetler dahil bir sponsor bulması gerekirdi ?...
AY YILDIZLA NIKE BAYRAKTA ?
Fatih Terimle önemli bir şampiyonaya hazırlanan A Milli Futbol Takımımız Danimarka’yı 2-1 yenerek bizi mutlu etti. İnşallah diğer maçlarda da bu genç kadro başarılı olacak. Amma maçta bir ayrıntı herkesin gözünden kaçtı. A Milli takımın formasında bayrağımızın üzerinde iki sembol vardı. Birisi ay yıldızımız, diğeri ise sponsor firma NIKE’ın amblemi… Olacak gibi değil… Türk Milli takımı ilk resmi maçta Romanya karşısına çıkarken (Şehitlerin kefeni üzerine bayrağımızı sararak çıktık) demişlerdi. Şimdi bayrağımızın bir köşesinde ay yıldız diğer köşesinde NIKE’ın amblemi.
Gençlik ve Spor Bakanını ve Spor Genel Müdürünü bu konuda uyarmak lazım. Bir ara Voleybol Federasyonu da ay yıldızı olmayacak şekilde kullanmıştı. Şimdide Futbol Federasyonu… Bu federasyonda bu işlere bakan, bu işleri anlayan ve hassasiyet gösterecek kimse yok mu? İlk olarak bayrak kanunu okusunlar. Zemin kırmızı üzerinde beyaz ay yıldızı ilkokul çocukları bile biliyor. Maksat aramıyorum. İhmal arıyorum. NIKE amblemi formanın başka bir yerine konulabilir. Bu hatayı bir zamanlar halterde yapmış, kıyamet kopmuştu. Bir an önce bu işlerden sorumlu olanların iyi seçilmesi ve uyarılması lazım!
FUTBOL TAKIMIMIZIN FORMASI BAYRAK KANUNUNA AYKIRI...
Sporumuzun en önde gelen duayenlerinden, TMOK'un en kıdemli üyesi, Dünya Fair Play Konseyi üyesi, Avrupa Fair Play Komitesi 2. Başkanı Erdoğan Arıpnar'ın görüşleri böyle...
Benim de ekleyeceklerim var...
1) NIKE bük uyanıklık yapmış, (Buna saygısızlık da diyebiliriz ?...) formada logosunu sanki bayrağımızın içinde göstermeye çalışmış ?... Aykırı mı ?... Kesinikle değil ?... Zira göğüsteki o şerit içerisinde, bilinçli olarak, belli belirsiz, hafif bir ton farkıyla yuvarlak içinde bir kokart oluşturarak kanunu resmen delmiş ?... Dikkat çekmiyor ama, bir hinlik yapıldığı apaçık belli ?...
2) Ancak esas ayıp ve “Bayrak Kanun”na tamamen aykırı olan, tüm dikkatlerden kaçan, ay-yıldızımızın etrafına keyfen yapılan aykırı siyah gölgeler ?... Bence çok ayıp etmişler, bayrağımıza saygısızlık yapmışlar ?... Hemen imha edilmesi gereken bu formaya göz yumanları da NIKE firması kadar ayıplıyor, şiddetle kınıyorum... İlgili mercilerce konuya ilişkin derhal soruşturma açılmasını, gereken müeyyidelerin uygulanmasını talep ediyorum...
ÖRÜMCEK KAFALILIĞI DÜNYA SADECE SEYREDİYOR...
Bu ne örümcek kafalılıktır böyle ?...
25 yaşındaki İran asıllı İngiliz kadın Ghoncheh Ghavami, 20 Temmuz tarihinde İran ve İtalya arasında oynanan erkek voleybol maçını izlemek istedi ve 1979 yılında gerçekleşen İran Devrimi'nin ardından getirilen yasaklara karşı çıkan binden fazla kadın protestocuyla maçın oynandığı Azadi stadyumuna gitti...
İslami yasaklar gereği kadınları stadyuma almayan polisler, olaydan kısa bir süre sonra da Ghoncheh Ghavami'yi tutukladı. Ghavami İran’ın başkenti Tahran’daki Evil hapishanesine götürüldü...
Ailesi İngiltere’de hukuk eğitimi alan kızlarının hapishanede çok zor şartlada olduğunu “Bize yaşadıklarını ağlayarak anlattı ve tek suçu voleybol maçı izlemek olmasına rağmen 41 gün hücreye kapatıldı” sözleriyle ifade etti...
Polis departmanı şefi Esmail Ahmadi Moghadam İran haber ajansına yaptığı açıklamada, erkek ve kadınların stadyumlarda beraber olmasının kanunlar gereği mümkün olmadığını ve dini liderler tarafından alınan kararın değişmeyeceğini belirtti...
İran kanunlarına göre, ülkedeki kadınların erkeklerin oynadığı spor aktivitelerine girmesi yasak !...
Bu ne çürük bir spor anlayışıdır ?...
Spor ve özellikle “Olimpizm” ruhu ayaklar altına alınmaktadır...
Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) İran ve benzeri ülkelerin Olimpiyat Oyunlarına katılımlarını yasaklaması gerekmektedir !...
2. İMAM HATİP LİSESİ İÇİN TEK STAD YIKILIYOR...
Dinler toplumları ayakta tutan özellerdir...
Çok şükür, dinime saygı duyan, vecibelerini tam yerine getiremesem de Allah ile aramda olan özellere kutsal bir ayrıcalıkla değer veren onun mütevazı bir kuluyum...
Ancak son yıllarda din kisvesi altında yaşanan suistimaller ve mantkla bağdaşmayan müdahaleler beni ve benim gibi aydınlıklarda düşünenleri (!) hayli üzmekte, gittikçe de endişelendirmektedir...
Okul olmayan köylerde 2. cami inşaatları, merdiven altından artık ortalıklarda aleni olarak, çocuk yaştakilerin zorla, beyinleri yıkanarak itildikleri kuran kursları, toplumumuzu çağdaş yarınlara koşacakken gerici bir zihniyetin uzantısı düşünceler olarak Cumhuriyet devrim ve ilkelerini yerle bir etmekte, cehaleti körüklemekte, toplumumuzu karanlıklara sürükleyerek bir çöküş yaratmaktadır...
Yüce Atatürk'ün “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur...”, “Ben sporcunun zeki, çevik, iyi ahlaklısını severim..” düsturlarıyla yol çizdiği gençliğimizin ne yazık ki önü birçok yerde, birçok biçimde kesilmeye çalışılmaktadır...
Hürriyet Gazetesi Akdeniz ekinde 12 eylül cuma günü manşetten koca puntolarla verilen “STADI YIK, İMAM HATİP YAP” haberi ilgimi ve tepkimi birlikte çekti...
Aksu ilçesinde, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün baskısı ve yönlendirmesiyle, Aksu Belediye Başkanı Halil Şahin'in liderliğindeki Belediye Meclisinde oy çoğunluğuyla (13'e 11) alınan kararı çok üzücü ve düşündürücü buldum...
Karar, ilçede gençlerin spor yapabildiği tek stadyumun yıkılması, yerine ilçede zaten mevcut bulunan ve ilçeye fazlasıyla yeten (!) İmam Hatip Lisesine ilave olarak bir yenisinin inşa edilmesiyle ilgili görülmekteydi...
Araştrmacı yönüm her zamanki gibi öne çıktı, konuyu enine boyuna araştırırken, Belediyenin Basın ve Halkla İlişkiler Müdüresi Nurfi Yar ile görüştüm... Yazılı açıklama istedim...
Verdiği söz tutmadı...
Sanırım pek fazla söyleyeceği söz de yoktu...
Bu zihniyetin baş aktörlerini (!) ve figüranlarını kınıyorum !...
Bu arada bir başka çarpıklık da Samsun'da yaşandı...
Samsun'da Tarım Anadolu Meslek ve Tarım Meslek Lisesi'nin bulunduğu arsaya 10 bin kişilik cami yapılması için 48 yıllık, Türkiye'deki 6 Tarım Meslek Lisesi'nden birisi olan okul taşındı...
Türkiye Haber Ajansı'nda yayınlanan yazımı okumak için tıklayınız...
65 YAŞ ÜSTÜ VATANDAŞA SÜRÜCÜ TERBİYESİZLİKLERİ...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı “ÜCRETSİZ VEYA İNDİRİMLİ SEYAHAT KARTLARI YÖNETMELİĞİ”nde değişiklik yapmış, bunu da Resmi Gazetenin 4 Mart 2014 gün 28931 sayılı nüshasında yayınlatarak yürürlüğe sokmuştu...
Bu yönetmelik gereği kimlerin ücretsiz olarak toplu taşıma araçlarına ücretsi binecekleri belirlenmiş olmuştu...
Buna göre yönetmeliğin 4. Ve 5. maddesinde bahsi geçenler toplu taşıma araçlarından ücretsiz faydalanma hakkına sahipler...
İlgili yönetmeliğin 5.maddesindeki herkesin uyması gereken amir hükümlü ifadesi şöyledir :
“Türk vatandaşı olan altmış beş yaş ve üzeri kişiler, demiryolları ve denizyollarının şehir içi hatları ile belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehir içi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanır...”
Hal böyle iken ve bu yasal bir hak iken, halen yurdun her köşesinden 65 yaş üstü insanımızdan şikâyetler yağıyor... Kendilerine kaba davranışların sergilendiği söyleniyor...
Buna bende birkaç kez şahit oldum, yaşlı insanlara bazı edepsiz şoförlerin sözlü tacizlerine kendimi tutamayarak müdahalede bulundum...
Şikayetlerin önemli bir bölümünde de, toplu taşıma araçlarının (Özel halk otobüsü, minibüs ve dolmuşların) sürücülerinin kendilerine “BELEŞÇİ” gözüyle baktıkları, kimi zaman durmayıp almadıkları beyanları var ?... Buna çoğu kez şahit oldum...
Bu kimsenin keyfiyle olacak iş değildir, bir yasal haktır. 65 yaş üstü vatandaşın elinden bu hakkı kimsenin almaya hakkı yoktur !... Busürücüler suç işlemektedirler... Anında gereken birimlere, üşenmeden şikayetçi olunmalıdır... Bunu kendileri yapamıyorlarsa biz tanıkları yapalım, bu sürücülerin ayıklanmasını sağlayalım...
Bu saygısız ve terbiyesizlerin isimlerini, yaka numaralarını, TC numaralarını, temin edemezseniz, plakalarını, sefer saatlerini not alıp derhal ilgili kolluk kuvvetlerine şikâyetçi olunuz... İki satır ifade veriniz... Hem adli yönden TCK ya göre ceza almalarını sağlamış olursunuz, hem de idari yönden caydırıcı miktarda para cezası, seferden men cezası almalarını sağlamış olursunuz...
Bence yurt geneli tüm Belediyeler özel timler kurup bu işi kendi yörelerinde sıkı takip etmelidirler...
Nino Varon'un tablolarından nefis bir parça... Ben bu tablosuna bakarken sanki uzaklardan bir melodi duyar gibi oluyorum ?... Ya siz ?...
Gene gündem yoğundu...
Ve gene birçok konuya değinemedim...
Bazılarını haftaya taşıyacağım...
He zaman olduğu gibi öneri, görüş, eleştiri ve haberlerinizi bekliyorum...
Bu köşe yazısı aynı zamanda www.turkiyehaberajansi.com ve www.turksporajansi.com sitesinde de yayınlanmaktadır...
Tüm yazıların yayın ve paylaşım hakkı www.voleybolx.com sitesine ve Hasan Uğur Epirden'e aittir... İzinsiz alıntı yapılamaz...