Hurşit Yazıları dizisinde sona yaklaşıyoruz... 9. günü geride bıraktık. Bugün 10. gün ve sırada "Uzman Sorularım" dan 13 ve 14. var... Bir başka deyişle bu sorulardan sonra, ele alacağımız bir tek sorumuz, 15. soru kalıyor... Önce bugün ele alacağımız 13 ve 14. Soruları hatırlayalım:
13) Federasyonun bünyesinde Yönetim Kurulu üyelerinin akrabaları kadrolu / kadrosuz göreve getirilenler var mıdır ?... Var ise kimlerdir, hangi görevdedirler ?...
14) Federasyonun alışveriş yaptığı firmalar arasında Yönetim Kurulu üyelerinin akrabaları, eş ve dostları bulunmakta mıdır ?...
13) Federasyonun bünyesinde Yönetim Kurulu üyelerinin akrabaları kadrolu / kadrosuz göreve getirilenler var mıdır ?... Var ise kimlerdir, hangi görevdedirler ?...
14) Federasyonun alışveriş yaptığı firmalar arasında Yönetim Kurulu üyelerinin akrabaları, eş ve dostları bulunmakta mıdır ?...
Bu sorularla ilgili olarak da tarafıma ulaştırılan pek çok iddia, itham, bilgi ve söylenti var... Ben bunlardan ciddiye aldığım bazılarını ele alıp düşüncelerimi paylaşmak istiyorum...
Federasyon bünyesinde görev verilen eş, dost, yakın, yakının yakını ya da hatırlı dostların yakınları olduğu konusunda hiç şüphe etmemeliymişiz...
Ama bundan önce Mutlugillerin göreve gelir gelmez personel sayısındaki artışa bakmamız gerekiyormuş...
Erol Başkan döneminde, Volley Hotel hariç, 50 civarında olan eski personele ilaveten birkaç ay içinde 20'nin üzerinde, eski sayının neredeyse % 50 si kadar yeni eleman alınmış... Hem de eskiden federasyon personeli tarafından yürütülen temizlik ve güvenlik hizmetleri, şirketlere ayrıca bedeli ödenerek yaptırılmaya başlanmasına rağmen ?... Bu sayıya Danışma Kurulu üyesi ünvanı ve huzur hakkı verilerek çalıştırılanlar dahil değilmiş...
Daha da ilginç olan ise Danışma Kurulu üyesi olabilmek için Talimatta yazılı şartları taşımayan, voleybol ve camiamızla uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler de bu kurula üye yapılıp her toplantı için 1000 lira, ayda en az 4000 lira bedel ödeniyormuş...
Personel sayısındaki artışa, ilan edilen gelir gider tablosundaki personel giderleri kalemindeki artışa bakınca zaten herkes açıkça görebilirmiş...
Erol Ünal Karabıyık Başkan döneminde, dörtbuçuk milyon lira olan personel giderleri, Mutlugiller döneminde sekizbuçuk milyona çıkıvermiş... Güvenlik ve temizlik şirketlerinin 2 yıllık fatura bedelleri eklendiğinde, personel giderlerinin iki katına çıktığı görülürmüş...
Yakınlara iş verme organizasyonu da paylaşımcı felsefeye uygun şekilde (!) yürütülüyormuş... İstanbul'da iş verme ve harcamalar ayrı, Ankara'da iş verme ve harcama yetkileri de ayrı ve paylaşımcı bir anlayışla (!) yürütülüyormuş...
Örnek vermek gerekirse, İstanbul'daki salon amiri Başkanın, Ankara'daki Selim Sırrı Tarcan salon görevlisi ise 1 numaralı As Başkan'ın kontenjanından işe alınan yakınlarmış... Üst düzey pozisyonlar, yönetici sekreterliği ve benzer görevlendirme kontenjanları aynı şekilde paylaşılıyormuş...
Örnek vermek gerekirse, İstanbul'daki salon amiri Başkanın, Ankara'daki Selim Sırrı Tarcan salon görevlisi ise 1 numaralı As Başkan'ın kontenjanından işe alınan yakınlarmış... Üst düzey pozisyonlar, yönetici sekreterliği ve benzer görevlendirme kontenjanları aynı şekilde paylaşılıyormuş...
Eş dost ilişkisinin bir başka tezahürü de federasyonun tahsil etmesi gereken bedellerin tahsilinde imiş... Fenerbahçe'nin ligin isim hakkından alınacak bedelden kendilerine düşen payın tescil bedellerine mahsup edilmesi talebi reddedilirken, Lütfi Arıboğan ve GS'lilikleri ağır bastığı için GS'nin 470.000-TL borcu, görmezden geliniyormuş ?...
FEDERASYONUN KIYAK ALIŞVERİŞ İLİŞKiLERİ...
Bu konudaki rekor Diyarbakır'daymış... Göreve gelir gelmez ilk iş, unlu mamüller alınan Özelif firması yerine, yeğenin (kayısı renkli) firmasından unlu mamul alınmaya başlanması olmuş... İşin ilginç yanı bu ürünler, Özelif'in ürünlerinden hem % 35 daha pahalı hem de kalitesizmiş... Ardından sıra Volley Hotel'e et alımına gelmiş... TVF'nin Diyarbakırlı üyesi, (soyadı bende saklı olan) Mahmut beyin firmasından, kalitesi beğenilmeyen etin yüksek bedelle alınması işini kotarmış...
Mahmut Bey'den Federasyona alınan etlerle eşe dosta Volley Hotel'de ziyafetler veriliyor, 10-12 kişi için 3-5 kuzu siparişi verilip yenen yeniliyor; doğal olarak kalanlar da kurtlar sofrasından evlere götürülmek üzere paket ediliyormuş...
Personel neredeyse buna da alışıyormuş ama zaman içinde etli eş dost ziyafetleri, otel dışına taşınmaya başlamış... Volley Hotel'e aldırılan et, yiyecek, içecek malzemeleri ve aşçılar, 40-50 kişilik barbekü partileri vermek üzere otel dışında mekanlara götürülmeye başlanmış...
Şimdilerde "Bu kurtlar her şeyi yiyip bitirecek, bize acilen bir çoban köpeği lazım." denilir olmuş...
Personel neredeyse buna da alışıyormuş ama zaman içinde etli eş dost ziyafetleri, otel dışına taşınmaya başlamış... Volley Hotel'e aldırılan et, yiyecek, içecek malzemeleri ve aşçılar, 40-50 kişilik barbekü partileri vermek üzere otel dışında mekanlara götürülmeye başlanmış...
Şimdilerde "Bu kurtlar her şeyi yiyip bitirecek, bize acilen bir çoban köpeği lazım." denilir olmuş...
Satınalma komisyonu başkanı da olan bu üye, inşaat işlerini de yine hemşehrisi olan Akça bir inşaat firmasına vermeye başlamış... Öylesine ki kırkbin lira ve altında bedellere bölünerek bu firmaya verilen onlarca iş varmış...
Bu üyenin yakını bir de mimar hanım varmış... Özlem Hanım, Volley Hotel'de federasyonun misafiri olarak aylarca ağırlanmış... Yetmemiş, inşaat işleriyle ilgili danışmanlık, proje hizmeti alımları yapılmış... Sürekli olarak Volley Hotel'de ağırlandığı için Federasyon personeli, bu hanımı TVF'nin kadrolu elemanı sayacak duruma gelmiş...
Ankara'da kotarılan bu işleri gören İstanbul cenahı "Biz göreve dostça, birlikte, paylaşımcı yönetim iddiası ile geldik. Böyle dostluk, böyle birlik, böyle paylaşım, böyle paydaşlık mı olur ?... Araba kiralama işleri, sosyal medya yönetimi, medya planlama, medya takip, organizasyon ve elektronik işleri bende; siz karışmayın..." demiş... Gerçekten de elinde genç medyacılar varmış... Bu gençler, verdikleri hizmetin karşılığını, TVF'ye her ay binlerce liralık faturalar keserek alıyorlarmış...
Federasyondan bazı görevliler, küçücük işler karşılığında ödenen bu yüksek bedellere anlam veremiyorlarmış... "Biz her gün üç beş dakika ayırarak bu işi yaparız." diyesi oluyorlarmış ama aldıkları yanıt çok ilginçmiş... "Siz bu işlerden anlamayacağınız için biz 'kurumsal iletişim ve pazarlama birimini kurduk. Boyunuzdan büyük işlere yeltenmeyin. Siz becerebilseydiniz, bu birimin adı 'Basın Yayın Ve Halkla İlişkiler Birimi' olarak eski halinde kalırdı; siz anlamaz, siz beceremezsiniz." deniliyormuş...
TVF personeli, bunca olan biteni, ziyafet sofralarını, araba saltanatını gördükçe, “Ah Epirden Hoca, ah...” diye iç geçirip 20.10.2014 tarihinde VOLEYBOLX sitemizde “BU KADARI DA OLMAZ DEMEYİN ?...” ana başlıklı yazımda “KURTLAR BİZİ SEVMEZ...” ara başlıkla yayınladığım hikayeyi ve oradaki "Ne kendisi yiyip ne de başkasına yedirmeyen çoban köpeğini" hatırlıyorlarmış...
Canım okuyucularım, inanın tüm bunları sizlere anlatırken, ifade zorluğu çekiyorum... Bazı benzetmeler ve sıfatlar kifayetsiz kalıyor ?... Bu arada elimdeki bilgileri önünüze, bilginize sunarken, paylaştıklarımın yerini yenileri alıyor...
“HURŞİT YAZILARI” voleybol tarihimize görülmemiş ve asla unutulmayacak, dillere destan olaylar, iddia ve ithamlar dizisi halini aldı... Mutlugiller, geçmişindeki tertemiz, masum bazı yönetimleri mumla aratırken, bizleri mutsuz eden, beklentilerimizin çok uzağında kalan, şeffaflıktan söz ederken, kapalı kapılar ardında bunca usulsüzlük ve yanlış uygulamaya bile bile pişkince imza attı...
Mutlu Başkan ve ekibinin onlarca uzman sorumu cevapsız bırakarak susmasının bir nedeni olabilir ?... Verebilecek cevabı olmamak !... Hele bir denesinler cevap vermeyi; neler neler sererim ortaya...
Bu mübarek cuma gününde sana yalvarıyorum Allah'ım, kimsecikleri bu duruma düşürme...
YARIN : HURŞİT YAZILARI (11)
VERA İNŞAATLA İLİŞKİLER VE DAR ALANDA PASLAŞMALAR...
16.11.2014 PAZAR : HURŞİT YAZILARI (12 FİNAL)