↵
Ülkemizin Birliği için mücadele eden her insan benim için kutsaldır...
Uğur Mumcu ve Ali Gaffar Okkan bu mücadelede kalleşçe katledildiler...
İki değerli şehidimizi saygı ve özlemle anıyoruz...
“MHGK DOSYASI” DEPREM YARATTI...
Geçen perşembe günü yayınlanan “MHGK DOSYASI” büyük ilgi gördü... Meğerse ne dertler varmış da dile getirilemiyormuş ?... Hani, “Bir dokun, bin ah işit ?...” derler ya... İşte aynen öyle oldu... MHGK kıyılarındaki deprem sonrası tsunami tehlikesi hala devam ederken, 3-4 günlüğüne de olsa, gündem dışı kaldıkları için Federasyon yönetimi sanırım nefes alıp, tatil yaptı ?...
Hakem portalının hayata geçirilmesi aşamasında MHGK Başkanı Ümit Sokullu, devamlı ve ısrarla hakemler için web tasarımlı bir portalı değil, yazılım gerektiği defalarca söylenmesine karşın, ikna edilememiş ?...
Bu iş, gönüllü ve ücretsiz yapmayı taahhüt eden, İzmir Bölgesi Ulusal hakemlerinden birisine yüklenmiş... 3 ayrı kişinin iddiasına göre bu görev karşılığı bazı ödünler, tavizler verilmiş, jestler yapılmış ?...
Sokullu Başkan bu hakemimizi, önce Ankara seminerinde tüm hakem ve gözlemcilere tanıtmış, “bu işi hiçbir ücret almadan yapıyor, yapacak...” demiş ancak daha sonra hakemimiz federasyonun maaşlı adamı oluvermiş ?... 1. Ligde görev verilmiş, oğlu uluslararası hakem teklif listesine yazılmış... Hatta Bursa'da yapılan bir turnuvada, gözlemci, "1. Ligde görev yapamaz !...” diye rapor yazdıysa da 2014-2015 sezonunda, 1. Ligde yardımcı hakemlik verilmiş... İşin enteresan tarafı ise portalın tüm bilgileri ve sorumluluğu, federasyonda olması gerekirken, bu hakemin elinde bulunuyormuş ?...
Hakemlerin büyük bir kısmı şu meşhur “Asansör Sistemi”nden şikayetçi... Asansör sistemi anlatılmış anlatılmasına da, geçen 14 haftada kimlerin asansöre bindiği, kimlerin indiği, kimlerin kaçıncı kata çıkarıldığı, kimlerin aşağıya indirildiği belli değilmiş ?...
Ümit Sokullu (BAŞKAN), Eyüp Bostancı (KOORDİNATÖR), Bayram Dikmentepe, Aziz Yener, Onur Hoşnut, Erdal Akıncı, Arzu Emiroğlu, Fikret Fidan, Mehmet Semiz, Özlem Özdemir, Ece Aytekin'den oluşan Eğitim Kurulu, geçen sene hakem seminerinden önce açıklanmış. Öncelikle İzmir hakemleri çalışmış... Şimdi hakemler soruyorlar; “Madem bir Hakem ve Gözlemci Eğitim Kurulu var, neden koca bir sezon boyunca hiç toplantı yapmadı, 2014-2015 sezonu hakem seminerine hazırlanmadı ?...”
Kurulun içinde 4 Uluslararası 1 de Uluslararası Aday hakem olduğunu görüyorum... Bu eğitmen hakemler seminerlerde en fazla 2 saat ders anlatmışlar, o da seminerin ilk günü Sokullu Hoca gelemediğinden... Geri kalan zaman (1.5 gün) Sokullu Hoca'ya kalmış...
Bu kurula 2 kişi daha alındığı söyleniyor... Konya bölgesinden Meral Taşpınar ve Bursa Bölgesinden Sevda Güler... Bu, isimlerini henüz listede göremediğim 2 hakemimize seminerde top toplatmışlar ?...
Bir önceki sezon, aylık hakem eğitimi yapmak isteyen il hakem kurulları, MHGK'dan izin isteyecek, MHGK uygun görürse onlar veya onların görevlendirdikleri kişilerle eğitim yapılacakmış ?... İllerde eğitim yapılmamış, bu sezon kasım ayından itibaren her ilde MHGK'nın belirlediği konu üzerinde eğitim yapılmaya başlanmış... Eğitimden sonra 10 soruluk bir test topluca yapılıyormuş; test yapılırken de sorular okunuyor, cevap oylanarak veriliyormuş ?... Bir Ulusal hakemimiz diyor ki, “a şıkkı mı doğru, b şıkkı mı? diye adı porformans eğitimi değerlendirmesi yapılıyor. Oysa herkese bir cevap kağıdı dağıtılsa, cevaplar yazılı alınsa olmaz mı ?... Tabii ki çok daha ciddi olur, amma velakin düşünen yok ?...”
Bir gözlemci de, ısrarım karşısında; bu sezon hakemliği bırakıp gözlemcilik yapmaya başlayan bir bayan hakemimizin merdivenleri üçer dörder basamak atlayarak (!) çıktığını, bir genç kız maçını bile doğru dürüst yönetemeyen bu hakemin bir anda Uluslararası hakemin maçında gözlemci olarak bir bayan derbi maçında görevlendirilmesinin, ancak itici bir güçle gerçekleşebileceğini, bunun da diğer gözlemcilerde şaşkınlık yarattığını ve bir hak yenme olarak nitelendirildiğini söylüyor...
Bir başka yakınma da tüm maçlarda MHGK üyelerinin görev alması, deplasmanlara onlardan başkasının gitmemesi; önceki Başkan Erol Ünal Karabıyık ve MHGK Başkanı Aydın Öztürk zamanında, "Hep MHGK üyeleri görev alıyor." diye yoğun eleştiri bombardmanı yapıldığı, ancak eleştiri yapanların ne ilginçtir ki şu anda görev yapanlar olduğu yönünde... Bu konuda benim de hatırladığım; hafızam beni yanılmıyorsa, Karabıyık Başkan'ın son döneminde, MHGK üyelerinin maçlarda gözlemcilik görevi almadığı ?...
Bir diğer gözlemci de İstanbul'da en az 3-4 üst düzey hakem gözlemcisi varken bayanlar derbisinde maçı yöneten Uluslararası Hakemin karşısına, onu değerlendirecek, Anadolu'dan torpilli yeni bir bayan gözlemci atanmasını gerek o baş hakeme, gerekse İstanbullu hakem gözlemcilerine karşı aşağılayıcı bir hareket olduğunu ifade etmekte...
İddialar böyle... MHGK tarafından yapılacak açıklamaları da aynen yayınlarım...
Şimdilik yer darlığım nedeniyle burada bir nokta koyuyorum... Haftaya satır başı yapıp yapmayacağım MHGK'ye ve açıklamalarına bağlı ?...
Sıkışmışken, gündemi 2 önemli görevlendirme ile bir şekilde dağıtıp biraz da olsa nefes alma taktiklerinin işe yarayacağını düşünüyorlar ?...
Önce Başkan vekillerinden Mustafa Ekşi'nin "Basından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyeliği" duyuruldu, ardından da 28 ay suskun kalan Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çakmak “Plaj Voleybolundan tam sorumlu” olarak görevlendirildi...
Her ikisine de başarılar diliyorum... Görevleri hayli zor... Ekşi, sanırım İstanbul'da oluşu, Basın ve Medyayı özellikle sosyal medyayı yakından takip eden biri olarak tercih sebebi ?... İlişkilerinde başarılı sayılır ?... Yönetim ve basın arasındaki haber akışını (!) mevcut TVF potansiyeli içinde ondan daha iyi götürebilecek göremiyorum ?... Hem aldığını tahmin ettiğim bazı ağır derslerin (!) onu geçen dönemlerden daha tecrübeli kıldığını düşünüyorum...
Özellikle son zamanlarda önüne gelene başını çevirmeye başlayan, burnu elde ettiği başarılardan olacak (!) hayli büyüyen Mutlu Başkanının bu açığını, yaptığı fahiş hatalar sonucu elde ettiği deneyimle, bir nebze olsun kapatabilir bakarsınız ?...
Mehmet Çakmak uzun bir suskunluk ve pasif görev sonrası, taze kuvvet olarak topa yeni giriyor... Müdahale edilmezse, bence, plaj voleybolumuza kesin katkı sağlayacaktır... Hedef çıtasını biraz fazla yükseğe, “2016 Rio”ya koymuş olması heyecan verici...
Madem ki bu 2 isim, bu 2 açığı kapatabilecek kapasite ve yeteneğe sahipler, bu görevlendirme neden en baştan yapılmadı, 28 ay kaybedildi ?... Bu görevlendirmeler, Federasyonun bu 2 çok önemli konuda, basınla ilişkiler ve plaj voleybolunda, bugüne kadar başarısız olduğunu resmen kabulü değil midir ?...
Hami/vasi (!) görevi üstlenen birileri gene, "öküz altında buzağı aradığımı" söyleyebilir... Ama ben bu rötuşları, son zamanlarda Federasyonda meydana gelen sarsıntı çatlaklarını örtbas etme, rahatsız olunan Ankara-Diyarbakır hattına karşı, İstanbul gibi voleybolun merkezinin gücü ve rüzgarıyla Mutlu Başkanın Genel Kurula 20 ay kala sallanan ve artçılarla daha da sarsılacak koltuğunu sağlamlaştırma hinliği olarak görmekteyim ?...
Önümüzdeki dönemde bu parantezi de açacak, voleybol ailesini bilgilendireceğim, söz...
EVET BEYLER... KAÇA KAÇTIK ?...
Meğerse ben neymişim de haberim yokmuş ?...
Bir kere arkamda çok kişi varmış, bunlar epey sağlamlarmış ?...
Lobilerim de fazlaymış ?...
Voleybol lobisi, sanatçı lobisi, hayvan severler lobisi, okuyucu lobisi, yazar-çizer lobisi, otel lobisi vb. lobiler ?...
İçeride de çok adamlarım varmış ?...
Utanmasalar çete kurmaktan, ajan tutmaktan, telekulaktan, yani kısaca memleketi yakıp yıkmaya teşebbüsten yargılatacaklar ama belli, güçleri yetmiyor ?...
Boşa konuşmadığımı, konuştuğum tüm konulardaki haklılığımı, elimde tüm bunları doğrulayan bilgiler ve belgeler olduğunu çok iyi biliyorlar ?...
Yaradandan başka kimseden korkmam !...
Doğru bildiklerimi savunur, paylaşırım...
Tek gücüm “Doğru olmak...”
Gerisi laf-ı güzaf...
Şimdiiiiiii....
Aşağıdaki yorumları da okuduktan sonra bir sürprizim var size...
Daha doğrusu bana kalabalıklarda bile yalnız olmadığımı gösterdiği iddia edilen 12 dakikalık bir video var... Sizi temin ederim, haberim olmadan, bir TV kuruluşu tarafından hazırlanan ve montajlanıp bana özelimden yollanan bu video'dan ben bir şey anlayamadım ?... Sizlerden yardım bekliyorum... Lütfen başından sonuna iyice seyredin, bu dizi film karelerinin benimle ne alakası olduğunu çözerseniz, bana anlatın... Ne anlatılmak istenmiş ?...
Bu video niçin bana yollanmış ?...
Acaba adres yanlışlığı mı yapılmış ?...
Eminim siz bu gizemi çözeceksiniz ?...
İKİ DUYARLI VOLEYBOL SEVER OKUYUCUMUN YORUMLARI...
Okuyucularımdan Cem Oktay, yapılan basın toplantısı sonunda başkan vekili ve basından yeni sorumlu olan Mustafa Ekşi'nin “Federasyonumuzun hiçbir tapulu malı yoktur. Bundan önceki yönetimin gayretleri ile devlete ait bazı tesisler kiralanmış ve federasyonun hizmetine sunulmuştur. Dolayısı ile kamuoyunda bazılarının ifade ettiği gibi satabileceğimiz bir şey yoktur...” dediğini hatırlatmış, eğer satış yetkileri yoksa, Mali Genel Kurul'un 7. gündem maddesinde yer alan “Taşınmaz mal alım satımı ve kiralanması için Yönetim Kuruluna yetki verilmesi...” hususunda yer alan 'satım' ifadesine neden yer verdiklerini sorgulamış ?...
Yetkileri olmayan bir konuda yetki istemeyi tercih ederek komik duruma düştüklerini vurgulayan Oktay, federasyonun ayrıca voleybol kamuoyunun kaygılandığı bir hususun da, “onlar bizim üstümüz “e benzer gerekçeler ile federasyonun kiralama yoluyla da olsa elde ettiği tesisleri dağıtması olduğunu ifade etmiş...
Osman Aklici'nin yorumu ise aynen şöyle...
“Unutulmayacak, hafızalardan asla silinmeyecek icraatları var. Üstelik daha iki gün önce başkan vekilimizi basınla ilişkiler ve federasyonumuzun basın sözcülüğüne atadılar. Bu özellikle son aylarda ve yine öncelikle sizin tarafınızdan gündeme getirilen iddialar söz konusu iken kapı duvar olan federasyonumuz dikkate alındığında, ayrıca sayın başkanın medya önündeki başarısı incelendiğinde çok önemli bir görevlendirme gibi görünüyor. Mali genel kurulda teşekkür konuşması yapamayan başkan vekilimize bol bol teşekkür konuşması yapma olanağı doğdu. İnşallah vitrindeki bu görevinden sonra kendisini federasyon başkanı olarak ta görürüz. İddialarınıza göre, federasyon olanaklarını hovardaca harcamalarını ,ailelerinin hizmetine vermelerini, açıklanması bizce zor genel kurulca olağan olan harcama kalemleri gibi unutulamaz icraatları, bitmek tükenmek bilmeyen kinlerini, tek tek, kalem kalem açıklayabilecek birisine ihtiyaç vardı. Merak ettiğimiz bir diğer konu, yönetim kurulumuz tam olarak en son ne zaman toplanmış, diğer kurullar ne zaman toplanmış ve sorumluluk alanlarının durumunu ne zaman görüşmüşler? Yoksa sayın başkan ve mahşerin dört atlısı toplanıp kararları alıveriyorlar mı? Federasyonumuzun resmi sitesinde aylardır, bir toplantı haberi ya da fotoğrafı yok. Bir öğretmenimiz Erol başkanın unutulmasının mümkün olmadığının bir başka açıdan göstermeye çalışmış. Teşekkürler kendisine. Kalemine klavyesine sağlık. Ankara’nın İstanbul’un İzmir’in Bursa’nın bir çok yerinden baktığımızda görünen tesisler, voleybol salonları, pardon arenalar, içinde faaliyetlerini sürdürdükleri bürolar, ofisler, makam odaları şarkının da sözleri gibi “bana her şey seni hatırlatıyor”, bize sadece Erol beyi hatırlatıyor. Ya kendilerine? Kendileri ne bırakacaklar, karpuz tarlası mı? Kendisine tezgah kuran 1.KILIÇ tan daha çok eseri var. Bakın hemen unutuldu. Sayın basın sözcüsü bize hem ferdi başarılarını hem de ekibin başarılarını ,eserlerini anlatsın lütfen? Bir iki saniye bile olsa. Fabrika voleybol dahil olsun hadi......”
Şunu bir kez daha altını çizerek paylaşmak istiyorum...
Voleybol severler her şeyi çok iyi biliyorlar, herkesi de iyi tanıyorlar...
Yani birilerinin sandığı gibi (afedersiniz) “keriz” değiller...
40 YILLIK KANİ, OLDU MU YANİ ?...
Taraf olmasına, “Kendi bileceği iş...” diyerek geçiştiremeyeceğim kadar değer verdiğim dostum, Federasyon Başkanlık makamına, yönetimine herkesin kayıtsız şartsız saygılı olması gerektiğini vurgulamış; beni kastederek, “haddini fazlaca aşan bir şekilde eleştirilerde bulunmak” ve "yerli yersiz" olarak nitelendirdiği yazılarımdan rahatsızlık duyduğunu belirtmiş. “Kayıkçı kavgası”na benzettiği (!) konuyla ilgili olarak sağ olsun, akıl vermeyi de ihmal etmemiş... Kişiliğine kefil olduğunu (!) duygusal taraftarı (!) bulunduğunu vurguladığı kadim dostu Mustafa Ekşi'nin Basın sözcüsü olduğu için, dile getirdiğim iddialara cevap verdiğini ifade etmiş... Ekşi'nin toplantıda dediği gibi, elimde belgelerim varsa, Cumhuriyet Savcılığına gitmemi ve federasyon hakkında suç duyurusunda bulunmamı salık vermiş ?...
Bu arada, “kim oldukları belli olmayan insanlar...” olarak nitelendirdiği (İçlerinde tüm camiamızın yakından tanıdığı başta Nur Gencer olmak üzere çok değerli şahsiyetlerin de bulunduğu) kişiler tarafından “Çok güzel yazdın falan gibi alt yorumlarla gündem yaratılmaz.” demiş... Bu arada kendisi de önemli bir eleştiride bulunarak, 2 yıl 3,5 ayda sadece 2 kez yapılan basın toplantılarının 3'er aylık devrelerde yapılmasından yana olduğunu, federasyonun mühim bir eksikliği bulunduğunu, yaptıklarını topluma aktarımda hatalı olduklarını, toplumun bilgilendirilmesi gereğini söylediğini vurgulamış ?...
Federasyona kefil de olsa, tarzımı beğenmese de, sorularımdan rahatsızlık duysa da, bir gerçek dost; doğal fikir ve görüş ayrıcalığı yüzünden 40 yıllık dostuna arkadaşlığını, dostluğunu sonlandırma resti çekiyorsa, ben onun geçmiş samimiyetinden kuşku duyarım ?...
Yaptığım tüm eleştiriler ve sorduğum sorular, göreve gelirken, camiayı kucaklayacağının (!), şeffaf olacağının sözünü vermiş; voleybolu yönetmeye yani hizmet etmeye talip olmuş bir federasyonadır ve de bu, 48 yılını dolu dolu voleybola vermiş bir emekçinin en doğal hakkıdır...
Ben federasyona meşgul edici abuk subuk, sıradan sorular sormuyorum; boş eleştirilerde bulunmuyorum... Yenilip yutulamayacak ciddi iddiaları dile getiriyorum... Bir köşe yazarı olarak görevimi, layıkıyla, yapmaya çalışıyorum... Kendime, görevime, voleybola ve okurlarıma karşı sorumluluğumun gereğini yapıyorum... Tüm camiam gibi ben de merak ve endişelerimi ifade edip gerçekleri öğrenmek istiyorum... Bundan daha tabii ne olabilir ki ?...
Dile getirdiğim iddialara, sorularıma alacağım yanıtları aynen yayınlanacağımı da biteviye ilan ediyorum... Tüm bu soruları açık ve net olarak yanıtlaması gerekenler ise sadece susuyor... Bu yüzden çeşitli senaryolar üretiliyor, esas bu vurdum duymazlık voleybolumuza zarar veriyor, kimse kendini de, başkalarını da kandırmaya bu denli pişkince kandırmasın ?...
Şimdi dostuma (!) soruyorum... Federasyon toplantıda hangi soruma cevap verdi ?... Verdiyse ne dedi ?... Nerede yayınlandı ?... Çok mu zor iki satır yazıp ekime ilgili belgeleri iliştirmek veya direk olarakiletişim adreslerime yollamak ?...
Dost bile yüzlerine karşı “Federasyonun mühim bir eksikliği var, yaptıklarını topluma aktarımda hatalı, toplumun bilgilendirilmesi gerekiyor ?...” demiş ?...
Demek ki Mutlu federasyonun ona göre bile eleştirilecek, şeffaflık, sorunu varmış ?... İşte tüm tıkanıklık ve problem burada başlıyor ?...
Gelelim şu savcılık önerisine...
Amacım suç duyurusunda bulunmak değil... Ortalığı karıştırmak hiç değil... Sadece duyduğum, bana ulaşan iddiaların, doğruysa üstünün örtülmesini, değilse kafa karıştırmasını engellemek... Camiamızın, gerçekleri öğrenerek layık olduğu en dürüst ve nitelikli kişileri seçmesini, düzgün insanlar tarafından yönetilmesini, büyümesini, gelişmesini, başarılara koşmasını sağlamak...
Bana göre yanlış olan ne varsa en tabii olan hakkımla eleştiriyorum... Bunları yapmam, kapalı kapılar arkasında neler olduğunu birinci ağızdan öğrenmek istemem, cevap alamayınca da bunları tekrar etmemdeki ısrar bazılarını, sıkı dostları bulunsalar da, kefil olsalar da (!) rahatsız etmemeli... Aksine onlar da aynı duyarlılığı taşımalılar ?... Çünkü her insan, bir dostu hakkında bir itham, iddia, iftira varsa o dostunu bundan haberdar etmeli; gerekli cevapları vermesini sağlamasına yardımcı olmalıdır... Hele ki bu dost seçimle, ülkenin en önemli spor branşlarının birini yönetmeye talip oluyorsa...
Bu, hem o dostuna, hem kendisine ve hem de mensubu olduğu camiaya karşı görevi ve sorumluluğudur... Çünkü iddialar gerçekse, o kişinin bir daha o göreve gelmesi camia için felaket, gerçek değilse ve bu iddialar bir daha seçilmesini engellerse yazık olur...
Ayrıca benim sorularıma cevap verilmemesi veya verilememesi normal midir ?... Böylesine hassas konularda federasyonun açık ve net cevaplar vererek herkesi aydınlatması, aynı zamanda haksızlığa uğradığını kanıtlaması zor mu ?... Soruları soran benim... Eleştirilerde bulunan da benim... Hakaret unsuru varsa, ithamlarda her hangi bir iftira bulunuyorsa federasyonun benden şikayetçi, davacı oması gerekmez mi ?... Bir de bu Mali Genel Kurulda dile getirilmişse ?...
O halde ne duruyorlar ?... Bir şeyden mi korkuyorlar ?... Korktukları her halde ben olamam ?... Peki ne ?...
Yandaşları, “eller havaya”cıları, kefilleri üzülecek diye kalemimi kırıp, köşeme çekilerek bulmaca çözmemi mi bekliyorlar ?...
Öyle istiyorlarsa, şunu iyi bilsinler, kalemimi asla kırmam, ancak tarz değiştirir, sorularımı soldan sağa, yukarıdan aşağıya sorarım ?... Allah'a çok şükür, bulmaca çözecek kadar kültürüm, tecrübem ve bilgim var...
Bir başka vatandaş uzaklardan kendisini Aslan zannedip, kükreyip, ahkam keserek, bu dosta sözüm ona destek (!) vermiş ?...
Federasyonu kastederek, onun her internete yazan veya iyi-kötü bir voleybol geçmişi olan kişilere cevap vermesi gerekmediğini, bu kişilerin ayrıca faaliyetleri yönünden her hangi bir soru sorma haklarının da bulunmadığını vurgulamış ?...
Bununla da kalmamış, şahsımı kastederek, küstahça “Sağlıksız” yakıştırması yapmış, saplantılarım (!) doğrusunda aynı şeyleri (sorularımı kastediyor...) defalarca tekrar etmemi anlaşılması güç ve mantık dışı bulmuş (kapasite meselesi...), bu soruları hangi sıfatla sorduğumu merak etmiş, değerimi kendi gözümde çok büyüttüğümü ifade etmiş ?... Üzerimdeki negatif enerjiyi ta nerelerden keşfetmiş (!), yazılarımın azalması, kısalması hatta hiç olmamasının çok hoşuna gideceğini paylaşmış (Hoşuna gidecek kim bilir daha neler vardır ?...); birkaç hayranım (!) dışında kimsenin de buna üzülmeyeceğini iddia etmiş ?...
Bu düşünce fukarası, kompleks zengini yandaşa cevap hakkımı kullanıyorum...
Yukarıda da vurguladığım gibi sorularıma cevap vermek federasyonun vazifesidir... Sadece banim değil tüm aile fertlerinin sorularını cevaplamak, iddialar karşısında da hesap vermek mecburiyetindedir... Zira orası keyfi yönetilecek özel bir holding değil, oylarımızla temsilcilerimizi seçtiğimiz resmi bir hizmet kurumudur... Bunu önce iyi öğrensin !...
En büyük saygısızlığı da sevgili okuyucularıma yapmış... Hayranlarımı (onun ifadesi) uzaktan müthiş telepatisiyle ve enerjisiyle (!) olacak, parmak hesabı saymış, birkaç kişi olduğunu belirlemiş... Sanırım benim gibi düşünen ve sorgulayanların sayısının da o kadarcık olduğunu zannediyor ?... Tıpkı bazıları gibi ?...
Bu tip kişilere en büyük tavsiyem, hastalıkları daha da müzminleşmeden, beni takip etmeyi, yazılarımı okumayı bırakmaları... Zira anladığım kadarıyla, tedavi cevap veremeyebilir ?...
BU VİDEO NE ANLATMAK İSTİYOR ?...
Sıra geldi o merakla ve sabırsızlıkla beklediğiniz videoya...
Ricamı tekrarlıyorum...
Bana yollanan bu videoda ne denmek isteniyor ?...
Starları kimler ?...
Tam 12 dakika, sonuna kadar seyredip ne anladığınızı bana lütfen yazın...
Meraktan çatlayacağım ?...
Hele son kareleri ve son 2 cümle ?...
“Evet beyler... Kaça kaçtık ?...
En baştan bir daha sayalım isterseniz ?...”
“BİR TALİMAT İHLALİ DAHA...” DEDİM,
DEMEK Kİ DOĞRUYU SÖYLEYEN BENDİM ?...
Geçen hafta Federasyonun bir yanlışını daha yazdım...
Dedim ki: "Federasyon MHGK Alt Kurulunda görevlendirilen üye sayısı 7 görülmekte... Şu anda federasyonun alt kurulunda görev yapanların listesine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...
Listeyi görmek için tıklayınız...
Oysa talimatın 14. maddesi 'MHGK tarafından 5 kişiyi geçmeyecek şekilde belirlenir.' diyor."
Yazımı yazarken TVF resmi sitesine yukarıdaki linkten girdiğimde ekran görüntüsü aşağıdaki şekilde idi:
Anında sayfaya gerekli operasyon (!) yapıldı, sayfadaki o bölüm değişiverdi...
“Bir MHGK üyesinin İzmir'de bir kulüpte resmen menajerlik yapmasının nasıl izah edilebileceği...”,
Bir hamisi (!) kalkmış, bana methiye döşemiş, kısaca “Yok öyle şey !... Birilerinin dolduruşuna gelme, kafandan hayal mahsulü senaryolar yaratma hoca ?...” demiş...
Benim kırmızı kartım yok sana ve senin gibi düşünenlere gösterecek...
Ama istersen mavisini göstereyim ?...
MADDE 25: "Düşünce ve Kanaat Hürriyeti";
MADDE 26: "Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti"
Demokratik düşünce ve kanaatlerimin engellenmesi ve/veya şiddet/baskı altına alınması, bu nedenle;
"Hakkımda olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi",
TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her türlü yasal haklarım saklı kalmak üzere, peşinen reddederim...
Bu köşe yazısı aynı zamanda www.turkiyehaberajansi.com ve www.turksporajansi.com sitesinde de yayınlanmaktadır...
*YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Media Plus Yayın Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Köşe yazarlarının düşünceleri, fikir ve yazıları kendilerini bağlar. Sitede yayınlanan yazılar, mesajlar ve yorumlardan yazarları sorumludur. Voleybolx.com bundan imtina eder ve hiçbir sorumluluk kabul etmez.