60 yıllık ömrümde, birçok önemli hadiseye şahit oldum. Siyasi çalkantılar, askeri darbeler, Kıbrıs Harbi, depremler gibi unutamadığımız olaylar geçmişimizde derin izler bıraktı. Ekonomik ambargonun getirdiği yoklukları, olaylı geçen öğrencilik yıllarımızı yaşayarak bugünlere geldik. Yeter allahım, daha fazla dertle uğraştırma bizi derken, kendimizi, “Pandemi” denen bu felaketin içinde bulduk. Ne diyelim? Hala ilkleri yaşamaya devam ediyoruz. İçinizi karartmak değil amacım. Madem karanlık tünele girdik, sonunda ışık vardır elbet diyeceğiz. Bundan sonraki süreçte başımıza gelecekleri kestirmek güç. Yakın gelecekte iyi şeyler olmayacağı kesin. Bizim gibi, zor koşullarda yaşamaya alışmış olmayan, dert görmemiş, genç insanların sıkıntılara katlanması güç gelebilir.
Virüs yaşantımızı derinden etkilediği gibi, spora da ağır darbe vurmuştur. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle kesintiye uğrayan 1940 ve1944 Olimpiyatlarından beri ilk defa Olimpiyat tarihinin değiştirilmiş olması sıkıntının boyutlarını anlatmaya yeterlidir. Bu değişimden sonra Oyunların periyodu da bir sene atlayarak devam edecek gibi gözüküyor. Bu durum hazırlık yapan ülkeleri olumsuz etkiler.
Sporun günümüzde, yarattığı istihdam göz önünde bulundurulursa, spor dünyada ve ülkelerde ekonomide önemli bir alana sahiptir. İnsanların sosyal hayatında da aynı önemde yer tutmaktadır. Birçok spor branşında kışın devam eden Liglerin yanında yaz aylarında popüler sporların yaygınlaşması büyük seyirci kitlesi yaratmıştır. 4 yıllık periyotlarda yapılan Olimpiyat ve Dünya serileri artık insanların hayatının vazgeçilmez bir parçası olmuştur.
BENİM DERDİM VOLEYBOL
Ekonominin dünyada sekteye uğradığı kritik dönemin başlangıcındayız. Daha birşey görmesekte, kendimize yeniden ayar vereceğimize kesin gözüyle bakıyorum. Eğer bir değişim sürecine gireceksek, ben de geleceğe yönelik bazı saptamalar yapmak istiyorum. Belki çok maliyetli işlerden kaçınmak gerekecek. Bu durum voleybolumuzdaki dış transferleri etkileyecektir. O zaman yerli kaynaklarımızın iyi değerlendirilmesi gerekir. Voleybolumuzun bütününü doğru değerlendirmeliyiz. Çok değerli insan kaynağına sahip olduğumuzu düşünüyorum. Federasyonumuzun geçmişten günümüze kadar çok iyi yönetildiğini, her yönetimin üzerine koyarak bugünlerde voleybolumuzu saygın bir yere taşıdığını rahatlıkla söyleyebilirim. Deneyimli, iyi organize olmuş bir federasyona sahibiz. TVF Eğitim Kurulu'nun faaliyetlerinin meyve verdiğini, üst kademe antrenörlerimizin bilgi ve deneyimleriyle dünya standardını yakaladığını görüyoruz. Çok iyi yabancı antrenör ve oyuncuları halen liglerimizde tutabiliyoruz. Yetişmekte olan antrenörlerimiz gelecek için umut veriyor. Gelecek kuşaklara örnek olabilecek oyunculara sahibiz. İyi eğitimli, akıllı, bilgili ve becerikli insanları camiamız içerisinde bulunduruyoruz. Veteran voleybolu bu işin çimentosudur. Sahip olduklarımızı farkedelim. Kıymetini bilelim.
Önümüzdeki süreçte, daha düşük bütçelerle, daha fazla yerli oyuncu ve antrenörlerle voleybolumuzu en azından bulunduğu seviyede tutabilmeliyiz. Eczacıbaşı, Vakıfbank, Halkbank, Ziraat Bankası, Arkas ve Fenerbahçe Kulüplerimizin Liglerimizde başı çekmeye devam edeceklerini ümit ediyorum. Bunların yanında Büyükşehir Belediyeleri'nin de artık işe el atmaları gerekmektedir. Hatta zorunlu hale gelmiştir. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi üç önemli şehrinizin takımlarının liglerde olmaması çok üzücüdür. Büyük bütçeleri kastetmiyorum. Makul bütçelerle de bu işi yapabilirler. Küçük sponsor destekleri de alarak, önemli işler yapabilirler. Aydın güzel bir örnektir. Bursa, Adana, Antalya, Mersin, Muğla, Edirne, Tekirdağ illerimiz liglerde neden olmasın?
İki güzide kulübümüzde durum nedir. BJK ve GS. Voleybolun ne kadar güzide bir spor olduğunu bilmeyen sayın yöneticiler, voleybola birşey veremediniz. Giderken, beraberinizde getirdiğiniz maganda seyircilerinizi de almayı unutmayınız. Hatta virüslerinizi de alınız. Hepinize bulaşmış! Kılıksız güvenlikcilerinizle kapıları tutarak insanları engellediğinizi unutmadık. Jimnastik kulübüne yakışmayan işler yapıyorsunuz. Ligin ortasında takımınızı yarıyolda bırakmayı kendinize yakıştırabiliyorsanız bir daha bu işlere girişmeyiniz.
Sayın Belediye Başkanları sesimizi duyarmı acaba. Festival ve Karnavalları olmayan garip bir ülkemiz var. Plaj Voleybolu ve Kar Voleybolu'nun bir nevi festival olduğunu düşünelim. İllerimizde çok dağ ve tesis var. Müthiş sahillerimiz var. Başkanlarımızdan hamle bekliyoruz. Harekete geçme zamanıdır. Seçimleri beklemek yanlış olur.
Yeni bir döneme girdiğimizi unutmayalım. Voleybolu, kendi bünyemizdeki, bilgili, akıllı insanlarla geleceğe taşıyabiliriz