Kadın Voleybol Milli Takımımızın, son döneminde VNL maçları ile başlayan serüveninde nihayet sıra Paris Olimpiyatları'na geldi. Şimdi, heyecanla televizyonun karşısına geçip Milli takımımızı seyredip, gururlanacağız. Kaybetsek de üzülmeyeceğiz. 60 küsür yıllık voleybol tarihimizde sadece 3 kez olimpiyat hakkı elde edebildiğimiz için, burada olmanın ne kadar değerli olduğunu henüz hazmedebilmiş değiliz. İlerideki olimpiyatlara katılmak garanti değil. Avrupa külüpler şampiyonalarında ilk maçlarda elendiğimiz günleri geride bıraktık. Şimdi dünyanın en iyi takımı olmayı hedefliyoruz. Şayet olamazsak başımıza gelecekler var. Sosyal medyada izlediğim kadarıyla Milli Takımımızın ipi çekilmiş vaziyette. Kimsenin aklına destek olmak gelmiyor. Bilen, bilmeyen herkes yorum yapıyor. Herşeyimiz bu kadar kötü müdür? Oyuncularımızın üzerine öyle ağır sorumluluk yüklüyoruz ki, daha maça çıkmadan kafalarına kakarak, parmak sallayarak maça gönderiyoruz. Bu durumdan fevkalade üzüntü duyuyorum. Oyuncularımızın ruh halini hiç önemsemiyoruz. Onlardan, çelik gibi sinirleri olan, gelebilecek her belayı savuşturacak insanlar olmalarını bekliyoruz. Tökezledikleri anda düştükleri yerde kalacakları belli olmuştur. Bilge yorumlar yapanlar, kulis faaliyetlerini ortaya dökenler, ilk mağlubiyeti sabırsızlıkla bekliyorlardır. Yapmayınız! Şu evlatlarımızı bi rahat bırakın. Onlar yıllarca emek verdiler ülke voleybolumuzu iyi bir yere ulaştırdılar. Onlara yenilme opsiyonlarının olabileceği duygusunu veremedik. Olimpiyatların felsefesine uygun düşünelim. Olimpiyat felsefesi, amatörce yarışmayı gerektirir. Sponsor desteğiyle başarı yakalamış olsak da, şimdi fairplay ruhuyla düşünmek gerekir.
VOLEYBOL ÜLKESİ
Voleybol Ülkesi kavramı çok eleştiriliyor. Sporcularımızı motive edecek bir kavramdan veya slogandan neden rahatsızlık duyulduğunu anlayamıyorum. Voleybol ülkesi olmak için dünya şampiyonu olmak gerekmiyor. Voleybol’un sevilmesi, kitlesel olarak beğenilmesi yeterlidir. Başarı kitleselleşmektedir.
Takım kadromuz belirlendikten sonra, üç aşağı beş yukarı, takımda olması gereken oyuncularla Olimpiyatlardayız.
Takımda olaydı kesin şampiyonduk diyebileceğimiz bir oyuncu dışarıda kaldı mı?
Nerede büyük hata yapılmıştır, sorarım.
Bir ülkede herkes takım yapar mı? Herkes herşeyi biliyor!
Bırakın antrenör işini yapsın. Takımın üzerindeki kuşatma ne kadar tehlikelidir. Antrenörün özgür irade ile hareket etme imkanı kalmamıştır. Sınırlar aşılmıştır.
Diğer yarışan takımlara baktığımızda, gruptan çıkıp ilk dört takım içerisinde yer alabilirsek, tarihi başarı elde etmiş olacağız. Sinirleri sağlam olan oyuncuların olduğu takım kazanacaktır. Diğer takımlar için de aynı durum söz konusudur. Hiçbir ülke takımının şampiyonluğu garanti değildir. İtalya favoridir. Brezilya, Çin, Polonya, USA, Sırbistan ve Milli Takımımız ilk dört sırada yer alabilecek güçtedir. VNL maçlarında uçan kaçan, gizlenen takımları gördük. Olağan dışı bir takım bekliyor musunuz? Şapkadan tavşan çıkaracak bir antrenör veya oyuncu var mıdır? Bu nedenle oyuncularımızın manevi destek ve motivasyona ihtiyacı vardır.
Milli Takımımızın arkasında duralım. İyi seyirler, başarılar diliyorum.
Tam duygularıma ve düşüncelerime tercüman olan bir yazı olmuş. Takımı özellikle turnuva öncesi ve süresince rahat bırakmak şart. Kötü oynadıklarının farkında olan, moralman düşen ve karşılarında 2000'lerdeki jenerasyon gibi çok iyi oynayan bir Hollanda'ya karşı maçı çeviren bu takımı destekleyelim.