Türk voleybolu dünyada zirveye otururken, Ulusal Basınımızın, gelen başarılara rağmen ilgisizliği aynen devam ediyor. Spordaki başarılarımızı ifade edebileceğimiz bu mecrada Ulusal Basınımızı bulamıyoruz.
Voleyboldaki büyük başarımız, basında birkaç popüler haber olarak yer almanın ötesine geçemedi. Oysa, Ülkemizde kitle sporuna dönüşen voleybol hakkında Bilgi almayı bekleyen geniş kitleler olduğundan şüphem yok. Bazı önemli yayın organlarının voleybol sorumlularıyla görüştüm. Bana voleybol veya diğer sporlarla ilgili haber yapmanın hiçbir öneminin olmadığını, takip edilmediğini yani satamadıklarını anlatmaya çalıştılar. Köşe yazarlığının artık 80’li yıllarda kaldığını, zaten elit bir kesime hitap ettiği için yeterli sayıda takipçilerinin olmadığını ifade ettiler.
BASINDA SPOR NASIL YER ALMALI
Yazılı basın veya internetteki spor yayınlarına baktığınızda, tv kanallarının spor programlarını açtığınızda karşınıza büyük ölçüde futbol yayını çıkıyor.
TV programlarında, üretilen senaryolara dayalı olarak, kavgalı gürültülü futbol tartışmaları sahneleniyor.
Yazılı basında yıl boyu devam eden yalan transfer haberleri, hakem kararları üzerinden yaratılan gündemlerle fanatik futbolseverlere spor pazarlanıyor.
Medya adına farklı bir dünya yarattınız. Kurnazca yapılan pazarlama yöntemleri neticesinde, 85 milyonluk Ülkemizde yayınları takip eden 2-3 milyon fanatik kalmıştır.
Aslında durum vahimdir. Basın ve yayın tükenmiştir. Ama dibe vurduklarının farkında değiller. Diyorlarki futbol dışındaki spor yazılarını kimse okumuyor.
Ben sizin yazdıklarınızı neden okuyayım. Yalan habere karnımız tok.
Doğru yazılar yazsanız belki çok okuyan olacak! Ama artık basının adı kötüye çıkmış. Bu imajı düzeltmekte öyle kolay değil.
Siz hep kolay yolları deneyeceksiniz. İçeriksiz, niteliksiz haberlerle, kahvede pişpirik oynayan adama ulaşmaya çalışacaksınız. İşte sizin basın olarak geldiğiniz düzey budur! Okumayan insanlarla gittiğiniz yolda elde ettiğiniz başarı seviyesi ortadadır.
Basınımız zahmet edip haber kaynaklarını kullanıp, spor branşlarını takip ederek doğru haber yapmış olsa okunmaması mümkün değildir. Sanki insanlar artık hiçbirşey okumuyorlarmış gibi bir savunma anlayışı içerisindeler.
Gazetecilik mesleğinin saygınlığına darbe vurdunuz. Değersiz ve güvenilmez kıldınız.
Sporun ruhu olan fairplay’e çok uzaksınız.
Bu işe yıllarını vermiş, basın şeref kartı alacak düzeydeki meslektaşlarınızı devre dışı bırakarak, kendi kaynaklarınızı tüketmeye başladınız.
Bu yayın anlayışından dönülüp, doğru yola girilmediği taktirde, gidilen yol Türk sporuna zarar vermeye devam edecektir.
Ey medya! Şuursuz bir toplumun sesi olmak için gösterdiğiniz çabayı anlayamıyorum. Kendinize gelin! Yeter artık yaptıklarınız.